- 782 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hayalistanın Başına gelenler (3) Son
“Biz nasıl ayıracağız bazılarını takımdan. Kimse kabul etmez. Bizde farklı telaffuz kullananlar var, şişmanlar, zayıflar, beyazlar, sarılar, çekik gözlüler, çatık kaşlılar, güler yüzlüler, uzun burunlular var. Hangilerini ayıralım. Kimse istemez bunu.”
A demiş ki:” Kimseyi uyandırmadan sayıyı azaltacaksınız. Önce telaffuzu farklı olanları ayırın.” “Ama, “demiş Hayalistanlılar, “bizde dört farklı telaffuz var.”
“Kolay!” demiş A. Bir örnek vermiş. Yokuştan aşağı yuvarlanan bir kütlenin önüne set koyarsan çarpar ve nereye gideceği belli olmaz. Ama yavaş yavaş dokunarak o kütleyi istediğin yöne yönlendirebilirsin. Bu sebeple, önce telaffuzların hepsini birleştirirsin. Stadyuma ortak bir yayın yap. Bir telaffuz kullan. Bir zaman sonra ayıracaklarının hepsi aynı şekilde konuşur. O zaman, sizin telaffuzunuz farklı. Sizi ayırmak zorundayım dersiniz. Kimsenin de sesi çıkmaz.Anlıyor musun?” diye sorunca A, Hayalistan antrenörü:
“Evet der. Çok zor ve uzun zaman alacak. Şu futbol sevdası olmasa ne güzel olacaktı.”
A, devam eder:
Stadyumun bir kenarını önce onlara ayırırsınız. Bir zaman sonra da ellerine farklı flamalar verirsiniz. Ama kimseyi uyandırmamak için de silinebilen boyalarla sahaya kırmızı çizgiler çizer, bunu en yüksek ve kararlı sesinizle ilan edersiniz. Arada bazılarını silersiniz çeşitli bahanelerle. Bu arada oyunculara da düşünecek fırsat vermeyeceksiniz. Arada kızıp bağırın, boğazlarını sıkın, ceplerindeki paralardan alın yavaş yavaş, verdiğiniz hakları azaltın çaktırmadan. Daha çok antreman yaptırın. Meşgul edin havadan sudan sebeplerle asıl olayı görmesinler. Telaffuız tek hale geldiğinde de stadyumun bir kısmını önce göstermelik olarak, sonra da kalıcı olarak onlara verirsiniz. Böylece rahatça takıma girmeye hazır hale gelirsiniz.”
Hayalistanlılar mantıklı bulmuşlar. Önce törenlerle sahaya kırmızı çizgiler çizilmiş şimşekler gibi gürleyerek. Herkes kırmızı çizgilere güvenip inanmış. Kırmızılar silinmez sanmışlar. Fakat bir zaman sonra yağmur bahane edilmiş, rüzgâr bahane edilmiş bir iki tanesi silinmiş. Hayalistanlılardan ses çıkmamış. Boyunlarını bükmüşler.
Stadyuma yayınlar başlamış. Herkes dinlemeye sevk edilmiş. İşin sonunda futbol oynamak var ya. Silinirse silinsin mantığı gelişmiş. Umursamazlık ve vurdumduymazlık mikrobu yayılmaya başlamış.
Daha çok antrenman yapmaya daha az kazanmaya başlamış Hayalistanlılar. Mideleri açlıktan sancılanmış, gözleri buğulanmış. Arada silinen kırmızı çizgileri göremez ve düşünemez olmuşlar.
Bazı yiyecekler kısa bir an için ucuzlamış. Sevinmiş Hayalistanlılar. Birkaç gün sonra ucuzladığının birkaç katı daha fazla parayla almışlar yiyeceklerini, benzinlerini. Arabalarına binmeye korkar olmuşlar. Öğün sayısını düşürmüşler.
A,F,Y,İ ve diğerleri oltayı çekmeye devam ediyorlarmış kahkahalarla. O kadar uzunmuş ki misina, belki 2014 te kıyıya varabilirmiş ancak. Sayı azalırsa ve F ile Y ikna edilirse ancak. F’nin en yakın dostları E imiş. E’leri memnun etmek için de Hayalistanlıların kollarını kıpırdatamayacak hale gelmesi gerekiyormuş. F’nin tek istediği de buymuş. Y ise zaten yüreğindeki korku ve nefretin bayrağını taşıyormuş formasında.
Oltanın kurşunun bir yerlere takılıp misinayı koparma riski de varmış. Misina koparsa ki zaten çok inceymiş, Hayalistanlıların takıma girme hayalleri suda kalacakmış. Bir türlü kıyıya varamayacakmış.
Hayalistanlılar her gece oynayacakları maçın hayaliyle yatağa girmişler. Her uyandıklarında nefes almaları zorlaşıyormuş ama futbol sevdası uğruna ayni hayallerle yine yatağa giriyorlarmış.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle