- 948 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Simgeci düşünce yalnızca çocuğa, şaire veya dengesize ait olan bir alan değildir, insanın özünün bir parçasıdır; dile ve yargılara dayalı düşünceyi öncelemektedir. Simge gerçeğin, diğer tüm bilgi araçlarına meydan okuyan bazı yanlarını açığa çıkartmaktadır -en derin olanlarını-. İmgeler, simgeler, efsaneler psikenin sorumsuz yaratıları değillerdir; bunlar bir gerekliliğe cevap vermekte ve bir işlevi yerine getirmektedirler: varlığın en gizli tarz değişikliklerini açığa çıkartmak. Buna bağlı olarak, bunların incelenmesi insanı, 'kısaca insan'ı tarihin koşullarıyla henüz uyuşmamış olanı anlamamıza olanak vermektedir. Her tarihsel varlık, tarih öncesi insanlığının büyük bir parçasını kendinde taşır
alıntı
imglerle şiirlerimde bende çok uğraş verdiğim için :)) birkaç cümlede ben eklemek istedim...
keşke bu paylaşımı daha önce görseydim tam pc yi kapatırken farkettim...
şairin yada yazarın alt yapısı, donanımı, birikimi ve gönül gözü elbette çok önemlidir ancak okunan kitapları algılamakta beynin fonsiyonuna değil birazda siyasi görüşlerine dayalıdır ki ekonomik nedenlerin savaşları burada başlar elbet ve ne okuduğunun seçimide...
yukarıda özellikle alıntı yaptım çünkü çoğu yorumlar şiirler gibi ya alıntı ya toplama ya üstü örtülü yazmış olmak için klavyeyi boşa harcama diyelim... ancak etik olanları ayırt edebilmekte bir ayrıcalık elbette yani doğru bilgiler...
duyu organlarımızı nasıl kullandığımıza bağlı el yazar el işler el kelem tutar yazarda yazar ama akıl fikir düşünce ve eylem insanın içindekileri ayrıntılarda mutlaka ele verir diyenlerdenim...göz görür ama oda görecelidir...
ahkam kesmeyi sevenlerden değilim asla...basit düşünüp basit yaşamayı severim doğalım ama çokta araştırmacıyım...bu paylaşımı çok sevdiğimden birkaç söz edemeden duramadım oysaki şu an göz kapaklarım düşmek üzere...
konuyu toparlamak adına(yarın tekrar bu konuda yazacaklarım var elbet)
şair yada yazar yazarken neden etkilenmiştir örneğin yazmadan önce sinirlimidir mutlumudur evinde bir sorunumu vardır bilinmez ki burada psikojisi çok önemlidir ki oda kendini ele veren bir durumdur...ya da kendini önemli hissettirmek adınamı süslü boyalı sözcükleri kullanmayı sever..?bazen on satırdan bir cümle oluşturanlar varki tercüman tutmak lazım...duyguların karaborsa olduğu şu günlerde simge imge birbirine girmiş durumda...iletişim raydan çıkmış tren gibi sözcükler anlamsızca dağa bayıra düşmüş kanamalı yaralı tramva geçirmekte...
biz okuyucuların durumuda başka bir vahim; okuduğumuz andaki piskolojimizle de yorum yapabiliyoruz o yüzden irdelemek için zaman ayırmak gerekir elbet...örneğin sabah okuduğumuz bir yazıyla akşam okuduğumuz yazıda çok farklı yorumlarda yapabiliriz...
güzel bir konuya değinilmiş ki bu aralar benimde bu konuyla ilgili çalışmalarım var, yakında paylaşacağım...
emeğinize sağlık...
celal dost'ta çok güzel yazmış, kutluyorum...
sevgimle...
