- 2237 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
İSLAM TOPLUMUNDA HZ. MERYEMLER VE HANNELER YOK ARTIK***
[ ital
Sorsanız, "Dünyanın en çok okunup ezberlenen kitabı hangisidir! " diye, hiç tereddüt etmeden "Kur’an’dır." derim. Yine "En çok okunup ezberlendiği halde en az anlaşılan kitap hangisidir! " diye sorsanız, cevabım yine aynı olacaktır: "Kur’an"
MUSTAFA İSLAMOĞLU
"Allah, Adem ve Nuh ve İbrahim ailesini ve İmran ailesini seçerek alemlere üstün kıldı." (3/33)
İslam toplumunda gerek birlik, gerek bilinçlenme yolunda diğer dinleri temsil eden ülkelere oranla, bazı noktalarda zayıf kalmaktadır. İslam toplumunda bu tür olguların ortaya çıkmasının sebebi “İslam” önderliğini üstelenecek bir toplum yapısının oluşmaması ve bir önderin olmamasıdır. Yani eski dönemlere baktığımızda sahabeler olsun, peygamberler olsun; hepsi büyük acılar çekmiş ve ağır işkencelere maruz kalmıştır. Peygamberler her zaman önderliği benimsemiş ve olmuşlardır, aynı zamanda sahabelerde “İslam” dini için savaşmış önderlik vasfına kendilerini sokmaya çalışmışlardır.
Asıl konumuza gelirsek; artık “İslam” toplumunda Hz.Hanne ve Hz. Meryem gibi anneler yok artık.
Hanne ve kocası İmran yaşlıydılar, bu yaşa kadarda çocuk özlemiyle yanıp kavrulmuşlardır. Yaşlı iken hamile kalan Hanne daha çocuk doğmadan karnındakini adak etmişti.
“İmran’ın karısı; ‘Rabbim, karnımdakini tümüyle hür birisi olarak Sana adadım. Benden kabul buyur. Kuşkusuz Sen işitensin, bilensin’ dediği zaman…” “Allah (…) İmran’ın ailesini seçip âlemlere üstün kıldı.”
Yıllarca çocuk özlemiyle yanıp tutuşan bir anne, daha çocuğunu doğurmadan Allah’a adak etmişti. Onlar sadece ilahi güce inanmıştı.Ve hiçbir zaman akıllarıyla hareket etmemişlerdir, ilahi güce dayanarak bunu yapmışlardır. Çünkü eğer akılla hareket etseydiler akıl onları kuşkuya götürürdü, Allah’ın varlığına dair soruların içine girip, yanlışlara kendilerini sürükleyebilirlerdi. Ama bunları yapmak yerine tüm benlikleriyle onu adamışlardır.
Adamak, sahip olduğunun bilincinde olmaktır. Adamak ve adanmak, harcamak ve harcanmanın zıddıdır. İnsanlardan öyleleri vardır ki, sahiptirler ama bilincinde değildirler sahip olduklarının. Bu yüzden o şeylere sahip çıkmazlar. Gerçekte tasarruf hakkı kendilerine verilmiş olan bu şeyleri korumazlar, gözetmezler, kollamazlar. Bu tür insanlara tasarrufu kendilerine verilen şeylere sahip çıkmaları, onları koruyup gözetmeleri hatırlatılır: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi ateşten koruyun.” (66/Tahrîm, 7)
Modern çağdaki “İslam” toplumuna baktığımızda anneler babalar; ALLAH kapısı yerine çocuklarını; sahte kapılara, sahte tanrıların kapılarına,makama bir kadına,bir eşyaya, paraya ya da belirli bir ırka adayarak ve sürekli göz üstünde tutarak çocuğuna sahip çıkmaya çalışır.En ufak bir kazada bir yeri yaralandığı zaman ağıtlar yakar ve sesini her yere duyururdu. Saçında en ufak bir tane bırakmadan çocuğunun varlığı için kendine eziyet ederdi. Ama Hanne böyle yapmamıştı, tüm benliğiyle ve mutluluğuyla hiçbir acı hissetmeden tüm samimiyetine bağışlamıştı.
Acaba etrafımıza baktığımızda böyle anneler daha varmıdır?
Ve topluma baktığımızda yanlışlara sürüklenmenin sebebinde bunlar yatmamakta mıdır?Bu adak öyle basit bir adanmışlık değildi.Sonuçta ALLAH’a adanmıştı ve bu çocuk değerli biri olacaktı.
Hz. Meryem’ gelince; o ALLAH’ a adanmıştı. Artık tek başına yaşayacaktı ve yalnızca Allah’a adaktı o evlenmeyecekti. Herkesten uzak bir yerde yaşayacaktı. O “Doğmanın Mücizesi” olacaktı.
