Her ayrılış, ölümün önceden alınan bir tadı gibidir, tekrar bir araya geliş de yeniden dünyaya gelişin önceden alınan bir tadı gibidir.-- schopenhauer
nerimanK
nerimanK
@nerimank

ÇAL'LI DELİ FADİME

8 Ağustos 2009 Cumartesi
Yorum

ÇAL'LI DELİ FADİME

5

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

3408

Okunma

ÇAL'LI  DELİ  FADİME

ÇAL'LI DELİ FADİME


Geçtiğimiz günlerde Türkiye`yi dehşete boğan seri cinayetler, bundan yıllar önce yaşanan vahşetleri yeniden hatırlattı.

Seri katil dehşeti, Denizli`de 1986 ve 1994`de 2 kez yaşanmıştı. Denizli`nin ilk seri cinayetini, 9 Ağustos 1986 tarihinde Çal ilçesine bağlı Dağmarmara Köyü`nde yaşayan Nurettin Akşit(46) işledi. Sevdiği kız,Neriman Akcan başkasına verilince gözünü kan bürüyen Akşit, bağ evine düzenlediği baskında Hasan Ali A, eşi Hatice A, akrabaları Hanım Akcan, Medine Akcan, Ayşe Ünal, Yıldıray Ünal, Emel Ünal, Şükrü Ünal ve Ecevit Ünal`ı vahşice öldürdü. Cinayetlere yangın süsü vermek için cesetleri gazyağıyla yakan Çal Canavarı, 17 yıl cezaevinde yattıktan sonra Şartla Salıverme Yasası`ndan yararlanarak tahliye edildi. Akşit, 2003 yılının ağustos ayında seri cinayetleri işlediği Dağmarmara köyüne gelince, üniversite öğrencisi Adnan Ünal tarafından öldürüldü.

O tarihlerde Medya’yı uzun süre işgal eden olay tam unutulmaya yüz tutmuştu ki;Türkiye yeni bir olayla sarsıldı.

Denizli`nin bir diğer seri katili Süleyman Aktaş ise, zihinlere `çivici katil` olarak kazındı. TEDAŞ`ta çalışırken 31 bin 500 voltluk elektrik akımına kapılan ve bu nedenle rahatsızlık geçiren Süleyman Aktaş, ilk cinayetini 1986`da Antalya`da komiser Nuri Keskin`i tabancayla vurarak işledi. Şizofreni teşhisi konulan ve 4,5 yıl cezaevinde kalan Aktaş, tahliye olduktan sonra 1994`de Denizli`nin Bozkurt İlçesi`ne bağlı Çambaşı köyünde inanılmaz bir vahşete imza attı.

Rastgele evlerine girdiği Ayşe Güneş, İsmail Güneş, Rukiye Kocatepe, Ramazan Kocatepe ve Yıldırım Kılıç`ı boğarak ve kafalarına çivi çakarak katletti. Çivici katil Aktaş, halen Manisa Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi`nde tutuluyor.

(Allah hepsine gani gani rahmet eylesin)

"Çal canavarı ve Çivici katil"yüzünden Denizli de ki birçok kurum çalışanları;Denizli’liler ve diğerleri olarak ikiye ayrılıp birbirlerine sözlü şakalar yaparken,Denizli’liler de kendi aralarında Çal’lılar,Bozkurt’lularve diğer ilçeliler olarak üç’e ayrılmaya başladılar.

"Çal canavarı" Olayı patlak vermeden önceleri de Çal’ın namı yabana atılır cinsten olmasa da demekki tuz’u,biber’i eksikmiş.

Ne zaman üç,beş arkadaş bir araya gelsek,Denizli’li veya Çal’lı olmayanlar hemen ortaya atılırlar,"Aman ha!..Durun.Aramızda Çal’lılar var,önce onlar otursun ya da Denizli’liler önden buyursun"gibi şaka mahiyetinde bana veya benim konumunda ki diğer arkadaşlara takılmadan duramazlar.Bu tür şakalara gülüp geçsem de için için kızmıyor da değildim.İçimden Çal’lı olduğum için gurur duysamda şakaların dozu artınca "ben Çal’lı değil Bozkurt’luyum"der sıyrılırdım.

"Çal canavarı" yüzünden,Aba altından sopa gösterir gibi yarı şaka yarı ciddi takılmalara katlandığımız yetmiyormuş gibi bir "Çivici katil"imiz eksik ti O da çıkınca kaçacak yerim kalmamıştı.

