- 474 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GOL ATTIRMA SANATI
GOL ATTIRMA SANATI
Hangimiz “Hayır” cevabı verebilir ki beş çayına. İnce belli bardaklarda, 1 santimlik dudak paylarıyla ‘tavşan kanı’ diye tabir edilen çaylar. Yanına da esmer susamlı çıtır simit olsa hiç de fena olmaz hani. Gel de bu baştan çıkarıcı teklife damak tadın yiyorsa “Hayır” de. Takımımıza geçtiğimiz Çarşamba işte böyle bir teklif geldi çay mühendislerinin yaşadığı Rize’den.
Rize ne zaman doğum sancısı çekti de nur topu gibi yepyeni, şirin bir stat dünyaya getirdi? doğrusu hiç anlamadık, ruhumuz duymadı desek yeridir pek sayın okur. Bebek stadın göbek kesimine, bir başka deyişle beş çayına takımımız davet edildi. Çayın yanında dumanı üzerinde, mısır unuyla kavrulmuş 2-1’lik galibiyet burcu burcu kokarak; “Kramponlarınız yiyorsa reddedin beni de göreyim sizi” dedi kanaryalarımıza tabiri caizse.
Rize’deki çaylar, fiyatlarına yapılan haksız ve gereksiz zammı protesto edercesine fokurdamaya başlayınca demlenmeleri 19.30’u buldu. Böylelikle bu anlamlı kurdele kesme, yani ’beş çayı’ daveti olmanın dışında ‘yedi buçuk çayı’ daveti olarak anılmaya başlandı.
Takımımız günübirlik geldiği Rize’den sılaya dönerken yüreğinde, ülke futboluna kazandırılan tüyü bitmemiş yeni bir stadın açılışını gerçekleştirmenin haklı gururunu taşırken, kramponlarının damaklarında şehrin takımına karşı alınan 2-1’lik galibiyetin kurabiye tadı kalmıştı. Akıllar ise hafta sonu mutlu son ile bitecekleri tahmin edilen Lugano transferi ve Sivasspor maçındaydı.
Uğur Mumcu karanlık bir Pazar sabahı zalimce katledildiğinden bu yana nefret etmişimdir hep Pazar sabahlarından. 16 yıl önce Ankara’da etrafa saçılan şarapnel parçalarının yüreğime kaçtığını hissederim. Bu yüzden de hiç uyanasım gelmez hani. Oysa bu Pazar sabahı çok farklıydı her şey. Penceremden odama süzülerek, beni alelacele Pazar yası uykumdan uyandıran güneş, peruk yapmıştı sanki kendisine Lugano’nun saçlarından. Güneşin bu görüntüsü Lugano transferinin müjdecisiydi elbet.
Akşamki Sivasspor maçı için mabet yollarına düşmeye hazırlanırken öğrendim Tota ile 4 yıllığına anlaşmaya varıldığını. İçim kıpır kıpırdı. Bu güzel haberi paylaşmak için uğradığım Gönüllüler Derneğimizde göremediğim sarı saçlı Feryal Abla’ma mabede girerken rastlamak kısmetmiş meğer lacivert arabasıyla.
İçeri girdiğimde ilk olarak Portekizce kaleme alınan bir pankart ilişiyor gözüme. “Yetenek, gurur, teknik, hırs” yazılı pankartın kime adandığı belli. Tabi ki 4 yıl daha kutsal çubukluyu teriyle sırılsıklam edecek olan Lugano’ya. Devre meyvesiz bittiği için, ilk 45 dakikaya dair yazacak bir şey bulamıyorum sevgili okur, Alex’in henüz 7’nci dakikada sol arka adalesinden sakatlanıp yerini Deivid’e bırakmasından başka. Kelimelerimi fazla yormama gerek yok. Zaten ikinci yarıda takımımızın karşı kaleye doğru sergileyeceği futbolu anlatabilmek adına fazlasıyla çırpınacaklar.
15 dakikalık devre arasında Daum oyuncularımıza ne dediyse, rakibi baskı altına alan, ısıran bambaşka bir Fenerbahçe vardı sahada. Fakat tüm bu çok güzel hareketlere rağmen meşin yuvarlak kale içi yerine, direkleri hedef seçmişti kendine. Bu şanssızlığı kırmanın bir yolu olmalıydı. Uche posterleri yiyerek beslenen ‘Rambo’ lakaplı taraftarımız bu iş için gönüllü olacak ki atıverdi kendini Saracoğlu çimlerine. Kafasında kurguladığı mini skeci belliydi, şutları direkte patlayan çiçeği kramponunda kaptanımız Emre Belözuğlu’nun ayaklarını okuyup üflemek…
Yeni sezonunda “Çok Güzel Hareketler Bunlar” a skeciyle konu olacağını düşündüğüm Rambo, apar topar görevlilerce dışarı çıkarıla dursun, Emre şanssızlığını yenerek Kazım’a asist yapıyordu. Daha önce rakip ceza sahası içinde Deivid’e yapılan bariz penaltıyı vermeyen hakem, bu ofsayt golü vererek hatasını katmerliyordu. Dakikalar 10 km daha ilerleyerek 81’i gösterdiğinde, ofsayt golümüzün asistanı Emre bu kez sağdan kullandığı korneri direkt kaleye göndererek hakemi ipten alıyordu şüphesiz. Bu gole, tam önümde maçı çeken Lig TV kameramanının bile gözleri görmeyip aklı şaşıyordu bizler gibi.
Maçın bu skorla biteceğini sanıp, tribünlerden erken ayrılan renktaşların unuttukları şey; Ast solistlerin sahneye en son çıkışlarydı. Maçın perdesini Dos Santos kendi alanından aldığı topla bir arpa boyu yol gidip, 3 Yiğido’yu ekarte ederek hafızalarda uzun süre yer edecek fantastik golüyle skoru 3-0 olarak tescilleyerek kapatmış oldu. Böylelikle, ikinci haftası geride kalan ligimizde kalesinde gol görmeyen tek takım sıfatımızla liderliğimiz devam etmekte.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.