- 778 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KANA BOYANIR TÜRKİSTAN
Çok Değerli yazarlarımızdan Sayın Yavuz Bülent Bakiler,“Bizim Türkümüz” şiirinde, bugünlerde Kuzey Irak’ın Kerkük, Musul ve Telafer şehirlerinde yaşayan Türkmen Kardeşlerimize, Doğu Türkistan’da yüz yıldır zulüm altında inleyen Uygur Türk kardeşlerimize yapılan katliamı yıllar önce görmüş gibi dante dante satırlara dökmüş.
Okuyalım bu hüzün dolu dizeleri:
“Bizim türkümüzde gurbet var artık.
Hasret var, yürek var, toprak var balam
Gönlümüzü sımsıcak alan topraklar
Tiyan-Şan, Kadır-Gan Dağları’na dek uzar
Kim demiş vatanımız Edirne’den Kars’a kadar.
Kerkük’te kurşunlar ansızın bizi vurur
Sürüklenir sokaklarda başsız cesetlerimiz
Zulüm bir hançer gibi içimize oturur
Bir mağara devrinden arta kalan insanlar
Kerkük’te kan kusturur...
Uzar gider bir sessizlik içinde
Bir uçtan bir uca Türkistan toprakları
Beyaz altın dediğimiz pamuk tarlalarına
Çöreklenir yedi başlı kızıl yılan
Baş kaldırsa esarete yeni bir Osman Batur Han
Bebekler bile vurulur beşiklerinde
Kana boyanır Türkistan.”
Evet, bugün ”Bir mağara devrinden arta kalan insanlar”, yüz yıllardır Türk toprağı olmuş Kerkük’te, Musul’da ve Telafer’de benim kan kardeşlerime kan kusturuyorlar. Ansızın kurşunlarla, bombalarla şehit edilen Türkmen kardeşlerimin başsız cesetleri sokaklarda sürükleniyor. Dünya da ağzını açmış sessizce seyrediyor.
Daha dün, Telafer’de bir pazaryerinde patlatılan canlı intihar bomba ile otuz dört Türkmen şehit oldu. Pazaryeri sanki bir cehenneme döndü; kollar, bacaklar, başlar, savruldu sağa sola. Cansız bedenler düştü kara toprağa. Çok sayıda çelik-çocuk, yaşlı-genç, kadın-erkek de yaralandı. Yaralanlardan durumu kritik olanlar uçakla Türkiye’ye getirildi ve şu anda Gata’da tedavi ediliyor.
İşte bu katliamı Yavuz Bülent Bakiler şairimizin dediği “Bir mağara devrinden arta kalan insanlar” yapıyor.
Her ne kadar mekân olarak bize çok uzak olsa da, sevgileri ve yerleri kalbimizin en güzel köşesinde, ruhumuzdan ve beynimizden hiç çıkarmadığımız Ata toprağımız Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Kardeşlerimize, Kızıl Çin, Medeni denen Milletlerin gözlerinin önünde 26 Haziran 2009 tarihinden itibaren adeta Başkent Urumçi sokaklarında bir soykırım yapıyor;özgürlük savunucuları ve insan haklarından hiç taviz vermeyen sözde batı medeniyetinden, ABD’den, Birleşmiş Milletlerden tıs yok..
Hani nerede diğer Türk Devletleri?
Hani nerede Müslüman Arap kardeşlerimiz?
Hani Nerede İslam Birliği?
Hani nerede diğer Müslüman devletler?
Hepsi dut yemiş bülbül gibi susuyorlar.
Sussunlar!...
Bir gün böyle bir felaket başlarına gelince onlarda anlayacaklar.
Sadece ve Sadece Gür bir ses Türkiye Devleti’nin Cumhurbaşkanından ve Başbakan’ından çıkıyor .
“BU Vahşeti Durdurun” diye tepkiler yağmaya başlıyor Türkiye’nin semalarından. Türkiye’de yaşayan necip Türk Milleti’nin Doğu Türkistan’a ve Gök Bayrağa Sevdalılardan çıkıyor bu ses. Benim milletim hiç olmazsa Kızıl Çin’in Elçiliklileri önünde protesto yapıp, siyah çelenk koyuyor, meydanlarda mitingler yaparak, gök bayrağı sallıyor ve “Uygur Türkleri yanınızdayız. Size yapılan zulüm bize yapılmıştır. Kızıl Çin Doğu Türkistan’dan defol” diye pankartlar taşıyor, tepkisini gösteriyor.
Müslüman Müslümancın kardeşidir.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diye bir atasözümüz var. Bu mudur sizlerin anladığınız Müslümanlık, kardeşlik; ey Müslüman Devletler.
Bakın!.. Şair “Bebekler bile vurulur beşiklerinde /Kana boyanır Türkistan.” Diye feryadı figan ediyor. Nice masum yavrular alınlarından vuruluyor. Bine yakın ölü var deniliyor. Haberlerde seyretmiştir sinizdir; cesetler sokaklarda sahipsiz nice Uygur Türkü kanlar içinde yatıyor. Ölenlerin yüz sekseni kafasından vurulmuş. Yaptıkları bu katliam yetmemiş gibi hayâsızca “Suça karışanlar kurşuna dizilecek. Sokağa çıkanların, kafasını uzatanları vurun” diye emirler veriliyor.
Dün yine iki Uygur genci kafasından vurularak şehit edildi.
.
Yarabbi, bu zavallı ve çaresiz Uygur kardeşlerimize yardım et.
