ÇINAR AĞACI
ÇINAR AĞACI
Asırlık olmasada, elli yıllık olduğu kesin bu çınar ağacının. Her sabah mantı evini açar açmaz ilk onu gördüğüm, sevgiyle hayranlıkla birbirimize bakıştığımız ağaç. Benim için ağaçtan öte, dost arkadaş, bıkıp usanmadan her sabah, dallarıyla, yapraklarıyla beni selamlayan ağaç...
Yemyeşil yapraklarının altına hangi yorulan kalpleri almadı ki, hangi sevgililer onun dalları altında bakışmadı ki saatlerce...Güneşin kavurucu sıcaklığında hangi canlı serinlemedi ki gölgesinde...
Bu sabah, her zaman olduğu gibi neşe ile gittiğim Mantı evimden içeri adımımı atar atmaz, acı haberi veriyor halam Rukiş.
-’Sabaha yakın çınar ağacını yakmışlar.’
Beni selamlayan çınar ağacına bakıyorum içim sızlayarak. Sanki en yakınımı kaybetmişçesine donakalıyorum oracıkta.
-’Sönmemiş ateş’ diyorum halama ’duman çıkıyor, gövdesinden’
Hızlı adımlarla koşuyorum ona, için için yanıyor, çınar ağacı...Sanki karşımda, yılların acısını biriktirmiş de, bir dost yüzü görünce için için ağlayan insan yüzü görüyorum. Gövdesinden çıkan dumanlar gözyaşı oluveriyor bakışlarımda. Koşarak su alıp atıyorum dumanın üstüne..Yanan çınar ağacı ile birlikte, gövde ve yapraklarında bulunan, hatta dibinde bulunan canlıların da yanışı gelince aklıma, tutamıyorum kendimi. savunmasız çınar ağacı ve grubuna yapılan bu katliam için katılırcasına ağlıyorum.
-’Ne istediniz güzelim çınar ağacından, bir çınar ağacına ne düşmanlığınız olabilir’ diye söylenirken, bir adam geliyor yanıma ve
-’Evimin balkonu is olmuş, yıka, yıka temizleyemedik’ diyor. Adama öyle bir öfkeyle bakıyorum ki;
-Asırlık çınar gitmiş, sen neden bahsediyorsun ? diyorum. Sessizce ayrılıyor yanımdan adam. Başbaşa kalıyorum, her sabah beni selamlayan çınar ağacıyla.
-’Bak diyorum dalların simsiyah olabilir, yaprakların tamamen yanmış, ama kökünde hiç yanık yok. Gövdene de su atınca yok oldu dumanlar. Sen yeşereceksin tekrar. Gelecek yıl bu gün gene yanına geleceğim, birlikte kurtuluşunu kutlayacağız. Ve sen her sabah beni selamlayacaksın, dallarında ve gölgende bulunan tüm canlılarla..Ne olur beni sensiz bırakma...
Kolay kolay insanlara kızıp öfkelenmeyen ben, savunmasızlara yapılan zulüm, işkence, acı karşısında, kor olan oduna benziyorum, çılgına dönüyorum. Ha bir çınar ağacı, ha bir hayvan, ha bir çocuk hepsi de savunmasız değil mi ? Bunlara hiç kıyılırmı ?
10/08/2009-nilkurt
YORUMLAR
İstanbul - Kurtköy'ün tam merkezinde, kahvemizin bahçesinde, 500 - 600 yıllık olduğu söylenen, bir kara çınar ağacı vardı. Bir başka örneğini daha görmemiştim. Sanırım köyün minaresinden aşağı değildi uzunluğu. Adeta bütün bir çarşıyı gölgelerdi. Eski olan kahvemizin yerine, büyük bir bina yapabilmek için, kesiverdiler, kimsenin umuru bile olmadan. Bütün değerlerimize olduğu gibi, ağaçlarımıza da sahip çıkamıyoruz maalesef. Şimdilerde kesmke biraz zor olduğu için, kasten yakmış olabilirler sizin çınar ağacınızı..
Maalesef öyle oluyor. Tarihi köşkleri- yalıları bile bu yüzden yakıyorlar şimdi...