- 6880 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MİDYAT İZLENİMLERİM
Yaklaşık 20 gündür Mardin ilinin Midyat ilçesindeyim. Özel bir kanal için "Aşk Bir Hayal" dizisini çekiyoruz ve ben de o dizide Abdo karekterini canlandırıyorum. Daha önce de bazı dizilerde aldığım rol gereği Mardin’e gitmiştim. Ancak bu sefer Midyat’ı daha yakından tanıma fırsatım oldu.
Doğuyu ve doğu insanını tanımayıp medya kültürüyle o yöreye ve yöre insanına bakanlar ne yazık ki sınıfta kalıyor. Bir çocuğun, çocuk psikolojisiyle sergilediği davranışlarına bile tuhaf ve farklı bakan arkadaşlarımın, küçücük dünyasında çocukluğunun gereğini yaşayan bir çocuğa ne kadar tuhaf baktıklarını müşahade ettim. Daha önce yöreye hiç gelmediklerini söyleyenler çoğunluktaydı. Bakış açılarını düzeltmek için olaya doğallığı dahilinde bakmaları halinde normale dönecekleri halde bunu beceremediklerin de müşahade ettim. Oysa abarttıkları şey, bir çocuğun masum davranışlarıydı.
Yörenin insanı olduğum halde beni bana anlattıklarında kendi kendime şaşırdım. "Bu ben miyim?" dedim kendi kendime. Anlattıklarının yanlış olduğunu söylediğim zaman da tepki veriyorlardı. Yani olay onların anlattıkları gibi kabul edilmeliydi. Ben sadece gülüyorum tabii. Bir ara oldukça abarttıklarında ise, kendilerine; "Yahu arkadaşlar siz beni anlatıyorsunuz ama benim kendimi anlatmama fırsat vermiyorsunuz. Söylediklerinizin hiç biri gerçek değil. Bu bilgilerinizin kaynağı ne Allah aşkına? Tereci ben ve siz bana tere satmaya kalkıyorsunuz. Bırakın da ben beni anlatayım" dedim. Konuyu ele aldım ve anlatmaya başladım. Herkes şaşkınlıktan adeta dillerini yutmuşlardı. "Ama bize böyle anlatmadılar" gibi bir itirazda bulunma girişimleri olduysa da "size böyle anlatmayanlar başka amaca hizmet ettiğinden elbette böyle anlatmayacaktır" dedim.
Midyat’ı çok rahat buldum, çok temiz buldum ve gelişmekte olduğunu gördüm. Bunlar beni duygulandırdı. İnsanlarıyla kurduğum diyaloglarda, olaylara objektif baktıklarını, sağduyunun elden bırakılmadığını üniter yapıyı önemsediklerini, ilçelerine gelen yabancılara oldukça saygılı davrandıklarını, izzet ve ikramda kusursuz olduklarını, hoşgörünün oldukça gelişmiş olduğunu gördüm. Büyük bir başarıya imza atmışlardı ve o da şuydu; dört dil ve üç din... Bir arada yaşayan müslüman, süryani ve yezidilerin (başka bir tanımlamaları varsa da bilmiyorum bağışlanmam ricasıyla bu adı kullanıyorum) ayrısız gayrısız ne kadar uyumlu olduklarını ve birbirlerinin dillerini öğrendiklerini görmenin hazzını yaşadım.
Turizmin önemini kavramış bir belediye başkanı var. Kent müzesini gezdiğimde büyük bir keyif almıştım. Manastırlar oldukça görülesi yerlerdi. Telkâri gümüş işleme sanatını zirvesinde seyrettim. İlçe olmasına rağmen bazı zorlukları kendi bünyesinde yenebilmiş. Kendinizi asla yabancı hissetmezsiniz.
Uzaydan gelmişler gibi bir tavırla yaklaştığınız değil Midyat’lı, nereli olursa olsun onun hakkında sağlıklı bilgi edinemezsiniz. İnsanı böyle tanıyamazsınız. Medya kültürüyle değil, araştırarak bilgi edinin ve öylece gidin gideceğiniz yere. Peşin hükümlü olmak bize her zaman zarar vermiştir. Bunu yapmamak bize çok şey kazandıracaktır.
Uzun sözün kısası; huzur hemen hemen yerleşmiş gibi. Bu gidişimde Dargeçit’e gideceğim ve bir çok olaya sahne olan o cehennem deresini görüp izlenimlerimi size aktaracağım.
NOT : Fotoğraftaki konak Mor Gabriel Güneşli Konağıdır ve dizi için Peyman ağa konağı olaarak tanımlanmıştır.