Bizler burada onlara hiçbir şey yapamamanın ezikliği içinde kahroluyoruz.
Sen Büyüksün. Sen Kadirsin.
Sen zulmedenleri affetmezsin; Uygur kardeşlerimize zulmedenleri cezalarını bu dünyada ver Yarabbim.
Sen mazlumları korursun Yarabbim; Uygur kardeşlerimizi kanatları altına al, onları koru.
Uygur kardeşlerimizi bu Cehennem azabından kurtar; kendi vatanlarında Cehennemi değil, Cenneti yaşat Yarabbim.Amin.
Bir daha böyle bir katliamı bu MİLLETE yaşatma Yarabbim. Amin.
Bu katliamı yapan Yedi Başlı Kızıl Yılanları’da kahret Yarabbim.Amin.
Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de şehit edilen binlerce Uygur Türk kardeşlerime Allah’tan rahmetler diliyorum.
Türk Dünyasının Başı Sağolsun.
Şükrü BİLGİLİ
YORUMLAR
Orada öyle oyunlar var ki, sadece insanların ismi, dili, dini değil ülkelerinin adı bile değiştiriliyor…
Hatta Doğu Türkistan İslam dünyasından ve Türk dünyasından koparılmak için “Sincan” ismi ile tanıtılmış, Çin’in bir oyunu olarak da “bu isim” dünyaya kabul ettirilmiş... maalesef Türkiye Cumhuriyeti Devleti de “Sincan” ismini kabul etmiş, kullanır olmuştur.
( “Kazanılmış topraklar” anlamına gelen Sincan’ı “kazanç” hanesine kaydeden Çin’in mütecavizliği karşısında bile bile suskun kalanların ve “Sincan’ın” inadına ‘ DOĞU TÜRKİSTAN’…)
Geçenlerde, bir genç bana,“Uygur Türklerine yapılan bu zulmün nedeni, Türk oldukları için mi, yoksa Müslüman oldukları için mi?” diye sordu…
Kısa bir sohbetten sonra da kafasını meşgul eden asıl şeyin bu zulme duyarsız kalan “Müslüman devletler” olduğunu gördüm.
Doğu Türkistan’da yaşananlar insanlık sorunuyken, sadece Türk’ün sorunu gibi bakılıp, sessiz kalındığını, oradaki insanların inançlarından dolayı da zulme uğradığı bilindiği halde İslam ülkelerinin bile tepkisizce seyrettiğini konuşurken tekrar aynı soruyu sordu:
“Türkler, Türk oldukları için mi Müslüman oldukları için mi zulme uğruyor?”
Bu ne çelişkidir ki… Çinliler, “Uygur Türklerini” İslam devleti kurmakla suçluyor ve yaptıklarına kılıf uydurmak için batıya: “Uygur Türkleri, İslam devleti kurmak istiyorlar” diyor da yinede İslam âlemi sessiz kalıyor.
Eğer oradaki insanlar bütün bu başkaldırıyı İslam devleti için yapıyorlarsa bu harekete sahip çıkacak çıkması gereken en başta “Arap” Müslümanlar değil mi?
Türk Müslüman’ı, Arap Müslüman’ına sahip çıkıyor “hepimiz Filistin’iz” diye bağırıyor da… Müslüman âlemi “Müslüman Türk’ü “görmezden geliyorsa, İşte bu noktada o gencimize cevap vermekte güçlük çekiyorsunuz.
Belli ki Arap, “Müslüman ve din kardeşliği” tanımını kendine göre yapıyor… Arap olamayana Müslüman olarak bile bakmak istemiyor.
Anlaşılıyor ki, Türk’e hazımsızlık sadece ‘Çin’de değil.
Bizim Arap ve diğer Müslümanlardan farkımız, Millet tanımında dinin birleştirici yanını ortaya çıkarmamız oluyor..
Bu yüzden değil mi ki Atatürk’le beraber, millet bilincine varırken “Müslüman kimliğimiz” “inancımız” en önemli kuvvetimiz, desteğimiz olmuştur.
Elbet bu iki kimliğimizi birbirinden ayırmak demek, batı emperyalizme karşı bazı cephelerde zayıf düşmek, daha kolay lokma olmak, parçalanmak demekti…
(Nitekim sadece Anadolu’da değil, daha sonraki süreçlerde dünyada da bu konuda zaafa düşen Türkler ezilmiş, yok edilme durumuna gelmiştir.)
Doğu Türkistan’da bir kimlik savaşı var. Millet olma bilinci var. Yok, edilmeye karşı var olma savaşı var. Orada hem İslam, hem de Türk olmanın sorumluluğunu taşıyarak, dünyanın en büyük gücüne karşı dik durma kararlılığı var.
( Çin sahip olduğu ekonomik güçle dokunulmazlık zırhına bürünse de nafile…galiba bu başkaldırı artık durmayacak.)
Belki de bu “Çin’i” tehlikeli bir sona sürükleyecek…
Sovyet Rusya kapalı kapılar ardında neydi ne oldu! Yıkılınca çöplerini atacak yer bile bulamadı!
Hele hele ekonomisi sadece ucuz insan gücü ile dönen bir devletse!
Ucuz insan gücü olarak kullandığı Türkleri kaybettiği an tıpkı Sovyet Rusya gibi Çin de kaçınılmaz sona gelecektir.)
Bu yazı ile bir çelişki ile yedi doğrunun altını çizdim(?)
saygılar..