- 1568 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE SEVGİ AYNI ŞEY MİDİR?
AŞK VE SEVGİ AYNI ŞEY MİDİR?
Aşk ve sevgi insanlar arasında sürekli dillerde dolanan, büyük yanlışların ve güzelliklerin ortaya çıkardığı insani eylemlerdir.
Aşk medeni bir sapıklıktır.
Sevgi ilkel bir saplantıdır.
Aşk ve sevgi o kadar birbirlerinden uzaktırlar ki bunu ancak yüreğimize kazdığımız duygularla ve hissettiklerimizle anlatabiliriz. Gündelik yaşamda ve modern çağda gözle görülebilir, birliktelikler o kadar çoğalmış ki, sahtelikleri de hemen kendini belli ediyor. İnsanlar artık aşk dedikleri şeyi artık yürekte değil, sahte bakışlarda, yalancı gülüşlerde arıyor.
Oysa aşk yani gerçek sevgi, bakışlarda birbirlerine saygı damıtan ve gülüşlerde ince bir tebbesüme yol açan bir saygıyla başlamalıdır.Aşkta kadın daima alçalır ya da kendini bu duruma getirir, tabi tüm kadınlar için bunu demek olmaz.Erkekler ise kadını üzen ve onun değerini düşüren sapıklık eylemlerinin girişimcisidir.Tüm erkekler içinde bunu demek olmaz.Yani her iki tarafta da yanlışları olmayanlar elbette olacaktır.Fakat yanlışlıklar tartısı doğruluktan daha ağır çıkıyor.
Aşk bir süreliğine meydana gelen uyurgezerliktir.Nereye gideceği, ne yapacağı, ne söyleyeceği ve başına ne geleceği belli değildir.İnsanoğlu bu yapıyı daha çok şimdi ki yaşadığımız modern çağda ya da modernizmi tanımayan , sözde insanlara daha iyi bir vasıf veren ve onları değersizlikleriyle baş başa bırakan postmodernizimdir.Btün özgürlükleri serbest bırakan ve bırakılmışlıkların üstüne kendi yapısını oluşturmuş ve otıriter bir konuma gelmiştir.Yalancı emziklere bürünmüş düşüncelerle insanlara barışma yolu bulurlar ve de barışık olurlardır.Çünkü insanoğlunun tatminlerinin ve egosunun efendileri onlardır.
Aşk, o kadar büyük bir sıçrayış göstermiş ki, bunda tv dizilerinin payı çok büyüktür.Aşk daha ilkokul 1. Sınıf çağındaki insanlarda normal karşılanıyor. Oysa ki bu çocuklar için yapboz oyunun dan öteye gitmeyen bir davranış kalıbına dökülmüştür. Ağabeylerinin ve ablalarının kucaklaşmalarından sıyırttıkları birkaç anekdotu oynun bir parçası haline getiriyorlar.Bu tür davranışları bu yaşta kendilerinde özgür bulan çocuklar ileri ki yaşlar da artık bütün yaşadıklarının tatminkarı olur ve karşı cinsine olan eğilimde bozukluklar ve yarpalıklar meydana getirir. Oyun yaşanmıştır fakat bitmiş değildir. İşte aşklar bunlardan ibarettir.
Sevgiye gelmiş bulunduysak.
Sevgi ilkel bir saplantıdır..
Sevgi geçmişten gelen bütün aşklarda her daim gerçekliğini koruyan dillerde, kimi zaman filmlerde de konu olarak yer bulmaktadır. Sevgi sahte değil, sevgi fedakarlıktır, sevgi duyguların ahengidir, sevgi kavuşmamadır, sevgi ölümdür, sevgi sevgililer için bir hiçlik ile bir varlık arasındaki bir yoldur.Geçmiş dönemin aşklarına baktığımızda; Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Mem u Zin, vb. aşklarda görülmüştür ki vefa sonsuz bir kaynak olmuş, bütün gözler kör olunmuş, bütün diyarler gezilmiş, deli divane olunmuş, kalbe zemheri bir ocak düşmüş ve hiç kalkmamış.Eski aşıklar bir insana saplanmış durmuş, yemek yok, içmek yok, uyumak varsa yoksa o düşte hiç düşmeyen gerçek sevgili.
Onun için ölümler göze alınmış, dişler feda edilmiş, mallar talan edilmiş, insanlar kırılmış, göçler olunmuş, değerler yitirilmiş, katiller tutulmuş ama yine de vazgeçirememişler.İşte bu geçmişten gelen aşıkların duygularının şahında ilk önce sevi vardır, sonra aşk vardır.Aşk adlarına örülmüş bir çittir, önemli olan çitin içindeki mallardır.Bu nedenle dolayıdır ki geçmişte insanların bu yaşadıkları sevgidir, aşkın gölgesinde filizlerinin asıl tohumlarıdır.