Celal hocam
Bazen yazdıklarıma sayıklamalar mı bunlar dediğim anlar olmuyor değil
Şimdi seni okuyunca
Yarın yeniden okuyacağım elbet başka bir şey göreceğim ve ordan yazacağım
Her şey bir tarafa
sadece bugünkü yazdığım bir tek şiirime bakıyorum
İçinde neler yok ki
Hümanizm had safhada
Romantizm o da öyle
Şüphecilik kesin kes
Gözlemcilik işim bu benim
Bektaşilik felsefemin temeli (ama Bektaşi değilim insanım)
Varoluşculuk varlık sebebim
Hiçlik varlıkta bile hep aradım onu
Asilik sonuna kadar
Ağırbaşlılık kim benden daha naif olabilir ki
Ve sadece bir tek şiirim irdelense
İnsana dair olan tüm bu öznelliklerin hepsi var
Ve buna rağmen şiirim nesnel
Okuyan beni bana ait duygu parçalanmalarını (ama iyi ama kötü)değil
Kendi kırılmalarını okuyor
Şiir ya da kısa yazı
Adı her neyse
Varsa insana dair söylemlerimiz
Varız biz de
Ötesi hikaye
Bak imgelemcilere tek laf etmedim..)))
bilinçli olarak
çünkü onla değildir benim işim
ama sembolizm o ayrı konu
çünkü onlar
ananı seviyorum derken
anana ko....rımı aynı safta yazıyorlar
o yüzden derim ki onlara
bu illizyonistli ve bu iki yüzlülük bana sökmez
git kardeşim başka kapıya
imgeciler mi
boşver
bahse konu dahi değil..))
Biliyorum ki
Onlar imgeyi
Anlatımı canlandırmak
Daha anlaşılır ve muhteşem kılmak için kullanmıyorlar
Anlaşılmamanın
Anlaşılır olmamanın
Daha makbul olduğunun doyumunu yaşıyorlar
Yani dilimize fr dan giren bir kelimeyle mastürbasyon yapıyorlar
Yapılan yorumlar da bundaki zevki doruklara çıkaran görsel öğelerdir
Sonradan yapıştırılan
Üzerinde durmaya değmez derim sadece
Çok sevgimle hocam
Haaa bu arada
Radyoda oldukça profesyoneldin
Seni kaybetmeyiz umarım..))
butterfly tarafından 8/7/2009 11:50:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Özgür
uzun zamandan beri
şiir gibi çok ciddi bir konuda
bir iki senedir burada yazmaya çabalıyorum diye
akademik takılarak asla ve asla ahkam kesmek değil maksadım.
Ama şiir görüşüm hakkında tespitlerin gerçekten övgüye değer, doğru tespitlerdi.
Ben bir şiiri elime alıp dilime doladığımda gözlerimi, kulaklarımı, beynimi ve yüreğimi şiirin ve şiirimin konusu olan insan ve doğanın emrine veriyorum. Eğer herşeyimi kendi beynimin emrine versem kalemim bana yalakalıktan başka hiç bir şey yapamazdı. İhtiraslarımı lanetlerimi beddualarımı kıskançlıklarımı
kan davalarımı ve kuyruk acılarımı asla şiirimin içine koyup kişiselleştiremem
Ben müslüman da olsam, budist de olsam, deist veya ataist de olsam şiirim
insanın şiiri olurdu. Müslümanlığa veya budizme hizmet ettiremezdim şiiri
Benim veya senin söyleyebilecek yeni şeylerimiz olmalı. İşte bu olmalıdır şiirin konusu. Maksadımız eski ilahilere yeni nakaratlar yazmak olmamalı.
Ben bu ülkenin bir parçasıyım. Günde beş vakit namaz kıldığım günler de olmuştur. Ama şiirimdeki ezan çiçeği asla namaz kılmaz ve bu anlayışım yüzünden beynamazdır.
Göstermiş olduğun duyarlılığa ve sayfanda yorumlarıyla yer alan arkadaşlara
çok teşekkür ediyorum nezaketlerinden dolayı. Bu akşam şansıma bilgisayarım da çöktü. Az gelişmiş bir programla yorumumu yetiştirmeye çalışıyorum. İki saat önce radyo yayınından çıktım. Oldukça güzel geçti ve bu akşam siz dostlarımla paylaşmak istiyorum sayfamda şayet yetiştirebilirsem.
Aslında amacım bu akşam senin yazının da konusunu teşkil eden imge üzerine
ciddi bir araştırma yapmak ve bir makale yapmaktı. Artık bunu yarına bırakacağım ama kısa da olsa imge üzerine birşeyler karalamak istiyorum.
Çünkü birçok dost tarafından imge ve imgeleme yanlış anlaşıldı. Doğrusunu söylemek gerekirse kimsenin kabahati yok. Çünkü bazı ünlü edebi araştırmacılar bile imgelemeyi bana göre eksik ve oldukça yanlış tanımlamışlar.