Doğduğum köy Çal’a bağlı olması nedeniyle nüfus kaydımda doğum yeri Çal yazıyordu.Yani "Çal canavarı"yla doğum yerlerimiz aynıydı.Daha sonra bazı sebeplerden dolayı,ben dört,beş yaşlarındayken ailem başka bir köye yerleşmişler.O köy de Bozkurt ilçesine bağlı.Bu seferde "Çivici katil"le aynı ilçeye bağlı farklı köylerde büyümüş oluyordum.Yani,aşağıya tükürsem sakal,yukarıya tükürsem bıyık misali kaçacak yerim kalmamıştı.Bir ben değil,benim konumudaki arkadaşlarımın hepsi aynı dertten muzdariptiler.Ama bir gün Çal’lı olmamın çok işime yarayabileceğini hiç düşünmemiştim.

Yıl 1988.Çalıştığım Hastanenin Pisikiyatri ve AMATEM(Alkol ve Madde Bağımlılar Araştırma Tedavi Merkezi) servisinde nöbetteyim.Akşam tedavilerini yapıp, saat yirmi iki de uyumaları için hastaların ilaçlarını da dağıttıktan sonra odama geçip kitap okumaya başladım.Aradan yarın saat, kırk beş dakika falan geçti geçmedi,hasta bakıca Selim efendi odama gelip;
_"Hemşiranım.dışarda iki adam var,başımın etini yediler.Ne diller döktüysem fayda vermedi.İllede içeri gircez diyolar,nöbetci doktora gönderip yazı getittiren mi?"
_"Selim efendi...Bu saatte nöbetci doktora içeriye girebilmeleri için yazı verebilirmisiniz diye ziyaretci gönderirsem bana ne der hiç düşündün mü?.Bu,kabul görmeyecek dua ya amin demeye benzer.Git söyle,hemşire hanım müsade etmiyor,hastalara uyumaları için ilaçları verileli çok olmuş,hepsi de uyuyorlarmış,yarın sabah gelecekmişsiniz de."

selim efendi gittikten sonra kitabımı okumaya devam ettim ama bir kulağım da kapıdan gelen seslerdeydi..Selim efendi;
_"Hastaların hepsi uyumuş.Hemşiranım izin vermiyor,sabah gelcekmişsiniz."Daha gür bir ses...
_"Çağır O hemşireyi bana!..Babasının malımıymış burası?,yoksa tapulu mülkümüymüş?.O kimmiş de giremez diyo!..Git lan çağır...Sıkcam şimdik topuhlarına..."Selim efendi;
_"Ya gardeşim siz müslüman değilmisiniz?lafdan anlamazmısınız?
_"Haşa!..O ne biçim laf lan...Valla sıkcam şimdi...Hadsiz!..."
_"Ben Türkce gonuşmuyomuyum.Ban napayım?.Hemşiranım alma diyo,bende emir guluyum, O da..."
_"Ben bi gadının,bi hemşire bozuntusuyn lafıylanmı döncem burdan.Hırbo!...Sen söleneni duymiymen?Get çağır demiym mi ben?.."

