90’larda Çocuk Olmak
Çocuk olmak,
Siyah önlükler giyerdik okula giderken, tahta çantalar, elde beslenme çantaları ile bir bütün olurduk, bir de anne öpücüğü konduruldu mu yanağımıza tamamdır. Koşuşturmaca ile okulun zırrrrr sesi ile girerdik eğitim yuvamıza. Hemen sınıfımızın sırasına geçer andımız ile başlardık maceraya, sonra bölük bölük sınıfımızın yolunu tutardık.
Çocuk olmak,
Öğretmenimiz vardı bizim her şeyi doğru söyleyen. Ailemizden de öte biricik öğretmenimiz ve öğrettikleri vardı. Dövse de sevse de ne olursa olsun “Bizim Öğretmen böyle söyledi” söylemini haykırırdık anamıza, babamıza.
Çocuk olmak,
Kara tahtamız vardı bizim, karton afişlerimiz vardı “Ali ata bak, Ömer mısır sever”di popüler kelimelerimiz. Beslenme teneffüslerimiz vardı bizim ve çantalarımız, sonra “eti kemik geçen” saatlerimiz vardı hepimizin.
Çocuk olmak,
Oyunlarımız vardı bizim, yakalamaca, yağ satarım bal satarım diye adlandırdığımız. Oyun kartlarımız vardı, “barbie bebekleri” kızların, “kara şimşek”ler erkeklerin olurdu her zaman. Tasolarımız vardı birbiri ile yarıştırdığımız. Ve Tetrislerimiz 2 oyunlu 3 oyunlu olan diye heyecanlandığımız. Çizgi filmlerimiz vardı bizim ıspanak dostu “Temel Reisimiz”, “Ninja Kaplubağlarımız”, sevimli suçlularımız “Dalton”lar ve kahraman “Red Kit”imiz ve “Var yemez Amcamız” bir de uzayda “Voltran ile Lazerion”umuz vardı bizim. “Street Fighter, Hugo ve Mario’muz” vardı televizyon karşısında telefon ile oynayabildiğimiz.
Çocuk olmak,
"Gün güneşli, insanlar neşeli
Sen de gel oyna, Susam Sokağı’nda
Dostluk ve sevgi sarıyor her yeri
Gel katıl bize, el elele
Sev dünyayı, açılır her kapı
İşte Susam Sokağı...”
Susam Sokağımız vardı bizim, Sepetinin içinde Kırpık’ımız, çocukları eğlendiren Minik Kuşum’uz, sevimli Kurabiye Canavar’ımız ve Edi ile Büdü’müz. Hepimizin sevdiği sayıydı altı. Kurbağa Kermit’imiz de vardı bizim “aradaaa kaaaldııım”larımız vardı hepimizin.
Çocuk olmak,
Şarkılarımız vardı en afilisinden, Hey Corç J versene borç, aboneyim, hadi yine iyisin, kıl oldum abilerimiz titretirdi tüm benliğimizi ve uçururdu bizi coşkuyla.
Çocuk olmak,
Dizilerimiz vardı bizim, Uzaylı Zekiye’miz, bizim mahallede yaşayan Perihan Ablamız, Nuri Kantarımız, Süper Babamız ve kedi canavarı Alf’imiz vardı.
Çocuk olmak,
Korkularımız vardı bizim, Elm sokağının kâbusu Fredy’miz vardı uykumuzda. Alaca Karanlık kuşağımız vardı on dakikalık, büyüklerimizin izlettirmediği; ama her seferinde de izlediğimiz.
Çocuk olmak,
Bayramlarımız vardı bizim, el öpmek için sabah erkenden kalkıp yarıştığımız kardeşlerimiz vardı. Rugan ayakkabılarımız vardı siyah ve kırmız kurdeleli tokalarımız. Bayram şekeri toplamaya gittiğimiz arkadaşlarımız. Şeker için “Bayramınız mübarek olsun” sloganını bize öğreten kültürümüz vardı bizim.
Çocuk olmak,
Takımlarımız vardı bizim, Beşiktaş’ımız, Fenerimiz, Cimbomumuz. Feyyaz, Ali, Metin üçlümüz vardı sahaları rakip takıma dar eden, Şeytan Rıdvanımız vardı, Takoz Recebimiz, Kral Tanju’muz, Prekazimiz, Simoviçimiz, Cemilimiz ve daha nice değerli topçularımız vardı
Çocuk olmak,
AŞK’larımız vardı bizim, papatya falına baktığımız sevgililerimiz vardı, seviyor sevmiyor diye adlandırdığımız. Sevgiliye attığımız mektuplarımız vardı bizim. İçinden ok geçen ve isimlerimizin baş harflerini yazdığımız kırmız kalplerimiz vardı. Hatıra defterlerimiz vardı canana ve canlar yazması için verdiğimiz. Sulu boyalarımız vardı, AŞK dolu yüreklerimizi boyamaya çalıştığımız.
Çocuk olmak,
Ailemiz vardı bizim, sabahları bize kızarmış ekmek üzerine yağ süren annemiz, ananemiz vardı. Bize bakan ananelerimiz, babaannelerimiz, bizi kızdıran teyzelerimiz, şair dayılarımız, hayta kardeşlerimiz, akşam gelirken elleri ekmek dolu dedelerimiz vardı bizim. Mutlu bir yuvanın neşesiydik biz, en sevilen, en değerli olan, en kıymetliydik, tek kelime ile her şeydik biz. Küçüktük ama koca yüreğimiz vardı bizim, içine dünyayı sığdırdığımız sevgi dolu yüreklerimiz vardı bizim, sahte olmayan gerçek sözlerimiz vardı, yalandan arınmış. Çocuktuk ve çocukluk yapıyorduk hayata aldırmadan, bazen kırıldı kalbimiz bazen bozuldu büyümüz ama her şeyden öte sevgimiz vardı bizim.
Çocuk olmak,
Ne kadar büyük olsakta…
Fatih Mehmet MİRZA
13 Mayıs 2009
İstanbul