Hey 'can'
Bütün dünya sizsiniz, yine de başka şey var sanmaya devam ediyorsunuz....freng
"Can" cisminde arama / gizliyim
Bin yıl sürsede bir gün kadar kısa ömür kaneviçemde, gizli "Can’ı" bulma girdabındayım.
Kimse bilmez tüy kadar hafif "Can", gizli gönül kuyularında ne ağırlıklar taşıdın, ruhuma üflenen "Can" ne konaklardan geçtin. Kaç "Can" için göğsüme iliştirdiğim acı sebebi ile seyr-ü sefere çıktın. Yıllar süren feryadım; gördüğün "Can"lara ne sorup ne öğrendin ? Vardığın yerlerde "Can" izi bırakabildin mi ?
Sevdin... Sevildin belki de...Peki söyler misin "Can" sen kimsin ?
Herkes yaradılışına uygun cinsiyle "Can" olmuş. Belkide diğer yarısı "Can" değilki somurtuyor gülmeyen evlilikler..."Canım" gibi seviyorum diyenler, sözünde sadık mı ? Haberdar mı "Can" diye kimi sevdiğinden, bilmeden de sever mi insan "Can" diye...Vazgeçtim sevmekten derken "can" değilmiydi sevdiğin.... Ne zaman "Can" sorular sorsam, derin konulara girme ! Yani gerçeğe sırtını dön günlük olağan işe yaramayan sorularla kuçaklaş...Nice "canlar" bilmedi anlamadı sözlerimi.Peki o zaman neden "Can" kulağı ile dinle "Can" gözü ile gör dersiniz !?
Boğulur muyum yüzme bilmeden ?
Geçmişe özlem duymaktan ve geleçek için endişe etmeye o kadar alışmışız / alıştırılmışız ki, asıl amacımın "Can" olmak olduğunu unutmuşuz / unutturulmuşuz. Aylarımı ve günlerimi yitirmekle kalmayıp kendimi "Can" diğer insanları "cansız" görmekle hata etmişim. Oysa tüm "Canlar" bir "can’a" bağlı, yaratılmış varlıkların içinde "Can" olup insanca yaşama sahip olmak düşüncede ne kadar kolay...
Aşk ile "can" olmaksa ne zor !
Hey "can"
Şaha kaldır kanat çırpan bedenimi
Velhasıl
Dertlerime deva olacak
"Can"
Neredeydin
Neden beni bunca zamandır beklettin
seMa
YORUMLAR
Sevgili Sema , yazı yok sanırım!
velev ki yok
GÜL...var ya ömre bedel....
Bana üsdat sezai KARAKOÇ'un bir şiirni hatırlattı.
Sen geldin benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
Bulutlar geldi altında durduk
Konuştun güneşi hatırlıyordum
Gariptin yepyeni bir sesin vardı
Bu ses öyle benim öyle yabancı
Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı
Dişlerin öpülen çocuk yüzleri
Güneşe açılan küçük aynalar
Sert içkiler keskin kokular dişlerin
İçinden geçilen küçük aynalar
Ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı
İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı
Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı
Sen geldin benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Ben güllerin sulatına bin salavat getirip diyorum ki.
Alllah razı olsun gül yüreğin solmasın.
sevgiler