- 4188 Okunma
- 48 Yorum
- 0 Beğeni
Risaleyi Nuru anladınızmı?
Çevreme baktığımda, insanlar risaleyi övmekte, sevmekte, muhteşem birşey olduğunu söylemekte. Biraz irdeleyince, daha doğrusu’ içinde ne yazıyor? ’ diye sorduğumda suspus kaldıklarına şahit oluyorum. Acaba nasıl oluyor da içinde daha ne geçtiğini bilmedikleri bir kitabı övebiliyorlar şaşıyorum doğrusu.
Öyle ya biri size gelecek, diyecek ki’ Bir kitap var muhteşem güzel! ’ ve siz soracaksınız ’ Içinde ne anlatılıyor bu kitabın? ’.
Cevap veremiyor, susuyor kalıyor. Şimdi aklı başında bir insan dönüp demezmi:’ Yahu kendin okumadın, ne diye övüyorsun bana bu kitabı? ’.
Tüm Nurculara, Fethullahçılara soruyorum ’ Siz hergün Risale okumakla mahkum olduğunuz halde içinde ne yazıyor anlayabildinizmi? ’
Yüzde yetmişi (belki de daha fazlası) suspus kalacaktır, çünkü Risaleyi Nur anlaşılır bir kitap değil! Bunu Şakirtler pek ala bilir, bunun içindir ki türkçeye halen çevirilmemiştir. Şimdi şansımıza Almanya da ikametimiz olduğu için, Risalenin Almancasını okuyabiliyoruz.
Evet evet, şaşırmayın! Risale Almancaya çevirilmiş ama modern türkçeye halen çevirilmemiştir! Ilginç değilmi? !
Risalenin Almancasını, eski osmanlıca yazılmış olan ile karşılaştırdığınızda karşınıza çıkan tablo korkunç.
Kitap birbirine uymuyor!
Yani Almancasında bazı pasajlar eksik, yahut alakası olmaz bir şekilde yazılmıştır. Sizce acaba niye böyle yapılmıştır? Cevabı sizin yorumunuza ve vicdanınıza bırakıyorum.
Gelelim şimdi yine Risaleyi Nuru anlamaya. Şuna emin olabilirsiniz ki, şayet Risaleyi Nuru bugünkü türkçeye tercüme ederlerse, yüzde elli nurcu arkadaşlar bu cemaatden ayrılacaktır. Önlerine serilen ne olduğunu bilmediklerinden, daha da ötesi şakirtlerin söylediklerine ve Hocaefendinin sözlerine kanarak risalenin içini bildiklerini sanıyorlar.
Şunu öncelikle kafanıza sokun; Hoca efendi size Risaleyi anlatmıyor, kendini anlatıyor!
Aksini iddia eden çıksın karşıma! Fethullah Gülen sitesine bir gidin ve yazılara şöyle göz atın, bakın bakalım neyi anlatıyor orda.
Bir küçük misal vereyim. Şimdi kalkıyoruz hep beraber, Fethullah Gülen sitesine gidiyoruz. Risaleyi Nuru arıyoruz ve ne buluyoruz?
Hiç! Acaba Gülen risaleyi nuru niçin sitesine almamiş? Yahut aldı da benmi görmedim? Yada belki bir köşede saklıdır, ben görememiş olabilirim.
Gülenin bu hareketi ne kadar samimi geliyor size? Buna siz karar verin..
Gelelim Risaleyi anlamaya. Bildiğimiz gibi hergün cemaatdekiler, yani Nurcu ve Fethullahçılar, Risaleyi nuru okumakla mükellef tutuluyorlar. Bu arada Nurcu kesim biraz daha şanslı çünkü onlar Risalenin bazı parçalarını okuyabiliyorlar, Fethullahçılar ise hocanın kitabları ve kasetleri ile gün geçiriyorlar. Nitekim Risaleyi adam anlamıyor ki okusun. Anlasa zaten bir dakka durmaz orda, cemaatı anında terk eder!
Soruyorum , niye modern türkçeye halen çevirilmedi Risaleyi Nur! Niye insanlara eziyet edipte eski osmanlıca ile okutuyorsunuz?
Modern Türkçeye çeviripte halkımıza kolayca anlamasını sağlasanız daha iyi olmazmı acaba?
ALLAHIN kitabı kuranı kerim bile türkçe meal verilebilirken, acaba Risalede niye olmuyor bu?
Almancaya çevirirken niçin bazı yerleri yanlış çeviriyorsunuz ve almancaya çevirilebilen bir kitap nasıl oluyorda modern türkçeye çevirelemiyor? Bakın şimdi, siz çevirmediğiniz için ben birkaç demet sunup kendim çeviri yapacağım ve sizler bunu mecburi kabul edeceksiniz. Aksini iddia etmek icin siz çevirmeniz gerekecektir.
Modern Türkçemizde Risaleyi Nur! Siz karar verin ne kadar islama uygun imiş yahut değil imiş.
“...Lozan Muahedesinde söz veren ve pek şiddetli ve dehşetli hücumlarına rağmen hiçbir hakiki Müslüman Türk’ü Protestan yapamayan ve Millet–i İslam için pek zararlı olduğunu ef’aliyle ispat eden ve Hadis– Şerif’in haber verdiği o müthiş şahıs kendisi olduğunu(yani Deccal, y.n) hayat ve mematiyle gösteren Mustafa Kemal’e bir mahrem eserde ‘din yıkıcı Süfyan’ dediğimizi (...) ”
(Emirdağ Lahikası I,50–51; Yirmiyedinci Mektuptan Mahkeme–i Kübra’ya Şekva ve Müdafaatın Bir Haşiyesi olan Parçanın Hülasasıdır, Ayrıca Müdafaalar, 226–227)
“Ölmüş gitmiş dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir Hadis–i Şerif’in ihbariyle Kur’an’a zararlı bir adam çıkacak demiştim.Sonra Mustafa Kemal’in o adam olduğunu zaman gösterdi.
(Emirdağ Lahikası I/278,Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reis–i Cumhur’a ve üç makama gönderilen istida)
Yani Said Nursi burda Mustafa Kemal Atatürk´ümüzü ’ Deccal ’ ve ’ Din yıkıcı Süfyan’ diye adlandırıyor! Yorumları size bırakıyorum..
**
Sözler, 645-646’da geçen;
“Nur Risaleleri de 23 senede tamamlandı.”
Ne tesadüf, Kuran da 23 senede tamamlandı...Birşey karıştırmış olmasın?
**
Şualar, Birinci Şua, Yirmi dördüncü Ayette geçen;
“Kur’an’ın gizli hakikatleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor! ! ...”
Sormak gerekir, nedir bu gizli hakikatler? Bu söz kuran ile çelişiyor, bakın kuran ne diyor.
Maide Suresi 92 Allah’a itaat edin, resule itaat edin, sakının. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin: Bizim resulümüze düşen sadece apaçık bir tebliğdir.
Yusuf Suresi 1 Elif, Lâm, Râ. O apaçık, apaydınlık Kitap’ın ayetleridir bunlar.
Hicr Suresi 89 Ve de ki: ’Ben, evet ben, apaçık konuşan bir uyarıcıyım! ’
Şuara Suresi 2 İşte sana gerçeği apaçık gösteren Kitap’ın ayetleri...
