NE ALAKA DEMEYİNİZ OKUMAYI DENEYİNİZ
Günümüz koşullarında yaşamaya çalışırken boş vakitlerimizde yapmış olduğumuz çalışmalara konu ettiğimiz şiir. Tabii ki yazmak maharet, eğitim ve bilgi gerektiren bir konu.Bu site bu konuda takip ettiğim en iyi düzenlenmiş,kullanımı en kolay portal olarak gözüme ilişti.Tabii ki insanların tamamını mutlu etmek mümkün değil.Peki ne olacak?
HOŞGÖRÜ varsa sorun yoktur.
Efendim şiir yazmak adına site gereken her şeyi yerine getirdi.
1-Sayfamıza dilediğiniz resmi ekliyoruz.
2-Özel ileti yazma şansımız var.
3-Makale, masal, hikâye ve bilgi içerikli yazılar paylaşabiliyoruz.
4-Ses dosyası ekleyebiliyoruz ki, sanırım diğer sesli paylaşımların olduğu tüm sitelerden çok daha kaliteli bir sesli dosya paylaşım imkânı sunuyor.
5-Dilerseniz eleştiriye açıksınız ya da kapalısınız.
Bu durumda yönetim görevini bence eksiksiz olarak yerine getiriyor. Bilakis önerilere açık olduklarına şahidim. Kaldı ki yönetim kişileri rencide etmeyen eleştirilere neden müdahildir. Anlamakta zorlandım. Bu konuda sayın yönetimin bana gerçekle bağdaşan cevabı olacağını düşünüyorum. Yazımın kaldırılmasından duyduğum rahatsızlığımı belirterek, bu konuda tarafıma açıklama yapılmasını ve geçerli nedenlerin bildirilmesini rica ediyorum.
Şimdi hadisenin asıl boyutuna geleyim. Şiir bir sevdadır. Yazmak yasak değildir. Ancak ben kültür hizmeti veriyorum diye uluorta şiir yazmayı anlamış değilim. Kültür hizmeti ile şiiri birbirinden ayıralım. Çünkü kültür hizmeti verirken ilçe isimlerini bile yanlış yazmak gözden kaçan bir hadise mi yoksa eksik bilgi ile yola çıkmak mıdır bilmiyorum. Trabzonluyum Akçaabatlıyım. Siteye asılan TRABZON şiirinde AKÇAABAT (akçabat)ARSİN (asrin)olarak kullanılmıştır. Ve şiiri yazan değerli şairimizden düzeltmesini rica ediyorum.Doğrusu memleketim adına üzüldüm.Şimdi buraya sayfaya yazmak isteyip ekleyemediğim yorumu ekliyorum.
Benim memleketim şiirinizde dile geldi emeğinize çok teşekkür ederim. Benim için özel bir paylaşımdı. Müteşekkirim size. Sadece (akçabat AKÇAABAT asrin ARSİN)olarak düzeltilirse minnetim sonsuz olur. Saygımla.”
Yazıma son verirken eleştirinin anlamını aşağıda bilgilerinize sunuyorum.
ELEŞTİRİ: Bir insani, bir eseri, bir konuyu, doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek maksadı ile inceleme işi, tenkit * Bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle sağlamak ve değerlendirmek amacıyla yazılan yazı türü, tenkit, kritik * Özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılama.
Yazılarımın arkasında olduğumu belirterek okuyan değerli dostlara saygı sunuyorum.
Mustafa ZORLA
DÜZELTME:
Kaldı ki yönetim kişileri rencide etmeyen eleştirilere neden müdahildir. Anlamakta zorlandım. Bu konuda sayın yönetimin bana gerçekle bağdaşan cevabı olacağını düşünüyorum.Yazımın kaldırılmasından duyduğum rahatsızlığımı belirterek,bu konuda tarafıma açıklama yapılmasını ve geçerli nedenlerin bildirilmesini rica ediyorum.
Bu paragraf için yönetimden özür diliyorum. Yazılarım yönetim tarafından kaldırılmadığını anlayınca özür borcumu nakden takdim ediyorum. Lütfen kabul buyurun efendim.
Yazılarımı göremeyişimin nedeni, sayfasında fikir beyan eden yazıma istinaden Sayın Lüzumsuz’un sayfasını bana yasaklamasından kaynaklandığına şaşkınlıkla tanık oldum. Aslında gereksizdi şaşkınlığım. Dar pencereden dünyaya bakan bir düşüncenin TRABZON için yazacağı şiiri dikkate almam yaptığım en büyük gaftı. Hiç unutamayacağım bir anekdot olarak kalacak.
