- 1771 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
OKUMUŞ CAHİLLER
Ortaokulda öğrenciyken “Görmek ve Bakmak” diye bir yazı okumuştuk ve bu yazı üzerinde epeyce kafa yorduğumuzu da iyi anımsıyorum.
Yazar, yazısında kısaca “herkes bakar ama pek azı görür” diyordu.
Sözgelimi, hemen hepimizin mahallesinde ya da yakınlarında eski bir cami, kilise, çeşme... Vardır ve yine hemen herkes bu yapıların adını iyi bilir ama pek az kişi bu yapıların kim tarafından ve hangi tarihte yaptırıldığını bilir.
Oysaki her tarihi yapının önünde ya da girişinde herkesin rahatlıkla görebileceği bir biçimde hazırlanmış ve o yapının kim tarafından hangi tarihte yapıldığını anlatan bir levha bulunur. Aynı levhalardan tüm tarihi eserlerin önünde ya da girişinde vardır, turistlik gezilerde sıkça görmüşsünüzdür.
Bu levhaları herkes görür ama okuyanların sayısı bir elin parmağını geçmez.
İşte; görmekle, bakmak arasındaki bariz fark budur.
Pekiyi, okumak yeter mi? Elbette yetmez. Evinizin bir odasını kütüphaneye çevirseniz ve içini de silme kitapla doldursanız, o kitapların her birini defalarca okusanız okuduğunuzu anlamadıktan sonra kitap okumuş olur musunuz? Hayır. Sadece o kitapların yüzüne tekrar tekrar bakmış olursunuz o kadar.
Babaannem bu tiplere “okumuş cahiller” derdi.
Geçenlerde beni dehşete düşüren bir açıklama duydum. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Yalçıkkaya, AKP’yi kastederek bir toplantıda şu sözü etti.
“Muhafazakâr siyasi partiler ekonomiye öncelik vererek laikliği gündemden düşürmeye çalışıyorlar”
Bunu söylerken laik kaygılarıyla düşündüğü aşikâr. Sayın Yalçıkkaya’nın Atatürkçülüğünden ve laikliğe olan bağlılığından endişem yok ancak fikirlerini örnek aldığı Atatürk’ü anlayamadığı açıkça anlaşılıyor.
Atatürk’ün ne iyi bir tarih okuyucusu olduğunu hepimiz biliyoruz. Atatürk’ün en büyük ve taktire şayan özelliği; askeri dehası değil, tarihi iyi tahlil edebilmiş olması ve çağının gereksinimlerini iyi görerek tedbir alabilme kabiliyetidir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında bizzat Atatürk’ün talimatıyla kurulan iktisadi yapıları ve gerekçelerini anlarsanız Atatürk’ün ne büyük bir devlet adamı olduğunu daha iyi görürsünüz.
Atatürk; İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmada,
“Tarihte, dünyaya ve bölgelerine hükmetmiş büyük devletlerin çöküş sebeplerine iyi bakın. Hepsinin çöküş sebebi iktisadidir…” diyor.
Atatürk doğru bir tahlilde bulunmuş. Ekonomik olarak bağımsız olmayan bir devletin tam bağımsız olabilmesi hayalden öte bir şey değildir.
Boğazına kadar borca batmış ve İMF talimatlarıyla on beş dakikada on beş kanunu jet hızıyla meclisinden geçiren bir ülke bağımsızlıktan söz edebilir mi?
Osmanlı devletinin çöküş sebeplerini anlamak istiyorsanız son dönemlerindeki hukuki ve mali hareketlerini iyi inceleyin.
Bugün elimizdeki en değerli ortak payda Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu devletin de sonunun Büyük Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Latin İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu…gibi olmasını istemiyorsak hazinemizi her daim güçlü tutmak mecburiyetindeyiz.
Sayın Başsavcı doğru bakmış, AKP önceliği ekonomik kalkınma modeline vermiş gibi görünüyor.
Yani, Atatürk’ü ve onun fikirlerine bakmamış, Atatürk’ü ve onun fikirlerini ince görmüş.
AKP, pek çoğunun aksine tam bağımsızlığa giden yolun ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini iyi biliyor. Demek ki, AKP kadroları Atatürk’ü daha iyi okumuşlar demekte hiçbir sakınca yok.
05 Temmuz 2009
Erdal Fikret AKSAN
YORUMLAR
Ayrıca, eğer ekonominiz kötü ise fakirleşir geriler ve güçsüzleşirsiniz. Ekonomik gücü bizden kuvvetli olan ülkelerin boyunduruğuna gireriz. İsteklerini yerine getirmek zorunda kalırız. O zaman milletin mutlak iradesi kalmaz. Peki siz bir güdüm altında, bağımsızlığınız ve özgürlüğünüz elinizden alındığında inancınızı nasıl yaşayabilirsiniz?