Ya-sin Suresi 69 Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kur’an’dan başka şey değildir;
Said Nursi nin sözleri ile bu ayetleri nasil bağdaştıracağız şimdi? Kuran diyor ki ’ Apaçık bir kitabım ben’
Said Nursi diyor’ Gizli hakikatleri bana indi’.
Ben kuranı tercih ederim, siz hangisini tercih edersiniz?
**
Şualar, Birinci Şua, Yirmi ikinci Ayet ve Ayetler, c. I, s. 841’de geçen;
“Resailin Nur denilen otuz üç aded Söz ve otuz üç aded Mektub ve otuz bir aded Lem’alar, bu zamanda, Kitabı Mübin’deki âyetlerin âyetleridir”.
Bu iddia islam terminolojisine göre apaçık küfürdür...Üstadınızın dediği şudur’ Risale Ayetlerden ayetdir! ’.
Kitabi Mübin ne olduğunu açıklamama gerek yoktur.
Yani Said Nursi şöyle diyor tam mana olarak geri verecek isek:
’ Risaleyi nur denilen 33 adet söz ve 33 adet mektup ve 31 adet lemalar, bu zamanda kuranda ki Ayetlerin ayetidir’
Yani Risale kuran olmuş oluyor. Buyrun kabul edin nasıl edecekseniz!
**
Şualar, On Birinci Şua, c. I, s. 985.de geçen;
“Risale-i Nur bu asırda, bu tarihte bir “urvet-ül vüska”dır. Yani çok sağlam, kopmaz bir zincir ve bir “hablullah” yani Allah’ın ipidir.”
Bu söze göre yine Risale Kurandır..Nitekim Kuranı Kerimde ALLAH şöyle buyurmaktadır:
Ali İmran Suresi 103 Hep birlikte Allah’ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın.Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O’nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz.Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı.Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.
ALLAHIN ipi kurandır, peki nasıl oluyor da Risaleye ALLAHIN ipi diyebiliyor? Acaba Said Nursi bu ayeti bilmiyormuydu? Yoksa biliyordu da bile bilemi böyle dedi?
**
Said-i Nursi, “Sikke-i Tasdik-i Gaybi” adlı risalesinde kendi yazılarını Kuran’la özdeş sayar, kendini Allah’la konuşan peygamberle eş tutar. Nitekim şöyle bir yorum getirir:
“Risale-i Nur”u Allah Kuran-ı Kerim’de imzalamıştır. Basta Hz. Muhammet olarak Hz. Ali, Abdulkadir Geylani, Muhittin Arabi ve öteki büyükler de Risale-i Nur’a imza koymuşlardır.”
Modern Türkçede Said Nursi şunu diyor’ ALLAH kuranda Risaleye işaret etmiştir. Başta Hz Muhammed, Hz Ali, Abdülkadir Geylani, Muhyiddin Arabi ve öteki büyükler Risaleyi nura işaret etmişlerdir’
Kurani kerim bu söze ne der biliyormusunuz? Buyrun Kuranın kendi dilinden dinleyelim:
Bakara Suresi 79 Yazıklar olsun ki o kişilere ki, kitap’ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye, ’işte bu, Allah katındadır’ derler. Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden! Vay haline onların, kazanıp durdukları yüzünden!
Ali İmran Suresi 78 Onlardan bir zümre vardır, aslında kitap’tan olmayan birşeyi siz kitap’tan sanasınız diye, dillerini kitap’la eğip bükerler.O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler.Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
Kitab´ın da böyle diyen ALLAH, acaba nasıl oluyor da Risaleye işaret ediyor? Bu ayetlerle yukarıda ki Said Nursi´nin sözünü nasıl bağdaştırcaksınız?
**
Kendini böylece ilah yerinede koyan Said-i Nursi(Said-i Kürdi) , “Sönmez Risalesi”nde şu sözlerle “Risale-i Nur”u övmektedir:
“Risale-i Nur Kuran’ın aynasıdır, bir mucize niteliğindedir… Risale-i Nur’a kimse karşı koyamaz; onunla boy ölçüşemez, hiçbir kitap ona denk tutulamaz.”
Türkçesi: Risale Kuran´ın aynasıdır, Risale bir mucizedir..Risaleyi nura kimse karşı çıkamaz, onunla boy ölçüşemez ve hiçbir kitap ona denk tutulamaz’
Diyorum ki bu apaçık küfürdür. Niyemi? Çok basit.
1) Tartışılmaz tek kitap vardır oda Kuran´dır!
2) Mucize ALLAH tarafından verilir, Risale ALLAH tarafındanmı verilmiş Said Nursiye?
3) Acaba Ibn arabi, geylani gibi din alimlerinin yazdığı kitaplar Risale kadar değilmidir de, Said nursi hiçbir kitap buna denk tutulamaz diyor?
4) Kuranin aynası Kurandır! Bu kadar basit birşeyi nasıl olurda bilmez Said nursi? ! Risaleyi Kuranla kıyaslamak apaçık şirktir!
Bakın ALLAH ne diyor:
En’am Suresi 114 Allah size kitap’ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.
Yunus Suresi 35 Şunu da söyle: ’Ortak tuttuklarınızdan kim var hakka götüren? ’ De ki: ’Allah götürür hakka. Hakka götürebilen mi izlenmeye daha layıktır yoksa kılavuzlanmadıkça yolu bulamayan mı? Peki, ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz siz? ’
Yusuf Suresi 40 ’O’nun yanında nelere kulluk ediyorsunuz? Sadece bir takım isimlere ki, adlarını siz ve atalarınız koymuştur. Onlar hakkında Allah, hiçbir kanıt indirmemiştir. hüküm yalnız Allah’ındır. O, yalnız ve yalnız kendisine kulluk etmenizi emretti. Eskimez ve pörsümez din işte budur. Ama insanların çokları bilmiyorlar.’
Ahkaf Suresi 32 Allah’ın davetçisine uymayan, yeryüzünde hiç kimseyle yarışamaz/hiç kimseyi âciz bırakamaz. Böylesinin, Allah dışında/Allah’ın davetçisi dışında evliyası da olmaz. Böyleleri apaçık bir sapıklık içindedir.
Rad Suresi 16 De ki: ’Göklerin ve yerin Rabbi kim? ’ De ki: ’Allah.’ De ki: ’O’nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller.’ De ki: ’Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah’a, tıpkı O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi? ’ De ki: ’Allah’tır her şeyi yaratan, O’dur Vâhid ve Kahhâr olan.’
Kurandan başka Hüküm koyucumu arıyorsunuz diye apaçık meydan okuyor. Peki bu durumda yukarıda okuduklarımız, yani Risale Kuran´ın aynası nasıl olacak? Nasıl bağdaşacak o söz şu ayet ile? !
**
Said-i Nursi’ye göre Risale-i Nur, kendisine Allah’ın isteği üzerine dolaysız olarak indirilmiştir. “Bediüzzaman Cevap Veriyor, 1960” adlı yazıda “Risale-i Nur, Said-i Nursi’ye Allah tarafından verilmistir.” denmektedir.
Şimdi Iskender Mihr gibilerine gülüp geçiyorsunuz ya, buyrun Said Nursi bu yazısında Risalenin kendisine ALLAH tarafından verildiğini iddia ediyor.. Yorumu size bırakıyorum.
**
Ve nihayet şunuda söylemiştir:
Risale-i Nur’un “Hizmet Risalesi” de geçen şu sözlere bakalım:
“Risale-i Nur’a itiraz edilemez. Yapılacak her itiraz en ulu kişilerden, Kutbu’l Azam’dan da gelse aldırış edilmemeli.”