Elimdeki kitabı masanın üzerine fırlatıp,"Hemşire bozuntusu ha!..."bir hışımla dışarıya Selim efendinin yanına gittim.
_"Selim efendi,sen çekil bakayım şöyle,dertleri neymiş bir de bana anlatsınlar."
Kapının önünde dokuz on basamaklı bir merdivenimiz var.içeriye girmek isteyen iki kişiden biri en alt basamakta diğeride ondan üç dört adım kadar ileride .Hasta refakatcılarından altı yedi kişi de az ilerideki çam ağaçlarının altında sigara içiyorlardı.Beni gören dört beş kişi bize doğru gelmeye başladılar.
_"Bey efendi ,siz bu saatte ne yapmaya çalışıyorsunuz.Saat olmuş gecenin
onbiri...Hastalarımız ilaçlarını içip çoğu uyudu bile,burada gürültü etmeniz doğru mu?uyuyan hastayı uyandırıp ziyarete geldim demek,sizce ziyaret midir?"
_"Bacım...Bizi yanlış anlama,fena bi niyetimiz yoh."
_"Bir!...Ben senin bacın değilim.İki!...Bu saatte olmaz dediğimiz halde illede içeriye gircem,yoksa sıkarım topuğunuza.O hemşire bozuntusu da kim oluyormuş diyen birinin niyetinden şüphe duyarım ben.Yarın ziyaret saatinde gelir ,hastanızı görürsünüz.Şimdi lütfen kapının önünde gürültü yapıp hastaları uyandırmayın.Ya burdan gidin ya da şu çam ağaçlarının altında sabahlayın.Ben burda olduğum sürece sizi içeriye almayacağımı da iyi bilin."
_"Ammada aksiymissen ha...Biz ta...nerden geldik bilymisen?.Hiç mi insaf yoh sende yav?..."
_"Yok,napcan?topumamı sıkcan?"
_"Yoh canım..Niye sıkıym...Bah,hemşiremisen,nesen?ben çok uzahdan gelmisem.Bacımı görmeden nah şurdan şuraya gitmiym."
_"Ha sen bu saatte ,üstelikte bayanların yattığı odaya girip bacını görcen,öle mi?Sizin bacınızın yattığı oda altı kişilk ve yanında beş bayan hasta daha var."
_"He vallah bacımı görcem.Yok sa niye gireh gi.."
_"Peki,ben sizin bacınızın yattığı odadaki diğer hasatlardan birinin yakınını bu saatte içeri almış olsaydım,hoşunuza gidermiydi.Olsun ,bacılarını görmeye gelmişler dermiydiniz?"
_"Aha!..işde o vakit hiç bakmam sıkardım,Hemide topuğundan bilem değil,ta kafana!..Bizde uyuyan gadının yanına desdursuz girilmiy".
_"Bey efendi senin desdurun burda sökmez.Şimdi lütfen paşa paşa gidin burdan,yoksa polisi çağırmak zorunda kalacağım."
_"Bana bak bana!..Sen bizim oralayı bilmiysen belli,bene Urfa’lı gaşı çatıh Celo derler."İki üç adım gerisinde bekleyen arkadaşına dönüp;
_"Reşşo loo,Hele desene şuna ben kimim?"
_"Çatıh Celo derler ağam sene."
_"Çatıh değel len,Gaşı çatıh."Reşşo titrel sesi ile;
_"He ağam,gaşı çatıh.."
Celo nun kanındaki alkol seviyesin baya baya yüksek olduğu ta... burnuma kadar gelen keskin alkol kokusundan belli oluyor.Ben dahil bir çok arkadaşımın yaklaşık dokuz nöbetinden sekizin de bu veya buna benzer olayla mutlaka karşılaşıyoruz.Celo nun ayakta duracak hali bile yoktu.Ayrıca Urfalı olduğu da(!)...
Celo merdivenden bir adım geriye gidip,sağ kolunu kaldırabildiği kadar yukarıya kaldırıp duvara yaslanarak ,aklı sıra bana belindeki tabancayı göstermeye çalışıyordu.
_"Ben,uçanı ta gözünden,gaçanı da hiç acımam ,gıçından vuran adamındır."
Gülsem mi?,ağlasan mı ? yoksa korkup içeriye mi girsem? bilemdim.Uzaktan bizim halimizi görenler,’ kesin bunlar filim çeviriyor ama komedi mi?dram mı? ’derler.
İçimden,"Neriman ,sen Çal’lısın.Her ne kadar Çal canavarının yaptıklarına şiddetle karşı gelip onaylamasan da iki çapulcuya pabuç bırakcak değilsin,göster kendini,ha cesaret "deyip;
_"Alnına nişan almayı beceremediğinden mi ,kaçanı kıçından vuruyon?.Arkadan vurmak mı adamlıktır sizde?"
Can evinden vurulmuş gibi, Celo merdivenlerden iki basamak yukarıya çıkıp;
_"Atdırma şimdiyn depemin tasını,Gadın madın dimem,eksik etehliğinleny adamlığıma laf edmeh sana mı galmış.
İçimden,"Eyvah,sert kayaya tosladık herhalde "deyip bir adım geri çekilsem de,yiğitliğide elden bırakmıyordum.Bu arada hasta yakınlarından iki üç kişi sağımda, üç dört kişi solumda saf tutmuş vaziyetteler.Selim efendiyse ,"hemşiranım,polis çağıralım uğraşmayın şunlarlan"diyordu.
_"Selim efendi,gerekirse polide çağırırız."İçimden de,"tabi o zamana kadar kafamdan vurulmazsam."
Cahil cesareti mi derler?,gözü karalık mı derler? her ney ise,bir adım kadar Celo’ya yaklaşıp;
_"Sen benim eteğime laf edecek cesareti belindeki tabancadan mı alıyorsun?"
_"Bizim cesaretimiz aha şuramızdadır."diyerek sağ elini sol göğsünün üzerine koyup,"O bizim süsümüzdür,süsümüz!..."dedi.
_"İyi o zaman süsünüzü gördük.Şimdi de ben sana kim olduğumu söyleyeyim de bi de boyunuzu,posunuzu görelim."
_"De hele bakalım kimmisen?"
_"Bana,adı’yla,sanı’yla,namı değer eteği bütün Çal’lı deli Fadime derler."
Selim efendi,hemşire hanım;sen neymişsin de bizim haberimiz yokmuş der gibi gözlerime bakıp ,başına yere doğru eğerek gülmemek için eliyle ağzını kapattı.Celo ,Reşşo ya dönüp;
_"Reşşo...De hele bu Çal nereymiş?"
_"Bilmiyem ağam,sanırsam Urfa’dan belalı bi yer."
Hasta refakatcilerinden,Maliye de veznadar olduğunu bildiğim Yahya bey;
_"Sen gazeteler de,televizyonlar da ,"Çal canavarı"diye birinden bahsedildiğini hiç mi duymadın?.Çal’lılar adamı senin gibi ne topuğundan ne de kıçından vururlar.Diri diri yakarlar adamı diri diri!..."
Bu sefer de ben ,gülmemek için zor tutuyordum kendimi.Yahya beye dönüp,içimden,"sana vur dediysek ,öldür demedik ya " der gibi bakınca,Yahya bey de,"İyi ettim demi "dercesine çaktırmadan bana göz kırpık bıyık altı gülümsedi.
_"Bak ,Celo bey,sana çatık mı derler? yoksa kaşı çatık mı derler ? bilemiyorum ama,Sen benim dediğimi yabana atmayıp,Çal’lı deli Fadime ismini kafanın bir yerine yaz ve şimdi geldiğin yere mi gidersin?,otel’e mi gidersin? bilemem ama sen en iyisimi yarın öğleyin yemek saatinden sonra ziyaret saatinde gel bacını gör.Şimdi ,siz refakatciler,hiç gürültü etmeden hastalarınızın yanına gidin.Selim efendi sende kapıyı kilitle ve içeriye kimseyi alma."deyip tam kapıdan girecektim,Celo’nun sesi;
_"Bacım!..Hele bi dur."
_"Buyur."
_"Biz şimdi gedip,yarın geldiğimisde,Sen gene burda mı olacahsen?."
Şimdi gel de elindeyse gülme...
_"Hayır.Ben sabah saat sekizde gitcem.Sen çekinmeden rahat rahat gel bacını gör."
_"Tamam bacım sağolasın.Bacım önce Allaha ,sonra sene amenettir ha..."deyip,boyunu,posunu bize göstere göstere gittiler.İçeriye girip,Selim efendi kapıyı kilitleyip,köşedeki sandalyesine oturmadan önce;
_"Neriman hemşiranım amma etdin haaaa,Valla tozu dumana gaddın.Beni seni hiç böle bilmezdim.Yavaş atın tekmesi pek olurmuş derlerdin demek doğruymuş."Deyip oturdu.Ben de odama doğru giderken birden geri dönüp;
_"Selim efendi,Ona öyle demezler;Dinsizin hakkından imansız gelir derler.Haşa !..dinimizi de,imanımızı da biliyorum çok şükür ama işde böyle arada bir bilmeyenler çıkıyor."
_"Çok haklısın hemşiranım.Bu keyifle ben bu gece sabaha kadar uyumam artık."
_"Hele bi dene!..Ben hem Çal’lıyım,hem de Bozkurt’luyum.Ona göre..."
_"Yok ,hemşiranım yok.Valla denemem.Hele hele Çal’lıyla nöbet tutarken hiç denemem."



