- 568 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İYİLİK ADINA
Doğallıktan uzaklaştırılıyoruz, kendimizden uzaklaştırılıyoruz. Bizler başkalarının istediği gibi yoğurup şekillendirebileceği hamur parçacıkları değiliz...
Gönlümüz, içimizdeki sesi dinlemek istese de, bu kez dışardan gelen seslerle hiç bağdaşmayan bu iç sesimiz, bize suçluluk duyguları yaşatmaya başlıyor. İsteklerimiz ve korkularımız arasında bocalayıp duruyoruz. Zihnin susması için ikilemlerin çözülmesi, düşüncelerde bir bütünlük sağlanması gerekiyor. Oysa arzularımızın sesi, mantığımızın sesi, vicdanımızın sesi yetmiyormuş gibi bir de dışardan gelen sesler, cırcır böcekleri gibi beynimizin içinde yankılanıyor; ne o anımızı yaşamaya, ne de varlığımızı hissetmeye fırsat veriyor. İnsanların kendileri olmasına izin vermiyoruz, üstelik bunu iyilik adına yapıyoruz. İyilik adına kötülük yapıyoruz. İnsanları kusurları ile benimseyip, bağrımıza basmıyoruz. Onları kusursuzlaştırmak istiyoruz, kendimizi kusursuzlaştırmak istiyoruz ve böylece beyinlerde ikilemlere, çatışmalara yol açıyoruz. Kusursuzluk adına kusuru yaratıyoruz. Hemde bunu iyilik adına yapıyoruz...