- 4650 Okunma
- 17 Yorum
- 0 Beğeni
Ben Bende Değilim
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ben bende değil, sende de hem sen, hem ben,
Ben hem benimim, hem de senin, sen de benim,
Bir öyle garip hale bugün geldim ki
Sen ben misin, bilmiyorum, ben mi senim.
Nedensiz suskunlukların içinde,sebebsiz bir boşluk gelir bağdaş kurar bazen yüreğinizin tam ortasına.Garip bir tefekkürle beklersiniz olacakları,yaşanacakları.Belki de zamane insanına musallat olmuş bir hastalıktır bu kim bilir? Görürsünüz bu çaresizliğin izlerinin sâri bir hastalığın yayılması gibi birçok kişinin ruhunu ele geçirdiğini.Kabüllenmekten,
sessizce bir kenara çekilip beklemekten başka hiçbir çare(siz)lik çare değildir .Boşuna değildir Mevlana’nın Şems’ini,canının canını,tek yoldaşını kaybettikten sonra kendine hamuş demesi.Hamuş yani suskun...
Bugünlerde telaffuzu içimi ısıtan,söyledikçe kulağıma dost gelen,içime sıcaklık veren tek sözcük:hamuş.Belki bu yüzden hep suskunluğum,dilimi lâl edişim.Belki bu yüzden içinde yaşadığım asrın insanının suskunluğu.Şems’imizi yitirdik, belki onu hiç bulamadık ya da Mevla’yı ararken hep ara sokaklara daldık.Hep satıhta kaldık,bir türlü özü bulamadık belki kim bilir? Hangisi daha kötü seçemiyorum. Ruhunu tamamlayacak,diğer yarına can verecek o yareni bulamamak mı,yoksa onu çok kısa bir an,bir saniye bulup onun sıcaklığı ile yanıp sonra kaybetmek mi? Ehven-i şer dedikleri bu olsa gerek Allah’ım...
Rumi olmak da zor Şems olmak da.Hele sevda uğruna her türlü cevre,cefaya katlanmak da zor.Ama yine de her sevdalı yüreğin bir güneşi var,bir de o güneşin etrafında yanacağını bile bile dönen bir pervanesi.Her ruh eşini arar,her pervane ona sıcaklık verecek ışığı bulmaya çalışmaktan vazgeçemez.Her arayış, bir yenilenme,her savruluş, bir yeniden doğuştur bu yolda.Çünkü aşk içre olan yürek bilir ki Mevlanasız Şems manadan yitik,Şemssiz Mevlana yavan,coşkusuz bir soluktur ancak.Aşklar, canlar olduğu sürece vardır,varlıktır.Aşıklar olduğu sürece aşk bir kaynaktır.
Akrebini kaybetmiş bir yelkovan gibi, anahtarını kaybetmiş bir kilit gibi,sözcüklerini yitirmiş bir kitap gibi öylesine na-tamam,öylesine yitik,öylesine kederli bir ruhum artık.Şimdi anlıyorumsebebsiz değil aslında bu suskunluk, nedensiz bir boşluk değil içimde çıban gibi büyüyen.Söyleyeceksözüm yok sanmasınlar beni bilenler.Söylecek söz çok fakat aşıklar diyarında geçer tek akçe hamuş olmak...Bu öyle bir susuş ki içimde büyüyen yangın yine içimden beni yakıp kül etmekte.Bu öyle bir susuş ki içimdeçoğalan çağlayanlar yine beni sürükleyip götürmekte.Bu öyle bir yok oluş ki her yokluktan sonsuzluğa bir ben gitmekte. Artık o sonsuzlukta eridi içimdeki ben...Öyle bir ben var ki artık içimde ben/lik ben/lik sen(le)şen,kainatta senin rahmetinden bir zerre taş(ı)maya ve kabından taş(ma)ya çalışan...
M.G.A
YORUMLAR
Mevlana ve Şems'i anlatmaya kalkınca kelimelerin öyle garip bir hal aldığını fark ettim ki onları gizlendikleri yerden çekip çıkarmanın ne denli zor olduğunu anladım ama artık vazgeçmek için çok geçti.Bunu yazmak istedim.Sonucu ne olursa olsun yazmak.Bu güzel yorumlarınız da duyduğum kaygının yerini sıcacık bir tebessüme dönüştürdü.Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
''Bu öyle bir yok oluş ki her yokluktan sonsuzluğa bir ben gitmekte....''
her susuş böyle olsa...sonsuzluğa açılan bir kapı olsa...o kapıdan içeri girebilmek nasip olsa...keşke her hamuşluk bu kadar derin bu kadar anlamlı bu kadar yürekten olsa...
sustukların büyür içinde derler...büyümüş ve öyle güzel dökülmüş ki yürekten dile bu şaheser diyebileceğimiz yazı çıkmış ortaya...ben eğilirim bu güzel yüreğin önünde saygı ve sevgiyle...tebrik ederim...
kimyager_hatice tarafından 8/13/2009 10:29:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
Esin dün gece yazını daha siteye eklemeden önce, bana söylediği tek şey " yarınki günün yazısı az sonra siteye ekleniyor " demişti...Çok haklıydı...
Sabah ilk okuduğumda gerçekten de büyüsünden çıkamadım bir anlatımla karşılaştım...
böylesine özel bir kalemin böylesine özel yazıyla güne gelmesi beni çok mutlu etti...
Hoşgeldinnn....Dilerim diğer yazıların için çok beklemek zorunda kalmayız ve dilerim bu başarını şiirlerinde de görebiliriz...
Sevgim saygım o kocaman yüreğine...
Müthişti....
Aslını isterseniz nefesimi rehin alan konulardan ve de güzelliklerden bir eserdi..
Selam Olsun Gönüller Sultanına..
Bu kelebek gövdemle ben
Sığamadım şu alem-i cihana
Bak sonunda geldim dergahına
Elim yüzüm mesh ettim kapına
Bir günahkar bir tövbekar
Aslında ne olduğunu bilemeyen
Mevlana aşığı bir yar.
Bak ruhumu şeytandan gizledim,
Duru nağmeler gibi getirdim
Çiçek misali sundum Şemsi azam’a
Bedenim bırak da,kul olsun semah orduna
Ey gönüller sultanım susma …
Başımın tacı Mevlana..
Haydi icazet ver şu çilekeş cana
Hamdım,piştim…yandım..
Vakti saatidir gayri sal beni
Sal beni şeb-i/arus alayına
Sanki Elif Şafak'ı okuyor gibi oldum...
Her sözünde hazine barındıran cümleler...
Öylesine çarpıldım ki yazıya ne yazacağımı şaşırdım...
Canımm o güzel yüreğin her daim aşk dolu olur inşallah...
Kutlarım bu gönülü...Ben öğrenciniz olarak yıldızlı 10 veriyorum bu yazıya...
Lafın sonu gelmiyorsa susmak evladır. Sus ve içine dön gerçek orada bulunacak elbet.
Ne güzel geliştir bu canımın içi kaç defa okudum bilmem her paragraf hatta her cümle ayrı güzel ne diyeyim muhteşemsin. Yazının dalgalarında boğulmaktayım şu an nefes alamıyorum inan. Kelimeler yetmez kalemi kırmak gerek ...
Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni
Böyle yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni
Ben bu sözden dönmezem devr eyledikçe nüh felek
Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni
Şeyh Galib
Esinti tarafından 8/12/2009 3:33:57 AM zamanında düzenlenmiştir.