Not:Bu yazıda adı geçen Yahya ve vurgu yapmak adına kullandığım, Fadime ismi hariç tamamı gerçektir.


NerimanK

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çal'lı deli fadime Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çal'lı deli fadime yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÇAL'LI DELİ FADİME yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Çamlıgil
Çamlıgil, @camligil
26.8.2009 09:59:46
Bende Uşak İli Sivaslı ilçesi Hacım Köyündenim, aynı yörenin ve bölgenin insanı olarak anlatımınızdan çok büyük haz aldım.Mesleki bir anı, bende İcra Müdürüyüm ve bizlerinde gerçekten yaşanmış bir çok anısı var. insanla uğraşmak kolay değil, güzel anılarınızı bu sayfada görmek güzel olacak, saygılarımla
şi
şirinn, @sirinn
14.8.2009 01:16:38
kusura galma fadime kardeş göremişim .ellerine yüreğine kalemine sağlık...devamını bekleriz
DoganDuru
DoganDuru, @doganduru
10.8.2009 01:34:19
değerli dostum .farklı bır konuyu güzel anlatım la yazmışsınız.
her zaman söylediğim gibi her konuyu usta tekniğiyle
yazıyorsunuz bu da okuyucuya büyük bir keyif veriyor.
bir sonraki yazınızı merakla bekliyorum. tebriklerimi
ve saygılarımı bıraktım sayfanıza.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
9.8.2009 09:26:50
Gerçekten bu sabah okuduğum en iyi yazıydı.Çok beğendim. Genelde hemşirelerin edebiyatı iyi olmaz.Seninkine hayran kaldım Neriman hemşirem. Siteye sık giremediğim için gözümden kaçmış.Çok güzel bir yazıydı.Anlatım ve teknik konu kadar çarpıcı.Seri katiller kanımı dondursa da, çok beğendim....Tebrik ediyorum.Sen sık sık yaz emi...
meselci
meselci, @meselci
8.8.2009 13:26:48


harika
anlamlı
bir paylaşımdı.

saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.