Kalaycı Geldi Kalayciii !
Ağır geçen kışın ardından, baharın ilk müjdecileri. Nisan sonlarına doğru,sokaklarımıza
ses verir bakırı gümüşe çevirir yanık sesleri.
Kalaycı geldi kalayciii..!
Çocukluğumun, uykumu bölen sabahlarına yol aldı yüreğim . Yatağımdan kalkar, cama doğru koştuğumda çingenlerin mahallede yaktıkları odun ateşinin dumanına bakardım; bahçemizdeki
pembe sarmaşık güllerine yayılır, kalaycıların ateş yaktıkları duman.Harelenir güneşin yeni doğmuş sabahlarına...
Çok eylenirdim çigenlerin mahallemize geldiği günlerde , bir yandan kaplar kacaklar
kalaylanır bir yandan yanık sesleriyle şarkıları, türküleri beni çok sevindirirdi. Bizim çocukluğumuzda hep bakır kaplar vardı.Babaannem her yaz , mahalleye gelen kalaycılara tüm kapları kalaylatırırdı .
Bakır kaplarda yapılan yemekler de tat vardı;vede sağlık saçardı.Her şey daha mı güzeldi .?
Çingenler çok çalışkan misafir göçebeler .Alın teriyle ekmeklerini çıkarmayı çokta iyi bilirler !
Çok taktir ederim göçebeleri...
Günlük yaşarlar hayatlarını , yarına Allah kerim derler, bir tabak yemekleri bir somun da
ekmekleri çıktımı, doğru evlerine yada çadırlarına koşarlar, bir darbuka yeter ,başlarlar çalmaya göbek atarlar,şakkadak şakkadak işte hayat.Yaşamaktır hep günlük hayat, ilkeleri coşmak çoşturmak.
Soğuk demezler ,sıcak demezler , kışın kardelen, yazın güneş çiçekleri onlar,güneşi de çok severler.Ben çok sıcak bakarım, onların göçebe ,doğal yaşam tarzlarına.Çiçekleri çok severler çiçek satarlar romenler, takarlar karanfilleri kulaklarına, yazmaları başında , allı güllü etekleri, her mahallenin neşesi .
Sokaklarımızın köşe başlarının renkleri onlar.. Çiçekçi çingenelerimiz,biraz yaklaşınca yapışırlar,
birde tatlıdır dilleri,,abla alsana abla ya 5 lira olsun demet,al ya ablam;Hadi bir tabak yemekte benden olsun derim !
Sevgiler romenlerimize bol kazançlar !
Oya Gedik
Yarın bir tabak yemek sizden olsun mu ?
YORUMLAR
şiir gibi bir yazı. yazının sade ve hoş anlatımı içinde sevgi, insan sevgisi barındıran güzel bir yazı.
bir anda beni çingenelerin yarın kaygısı olmadan yaşayan o naif dünyasına götürdü.
etkili anlatım gücünüzü kutluyorum Oya hanımefendi.
içten saygılarımla.
Oya gedik
Çok teşekkür ederim ilginize efendim...
Saygılarımla İbrahim öğretmenim...
Merhaba,
Bütün insanları hatta hayvanları ,doğayı kucaklamak var ya ...
Teşekkür ederim saygılar
Oya gedik
insanları, doğayı, sessizleri sevmek ,kucaklamak insan olduğumuzun kanıtıdır. Güzel kalbinize sevgimle...
Saygılarımla öğretmenim...
'' Mart içeri, Çingan dışarı '' derdi rahmetli babam.
Onlara Romen demeyi yeni yeni öğreniyoruz.
Ülkemizin renkleri, neşeleri dışında, kederleri içlerinde saklı,
olmazsa olmazları onlar..
Daha sık yer vermeliyiz yazılarımızda, gündeme taşımalıyız onları..Hatırlatmışsınız..tebrikler..
Romanları ben de severim. Bulunduğum ilde çok var...İlk başta yadırgamıştım biraz.Trabzonda yoktu çünkü. Ama şimdi alıştım.Öyle neşeliler ki! aMA BİLMEM, NEŞELİ OLAN İÇLERİ Mİ DIŞLARIMI.. Hep şen şakrak görünürler de, içlerini kimse bilemez değil mi?
Yazınız beni, romanların her sabah kent merkezinde yaptıkları, orkestralı, dabukalı şölenlere götürdü.
"Amcamın kayfelerinden geçersin,
Suğuk suğuk rakıları içersin" melodisini duyar gibi oldum.
Tebrik ediyorum.Saygılarımla.