KİM SARACAK?
Cam kırıklarını, isli kaldırımları temizlediniz, esnafın yaralarını sardınız da, içimizdeki yaraları kim saracak…?
Hayal gibi geliyor insana…
Bir anda darmadağın oldu sanki Batman …
Bir depremin bir binayı yerle bir etmesi gibi…
Toz duman altında kaldı sanki her şey…
Oysa emek vardı içinde, sevgi vardı…
Ne zorluklarla dikmiştik o binayı…?
Ne kadar da kolay yıkıldı oysa…
Yazası gelmiyor insanın…
Resimler, insanın yüzündeki o manalar, bakışlar… Anlatıyor zaten her şeyi..
Belki de yazılacak çok şey var, hangi birini yazacaksınız yada…
Yaşadığımız o hüsranı mı, cam kırıklarını mı, isli kaldırımları mı…?
Hangi birini…?
Hayal gibi geliyor insana…
Bir sabah kalkıyorsunuz, şehir bambaşka bir şehir…
O her zaman gördüğünüz yüzler yok…
Gülümseyişler…
Her şey tedirgin…
Bulutlar bile…
Sanki bir masal kahramanı olmuşsunuz ve zamanın kuytularına atılmış yabancı biri gibi hissediveriyorsunuz kendinizi..
Yabancı geliyor insana size her şey, kendiniz bile…
Göz yaşlarınız içinde kuruyup kalıyor…
Utanıyorsunuz…
Kendinizden bile…
Şehirde yürüyorsunuz…
İçinizde hayaller canlanıyor…
Küçüklüğünüze gidiyorsunuz..
Yaşamınızda, çocukluğunuzda bir leke hissediyorsunuz sonra…
Bütün yerlerde cam kırıkları…
Perdeler örtük…
Çocuklar oynamıyor…
Dallar bile…
Siren sesleri geliyor her daim kulağınıza…
Cemsler dolaşıyor çocukluğunuzda…
Sanki küçüklüğünüzde gördüğünüz bir filmin karelerini yaşıyorsunuz o an…
İçinize yaralar düşüyor …
Belki de hiç kapanmayan …
Kendinize acıyorsunuz…
Çocukluğunuza da…
Çocuklarınıza…
Şansınıza …
Belki de yaşayışınıza …
Yazası gelmiyor insanın…
Resimler, insanın yüzündeki o manalar, bakışlar… Anlatıyor zaten her şeyi..
Belki de yazılacak çok şey var, hangi birini yazacaksınız yada…
Yaşadığımız o hüsranı mı, cam kırıklarını mı, isli kaldırımları mı…?
Zaman geçiyor sonra…
Cam kırıkları yok oluyor…
Sisli kaldırımlardan yıkanıyorsunuz…
O gördüğünüz kötü bir kabus geliyor size belki…
Sokaklarda yüzler görüyorsunuz her zaman gördüğünüz… İçinizde burukluğun kırıntıları kalıyor…
Kapanmayacak yaralar düşüyor içinize sonra…
Ve soruyorsunuz:
Kendinize, kırık camlara, caddelere, sokaklara…
Her şeye…
Bu yaşadığım, tanık olduğum karelerin içimde bıraktığı derin yaraları kim saracak…?
Kim?
YORUMLAR
Sevgili Dostum..
"KİM SARACAK ?"
Yerinde olduğu kadar da cevabı yıllardır verilemeyen bir soru..
Bu kapıyı açık bırakıp hırsızı suçlamak gibi bir şey..
Kime soracağız ?
Şimdilerde OY sancıları ile kıvranan herbiri birbirinden kara siyasilere mi ?
Gelişen olayları saygısız bir gülüşle izleyen yetkililere mi ?
Olayları kapatmak için çaba harcayan peşkeşçilere mi ?
Kime soracağız ?
Her zaman yaptığımız gibi kendi yaralarımızı kendimiz saracağız.
Günün değil günlerin yazısı olabilecek bir sorgulama..
Yüreğinize selam olsun..Keşke daha yüksek puanlama olsaydı..
Sevgimle..