“Melekler demişti ki: ‘Ey Meryem, Allah seni kendisinden bir kelime ile müjdeliyor: Adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. Dünyada da, âhirette de hatırlı ve Allah’a yakın olanlardandır.” Dedi ki: ‘Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?’ ‘Öyledir!’ dedi, ‘Allah dilediğini yaratır.” (3/Âl-i İmrân, 45, 47)
Üzerine türlü iftiralar atılmasına rağmen bildiği doğru yoldan şaşmamış ve ALLAH’a yönelmiştir. İnsanlar onun bu durumunu sürekli dillerde dolandırmış ve ona kirlenmiş gözüyle bakıyordu. O bildiği yoldan şaşmamış, tüm zorluklara rağmen o da ALLAH’a adamıştı Hz.İSA’yı.
Hangi insan böyle bir mücizeye değer görülebilir ve hangi insan böyle bir olayda kendini temiz çıkarabilir. Yalnızca evrenin yaratıcısı ve düzenleyicisi olan ALLAH tan başka.
Kim türlü zorluklara ve acılara bu kadar katlanabilir.?
Bugün güçlü devletlerin sopasının hep üstümüzde olmasının sebepleri bunlar değil midir?
Toplumumuzda artık ALLAH için doğru düzgün insanlar mallarını adamazken, kendi çocuğunu nasıl adayabilir?
Yeryüzünde bulunan herşey yok olacak, yalnız celal ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (rızası) bâki kalacaktır." (55/26, 27)
ik ]
YORUMLAR
Kur'an ve Hz. Muhammed'in aracılğı ile gelen islam dini zaten Hz. Adem'den bu yana vardı, fakat Hz. Muhammed'in gelmesiyle bu görev son bulmuş/tamamlanmıştır ve Hz. Muhammed ; "Ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim/gönderildim" demiştir. Kur'an ve Hz. Muahmmedin gelmesiyle önceki 'dinler' dolasıyla hükümler rafa kaldırılmış, içeriliği geçersiz kılınmıştır.
Günümüzde islam haricinde dinlerle oyalananlar ve onların halen varlığına inanalara cok yazık çok, bunu çok pahallıya ödeyecekler maazallah.
...
Evet,,, Onlar özel seçilmiş şahsiyetlerdi ve bizler her ne kadar onlar kadar olamasakda bile onların izinden gayet tabiki gidebiliriz.
Ama korkunç olan şuki, onların değer verdikleri ve bizlerin değer verdikleri başkalaşınca, sonuc acı ama tüm çıplaklığı ile ortada.
Şimdiki anne babalar verilen degerlerin kıymetini bilemiyorlar çünkü sahip olduklarının birer emanet olduğunu unutmuş durumundalar. Bilindiği gibi emanete rİayet mü'minin başlıca görevi olmalı ama bir çok şeyi unuttuğumuz gibi bunuda unuttuk maalesef.
...
Din bir nasihattır ve muhakka ki akılla dogru yol bulunur ama kalbin tasdiki de önemlidir. Akılla kalp birlik olunca er geç dogru karar verilecek, ilahi yol bulunacaktır eminim.
...
Faydalı bir yazı/paylaşımdı, dielerim herkes okur,,, yürekten kutluyor ve teşekkür ediyorum, selam ve sevgi ile...
muhakkak ki,akılla zaten varlığına birliğine inanabiliriz...Yazarımızın belki de anlatmaya çalıştığı,onlar zaten aklılla iman ettiklerinden,artık kesin olarak teslim olduklarından aklı ötelere koyup,kendilerini ilahi güce bırakmak istemişlerdir...
Bilmiyorum ,bazen çok fazla insan aklıyla düşününce,tehlikeli yollara da girilebilir,çünkü bazı soruların cevaplarına aklımız ermiyo tabiri-cahizse...
Konuyu dağıtmış olabilrim:) ellerine sağlık :)))
Güzel br paylaşım... doğru tesbitlerle dolu ve örneklemeler adına teşekkürler.
Yalnız bir bölümde hemfikir değiliz...
Ve hiçbir zaman akıllarıyla hareket etmemişlerdir, ilahi güce dayanarak bunu yapmışlardır. Çünkü eğer akılla hareket etseydiler akıl onları kuşkuya götürürdü, Allah’ın varlığına dair soruların içine girip, yanlışlara kendilerini sürükleyebilirlerdi... demişsiniz
Bence, temiz kalplilikle aklı bir arada kullanmasını bilirsek o zaman doğru yolu bulabiliriz.
Kendisini aklını hiç kullanmadan, sorgulamadan, araştırmadan... kerameti kendinden menkul sahte şeyhlere, tarikat liderlerine adayan insanlar akıl denen hediyeyi kullanmadıkları için ve sadece kalben bağlandıkları için bu mantıksızlığa yürüyorlar...
Saygımla
"Sorsanız, "Dünyanın en çok okunup ezberlenen kitabı hangisidir! " diye, hiç tereddüt etmeden "Kur’an’dır." derim. Yine "En çok okunup ezberlendiği halde en az anlaşılan kitap hangisidir! " diye sorsanız, cevabım yine aynı olacaktır: "Kur’an"
değerli dostum, "islam ümmetinin yetimleri" yıllardır zaten bundan çekiyor.
umarım bu aşılacaktır. ve hak yerini bulacaktır. islam aleminin üzerindeki hüzün bulutları yok olacaktır.
inşallah
değerli dostum harika yazmışsınız.
kutluyorum
saygı ve sevgilerimi sunuyorum