İslam terminolojisinde Kutbu’l Azam peygamber demektir.
Yani Said Nursi şöyle diyor modern türkçede:’ Risaleye itiraz edilemez. Yapılacak her itiraz en ulu kişilerden, Peygamberden dahi gelse aldırış etmeyiniz! ’...
Kısaca şu manaya getiriyor. Peygamberler ile Risale çelişirse, siz onlara aldırmayın. Risale daha doğrudur..
Vicdanınıza soruyorum, bu sizce apaçık küfür değilmidir acaba?
**
Said-i Nursiden bır örnek daha:
’Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur, rahman ve rahim olan Allah’ın bir indirişidir. Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur’un indirilişi aziz ve hakim olan Allah’tandır.”
Söz söylememe sanırım gerek yoktur, Risale için kimden inmiş diyor? Evet ’ ALLAH’tan....Yani aslında Said Nursi bir peygamber, siz nasıl bilemediniz bunu. Öyle ya, kitab inen biri Peygamber olur, yani ALLAHIN Resülü!
Saide Risale indiğine göre ALLAH´tan, o zaman Said Nursi resül olmuş oluyor.
Demek ki (haşa) Muhammed Mustafa (salatü selam olsun ona) son resül değil imiş...
**
Şimdi söyleyin bakalım, risaleyi nuru anlıyormusunuz?
Yani okuyupta bu yukardaki gösterdiklerimi biliyormuydunuz?
Bunu sizlerlen Risale okuyanlar okudularmı?
Sizlere bu pasajları gösterip, bakın kuran ile çelişiyoruz dedilermi?
Sanmayın ki bu bitti..Bu sadece bir başlangıç, daha bunun gibi binlerce sözleri vardır.
Ve Mustafa Kemal Atatürk´ün sözü ile sona gelmek istiyorum.
“Türk ulusu daha dindar olmalıdır. Yani bütün yalınlığıyla dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam ona da öyle inanıyorum. Bilince ters, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor. Oysa Türkiye’ye bağımsızlığını veren bu Asya ulusunun içinde daha karışık, yapay, boş inançlardan ibaret bir din daha vardır. Ancak bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Onlar aydınlığa yaklaşamazlarsa kendilerini yok ve mahkum etmişler demektir. Onları da kurtaracağız.”(Mustafa Kemal ATATÜRK)
Mustafa Çelebi
YORUMLAR
“Darda kalmış kişi dua ettiği zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hâkimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz..” (Neml 27/62) “De ki, Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım; onlar, sıkıntınızı ne gidermeye, ne de bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler. (isrâ 17/56) ayetlerini hatırda tutarak aşağıdaki bölümü okuyalım.. Sikke-i Tasdik-i Gaybî’de geçen bir şiirde: “Cürmümüzle külhan gibi pürnârız, Dert elinden hem her gün zâr u zârız. Affet bizi madem sana hep yârız, Ey nur-u rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur! Çevrildi ateşle bu koca dünya, Bir cehennem gibi kaynadı derya. Yetiş imdada ey şâh-ı evliya! Ey bu zamanda rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!” Risalei nurlar sığınılacak, af dilenecek makam, âlemlerin rahmeti olarak gösterilmektedir. Bu şiir yukarıdaki ayetlere ve Kur’ana göre şirktir. Çünkü af istenecek, sığınılacak, yardım istenecek Risale değil Allah; alemlerin rahmet nuru Risaleler değil Kur’an-ı Kerim’dir.
(Hilmi Polat ilahiyatci)
Üstadin ama kutsiyet diye acikliyor risaleyi..
devamida var asayimmi? Asayim dur :)
Hz. Ali’nin Risaleyi şefaatçi kılıp yardım istediği iddiası “Allah’tan başka bir dostunuz ve şefaatçınız yoktur. Düşünüp öğüt almıyor musunuz?” (Secde 4)
“De ki: Göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı bilmez. ” ( Neml, 65)
Allah’ın kitabındaki bu ve benzeri ayetleri bizden de iyi bilen Hz. Ali acaba Said-i Nursi’nin dediği gibi yapmış mıdır? Bakalım bu konuda Said-i Nursi ne diyor?
Şuâlar, On Beşinci Şuâ’da Hz.Ali’nin gaybı bildiği ve Risaleden yardım istediği geçer; “ Birinci Kelime لا إله إلا الله tır. Bundaki hüccet ise matbu’ Âyetü’l-Kübra Risalesidir. O emsalsiz hüccetin harikalığı içindir ki; İmam-ı Ali (R.A.), Nur’un eczalarından haber verdiği sırada وبالآية الكبرى أمني من الفجت (Ayetül Kübrâ hakkı için beni ani ölümden koru) deyip o Âyetü’l-Kübra’yı şefaatçı yaparak…” Bu iddia, Hz. Ali’ye (r.a.) atılmış bir iftiradır; çünkü Hz. Ali Allah’ın Kitabını en iyi bilenlerdendir. Hz. Ali, şahadeti ile bitecek olayların bile sonuçlarını kestirememişken, kendisinden yüzyıllar sonra gelecek bir adamdan ve onun risalelerinden haber verecek… Üstelik onca sıkıntısının arasında oturacak ebced ve cifir hesapları yaparak, bu kitaplardan yardım isteyecek.
***
Said-i Nursi’nin Kıyamet tarihini belirtmesi
Allah; “Kıyamet vakti yaklaştı. Allah’tan başka onun vaktini bilen de yok.” (53/57-58)
buyurduğu halde Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, Birinci Şuada; “.. Ve’l-ilmu indallahi lâ ya’lemu’l-gaybe illallâhu Hattâ ye’tiyallahu bu emrihi (şedde sayılır) fıkrası dahi, makam-ı cifrîsi bin beşyüz kırkbeş (1545) olup kâfirlerin başında kıyamet kopmasına îmâ eder… Bu îmalar gerçi yalnız bir tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil, fakat birden ihtar edilmesi bana kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat’î tarzda kimse bilmez; fakat, böyle îmalar ile bir nevi kanaat bir gâlip ihtimal gelebilir. (…)” denilerek Allaha şirk koşulmaktadır.Said Nursî’nin, hesap aralarına “Allah’tan başka, hiç kimse gaybı bilmez” anlamına gelen “lâ ya‘lemu’l-gaybe illallâhu” cümlesini koyması, adeta fasıkların büyük günahları bile bile işlerlerken “tövbe, tövbe” demelerini andırmaktadır.
***
Ve sen diyorsun ki kutsal degildir..
Bu arada Tefsir türkce yorumdur!
Ahsenel tefsir kelimesini kuranda aramani tavsiye ederim..Bak bakalim ALLAH tefsiri kime yazdirtiyormus!
Kaldi ki tefsir ise risale, o zaman üstadiniz nicin risaleyi " ALLAHTAN" aldigini iddia ediyor. Bizim bildigimiz tefsirler, insan yorumudur...Yoksa elmalidami ALLAHTAN aldi iddiasini savunuyorsunuz?
:))))
RUH HASTASI OLAN RUH HASTASI DEMEK NE ZAMAN HAKARET OLMUŞ..
DEDİM YA CEHL-İ MÜREKKEP DERECESİNDE CAHİL OLANA KARŞI SUSMAK LAZIM.. BİLMEDİĞİNİ BİLMEYECEK KADAR CAHİLSİN.. VE BEN SUSACAM.. ÇÜNKÜ AKLIN HALEN YAZDIKLARIMA ERMEMİŞ..
AKLININ ERMESİNEDE ŞAŞMADIM ZATEN.. KALKIP BANA HALEN AYNI DELİLSİZ MESNETSİZ ŞEYLERİ YAZIYOR VE İFTİRAYA DEVAM EDİYORSUN..
SENİN GİBİ TARİHTEN BİLİMDEN AKILDAN UZAK KİMSELERE CEVAP YAZACAK KADAR BOŞ VAKTİM YOK BENİM..
AMA BELLİKİ SENİN BOLCA VAKTİN VAR.. UĞRAŞACAK BAŞKA BİRŞEY BULMADIGIN İÇİN ANCAK GÜNEŞE BALÇIK ATMAYA ÇALIŞIYORSUN..
BAK BENCE BOŞ VAKTİNİ DEĞERLENDİR.. KALK GİT BİR TARİH KİTABI AL OKU.. YA DA NE BİLİM DİNİ KİTAPLAR,DÜŞÜNCE KİTAPLARI FALAN.. OLMADI BİR ROMAN AL ONU OKU.. AMA BÖYLE GEVEZELİK YAPMA.. SENİN ZİHİNSEL PERFORMANSINI DÜŞÜRÜYOR BUNLAR.. AKIL HASTASI OLUYOSUN.. ZANA YAZIK OLUYOR..
HA RİSALE-İ NUR KUTSAL MIDIR DİYON.. RİSALE-İ NURLAR ELBETTE KUTSAL DEĞİL.. KUTSAL OLAN KUR'AN'DIR.. AMA KALKIP BİDE SANA TEFSİR NEDİR? NASIL TEFSİR YAZILIR? RİSALELER NİYE BU KADAR ÇOK OKUNUYOR? GİBİ SORULARINA CEVAP YAZAMAYACAK KADAR MEŞGULUM.. KALK GİT KİTAP AL KENDİN OKU, KENDİN ÖĞREN.. BENİM ELİMDEN BU KADAR GELİR..
BAK BU YAZINLA İLGİLİ BU SON YORUMUMDU.. DEDİĞİM GİBİ SENİN GİBİ ÇOK FAZLA ÇÖPE ATACAK VAKTİM YOK BENİM..
1) Sizlerde birbilerine karsi " Ruh hastasi" diye hitap etmek küfür degil ise, bence edebinizi bir daha gözden gecirmeniz gerekir diye düsünmekteyim..
2) Mustafa Sabrinin onu yazmadigina dahil sözler nurcularin kendi cevrelerinden ortaya yayilmistir. Ben bilemicem kim yazdi yahut yazmadi, ama bu yazi meydanda.
3) Diyanetin Nurculari tenkit eden 1965 senesinde yazilan yaziyi ne yapacagiz?
4) Cevsen ehli sianin olduguna dahil buyrun :
Cevşen, Farsça kökenli bir kelime olup, "bir tür zırh, savaş elbisesi" manasına gelmektedir. Terim manası Şii kaynaklarında Ehl-i Beyt tarikiyle Peygambere isnat edilip, Cevşen-i Kebir ve Cevşen-i Sagir olarak bilinen, metinleri birbirinden farklı iki duâyı ifade eder. Ancak Cevşen-i Kebir daha meşhurdur ve "Cevşen" denilince hemen ilk akla gelendir.(vikipedia)
***
Cevşen-i Kebir Türkiye�deki bazı Sünni müslümanlar arasında da ilgiyle karşılanmıştır. Duayı, A. Z. Gümüşhanevi, tarikatla ilgili Mecmuatül-ahzab adlı eserinde nakletmiş, daha sonra özellikle Risale-i Nur cemaati tarafından müstakil olarak birçok defa basılmış ve Türkçe�ye de tercümeleri yapılmıştır. Ayrıca Şii kaynaklarında zikredilen metinle bu eserlerdeki metin arasında bazı eksiklik veya fazlalıklar göze çarpmaktadır. Cevşen-i Kebir diye bilinen ve Musa el-Kazımdan itibaren imamlar yoluyla Hz. Peygambere nispet edilmiş bir hadis olarak rivayet edilen, yaklaşık 15 sayfalık metnin sahih olması mümkün görünmemektedir. Zira bu metin, bilinen bir olayı, bir kıssayı veya tarihi bir vakayı anlatan, hafızada tutulması kolay metinlerden farklı olarak, her kelime ve cümlesinin büyük bir titizlikle raptedilip tekrarlanması, Hz. Peygamberden alınıp rivayet edilmesi imkansız denecek kadar güçtür.
Duanın Sünni hadis mecmualarında yer almaması, ayrıca Şii hadis külliyatının ana kaynağı durumundaki Kütüb-i erbeada da bulunmaması, sadece dua mecmuaları gibi ikinci derecede kitaplarda mevcut olması da bu görüşü desteklemektedir.
Cevşen sahih değildir
(Diyanet)
***
diyanet vakfı islam ansiklopedisi cilt 7 sayfa 462-464'te de deniliyor ki ; cevşen-i kebir diye bilinen ve musa el kazım'dan itibaren imamlar yoluyla hz. peygambere nispet edilmiş bir hadis olarak rivayet edilen yaklaşık
15 sayfalık bir metnin sahih olması mümkün görülmemektedir. bu metnin sunni hadis mecmualarında yer almaması, ayrıca şii hadis külliyatının ana kaynağı olan kütüb-i erbeada'da bulunmaması, sadece dua mecmuaları gibi ikinci derecede kitaplarda mevcut olması da bu görüşü desteklemektedir. Türk Diyanet Vakfı islam ansiklopedisi, c:7, s:462-3-4
4) Sizin sahislariniz daha dogrusu üstadiniz kuran ile celisiyorsa , bende bunu acikca dile getiriyorsam, burdaki sorun bende degil üstadinizdadir! Kurani kerim bircok konuda apacik red eder risaleyi. Bunu sizlerde pek ala bildiginizdan halka herseyi okutmazsiniz. yalanmi :)
Anladigim kadari ile iyi egitim almis birisisin nurculuk hakkinda..Bu tür oyunlara öncelerdende sahit oldum...
Demek ki birileri seni cagirdi, eyvallah hosgelmissin.
5) Simdi gelelim asil soruya
Risaleyi nuri kutsalmidir degilmidir!
Bu soruyu cevap alana kadar tekrarlayacagim ..
vesselam!
NURCULUK ÜZERİNE AMAN HA AMAN YAZMAYI BIRAKMA.. YAZMAYI BIRAKMA Kİ RİSALE-İ NURLARIN NASIL HARİKA OLDUGU DAHA DA İYİ ANLAŞILSIN..
SİZİN GİBİ BİR CAHİL RİSALELERE BU KADAR SALDIRDIĞINA GÖRE DEMEK Kİ RİSALELERDE MÜTHİŞ HARİKALAR VAR.. MALUM YA MEYVELİ AĞACI TAŞLARLAR..
HA BAK ŞU PSİKOLOGA GİDİP TEDAVİ OLMA TAVSİYESİNDE GAYET CİDDİYİM.. GİDİN EMİN OLUN ZARARLI ÇIKMAZSINIZ.. ÇOCUKLUĞUNUZDA YAŞADIGINIZ TRAVMALAR SİZİ BU HALE YANE İSLAM DÜŞMALIĞINA GETİRMİŞ..
SAYGIYI HAK EDENLERE SAYGILARIMLA.. :))
:D BİRİNCİSİ SANA KÜFRETMEDİM.. SENİN ZAT- ALİNİ SANA ANLATTIM.. İBRET-İ ALEM OLMUŞSUN AMA FARKINDA BİLE DEĞİLSİN..
İKİNCİSİ YALANLARINI İBRET-İ ALEM OLSUN DİYE YAZDIM.. SEN EN İYİSİ BENİM YAZDIKLARIMA CEVAP VERMEYE ÇALIŞ.. (MUSTAFA SABRİ EFENDİNİN YAZMADIGI KİTABI ONA İSNAT ETMEK GİBİ BİR TERBİSİZLİĞİ AÇIKLA.. CEVSENE ŞİA MAHSULÜ BÖYLE BİRŞEY YOK DİYEREK PEYGAMBERİMİZE ATTIĞIN İFTİRAYI AÇIKLA.. )
ÜÇÜNSÜ SENİN YAZDIKLARINA GÖRE CEVAP VERSEYDİM EMİN OL BU KADAR HAFİF YAZMAZDIM..
SEN KALKIP İFTİRA EDEREK VE YALAN ATARAK TERBİYESİZLİK YAP..
ADETA BİZİM ŞAHISLARIMIZA HAKARET EDİP DEĞERLERİMİZİ AŞAĞILA SONRADA SAYGI BEKLE..
AYRICA CEHALETİNİ ALENEN GÖSTER SONARADA BANA NİYE CAHİL DİYORSUN DE.. BAŞKA BİR ARZUNUZ VAR MIYDI EFENDİM.. :D : D
ZATEN YAZIMDADA SÖLEDİM SENİN GİBİ AKIL VE RUH HASTALARINA CEVAP VERDİKÇE AZIYORLAR..
İSTEDİĞİN YALANI AT VE İFTİRALARINI YAZ.. SENİN GİBİLERİNİ GÜLEREK İZLEMEYE DEVAM EDECEM..
Tsk ederim efendim..Böylece nurculuk adina yazdiginiz su yazi ibreti alem olacaktir..Ben hic bir sekilde sizlerin sahsiyetine küfür etmis bir insan degilim. Elestirdigim konularda, uslubu dil ile aciklama yapabilirdiniz, ama her zaman oldugu gibi, ayni olay ile karsilasiyorum.
Ne zaman nurculari biraz köseye SIKISTIRSAM, hemenk sahsime karsi küfürler baslamistir.
Siz acaba küfür etmeden, sahsima karsi söz etmeden bir yazi yazamiyormusunuz? Yahut yazilan yaziyi tenkit edemiyormusunuz?
Demek ki edemiyormusunuz...
Dedik ya ibreti alem olsun!
Bu arada ben aslinda nurculuk üzerine yazmayi su aralar birakmayi düsünüyordum, ama bu kadar israr ediyorsaniz ee bizden de günah gitti..Insallah yarin yeni bir yazi ile karsinizdayim efendim :)
Saygimizin kiymetini bilenlere saygilarimla:)
AYRICA CEHL-İ MÜREKKEP OLANI KENDİ HALİNE BIRAKMAK ESASTIR.. ÇÜNKÜ BÖYLE BİR CEHALET AKIL VE RUH HASTALIĞIDIR.. EY KARDEŞLERİM BURDADA CEVAP YETİŞTİRMEYE KALKMAYIN. AKLI VE RUHU HASTA OLANA HİÇ BİRŞEY ANLATAMAZSINIZ..
BİR İNSANA OLUMLU YA DA OLUMSUZ TEPKİ VERİRSENİZ BU O İNSANA KARŞI İLGİ GÖSTERİR.. BU İNSAN KENDİSİNİN BEGENİLDİĞİNİ HİSSEDER.. BU SEBEPTEN DOLAYIDIR Kİ CAHİLE SELAM VERMEK BİLE ONUN CEHALETİNE YARDIM ETMEKTİR.. BU İYİLİK DEĞİL KÖTÜLÜKTÜR.. BU YAZILARI YAZANIDA KENDİ KENDİ HASTALIKLI DÜNYASINDA OLUŞTURDUGU HASTALIĞIYLA BIRAKIP İYİLEŞMESİ BEKLENMELİDİR.. UMULUR Kİ İYİLEŞİR.. VE DE KENDİSİNİN PSKOLOGA GİTMESİNİ VE TEDAVİ GÖRMESİNİ TAVSİYE EDERİM..
BU ELEŞTRİYİ MUHABBETÇİNİN RİSALE DEDİKLERİ YAZISI İÇİN YAPMIŞTIM.. BURDAKİ YAZISINI OKUYUNCA "YA RABBİ SEN BİZİ CAHİLLERDEN KORU" DEDİM.. BÖYLE BİR CEHALET İNSANLIĞA ZARAR.. RİSALELER HAKKINDA ATIP TUTMUŞ..
ÖNCE Bİ YALAN ATIYO SONRA KENDİ ATTIĞI YALANA İNANIYOR VE SONRADA UTANMADAN KALKMIŞ BİZİMDE O YALANLARA İNANMAMIZI BEKLİYOR.. AKLI 1960 LARDA KALAN BU GERİCİ ÖRÜMCEK KAFALININ YALANLARINA KARGALAR BİLE GÜLER..
CEHALET İKİ KISIMDIR.. BİRİNCİSİ CEHL-İ BASİTTİR Kİ BİLMEMEK DEMEKTİR. BU AYIPTIR. İKİNCİSİ CEHL-İ MÜREKKEPTİR Kİ KİŞİ BİLMEDİĞİNİDE BİLMEZ.. YAZINIZI OKUYUNCA HAYRETLER İÇİNDE KALDIM.. ÇÜNKÜ CEHALETİN BÖYLESİNE İLK DEFA ŞAHİT OLUYORUM.. SİZ BİLMEDİĞİNİZİ BİLMEDİĞİNİZ GİBİ BİLDİĞİNİZİ SANARAK VE DE BİRŞEYLER ÖĞRETMEYE KALKMIŞSINIZ Kİ BU AYIBI EN BÜYÜK ATEŞLER BİLE TEMİZLEMEZ.. BU AYIPLA YAŞAMAYA EBEDE KADAR MAHKUMSUNUZ.. YAZINIZDA O KADAR ÇOK YALAN YANLIŞ VARKİ NERESİNDEN TUTSAN AKIL İSYAN EDİYOR.. AYRICA KENDİ ATTIGIN YALANLARA İNANACAK KADAR BİR CAHİL OLMANDA AYRI BİRŞEY..
YAZINIZDA 3 AYDA NASIL BUNCA İLMİ ÖĞRENİR DEMİŞSİNİZ Kİ HERHALDE İNSANIN BEYİN YAPISINDAN DAHA HABERİNİZ OLMAMIŞAZCIK BİLİM DERGİLERİYLE İŞTİGAL ETMEYİ TAVSİYE EDERİM SANA.. BİNLERCE İNSAN İSTİSNASIZ BEDİÜZZAMAIN 3 AYDA İLİM TAHSİL ETTİĞİNE GÖZLERİYLE BİZATİHİ ŞAHİT OLMUŞLARDIR.. (Kİ BİLİMSEL OLARAK BU MÜMKÜNDÜR MİLYONLARCA İNSANIN TELEFON NUMARASINI VEYA ONBİNLERCE KİTABI EZBERE BİLEN İNSANLAR YAŞAMIŞTIR VE YAŞIYORDUR)
MUSTAFA SABRİYA AİT DEDİĞİNİZ KİTABI NERENİZDEN NASIL UYDURDUNUZ BİLMİYORUM.. AMA SÖZÜNÜ ETTİĞİNİZ KİTAP kitabın basıldığı tarihten 10 yıl önce vefat eden Osmanlı’nın son şeyhülislamı Mustafa Sabri durmayıp kabrinde kitap mı yazmış acaba.. Bekir Berk, Mustafa Sabri'nin oğluna ulaşarak bu yalanı ortaya çıkarmıştır. İş bu kadarla da bitmez. Kitabın 'sözde' basıldığı Biricik Basımevi de 1950'lerin başında kapanmıştır.
AKILLI KİŞİYE GEREKTİRKİ ÖNCE BİR ARAŞTIRSIN BÖYLE BİRŞEY VARMIDIR YOK MUDUR DİYE.. SENDE ARAŞTIRMA OLMADIGINI GÖREREK O MUSTAFA SABRİ'YE AİT DEDİĞİNİZ KİTABIN KİMLER TARAFINDAN YAZILDIGINIDA SÖYLİM BURDAN.Neşet Çağatay'ın başkanlığında Nurculukla Mücadele Komitesini kuran ve bu komitede İlahiyat'ın dekanı Hüseyin Gazi Yurtaydın, İbrahim Çubukçu, Bahriye Üçok, Hamdi Kasapoğlu gibi isimlerle beraber Neda Armaner YAZDI.. VARSA EĞER AKLIN, AKLINA SUNUYORUM..
MÜSLÜMAN İSEVİLERE GELİNCE KALKIP BURDAN SİZE MEZHEPLER TARİHİNİ ANLATAMAM Kİ ZERRE KADAR BU KONUDA BİLGİNİZ OLMADIGI YAZINIZ GÖSTERİYO.. AMA OLURDA MERAK EDERSENİZ EBU MUSA EL'EŞARİ'NİN İTİKADİ YÖNDEN SÖYLEDİKLERİNİ İNCELEYİN.. İMAM ŞAFİİ,HANBELİ VE MALİKİ MEZHEPLERİ İTİKADCA EŞ'ARİYYE MEZHEBİNDEDİR.. MÜSLÜMAN İSEVİ NASIL OLUYO ÖĞREN.. ÖĞRENKİ DÜŞÜNEN İNSANLARI KENDİNE GÜLDÜRME VE BEYİNSİZLERDE TEBRİK TOPLAYARAK KENDİNİ ALÇALTMA..
SAİD NURSİ'NİN BİLGİ KAYNAKLARINA GELİNCE BİLİMSEL OLARAKDA ARTIK KABUL GÖREN SINIRSIZ AKIL İLE GEÇMİŞTEKİ VE ŞİMDİKİ İNSANLARDAN NASIL YARARLANILDIGINI KALKIPTA BİLİMDEN ZERRE KADAR ANLAMAYAN İNSANA ANLATACAK HALİM YOK(Kİ BU HİÇ MATEMATİK BİLMEYEN BİRİNE SOYUT MATEMATİĞİ ANLATMAK GİBİ BİRŞEY) CEVŞEN BİDATTIR DEMİŞSİN AMA CEVŞEN İLE İLGİLİ HADİSLER SENİ YALANLIYOR BURDA BANA SÖZ DÜŞMEZ.. DİYANETİN RİSALE İLE İLGİLİ AÇIKLAMASINA GELİNCE 1960 darbesini yapanlar Diyanet'in başına Sadettin Evrin Paşa'yı vekil olarak getirmişti. DİNDEN ANLAMAYAN Bİ PAŞANIN ZAMANINDA ÇIKAN BİR AÇIKLAMADAN NE BEKLERSİN.. YÜREĞİN YETSEYDİ AKLIN ERSAYDİ DİYANETİN SONRAKİ ZAMANLARDA YAPTIGI AÇIKLAMALARI GETİRİRDİN 1964 DE YAPILAN YALANLARI DEĞİL..
KUR'AN İSTİSMARI İLE İLGİLİ DEDİKLERİNE DİYECEK SÖZ BULAMADIM.. YAPTIGIN ALINTILARI HANGİ KİTAPTAN ALMIŞSIN BİLMİYORUM AMA RİSALELERDEN ALMADIGIN KESİN. BENDEN PES, CEHALETİN BİLE BİR SINIRI VAR SEN O SINIRI BİLE AŞMIŞ BİR CEHALETTESİN..
BU NE KİTAPMIŞ DİYORSUN.. BENDE SEN NASIL İNSANSIN DİYORUM.. OKUMADIGIN BİR KİTAP HAKKINDA KALKIP YORUM YAPIYORSUN.. ŞUAN DÜNYANIN BİR ÇOK YERİNDE (HARVARD, EL EZHER, GİBİ BİR ÇOK ÜNİVERSİTE) DERS OLARAK VERİLEN, MAKALELER YAYINLANAN, SEMPOZYOMLAR DÜZENLENEN,EDEBİYATÇILARIN AĞZI AÇIK OKUDUKLARI BU KİTAPLARA SEN KALKMIŞ NE KİTAPMIŞ DİYON.. HADDİNİ BİL.. AKILDAN UZAK VE YALAN DOLANLARINI KENDİNE SAKLA..
Sayin Ramazan bey siz sanirsam , Nurcularin yaptigini bana yamalamaya calisimindasiniz.,
1) Kelimeyi Tevhitden Son kismini cikaran kim? Siz
2) Fatihadan bir ayeti degistiren kim? Siz
3) Ibrahim ayetinde kafirler konusu cok sert deyip , ilim islam altinda , ayeti tahrif eden kim? Yine siz
4) Isa gelecek diye Adnan Oktar ( nami diger Harun Yahya ) ile is birligi icinde olan kim? Siz ( Adnan Oktar bir zamanlarin motorcusu)
5) Insanlara yardim ediyoruz diye, Deniz Feneri diye bir kurum cikaran ve halki soyan kim? ee yine siz...
Kurani kerimden tek bir ayeti degistirdi isem , ALLAH beni cehennemde yakacaktir! Yok öyle birsey yapmadi isem, siz iftira atmis oluyorsunuz ki, bence hemen tövbe edin!
Simdi gelelim kitap konusuna.. Kuranin yaninda baska kitap ariyorsaniz, ALLAH size MÜSRIK der!
Bakara Suresi 79 Yazıklar olsun ki o kişilere ki, kitap'ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye, "işte bu, Allah katındadır" derler.Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden!Vay haline onların, kazanıp durdukları yüzünden!
Bakara Suresi 101 Allah katından kendilerine, ellerinde bulunanı tasdikleyici bir resul geldiğinde, kitap verilenlerden bir fırka, Allah!ın Kitabı'nı hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.
Bakara Suresi 159 İndirdiğimiz açık-seçik delillerle, kılavuz mesajı; biz onu kitap'ta insanlara ayan-beyan gösterdikten sonra gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar lanet eder.
Bakara Suresi 174 Allah'ın kitap'tan indirdiği şeyi gizleyip onu basit bir ücret karşılığı satanlar, karınlarında ateşten başka bir şey yemiş olmazlar.Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacaktır, onları arındırmayacaktır da...Onlar için korkunç bir azap vardır.
Ali İmran Suresi 23 Şu kendilerine kitap’tan pay verilmiş olanlara bak, aralarında hüküm vermesi için Allah’ın Kitabı’na çağrılıyorlar da içlerinden bir zümre yüz çevirerek dönüp gidiyor.
Ali İmran Suresi 78 Onlardan bir zümre vardır, aslında kitap’tan olmayan birşeyi siz kitap’tan sanasınız diye, dillerini kitap’la eğip bükerler.O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler.Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
Ali İmran Suresi 100 Ey iman sahipleri!Kendilerine kitap verilenlerden bir zümreye boyun eğerseniz sizi, imanınızdan sonra kafirler haline getirirler.
Ali İmran Suresi 187 Allah, kendilerine kitap verilenlerden şu yolda misak almıştı: “Onu insanlara mutlaka açık-seçik bildireceksiniz, onu saklamayacaksınız.”Ama onlar kitap’ı sırtlarının gerisine attılar, basit bir ücret karşılığı onu sattılar.Ne kötü şey satın alıyorlar!
Bu ayetleri begenmiyorsan, bana hangi mealciden istiyorsan onu söyle.. Arapca türkce karsilastirmasi yapalim, bir bakalim verdigin mealmi dogru yoksa bu benim verdiklerim mi..
Senin hatirin icin, Said Nursinin Risalesi üzerine bir yazi daha yazacagim, kaynak olarak Hilmi Polatin " Nurun Nuruyla" adli kitabi esas alacagim insallah ..
Saygilarimla
Simdir birde 105 den 108 ayete kadar alalim..Öyle cimbizlama ile kuran okunmaz efendim :)
Hud Suresi 105 O geldiği gün hiçbir benlik, O'nun izni olmadan söz söyleyemez. Onların bir kısmı bahtsız, bir kısmı mutludur.
Hud Suresi 106 Bahtsızlığa düşenler ateş içindedir. Çok ıstıraplı bir soluyuş ve hıçkırışları vardır orada.
Hud Suresi 107 Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada hep kalacaklardır. Rabbin, dilediğini öyle bir yerine getirir ki!...
BU NLARI SİZİN MESAJINIZDAN KOPYALIYARAK YAZIYORUM KENDİ SORUNUZA KENDİ YAZINIZLA CEVAP VERİYORUM
ALLAH DİLEMESEYDİ PEYGAMBERLERE O KİTAPLAR İNERMİYDİ ALLAH DİLEMESEYDİ SEN NEFES ALABİLİRMİYDİN VEYA BU YAZILARI YAZABİLİRMİYDİNVEYA BİR BAŞKASININ KURMA YAZILARINI SAVUNABİLİRMİYDİN
ŞUNU BİLİNKİ UR'ANI KERİMDEN SONRA ENÇOK ELYAZMA YLA YAZILAN KİTABIN RİSALELER OLDUĞUNU NEDEN NEFSİNİZE KABULLENDİREMİYORSUNUZ
YENİLEN PEHLİVAN GÜREŞE DOYMAZ DERLER YA SİZ YENİLGİNİZE VE YANLIŞLARINIZA DOYMUYORSUNUZ
KUR'ANIN KORUYUCUSU BİZLER DEĞİLİZ ONUN SAHİBİ ALLAH (cc) dür İSTEDİĞİNİZ KADAR UĞRAŞIN ONU KARIŞTIRMANIZA BOZMANIZA GÜÇLERİNİZ YETMEYECEKTİR
BUGÜN ANLAMLARINI DEĞİŞTİREN YARIN AYETLERİ DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIR AMA UNUTMAYIN MEVLAYA HAMDU SENALAR OLSUNKİ ŞU AHİR ZAMANDA İMAN KURTARMAYA CANINI VEREN NEFERLER VARDIR
ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM
ANLAYANA BUKADAR I YETER HERHAL
Bakara Suresi 79 Yazıklar olsun ki o kişilere ki, kitap'ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye, "işte bu, Allah katındadır" derler.Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden!Vay haline onların, kazanıp durdukları yüzünden!
Ali İmran Suresi 78 Onlardan bir zümre vardır, aslında kitap’tan olmayan birşeyi siz kitap’tan sanasınız diye, dillerini kitap’la eğip bükerler.O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler.Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
Verdigin Hud Suresi 105 - 108 gelince onuda vereyim insallah..
يَوْمَ يَأْتِ لَا تَكَلَّمُ نَفْسٌ إِلَّا بِإِذْنِهِ ۚ فَمِنْهُمْ شَقِيٌّ وَسَعِيدٌ
Yevme ye’ti lâ tekellemu nefsun illâ bi iznih(iznihî), fe minhum şakıyyun ve saîd(saîdun).
şakıyyun : şâkîdir (bedbaht)
ve saîdun : ve saiddir (mutlu)
Hud 105 : O geldiği gün hiçbir benlik, O'nun izni olmadan söz söyleyemez. Onların bir kısmı bahtsız, bir kısmı mutludur.
وَأَمَّا الَّذِينَ سُعِدُوا فَفِي الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ إِلَّا مَا شَاءَ رَبُّكَ ۖ عَطَاءً غَيْرَ مَجْذُوذٍ
Ve emmellezîne suidû fe fîl cenneti hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel ardu illâ mâ şâe rabbuk(rabbuke), atâen gayre meczûz(meczûzin).
Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak...
Simdir birde 105 den 108 ayete kadar alalim..Öyle cimbizlama ile kuran okunmaz efendim :)
Hud Suresi 105 O geldiği gün hiçbir benlik, O'nun izni olmadan söz söyleyemez. Onların bir kısmı bahtsız, bir kısmı mutludur.
Hud Suresi 106 Bahtsızlığa düşenler ateş içindedir. Çok ıstıraplı bir soluyuş ve hıçkırışları vardır orada.
Hud Suresi 107 Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada hep kalacaklardır. Rabbin, dilediğini öyle bir yerine getirir ki!...
Hud Suresi 108 Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak...
Saygilarimla :)
Said Nursî
Aziz, sıddık, sarsılmaz, sebatkar, fedakar, vefadar kardeşlerim
Bilirsiniz ki, Ankara ehl-i vukufu, Risale-i Nur’a ait kerametleri ve işaret-i gaybiyeleri inkar edememişler. Yalnız, yanlış olarak o kerametlerde hissedar zannedip, itiraz ederek, "Böyle şeyler kitaba yazılmamalı idi; keramet ihzar edilmez" diye hafif bir tenkide mukabil, müdafaatımda onlara cevaben demiştim ki: "Onlar bana ait değil ve o kerametlere sahip olmak benim haddim değil. Belki, Kur’an’ın mucize-i maneviyesinin tereşşuhatı ve lem’alarıdır ki, hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur’da kerametler şeklini alarak, şakirdlerinin kuvve-i maneviyelerini takviye etmek için ikramat-ı İlahiye nevindedir. İkram ise, izharı bir şükürdür, caizdir, hem makbuldür."
Şimdi ehemmiyetli bir sebebe binaen, cevabı bir parça izah edeceğim. Ve "Ne için izhar ediyorum ve ne için bu noktada bu kadar tahşidat yapıyorum ve ne için birkaç aydır bu mevzuda çok ileri gidiyorum, ekser mektuplar o keramete bakıyor?" diye sual edildi.