Naçizane olarak imge üzerine (kelimenin çıplak anlamından sapmadan) bulduğum kısa tanımlamaları ve ardından Redhouse sözlüğünden türkçe karşılıklarını verip
imgenin beyinlerde canlanmasını sağlayarak daha sağlıklı düşünülmesine katkıda bulunmaya çalışacağım.
İmgecilik, 20. yüzyıl başlarında İngiltere'de, şair Richard Aldington tarafından kurulan, sonradan Amerika'da Ezra Pound, T.E. Hulme, Hilda Doolittle gibi şairler tarafından benimsenen, romantizmden kaçınan, imge ve görselliğe önem veren bir şiir akımıdır.
Yaratıcı imgeleme; kişinin zihninde istenilen durum için kendisinin gördüğü, hissettiği, duyduğu bir canlandırma yapması, benzetme yaparsak bir video yaratmasıdır
imge: yazınsal ürünlerde, özellikle de şiirde dile getirilmek isteneni daha canlı, daha etkili, duyumsanabilir, göz önüne getirilebilir bir biçimde anlatmak için, onunla başka şeyler arasında bağlantı kurularak zihinde canlandırılan yeni biçimler, imge olarak adlandırılır. imge, dış dünyadan alınan öğelerle oluşturulur. dış dünyanın, duyumsamaların ve izlenimlerin zihinde görüntüye dönüşmesi, resimsel bir değer kazanmasıdır.
imge: sanatçılarını düş güçleri ile yarattıkları, duygu ve düşüncelerle ilgili kavramları da içeren, aynı zamanda simgesel nitelik gösteren zihinsel görüntü.
Redhouse sözlüğüne göre ki: şu anda Redhouse sözlüğü dizimde duruyor :))
İmage: Şekil, suret, tasvir heykel, görüntü hayal
imagery: betimleme tasvir, düş, hayal
imaginable: tasavvur edilebilir
imaginary: Hayal mahsulü
imagination: hayal gücü, tasavvur
imaginative: yaratıcı
imagine: Hayal etmek, tasavvur ve tahayyül etmek
evet arkadaşlar yukarıdaki çıplak tanımlardan sonra şu da iddia edilebilir
Öyle diyorsunuz ama imge şiirin en küçük yapı taşını oluşturan ve iki kelimeden oluşur. Çünkü bunu birçok şair kabul ediyor.
Ben de diyorum ki; Şiirin en küçük yapı taşı sözcüktür. Ancak şiirin tamamının
hayali bir görüntü olduğunu tasavvur edersek bu görüntünün en küçük parçası da "çocuk" olursa ve çocuk dendiğinde muhayyilenizde bir çocuk canlanıyorsa
o zaman çocuk kelimesi imge ise tek kelimedir. Eğer tek kelime bile olsa
bir canlandırma yaptığı için imgedir. Denilebilir.
Eğer imgeleme küçük resimler ise ve şiirin tamamı büyük bir video ise
aradaki konuşmaları da kulağımızda canlandırmıyor muyuz.
ya felsefeyi ya zeka oyunlarını
Bana sorarsanız imge latinceden alınmış bir sözcüktür sadece ve bizdeki karşılığı
tasavvur veya betimlemektir.
şiir imgeye indirgenemeyecek kadar ciddi bir uğraştır ve onlarca unsuru gerektirir.
konuşma/yazma sanatları, zeka oyunu, felsefe, hayal gücü, canlandırma, ahenk, tını vs.vs.
güneşin saçlarını taramak imge midir evet. Ama güçlü bir tasavvurdur dersek
yalan mı olur. Bulutun gözyaşları da öyle
beki küçük kızın burnundaki sümük imge olmuyor mu
gayet doğal diye. :))))))))))))))))))
işte bütün yanılgı bu. İmge veya düşsel söylem gerçek de olabilir olağanüstü de
ama sonuçta ikisi de şairin koyduğu resmi canlandırır gözümüzde.
pimi çekilmiş bir mayındı aşkın kalbimde dersek şayet
çılgın ve güzel bir söz olur elbet ama şiir bütün çılgın söylemleri alt alta
dizme sanatı değildir.
İmge bir olguyu canlandırma sanatıdır. Gizleme sanatı değildir. Gizleme sanatı
sembolizme ve simgeciliğe girer. Bunun hatırı sayılır sebepleri vardır.
