YOLCULUK
Ne güzeldir yolculuk! bilinmezlere yol almak, onları bilinir kılmak..
Bir insana doğru adım atmaktır en heyecanlı olanı. Bu yolda birinin gönül tahtına kurulmak ya da dost bağına varmak mesela. Gönül yoluna yürümek; bahçenizi güllerle bezemek, bülbüllerle şenlendirmek ve gökkuşağından yeni renkler çelerek aydınlatmaktır dünyanızı.
Yola düştüyseniz, doğayı kucağını açmış sizi bekler görürsünüz. Çağlayanlarla dertleşir, kuşlarla cıvıldaşır, rüzgarla ıslık çalarsınız. Ayaklarınıza dolanan sarı/kuru yapraklar maziyi hatırlatır, usul usul akan dereler çıkmazların olmadığını, mutlaka bir yol bulunduğunu gösterir. Bazen karlı dağlar keser yolunuzu, derelerin verdiği umudun yok olduğunu haykırır. Gel-git neymiş anlarsınız. Umut hayattaki işkenceyi uzatıyor mu? Fikri takılırsa da düşüncelerinize, yeni bir fırtına yeni bir düzen getirir doğaya der, geçersiniz mecburen. Ve çok seversiniz -sevmelisiniz- dağı, taşı, ormanı, gölleri, denizleri, dağları, börtü böceği, kurdu, kuşu. Hala uzun bir yol görünüyordur çünkü aşılması gereken.
Ya satırlar arasında kaybolmayı bilir misiniz? Yudum yudum ama doyasıya bütün susuzluğunuzu, açlığınızı gidermek bir kitapla. Uzak diyarların, farklı ruhların, efsunlu hayatların içine dalmak, gerçeğin dalgalarının yüzünüzü yaladığı serinlemeler yaşamak. Hikayelerin, cümlelerin ve bazen bir tek kelimenin yaraya merhem olması mucizesini yaşarsınız kimi kez. Başkaları da vardır tıpkı sizin gibi acıları, hüzünleri, sevinçleri, gidenleri, kaybolanları olan. Yoldaşlarınız vardır, onlar bazen kahramandır ve sandığınız gibi yalnız olmadığınızı hissedersiniz.
Bazen sertleşen doğa nedeniyle, ya da gönül bahçenizin kuruması karşısında yeter bitsin bu yolculuk fikri ile teğet geçişirsiniz. Birden! güneşin ışığı, bir tek o aydınlatıverir yolunuzu, canlanırsınız. Ya da gecenin koyu karanlığında bir yıldız parladığında vazgeçmekten vazgeçersiniz. Keşfetme arzunuzun kışkırtıcıları çıkmıştır sahneye ve güzellikleri tarif ederler size. Umudun varlığı ile gözlerinizi kamaştırırlar yeniden. Ya varsa, ya en büyük ikramiye bana ise arzusu ile koyulursunuz patikadan usul usul yeniden yürümeye…
Bütün bunlardan sonra daha çelebi devam eder, tohumlar saça saça, bir yandan yeni filizlerle canlanmaya gayretle, keyifli adımlarla gidilir. Hızınız da artmıştır. Gözünüzü ufka diktiğinizde orda uzakta bir köy olduğunu görürsünüz. Karanlık, seçemediğiniz, sislerin bilinmez yaptığı bir köy. Yolda rastladıklarınızın güzelliğini ararsınız yoktur sanki. Güneşin ışığının uzanamadığı kadar kuytulardadır ve hızla yaklaşır size. Sizin ona doğru yürümenizle yetinmez, o da size yönelir koşarcasına. Acelem ne? Diye yavaşlasanız da onun hızını kesemezsiniz. O köyü sevmek güzel görmek isteseniz de, bir türlü başarılamaz bu. Dönüşü yoktur çünkü…
Ne güzeldir yolculuk! bilinmezlere yol almak, onları bilinir kılmak..
Daha çıkarken yola, sonunu görüp hüzünle çalkalansa da yüreğiniz dönüş umudu ve bir yenisi teselli eder sizi. Taaa…ki, bilinir kılamadığınız bu son yolculuğa kadar.