İnanç! Bana göre dünyadaki en önemli şey. Doğru bildiğinizi savunmak da öyle. Özgürlüğe inanmak da öyle. Ve ahlak, güzel ahlak. Keşke var olsa. Siz yıllardır ahlak görebiliyor musunuz? Ben göremiyorum. Siyasi tartışma programlarında, haberlerde iki ucun kirli çamaşırları resmi belgelerle ayyuka çıkıyor da yüzleri kızarmıyor. Biz garibim, koyun yerine koyuluyor, resmen dalga geçiliyoruz. Hiç mi böyle haber okumadınız? Ahlak bunun neresinde? Belalar küfürler biri bin para. Ahlak bunun neresinde? Biri bizi teba(tabi) yapmaya çalışıyor. Ahlak bunun neresinde?
sayın eraksan diyorsunuz ki: 'Boğazına kadar borca batmış ve İMF talimatlarıyla on beş dakikada on beş kanunu jet hızıyla meclisinden geçiren bir ülke bağımsızlıktan söz edebilir mi?
Osmanlı devletinin çöküş sebeplerini anlamak istiyorsanız son dönemlerindeki hukuki ve mali hareketlerini iyi inceleyin.
Bugün elimizdeki en değerli ortak payda Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu devletin de sonunun Büyük Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Latin İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu…gibi olmasını istemiyorsak hazinemizi her daim güçlü tutmak mecburiyetindeyiz.'
Bakınız zeytindali da diyor ki: 'En fazla dış ve iç borç, en fazla işsiz sayısı, tarımsal üretimden kopuş, en yüksek faiz, en yüksek vergi yükü, en fazla kapanan şirket sayısı hep bu hükümet zamanında olmuştur. AKP döneminde yabancı bankalar Türk bankalarının % 37’sini ele geçirmişlerdir. Yabancı bankalar Türkiye’de şube açmak yerine daha çok var olan bankaları satın almışlardı Bankaların yabancıların eline geçmesi demek Türkiye Ekonomisinin yabancıların eline geçmesi demektir...' Bu gerçekler doğrultusunda siz diyorunuz ki: 'Akp kadroları Atatürk'ü daha iyi okumuşlar' diyorsunuz. Bu ne perhis, bu ne lahana turşusu?..
Ayrıca, bu yazı akışının üzerine sayın ö.ç.m. kalkıp diyor ki: 'Atatürk, Allah'ın bir kuludur, yaratıcımız değildir. Allah'a şirk koşma derecesinde Atatürk'ü değerlendirmeyelim. Atatürk ayrıdır, Peygamber ayrıdır, Allah ayrıdır.' Şimdi konu ile bu cümlenizin ne alakası var anlayamadım doğrusu? Çok enteresansınız gerçekten. Yani sürekli bir kılıf biçme çabasıdır gidiyor sayın ö.ç.m. gibi düşünenler. Bakınız, öğretmeniniz sizden daha bilgili ve tecrübeli ise onu örnek alırsınız. Babanız sizden daha bilgili ve tecrübeliyse onu da örnek alabilirsiniz. Atatürk siyaset ve ülke yönetimi konusunda sizden daha bilgili ve tecrübeli ise üstüne üstelik başarılı olmuş ise onu da örnek alırsınız. Açıklamaya lüzum dahi yok ama tedbiri elden bırakmamak gerekli diyerek devam ediyorum. Bir insanı örnek alırsınız derken fikirlerini, yorumlarını, eylemlerini, doğru stratejilerini örnek alırsınız. Şimdi bir küçüğün büyüğünün tecrübe ve fikirlerini örnek alması onu putlaştırması, kulluktan öteye taşıması anlamına mı gelir? Hiç bir cumhuriyetçi ya da aklı zerre kadar başında olan hiç bir insan: Atatürk (R.A) ya da (S.A.V.) mı demiş? Secde mi etmiş? Siz duydunuz mu, gördünüz mü??? Güldürmeyin bizi Allah aşkına. O kadar cahil ve salağa mı benziyoruz biz???
Birileri yangından mal kaçırır gibi ülkeyi soyup soğana çeviriyor,
bütün değerleri yok ediliyor,
bankalar, şirketler satılıyor,
en son olarak açılımlarla ülke eyalet sistemi olma sinyalleri veriliyor,
bizlerin uğraştığı şeylere bakın.
Evet o öyle bir şahsiyet ki öyle büyük bir değer ki herkes göz boyamak, ve kendine inandırmak için ve hatta düşmanımız olan kişiler bile önce Atatürkçü gösteriyor kendini.
Başka nasıl hangi yolla içimize girebilirler.Bizim güvenimizi sağlayabilir.Yanlışı doğru gösterebilir.Ha bir de din meselesi var tabi bu yolda çok iyi kullanılır.
O yazımda takıla takıla bu konuya takıldıysanız vay halimize diyorum.
Atatürk tabi ki bir kul yarattığı en dürüst , en muhteşem, örnek alınabilecek nadide kullarından biri...