YORUMLAR
Yazılarımın arkasında olduğumu belirterek okuyan değerli dostlara saygı sunuyorum.
-adımyalnızlk-
"paylaşım
kişi hakları ihlali yapmadıkça
paylaşılmalı."
bu yazının altına imza değil mührümü vurdumva baştacı yaprım.Teşekkür ederim.
-canbolat-
"Abi ben Asrin diye öğrenmiştim.Akçabat değil miydi :)"
hayır AKÇAABATLIYIM.Teşekkür ederim.
-havin-
"Unutalım diyorum. Hoş olmayan her şeyi unutalım her zaman. Sadece zamanın kadrini bilelim yeter. Edebiyat ve bunun zerafeti yaşanacaktır her daim burda. Biz kendimizi koruyalım yeterlidir.
Anlayacağınıza inanıyorum."
sizi çok iyi anlıyorum.Teşekkür ederim.
-oflu-
"Her gün onlarca klişeleşmiş yorum yapan ve onlarca yorum bekleyenlere duyurulur!)"
"Bir şiir eğer yayımlanma aşamasına gelmişse o şiirin şairi yapabileceklerinin en iyisini yapıp eserine arz etmiştir anlaşılır. “ – Bu şiiri henüz düzeltmedim, eksiklerine sonra bakacağım, kitap aşamasında elden geçecek…” demek ise kuru bir mâzeretten, duygusal alınganlıktan öteye geçmez. Düzelt de öyle as kardeşim! Mecbur musun eksik şiir asmaya? Acelen niye? Bugün bu hâliyle ben bu şiiri değerlendiriyorum.Yarınki hâliyle görürsem eğer ona göre fikrimi beyan ederim."
hocam yazınızı dikkatle okudum.İlave edcek yer bırakmadınız.Siz değerli hocalarımızdan alacağım çok şey var.Eğer cimrilik yapmazsanız :))) bu hakkımı mahfuz tutuyorum.Saygılarımla.
-afet kırat-
"Şiirleri tek bir kelimesini kaçırmayacak kadar dikkatli okuyan bir şiir sevdalısını kaybettikleri için onlar üzülsünler.
Sağ olasınız Mustafa bey, içimizi döktük sayenizde. Teşekkürler"
ben teşekkür ediyorum.sizden aldığım yardımları unutmuyorum.saygım sonsuz size.Eyvallah.
Nuri CAN ile yaptığım istişarede aynı görüşte olduğumuzu duymak doğrusu beni mutlu etmiştir.
Saygılarımla.
Mustafa ZORLA
Yazınızı okudum Mustafa Bey, her noktasına kadar katılıyorum. Maalesef gördüğümüz yanlışları düzeltilmesi için uyardığımızda kişiliğe hakaret olarak kabul ediliyor. Bu düzeltilmesi gereken bir davranış biçimleridir. Paylaşıma sunulan şiir şairin eseri olmaktan çıkmıştır. Ben okuyorsam benim şiirim gibi okurum. Kendi yazdıklarımda nasıl bir hata bulursam veya bir uyarı olursa düzeltmeye gayret edersem okuduğum şiirde de düzeltme yapma, yapılmasını isteme hakkım vardır. Bu şiire ve şaire verdiğimiz değerden kaynaklanıyor.
Bu konuda yönetimin yapabileceği bir şey yoktur. Bilinçli ve şiire saygı duyan arkadaşların desteği gerekiyor. Şiir bilgi verilmek için yazılmaz. Daha rahat ve açıklamalı olarak düz yazıyla yapılabilir. Bir yeri tanıtmak, kültür hizmetidir, şiir sanattır. Okuduklarımızda sanat aramamız da normaldir.
Bahsettiğiniz olayı maalesef başlatan bendim. Şair emek vermiş, araştırmış, doğru veya yanlış bilgiler edinmiş ve şiir içine hapsederek yazmış. Verdiği emeğe saygılıyım, çalışmalarını takdirle karşılarım, ancak konu şiir olunca şimdiye kadar çoktan yapmam gereken şeyi yaptım ve birçok kişinin saldırısına uğradım, engellendim.