Dikkat edersek gerçek seven insanlar da böyledir, bir insana saplayıp kalırlar. Ya da kimileri de vardır ki eski aşıklardan dem vurup, yaşadıkları aşkı kendilerinin kirlettiğinin farkında olmayan yalakalardır.
Sevginin yaşanmış halini anlatan bir destansı hikaye anlatarak bitirmek istiyorum..
“Eski zaman önce bir dengbej varmış, efsaneler ve hikayeler anlatan, türküler söyleyen ve şiirler yazan…vb. Bu adam diyar diyar gezermiş, gittiği her yerde de gönüller yakan, yaktığı gönüllerin ateşini de yalım yalım aylara taşıyan bir insnamış. Hayatında hiç aşık olmamış ve sevgiye kucak açacak anı bulamamıştı.Bir gün yine efsaneler ve hikayeler anlatmak için bir diyara gider ve o diyardaki bir sarayda konuk edilir, gece olur sesler yükselir, hikayeler anlatılır, türküler söylenir, şiirler okunur ve izleyiciler ve dinleyiciler o an derin bir sessizliğe gömülür. Bu sessizlik dengbejin sesinin kesilmesiyle ortalık bir kalabalığın sesiyle irkilir. Dengbej o kalabalığın içinde bir kızla göz göze gelir ve ona vurulur, o da ona vuruluyor.Öyle bir sevgi ki saygının buyruğunda duygular gözler de taşınıyor ve yine saygının buyruğunda sevgi gülüşmeleri karşılıklı atılıyor. Aylar geçiyor ve kral bunu öğreniyor, bu hiç hoşuna gitmiyor. Adamlara dengbeji öldürme talimatı veriyor.Adamlar önceleri “biz nasıl böyle saygın ve diyar diyar tanınan bir adamı öldürebiliriz” daha sonra kesenin ucunu görünce hemen adamı öldürmek için yola koyulmuşlar ve halktan aldıkları bilgilerle dengbeji başka diyarda bulmuşlar.Dengbej bunların onu öldüreceğini biliyordu, adamların yanına gitmiş demiş ki he deyin beni öldürmeye mi geldiniz hadi öldürün ben zaten ölmüşüm bir sevdadan öldürmeniz neye yarar. Ben eğer öleceksem der sevdiğim güzel insanın elinden ölmeyi çok isterim. Adamlar dengbejin sevgisine sığınarak onu öldürmüyorlar, ve her şeyi krala anlatıyorlar.Tabi kralda bir çakallık düşünüyor.Tez elden bütün saraya bildiriyor kızımı dengbeje vereceğini hazırlıkların yapılmasını ve dengbejin buraya çağrılmasını emreder. Dengbej öleceğini bile bile gelir. Çünkü sevgilisini ne pahasına olursa olsun görecekti ve hayatta en çok istediği şeyi onun elinden ölmeyi çok büyük bir sabırsızlıkla bekleyecekti.Nihayet o vakit gelir ve kral dengbeji yanına oturtur. Kahve getirmelerini ister ve kızı kahveyi getirir dengbej alır sonra kral önceden zehir atılmıştı kahvenin içine kızın haberi olmadan yalnız dengbejin fincanına atılmış. Ve dengbej kahveyi alıp içer birkaç dakika sonra olduğu gibi yere yığılır orada ölüverir.İsteğine kavuşmuştu sevgilisinin getirdiği zehirli kahveden içmişti.”
Aşk ve sevgi aynı yoldan tünenmiştir, başka amaçlara süzülmüştür.
Svgler
Syglar
slmlar
YORUMLAR
ben aşkkın devamı bir sonraki evresi olarak görüyorum sevgiyi benim görüşüm tabi
iki insan arsındaki sevgi dosluk bir kadın erkek ilişkisinde yeterli degil aşkkın ilk kıvılcımları etkileşimleri olmadan başlamıyor başlayamıyor
erkek arkadaşınıda seversin bir bayan arkadaşınıda aşktaki bügülü aklı başından alan dünyayı o sanan duygusunu anımsatıyormu
bence sevginin en tutkulu başı bozuk savruk çekimmi yüksek hali aşk
sonrası durulan sular gibi yolunu bulan
çok güzel ve özel bir konu ve yoruma
duygu her insanda farllı tanımlanıyor
yani kişiye özel
kutlarım sevgi selam saygılar