- 1163 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
TEMA TEMAŞA
Kalemimi hacivat’tan, düşüncelerimi de Karagöz’den çalsaydım bu gece çok anlamlı bir o kadar da yalnızlığımın iki omuzuna güller konardı ve birbirlerinle koku kavgası yaparlardı...
Her olguya muhalefet, her düşünceye tezler üretirken sevgi yine kimsesiz çocuklar gibi sokak aralarında akordion çalıyor adeta...
Hayat sahnesi içinde monologlar yapar olduk, dialoglar ise tatile çıktı sanırım ya da en çok ben konuşacağım, konuşmalıyım çünkü ben en iyiyim, ben en doğru düşünenim der gibi haller sergilenmekte...
İşte bendeniz de bu gece o haller içersindeyim, sol gözümle sağ kaşım tartışırken burnum, kulaklarımın sesi hiç durmuyor...Midem mercimek çorbasından bıkmış, topuklarım nasırdan şikayetçi, derim sıcaktan isilik çıkartmış...Hepsini aynı anda mutlu edemem ki...
Turgut çeliğin bir yazısı geldi aklıma;
Düşünme üzerine kafa yorarken, sağında solunda olup bitenleri gözlemleyerek üç düşünce yöntemi saptamış;
Kafayla!
Mideyle!
Ayakla!
Çıkarcı/dolandırıcı/üçkağıtçı kafasını kullansa da midesiyle düşünür
Kullanılan/kullanılmaya yatkın olan enayi, sırtına binilen merkep olduğu için ayaklarıyla düşünür
Ya kafasıyla düşünen..?
O da lafmı yani, işte bunlara benzemeyen!
Gülerken uzunca düşündüren bir yazıydı doğrusu...Uzun yıllardan beri değişmeyen birçok şeyden biri de düşünce karmaşaları, tartışmaları ve kulaktan duyma boş lafların kavgaları...Ne dağlarımızın adı değişti ne kırsal kesimlerin sorunu çözüldü ne eğitime önem verildi ne sağlığa ne de çocuklara uçurtma sadece şiirlerde sadece hayallerimizde ve umutlarımızda saklı...
Ekonomik krizlerden, kendimizle barışık olamamaktan sürekli megolamanlık, bencillik , ahkam keser olduk, heleki sevgiye açlık başımıza vurmuş durumda...Peki kimler böyle yapıyor, kimler yapmıyor desem herkes bir ağızla ben yapmıyorum der...
Vala bende yapmıyorum, uzuvlarım yapıyor:) yüreğim sevgi, dostluk istiyor, mübarek çok seçici, gözlerim güzel şeyler görmek istiyor, sahil kenarında denize karşı bir evde oturmak istiyor, burnum çiçek kokuları, kulaklarım nostalji şarkılar dinlemek istiyor, beynim okuduklarımı algıladıklarımı yarınları yaratıcılıkları konuşabileceğim kişilerlerle olmak istiyor...
Velhasıl çok şey isteyip vermeyi bilmiyoruz, yaşam şartlarının acımasızlığı duygu ve düşüncelerimizi talan ederken, neler yaptığımızı farkedemiyoruz...Gölgemizle kavga eder olduk ve her söylediğimiz çiviili, iğneli sözlerden hoşnut olur olduk, çünkü içimizdeki huzursuzluk bizi dürtüyor, çünkü mutlu değiliz çünkü ruh hafiften üşütmeye başlamış...
Dosta aileye çocuklara sevgiliye zaman ayırmak ta lüks değil ya...? Günümüzde birbirimizin gözünü oymaya çalışacağımıza, boyalı sözlerle entel dantel görünmeye çalışıp kavga edeceğimize önce ananevilerimize, türkçemize sahip çıkmayı bilsek, birbirimize elimizi vermekten korkmasak, bir kahveyi güzel muhabetlerle süslesek şakalarımız, nazirelerimiz, kızdırmalarımız unutulmuş temaşa sanatına hizmet verir belki de ve beyin jimnastliğinle içimizdeki kin, öfke attalara gider...
*****Herkes benim düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım. Oscar Wilde
ayşe yayman
YORUMLAR
'' Her olguya muhalefet, her düşünceye tezler üretirken sevgi yine kimsesiz çocuklar gibi sokak aralarında akordion çalıyor adeta...
...........................................................................
Gölgemizle kavga eder olduk ve her söylediğimiz çiviili, iğneli sözlerden hoşnut olur olduk, çünkü içimizdeki huzursuzluk bizi dürtüyor, çünkü mutlu değiliz çünkü ruh hafiften üşütmeye başlamış...''
Galiba çoğumuzun duygulaı bunlar. Dilimizde olup da itiraf edemediğimiz....
Yanıldığınızdan şüphe etmeyin.Ben de düşünclerinize katılıyorum çünkü. Temennimiz daima bu yönde oluyor da, icraata sıra gelince tıkanıyoruz. Çünkü biz kentin koca dişlilerinde öğütülmek üzere çuvallanıp, harmandan kaldırılan buğday taneleriyiz. Öğütülürken, sağa sola bakmaya vaktimiz olur mu? Can derdine düşmüş buğday, geride bıraktığı tarlayı düşünür mü?
Hani olabilse, hani her keskin köşeye gülen gözlerimizle bakabilsek. Biraz eşelesek, öyle güzel cevherler çıkacak ki kaderimizden...Ama dedim ya, değirmendeyiz, ve biz aynı anda topluca una dönüşecek buğdaylarız.
Kutluyorum sizi...Yazınızı keyifle okudum.