Şiir yazarken düşünüyoruz, en iyi anlatımı bulmak için çabalıyoruz. Olması gereken budur. Ama yorum yazarken, yorumlara cevap verirken çok da dikkat etmiyoruz. Hatalı kelimeler kullanabiliyoruz. Bir yoruma cevabımda “Herkes gibi okumadan tebrik etmek benim de işime gelirdi” demem bazı arkadaşları kırmış. Amaç bellidir, sehven yazılmış, ya da düşünülmeden yazılmış, halk arasında çoğunluk olarak kullanıldığı için yazılmış bir kelime olması dikkate alınmadan bana saldırmalarını doğru bulmuyorum. Üstte Havin adlı üyemiz de “bir sürü insan” demiş. Sürü insanlar için kullanılan bir tabir değildir, edebi bir yazıda görsem mutlaka uyarırdım, ama yoruma yazılanlar sadece sohbet havası içinde olduğu için hoş görüyorum.
Kim engellerse engellesin, kim şiirine yorum veya tebrik isterse istesin, sadece istediğim şiire yazacağım. Siz gibi, Murat Canbolat gibi ve daha birçok arkadaş gibi özellikle yanlışlarını bildirmemi isteyen olursa gözümden kaçmayanı söyleyeceğim.
Şiirleri tek bir kelimesini kaçırmayacak kadar dikkatli okuyan bir şiir sevdalısını kaybettikleri için onlar üzülsünler.
Sağ olasınız Mustafa bey, içimizi döktük sayenizde. Teşekkürler
Ben yorum silme konusuna değinerek başlayayım Mustafa bey müsaadenizle..
Bildiğim ve başıma gelenden öğrendiğim kadarıyla; eğer yaptığınız yorum, sizin “yaptığı yorumlar “ bölümünüzde görülüyor da o sayfada görülmüyor ise yorum yaptığınız sayfanın sahibi tarafından yasaklanmışsınız demektir. ( zaten sizi yasaklayan bir üyeye yaptığınız bütün yorumlar aynı şekilde olacaktır) Eğer sizin yorumunuz “ yaptığı yorumlar “ bölümünde de görülmüyor ise o zaman site tarafından silinmiştir diye biliyorum..
Sizin yorumlarınızı okudum. Site yönetiminin sileceği kıstaslarda bir yorum değildi bana göre. Hatta, ben daha kapsamlı bir yorum hazırlamıştım ama o sayfaya değil Afet hanımın sayfasına asmak kısmet oldu.
Burada da ana hatlarıyla paylaşmak isterim müsaadenizle;
“Yazmak bir deşarj olma biçimidir elbette. Kişi; yazarak kendisine rahatlatabilir. İçinde birikenleri, sosyal ve psikolojik sorunlarını kağıda dökerek bir nebze doluluğunu hafifletebilir. Bâzan bir mesaj verme ihtiyacı olarak da yazabilir. Bunların hiçbirine kimse itiraz edemez. Ama yazdıklarımızın başkalarınca okunmasını düşünürsek ve yazdıklarımızın altında görüş alma bölümü açarsak, hele bu amaç şiir formatında bir arz olacaksa bazı şeylere dikkat etmemiz gerekir.
İnsan dilediği gibi düşünebilir. Dilediği duygularla iç âlemini şekillendirebilir, kendi başına dilediği gibi konuşabilir ve yazabilir. Bu onun özgürlük alanıdır. Ama içteki düşünceler ve duygular dışarı çıkıp bir başkasının göz ve kulağına dokunduğu anda ikinci kişinin bakış, algılayış ve beğeni özgürlüğü başlar. Bu bakış da görecelidir ve tepkilerdeki farklılık işin doğasında vardır. Konuyu şiire getirdiğimizde ise; yazan ve okuyan penceresindeki bakış açılarındaki bu farklılığın son zamanlarda çığırından çıktığını, ortada ne yiyecek üzüm ne dövecek bağcı bıraktığını görmekteyiz.
Hiç birimiz marangoz olmak zorunda değiliz. Bu, evimizde iki tahtayı çiviyle duvara tutturamayacağımız anlamına gelmiyor elbette. Ama, eğer “ ben marangozum “ diyerek böyle anılmayı amaçlıyorsak, takımı taklavattı en iyi şekilde kullanmayı, ürettiklerimizi hatasız ve en iyi şekilde yapmayı, beğendirmeyi hesap etmek zorundayız. “ Ben yaptım, ister beğenin ister beğenmeyin “ diyemeyeceğimiz gibi teşhir ettiklerimize gelecek itirazlara da duyarlı olmak zorundayız. Duvara astığımız diploma, ustalık belgesi ya da adımızın ….usta olması eserlerimizin beğenilmesi demek değildir ve ölçü ancak ürettiklerimizdeki kalitesi ile doğru orantılıdır.