"Atatürk, Allah'ın bir kuludur, yaratıcımız değildir. Allah'a şirk koşma derecesinde Atatürk'ü değerlendirmeyelim. Atatürk ayrıdır, Peygamber ayrıdır, Allah ayrıdır."
Ben şu cümleyi kurmaya bile utanırım, bırakın düşünmeyi!!!Nasıl böyle bir cümle kurabilirsin Atatürk tabi ki bir kul hem de çoğu hacı hocadan daha iyi bir kul!!!
Atatürk inanç konusunda ne mi yapmıştır?
Elmalılı Hamdi Yazır'a Kuran'ı Kerim'in tefsirini o yaptırmıştır.
İnsanın güzel ahlak kaidelerine hakim olması için Kuran-ı rehber edinmesi gerektiğini söylemiştir.
Bakın din konusunda söylediklerine:
-Biz Kuran'ı duvara asmışız ancak tören olarak okuyorz.Vaazlarda da din derslerinde de, mukabelelerde de, ölülerin ruhları için de onu hep musiki iel duyguanmak için okuyoruz.Aklımızla da anlayıp davranış geliştirmek için ise başkalarının bize anlattıklarına bağlanıyoruz.
yine
" Din vardır ve lazımdır.Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur." diyerek milletin devletin bekası için dine bağlılığın vazgeçilmez bir unsur olduğunu söylüyor.
Elbette daha çok şey yapardı ama ülke savaşın içinde, dört biryandan düşmanlar sarmış, içerdeki düşmanlar çeteler, cemiyetler, vatan hainleri, fakirlik, cahillik , insanlar aç ekonomi kötü öncelikli amaçları bunlardı.Bunları düzeltmeye çalıştı.
Ülke düşman altındaydı yapılması gerekn en önemli şeyleri yaptı.Önce egemenliğini bağımsızlığını sağlayacaksın.
Bak Kurtuluş Savaşı'n da bazı islam cemiyetleri yunan ve ingilizleri göz önüne alarak halka :
"Galip silahların arkasında bir uygarlık dehası bulunduğunu bu deha ile islamiyeti birleştirmenin en önemli ödev olduğunu ileri sürmekteydiler."(Şuan ki ılımlı islam safsatası ta o zamanlarda vardı yani)
Ama bilmiyorlardı İSTİKLALSİZ DİN OLMAYACAĞINI!!(1)
Atatürk önce yapılması gerekenleri yaptı.En önemlilerini ...Dinide insanların vicdanlarına bıraktı.Türkçeleştirdiği Kuran-ı okuyup anlamalarına.Asla böyle olmalı şöyle olmalı gibi telkinlerde bulunmadı.Din vicdan işidir.
Dedim ya o Türk Milletine verilmiş en büyük mucizedir.
ÖRNEK ALINACAKSA BÖYLE BİR DEĞER ÖRNEK ALINMALI!!!
(1) Kuvayı Milliye ve Ölümsüz Kadın Kahramanlar
Atatürk; İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmada,
“Tarihte, dünyaya ve bölgelerine hükmetmiş büyük devletlerin çöküş sebeplerine iyi bakın. Hepsinin çöküş sebebi iktisadidir…” demiş.
Ben, Atatürk'ün bu sözüne katılmıyorum. Milletlerin çöküşlerine sebep olan faktörlerin başında inanç ve ahlâk zaafiyeti gelir. Atatürk, bu konuda ne yapmıştır acaba?
Her şeyi Atatürk'le ilişkilendirme çabalarından vazgeçmemiz lâzım. Maocu Perinçek bile Atatürkçülük istismarı yapıyor.
Atatürk, Allah'ın bir kuludur, yaratıcımız değildir. Allah'a şirk koşma derecesinde Atatürk'ü değerlendirmeyelim. Atatürk ayrıdır, Peygamber ayrıdır, Allah ayrıdır.
Milletin dükkanı kapanıyor bakanların çocukları dükkan üstüne dükkan açıyor...
Madem Atatürk 'ü iyi okumuş hani nerde O'nun kurduğu Miili Ekonomi Sistemi tarıma dayalı ekonomi...
Köylüyü milletin efendisi yapan Atatürk'e bakın birde ananıda al git diyen hükümete...
En fazla dış ve iç borç, en fazla işsiz sayısı, tarımsal üretimden kopuş, en yüksek faiz, en yüksek vergi yükü, en fazla kapanan şirket sayısı hep bu hükümet zamanında olmuştur.
AKP döneminde yabancı bankalar Türk bankalarının % 37’sini ele geçirmişlerdir. Yabancı bankalar Türkiye’de şube açmak yerine daha çok var olan bankaları satın almışlardı Bankaların yabancıların eline geçmesi demek Türkiye Ekonomisinin yabancıların eline geçmesi demektir...
Atatürk'ü gibi bir dehayı okuduklarını ve anladıklarını ileri sürmek O'na büyük bir saygısızlıktır derim...