DÜŞÜNYA
Vaktiyle adamın biri düşüne düşüne uyuya kalmış. Düşünde gördüklerinin etkisiyle ansızın uyanıp düşünceye dalmış.
‘Düşler ülkesinde benim ne işim vardı yine?’ diyerek düşünü yorumlamaya koyulmuş. ‘Yüzme bile bilmezken düş denizine nasıl düşüverdim…’ diye hayıflanırken birden düşündeki düş perisi aklına takılıvermiş.
‘Ne kadar güzeldi, hem de pek özeldi! Yine düşüme girse, düşümü yerim de ona zarar vermem.’ kurgusuyla avunurken omzuna bir el dokunuvermiş. Düşlerinden kopmasına neden olan elin başucunda dikilip duran kırk kat suratlı karısına ait olduğunu görmüş.
Cırlak sesiyle, ‘Yine Düşünya’ya mı gittin? Düş perini görebildin mi bari?’
O an adamın aklından ‘Değil düş perime, düş cinime bile razı olurum yeter ki insan suretindeki şeytan benden uzak dursun!’ ve benzeri düşünceler geçiyormuş.
Âdeta aklından geçenleri okurcasına, karısı, ‘Düşünya’nın düş cinini bile bana yeğlediğini biliyorum ancak şu an benden başka seçeneğin yok!’
Adam düşünmüş, taşınmış, bir ara sıkıntıdan kaşınmış; ne diyeceğini şaşırmış zira tepesinde Demokles’in kılıcı gibi salınan ne de olsa karısı; yapabileceği pek fazla bir şey yokmuş.
Suratına her baktığında kısmetinin kırk gün kesileceğine yürekten inandığı için gözlerini yere dikerek, ‘Düşüne düşüne düşünmekten yoruldum; düşlerimle kavrulup küllerimle savruldum!’ deyivermiş.
Karısı: ‘Düşünle konuşma be adam!’
Adam: ‘Ne yapayım, senin elinde leşimle konuşamam ki…’
Karısı: ‘Başlarım senin düşlerine!’
Adam: ‘Ben de yaşarım düşlerimde.’
, …
Düş gerginliği ve ağız dalaşı böylesine yıllarca sürüp gitmiş. Doğal olarak düşlerinin tutsağı olan adamcağız her zaman ‘uyarıcı çirkinlik anıtı’ olarak algıladığı karısına, nedense, hiç kimsenin toz kondurmasına izin vermezmiş.
Serde yiğitlik, mertlik, koruma duygusu var ya; çevresindekilere, sirkteki palyaço misali, kan kussa bile kızılcık şerbeti içtiğini söylemekten bir an bile vazgeçmemiş!
Hani ömründe kolay kolay yalan söylemeyi beceremeyen bir adamın bunu nasıl başarabildiğine şaşmamak pek güç!
Her şeye karşın düşlerinde bile huzur, rahat, özgüven bulmasına izin vermeyen birisiyle bir ömrün nasıl sürdürülebileceği gerçekten merak etmeye değer.
Yıllar geçer aradan; bağışlasın Yaradan! Görelim Mevlâ n’eyler, n’eylerse güzel eyler!
Düşlü düşün; hep var olsun düşünüşün ve gülüşün.
Büyük düşün; yok olmasın hem düşün, hem de gülüşün. (Doğaçlamam)
Düş büyüklüğü, düş genişliği, düş derinliği dileklerimle Düşünya’dan şimdilik bu kadar!
Hoş ve esen kalınız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.