Baskının arttığı dönemlerde şairler sembolizmin şefkatli kanatları arasına
saklanmışlardır geçmişte. Maalesef bazı hicv denemelerimde bu metodu
ben de kullanmak zorunda kalıyorum.
Ama şair tek bir metod kullanan bir adam değildir. Batılıların bu saçmalığına ben
sadece gülüyorum.
Batıda matematikçi ayrı fizikçi ayrı coğrafyacı ayrıdır. Realist ayrı nasyonalist ayrı
varoluşçu ayrıdır.
Postmodernist ayrı realist ayrı sürrealist ayrı kübist ayrıdır.
Biz bütün güzellikleri sırtımızda taşımaya alışmış 50 bilim dalını bir beyinde
pekiştirmiş insanların çocuklarıyız anadoluda
hümanizmi, romantizmi, şüpheciliği, gözlemciliği, varoluşçuluğu, hiçliği
başkaldırıyı, munistliği, bektaşiliği, deneyciliği hepsini aynı anda kullanamam mı ben
yasak mı var kardeşim
ben hepsiyim
ben insanım
İşte böyle Özgür
Bunlar bu hafta fırsat bulup yazacağım makalenin dipnotları olsun sayfanda
iyi sakla
sevgilerimle
bu siiri okumustum..... ve Celal dostu da kutlamistim da ...
insani irdelemek..insanca cok insanca ... öyle siirler yazmak ...ezilen insanlarimiza ...öldürülen insanlarimiza ... kadinlarimiza .. cocuklarimiza ... yapilanlara baskaldirmak... saire düsen görevdir bunlar elbet ..Celal dost bunlari en güzel seklde yapiyor da ... bunlari benim burada yazmam bile gereksiz .. bütün site buna sahit zaten...........
siir almissin sevgili dost ..ve icinden gecenleri de en güzel sekilde de dile getirmissin... cok güzel bir cözümleme olmus bu bence ...
seni tebrikediyorum...
ve Celal dostuma da buradan sevgilerimi gönderiyorum...
iyiki varsiniz ....
ikinize de uzaklardan selam olsun..... sevgilerimle...........
Sevgili Toynak
Yazımda da belirttiğim gibi
Bizler yazıyorsak yazdıklarımızın sorumluluğunu üstlenebilecek
Bilgi
Beceri ve donanıma sahip olmalıyız
Olmalıyız ki söyleyecek sözümüz hariçten gazel okur pozisyona düşmesin
Elbette şairin belli bir hayat görüşü ve bunları oturttuğu temel felsefesi olmalıdır
Ama bu demek değildir ki
İnsanın ve insanlığın önüne geçecek şekilde yanlı
Körü körüne idealler uğruna yaftalayıp etiketlemeliyiz insan hallerimizi
Hele ki yazıyorsak ve söyleyecek bir sözümüz de varsa eğer
Dünyanın bile tek merkezden
Tek elden yönetildiği günümüz gerçeğinde
Bir tek tuşla dünyanın öbür ucunda kasırgalar kopartacak güç varsa birilerinin elinde
Artık eski söylemleri bırakıp
İnsan olalım diyorum
Çünkü elimizde insan olmak
Ve bu insan hallerimizi inatla sürdürmeye çalışmaktan başka bir şeyimiz kalmadı
Kimlik bunalımı kompleksi yaşıyorsa bazı şair ve yazarlar
Geçmişten gelen ve artık modası geçmiş söylemlerle
Ve bunu yazdıklarının her zerresinde
Öfke
Nefret
Kin
Düşmanlık duygularıyla harmanlıyorsa
Ve savaşmaya/öldürmeye programlıyorsa kendini
Olumsuz ve akılmaz sözcük cambazlığıyla ajite bir dil kullanarak
Naif bir şekilde geçmişimize/geleceğimize ve şuan ki hallerimize küfrediyorsa
Ve üstelik bunu da acındırma duygularını kullanarak yapıyorsa
Ve bizler de bu mağdur söylemleri okşayıp
Alkışlayıp
Baş tacı ediyor ve takdire şayan buluyorsak
Ben sorarım elbette
Hani nerde insan diye?
Ya da ne demek istedin kardeşim
Muhatabın kimdir diye?
Öyle ya
Onca insan okumuş
Alkışlamış
Değerlendirmiş
Mesaj yerine ve muhatabına ulaşsaydı eğer
Sonuç bu mu olurdu diye?
