- 1324 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İNANMAK VE YAPMAK
Düşünme, gerçeğin doğuşudur. Olumlu düşünmenin gerçekleşmesini olumlu inanç sağlar. İnsan neye inanıyorsa öyle hareket eder. Gerçekten ahlaki değerlere sahip ve yetenekli olan insanlar, zirveye çıkarlar. Düşünme eylemlerimizin atasıdır. İki insan birbirlerini seviyorlarsa, aşamıyacakları hiçbir zorluk olmaz. (bu kişiler, iş ortağı, karı-koca olabilir.) Yapacağımız bir çalışmaya bütün varlığımızla katıldığımız halde, başarıya ulaşamazsak, üzülmeye, karamsarlığa kapılmaya gerek yoktur. Biz samimi olarak gayret gösterdikten sonra yaratan, MUTLAKA YARDIMCI OLACAKTIR. Böğrenci idim. ize daha iyisini nasip edecektir. Her işin hayırlısını istemekte fayda vardır. Çünkü ’’MEVLAM NEYLERSE GÜZEL EYLER.’’ Bu inançla gidersek, moralımız bozulmaz, çalışma hevesimiz kırılmaz.
1950 yılında DİYARBAKIR-ERGANİ-DİCLE KÖY ENSTİTÜSÜNDE öğrenci idim. Okul müdürümüz NAZİF EVREN küçük bir kitap yazmıştı. O kitabı o zaman okuyunca kendime bir ders çıkarmıştım: ’’SİZE İNANAN VE GÜVENEN İNSANLARA SİZ DE İNANIN GÜVENİN.ÇALIŞMAYI HİÇ BIRAKMAYIN. YAPAMADIKLARINIZI VE BİLMEDİKLERİNİZİ DANIŞIN.’’ Atalarımız: ’’DANIŞAN DAĞLARI AŞMIŞ, DANIŞMAYAN DÜZ YOLDA ŞAŞMIŞ.’’ demişler.
Köy enstitülerinde, kültür dersleri yanında öğrencilere, TARIM-İŞ, MARANGOZLUK, DUVARCILIK gibi el sanatlarıda öğretmeye çalışırlardı. Marangoz öğretmenimiz CEMAL ÖZCAN: ’’HERKES SEVDİĞİ BİR ALETİN MAKETİNİ YAPSIN.’’ demişti. Ben köyden gelmiş, 12 yaşında bir çocuktum. KARASABANDAN başka bir alet bilmiyordum. Ağaçtan kendime göre bir KARASABAN yaptım. Koşarak öğretmenime gösterdim. Öğretmenim: ’’ŞAHİN KENDİN BAK, YAPTIĞIN İŞİ BEĞENİYORMUSUN?’’ baktım. Benim de hoşuma gitmemişti. CEMAL ÖZCAN ÖĞRETMENİM DEDİ Kİ: ’’ŞAHİN KULAĞINA KÜPE OLSUN, YAPTIĞIN BİR İŞİ ÖNCE KENDİN BEĞEN. KRNDİN BEĞENMEZSEN; BAŞKASI HİÇ BEĞENMEZ. ’’ O günden beri bu sözü uygulamaya çalışırım. YAPTIĞIMIZ İŞİ KENDİMİZ BEĞENMİYORSAK, HAREKETLERİMİZ VE SÖZLERİMİZİ İÇİMİZDEKİ SES-Kİ BİZ BUNA VİCDAN DİYORUZ.- ONAYLAMIYORSA O İŞ DÜZGÜN DEĞİLDİR.
Aradan yıllar geçti. Bir gün İZMİR-KONAK ÇARŞISINDA CEMAL ÖĞRETMENİMİ eşinin kollarından tutunarak yörüdüğünü gördüm. Yanına gittim. Elini öptüm. Gözleri iyi görmüyordu. Beni tanıyamadı. İsmimi ve söylediği sözleri hatırlatınca: ’’VAY ... VAY kaç sene geçti aradan, tam 52 yıl. Nasıl unuturum ben sizleri, nasıl, siz bizim çocuklarımızdınız, anasız, babasız.’’ Eğilmiş belini biraz doğrulttu, elini omuzuma koydu. Tam olarak görmesede gözü iyice baktı. Gözleri nemlenmişti. ÖĞRETMENLİK-ÖĞRENCİLİK öyle bir duyguydu işte. ’’SİZLER BİRER CEVHERDİNİZ, SİZLERİ GEREĞİ KADAR İŞLEYEMEDİK, BESLEYEMEDİK, BAKAMADIK, DEĞERLENDİREMEDİK. O GÜNLERİ HİÇ UNUTAMIYORUM. ANCAK SİZLER GİBİ YETİŞMİŞ ÖĞRENCİLERİMİZİ GÖRÜNCE BİRAZ TESELLİ BULUYORUM.’’ DEDİ.
YORUMLAR
Aradan yıllar geçti. Bir gün İZMİR-KONAK ÇARŞISINDA CEMAL ÖĞRETMENİMİ eşinin kollarından tutunarak yörüdüğünü gördüm. Yanına gittim. Elini öptüm. Gözleri iyi görmüyordu. Beni tanıyamadı. İsmimi ve söylediği sözleri hatırlatınca: ’’VAY ... VAY kaç sene geçti aradan, tam 52 yıl. Nasıl unuturum ben sizleri, nasıl, siz bizim çocuklarımızdınız, anasız, babasız.’’ Eğilmiş belini biraz doğrulttu, elini omuzuma koydu. Tam olarak görmesede gözü iyice baktı. Gözleri nemlenmişti. ÖĞRETMENLİK-ÖĞRENCİLİK öyle bir duyguydu işte. ’’SİZLER BİRER CEVHERDİNİZ, SİZLERİ GEREĞİ KADAR İŞLEYEMEDİK, BESLEYEMEDİK, BAKAMADIK, DEĞERLENDİREMEDİK. O GÜNLERİ HİÇ UNUTAMIYORUM. ANCAK SİZLER GİBİ YETİŞMİŞ ÖĞRENCİLERİMİZİ GÖRÜNCE BİRAZ TESELLİ BULUYORUM.’’ DEDİ.
bir öğretmen adayı olarak
bunu
okurken
ÇOK DUYGULANDIM.
saygılar.