Derrida'nın " Şiir Nedir? " isimli kitabını dilimize çeviren Ahmet Sarı “ Şiir otoyola çıkar çıkmaz (dile gelir gelmez) ölen (ölümle yüzleşmek zorunda kalan) bir şeydir “ diyor.
Eğer duygularımızı ölümle yüzleştirmek istemiyorsak onları iç âlemimizden dışarı çıkarmamalı, düşünce olarak muhafaza etmeliyiz. Eğer çıkarırsak olacak olanlara da tahammül göstermeyi öğrenmeliyiz. “ Şiirlerim benim evlatlarım gibidir. Özel duygularımı kimseye eleştirtmem “ diyeceksek eğer; lütfen evlatlarımızı evimizde saklayıp, sokağa salmayalım! Çünkü sokakta çocuğumuzun başına her şey gelebilir. “ Şu kadar yıldır bu işin içindeyim, bu işin eğitimini aldım, bilmem kaç tane şiir kitabım var,kaç üniversite bitirdim, dergilerde yazıyorum…” vb. gibi sözler günümüzde kesinlikle işin ehli olma noktasında referans olmamaktadır. Kişinin kendini târif etmesi değil ancak eserin kişiyi tarif etmesi muteberdir.
Yazdıklarımızı düzyazı formatında yazmak daha kolayken eğer şiir adı altında değerlendirmek istiyorsak en azından şiirin evrensel târifine uymak zorundayız. Sitelerdeki ahbap ilişkileri, yorum almaya (özellikle beğeni) ve popülerliğe yönelik çalışma ve faaliyetler kişinin kendini kandırmasından öteye geçmemektedir. Burada kandırma çift yönlü olmaktadır.
Kötüye iyi diyenlerin kötünün sahibini kandırması ve kandırılanın, kendilerini kandırması..
Her türlü kandırma bir şekilde mümkündür ama hiçbir kandırmanın şiiri kandıramayacağı gerçeği de esastır! ( Her gün onlarca klişeleşmiş yorum yapan ve onlarca yorum bekleyenlere duyurulur!)
Bir şiir eğer yayımlanma aşamasına gelmişse o şiirin şairi yapabileceklerinin en iyisini yapıp eserine arz etmiştir anlaşılır. “ – Bu şiiri henüz düzeltmedim, eksiklerine sonra bakacağım, kitap aşamasında elden geçecek…” demek ise kuru bir mâzeretten, duygusal alınganlıktan öteye geçmez. Düzelt de öyle as kardeşim! Mecbur musun eksik şiir asmaya? Acelen niye? Bugün bu hâliyle ben bu şiiri değerlendiriyorum.Yarınki hâliyle görürsem eğer ona göre fikrimi beyan ederim.
Aslında, bu tür tartışmalara neden olan da o şiirin altındaki eksiklere rağmen yapılan mübalağalı ve ciddi olmayan eleştirilerdir. Onca övgü dolu yorum arasında birinin yaptığı gerçekçi eleştiri cidden sırıtıyor ve şair/şaireyi “ bana kastı mı var acaba “ noktasına getiriyor.. ………….”
Mustafa bey,
Siz benim hemşehrimsiniz. Sizi iki yıldır tâkip ediyorum. Bana göre; tanıdığım kadarıyla duruşunuz, nezaketiniz, özveriniz ve yaşınızın olgunluğunu taşımanız noktasında takdir edilecek bir kişiliğe sahipsiniz. Ama, bütün bunlar sizin bir şiirinizi okurken bende bir önyargı oluşturmuyor. Şiirinizi okuduğumda edebî anlamda ne düşünüyorsam onu yazıyorum. Belki de bu sitedeki en sert eleştirilerimi size yapmışımdır. Siz de büyük bir olgunlukla teşekkür ettiniz. Çünkü bu eleştirileri yaparken asla sizi kırmayı düşünmediğim gibi, siz de benim kasıtlı yazdığımı düşünmüyorsunuz. Konu siz ile ben değil ortadaki eserdir. Bu ayırımı yapıp konuyu duygusal boyuttan çıkarmayı başardığımız zaman şiir ve edebiyat adına daha çok şey yapmış olacağız..
Eyvallah hemşehrim..
Sevgili Zorla,
Yazıyı büyük önem ve itina çemberinde okudum . Süzdüm, inceledim, ne oluyor , ne demiş diye bertaraf ettim ki bilesiniz. Ama üzüldüm. Çok üzüldüm. Utanmasam şimdi oturup ağlarım ki utanmak da artık maziye gömülüyor adıma . Söyleyeceklerim şahsınıza "adınıza" bunu bilin. Yazı güzeldir değildir ya da işte her neyse onlara bakmıyorum. Bakamıyorum , gerçekten yok yüreğim eğer tabiri yerinde olacaksa ki öyle olacak işin bu tarafında "yüreksizim"....
Dünya'ya bakalım. Ne kadar çok insan var değil mi? Offf bir sürüyüz. Milyardı sayısı hatta en son 6.500 diye biliyorum sonralarına bakmadım. Her neyse ne kadarsak işte o kadarız ki baya da fazlayız. Herkes bir dilden, bir tenden, binbir vaziyetten. Peki tüm dünya ehli seviyorlar mı birbirlerini? Öyle olsa idi ben savaşta kaybettiğim dedeme ağlamazdım, gözlerimin önünde katledilen kardeşlerime yanmazdım....Yani kimse kimseye benzemiyor ve kimin haklı olduğu bilinmiyor...Biri birini seviyor diğeri onun sevdiğine göz dikiyor... Ömrüm yettiğince Allah'ın varlığına şükretsem kainatın zerresine eş görünmez... Sabrı en iyi bilendir o, merhameti en yüce olandır. Ve suç karşısında hemen ceza vermeyendir. Bu söylediklerim uydurma değil kutsal kitabımızda dökülen isimlerindendir yüce yaradanın. O bir şeyleri bekliyor değil mi? İman etmelerini insanların, kulluk vazifelerine haklarıyla yapmalarını. Ve hemen ceza kesmiyor. Ama biliyoruz ki herkes doğruyu tanıyacaktır zaman geçtikçe ki kıyamette tek müslüman olmayacaktır. Ele ele ne kalırsa artık geriye.
Bunları neden anlattın Havin ders mi veriyorsun dersiniz belki. Bunu dünmenizden ötürü acı duyarım bilin lütfen ve öyle bir düşüncem de olamaz. Sadece şunu diyorum ki Rabb-i âlâ sabrından bize de vermiştir, merhametinden damla kadar bile olmasa bize de ecrin eylemiştir. Yönetim akılcı hareketleriyle şu güne değin çokça emek sarfetmiştir. Ve hataların çokları ne kadar çok olsalar da devamı görülmez. Biz sadece kendi üzerimize düşeni yapalım ki gerisi de çokçuluğun adında kalsın. Onun kanunu olduğu bilinsin.
Unutalım diyorum. Hoş olmayan her şeyi unutalım her zaman. Sadece zamanın kadrini bilelim yeter. Edebiyat ve bunun zerafeti yaşanacaktır her daim burda. Biz kendimizi koruyalım yeterlidir.
Anlayacağınıza inanıyorum.
Sevgimle her daim...
**Havin_** tarafından 8/8/2009 4:32:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
Abi ben Asrin diye öğrenmiştim.Akçabat değil miydi :)
Yazıyı dikkatle okudum.Mustafa zorla Ağabey dikkate almadığımız güzel noktalara o kadar güzel değinmiş ki tabiri caizse taş gedikte.Çok haklı bir yazı çok yerinde tespitler.Bu yazıya yarın tekrar dönmeliyim.İnşallah hakettiği yere gelirde.Daha çok kişiye ulaşır.Günüme düşen harika bir yazıydı.Saygımla...
ELEŞTİRİ: Bir insani, bir eseri, bir konuyu, doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek maksadı ile inceleme işi, tenkit * Bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle sağlamak ve değerlendirmek amacıyla yazılan yazı türü, tenkit, kritik * Özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılama.
Yazılarımın arkasında olduğumu belirterek okuyan değerli dostlara saygı sunuyorum.
paylaşım
kişi hakları ihlali yapmadıkça
paylaşılmalı.
saygılarımla.