Neyse Sevgili Toynak
Ben dilim
Elim
Ve kolum bağlanmadan bitireyim sözlerimi..)))
Madem ki muzipçe sordun
O halde
Muzipçe yanıtlamak düşer bana da..)))
Seni tahlil edebilmem için
Kesinlikle salaş bir mekanda
Sen, Celal Hocam ve elbette Ben
Bir çilingir sofrasında yudumlarken rakılarımızı
Ne olacak bu memleketin halleri muhabbetini değiştirerek
Ne olacak şairin ve şiirin hallerini irdelemeli
Didik didik etmeli
Klasik beyaz peynirden vazgeçerek
Rakımıza meze yapmalıyız
Ben Celal Hocamla bunu sık yapıyoruz
Ve neredeyse memleketi kurtardık
Sıra şiire ve şairleri kurtarmaya geldi
Tabi bu işin en zor
En meşakkatli
Ve en tehlikeli aşaması
Elbette şakayla karışık anlattım bir şeyler
Gelelim senin şair ve insan hallerine
Şimdilik (o tarihi gün gelene kadar tabi) şu kadarını diyebilirim
Devrimci
Asi bir yanın var
Kızınca söylemin de sertleşiyor
Bazen benim gibi asi hallerimize engel olamayıp
Amacını taşıran söylemler içine girebiliyoruz
Bunu sende sık görüyorum
Anarşist tarafımız bizi bırakmıyor işte..))
Coşku
Heyecan tamam
Ama yerinde ve zamanında..))) (burası ikimize söylendi)
Bugünkü yazdığın şiirden yola çıkarsak
10 yılını bir tek eylül gününe bahşetmiş bir insan olarak seni
Elbette ki çok farklı bir yere koyuyorum
Eylülde Gel diyelim biz yine de
O en saf
En duru
En anlaşılır insan hallerimize
O baykuş için yapılacak bir şey yok zaten
Tarih onu dünya durduğu sürece yargılayacaktır
En azından
Erdal ve annesi için yargılayacak
Yok edilen
Tüketilen
Karartılan onca hayatlar için
Gözlerimizden yaşama pırıltısını
İçimizden insanca düşünmelerimizi aldığı
Senin ve birçok insanın onca yılını çaldığı için yargılayacak
Sevgi ve saygımla
Teşekkürler sayfamda olan insan hallerine…)))
Ne Celal abiye ve şiirine
nede bu son derece düzgün ve kordinatları iyi tespit edilmiş bu yazıya hiç bir itirazim yok...
yazar her şeyi o kadar yerinde ve net anlatmış ki...tebrik ederim...her rtez haklı her görüş derin felsefe içinden açığa çıkarılmış zaten..
ben muziplik olsun diyor ve ekliyorum:
acaba hangi şairler kategorisine giriyorum))))))
proleter değilim...kapitalist heç değilim...
çok sevgi ve saygılarla....
dağarcığımda kadığı kadariyle
ama kimin söylediğini de bilmediğimi
itiraf ederek......
şöyle bir söz vardı....
"Şairlerin Halkın iyiliği için gözyaşı dökmelerine izin verme"
......
her okuyucunun bakış açısna göre anlamlaşan bir söz aslında...
her tarafa çekilecek mahiyette...
türkçe kelimeler gibi....
...
olası bir kaç izdüşümü
1-(Negatif bakış) şairler duyguları ve hayalleri ile yaşar,
gerçekleri anlamazlar....bu nedenle onların akıttığı gözyaşları,halkın yararına olan bir durum değildir.
2-(pozitif bakış)halkın çektiği acılar,ezilmişliği...
eğer şairlere kadar uzamış ve eserlerinde gözyaşı akıtarak
gerçekleri
dile getiriyorlarsa....durum vahim.Çünkü şair,halkın eli,
kulağı.dili,gözüdür.....
........
yazıda
bir şair.bir şiir ve kapitalizmin vahşi büyümesini...
proleterin para kazandıkça nasıl sınıf atlayıp ,renk değiştirdiğini.....vs..vs...anlatılmakta.
...
ne derece uyumlu bir yorum bimiyorum ama
böyle düştü beyaz sayfaya kelimeler..
...
şair...bir dost
şiir...her zamanki gibi harika
yazar..güzel bir kalem
yazı...okunası
.....
saygılar