Elcevap: Risale-i Nur’un, hizmet-i imaniyede bu zamanda binler tahribatçılara mukabil yüz binler tamiratçı lazım gelirken, hem benimle laakal yüzer katip ve yardımcı bulunmak ihtiyaç varken, değil çekinmek ve temas etmemek, belki millet ve ehl-i idare ile ve teşvik ile yardım ve temas etmek zaruri iken ve o hizmet-i imaniye hayat-ı bakiyeye baktığı için, hayat-ı faniyenin meşgalelerine ve faidelerine tercih
--------------------------------------------------------------------------------
etmek ehl-i imana vacip iken-kendimi misal alarak derim ki-beni herşeyden ve temastan ve yardımcılardan menetmekle beraber, aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarımın kuvve-i maneviyelerini kırmak ve benden ve Risale-i Nur’dan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zaif, garip, kimsesiz, biçareye binler adamın göreceği vazifeyi başına yüklemek ve bu tecrid ve tazyiklerde-maddi bir hastalık nevinde-insanlarla temas ve ihtilattan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir tarzda halkları ürküttürmekle kuvve-i maneviyeyi kırmak cihetleriyle ve sebepleriyle ihtiyarım haricinde ve bütün o manilere karşı Risale-i Nur Şakirdlerinin kuvve-i maneviyelerinin takviyesine medar ikramat-ı İlahiyeyi beyan ederek Risale-i Nur etrafında manevi bir tahşidat yaptırmak ve Risale-i Nur, kendi kendine, tek başıyla başkalarına muhtaç olmayarak bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle, bu çeşit şeyler bana yazdırılmış. Yoksa, haşa, kendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek ve hodfüruşluk etmek ise, Risale-i Nurun ehemmiyetli bir esası olan ihlas sırrını bozmaktır. İnşaallah, Risale-i Nur, kendi kendine, hem kendini müdafaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de manen müdafaa edip kusurlarımızı affettirmeye vesile olacaktır.
Umum kardeşlerimin ve hemşirelerimin, hassaten duaları makbul mübarek masumlar taifesi ve muhterem ihtiyarlar cemaatinden herbirerlerine binler selam ve dua ederek Ramazan-ı Şeriflerini tebrik ederiz, dualarını rica ederiz.
Sûre-i Hûd’da -1- âyetinin iki satır sonra gelen -2- âyetidir. Şu âyetin şeddeli ve şeddeli ve şeddeli ikişer sayılmak ve ’ deki vakıfta olduğundan olmak cihetiyle makam-ı cifrîsi 1352 olmakla, tam tamına Resâili’n-Nur şakirtlerinin en meyusiyetli ve musibetli zamanları olan 1352 tarihine tam tamına tevafukla, o acınacak hallerinde
1 O gün insanlardan şakîler ve saidler vardır. Hûd Sûresi, 11:105.
2 Saidlere gelince, onlar da Cennette kalacaklardır. Hûd Sûresi, 11:108.
ben okudum ve anladığıma göre yorumluyorum
siz ise okumadan önce karşınıza alıp sonra okudum zannediyorsunuz ama yanılıyorsunuz
--------------------------------------------------------------------------------
BEDİÜZZAMAN KURAN DIŞINDA NE SÖYLEMİŞ SANA BAŞKA KİTAPLARA YÖNELMENİ BAŞKA DİNLERE YÖNELMENİMİ SÖYLÜYOR YOKSA SİZİ DİNDEN ÇIKARACAK SÖZLERMİ SARFEDİYOR BUNU HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ
SİZ HALA RİSALELERİ KABULLENEMEZKEN ŞUAN DÜNYADA HERGÜN YÜZLERCE KİŞİYİ MÜSLÜMAN OLMASINA VESİLE OLDUĞUNU BİLİYORMUSUNUZ
BU GÜZEL İNSANLARIN CANLARI PAHASINA BAŞKA ÜLKELERDE EĞİTİMLE İNSANLARI MÜSLÜMANLIĞA ÇAĞIRDIKLARINI HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ
YÜZLERCE OKULU YOKYEREMİ AÇTILAR BUN CA İNSANLAR HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ
SİZ HALA ÖNÜNE TAŞ KOYMAYA ÇALIŞTIĞINIZ BU ESERLER SİZ GÖZ AÇIP KAPAYINCAYAKADAR BİR İNSANI MÜSLÜMAN OLMAYA İKNA ETTİĞİNİ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜÜ
EĞER DÜŞÜNMEDİYSENİZ BİR KENDİ YAPTIĞINIZLA BİRDE BUYAPILANLARLA DURUMUNUZU BİR MUKAYESE ETMENİZİ İSTİRHAM EDİYORUM
Sayin Ramazan bey sanirim siz birseyler karistiriyorsunuz..
Kuran meali yorum degildir, kuranin tercümesidir..
Tefsir kuran yorumudur..
Ama sorunuza yinede cevap vermek icin söyleyeyim efendim..Benim siteme giderseniz kuran mealleri dopdolu karsiniza cikar...Asagi yukari 20 ayri meal vardir sanirsam.
Tek bir meal okumuyorum , bunun yani süre bitabi arapca kelime acilimlari vesaire ilede ugrasiyoruz..
Sanirim bu cevap olarak yeterlidir..
Bu arada Alimler ulemalar demeyin, incinirler ..Imami Azam en büyük karsi cikan idi bidatlara, ne oldu? Adami öldürdüler..
Ilk kuran tercümesi yapan Selman el Farisidir, fatiha suresini farscaya cevirmistir..
Vs vs vs.
Alim olan biri kuran ile celisiyorsa, kuranin hükmü gecer benim icin..Alim kuranin söyledigini söylüyor ise elinden öperim!
sizin bukadar açıklama yapmanıza gerek yoktur sizin anlattığınıza göre bu güne kadar gelmiş geçmiş bütün alimleri ulemaları sıfıra indirip kendinizi alimler üstü bir tabakaya getiriyorsunuz
Kuranı ezbere bilsenizde onu yaşamadıkca bir faydasını göremezsiniz
risaleleri bir tefsir niteliğinde kabul edemiyorsanız sorarım Kur'anın türkce mealini kimden okuyup öğrendin
Bakin kardesim..Risaleyi Nuru Kutsal kitap niteligine cikardiginiz an sirk kosmus olursunuz. Islamin tek bir kutsal kitabi vardir oda Kurandir! Risale olsa olsa ancak yorum olur, yorum ise kimseyi baglamaz. Ali imran suresi 78 ne yapacagiz?
Ya insanlara diyeceksiniz ki, risale kutsaldir (ki o zaman sirk kosmus olursunuz , ALLAH korusun) yahut da diyeceksiniz ki, bu sadece bir yorumdur, kimse buna inanmaya mecbur degil!
Bunu dediginiz an ise risalenin diger kitaplardan hic bir farki kalmaz..
Risaleyi tartismasiz kabul ederseniz , kuran üstü kitap yaparsiniz!
Lütfen bir daha düsünelim dediklerimizi , düsüncelerimizi...
Allahın ayetleri vardır bazı Peygamberlere sahife bazılarınada kitap şeklinde bazılarına tüm olarak bazılarına peyder pey indirilmiştir bunu kuran açık bir şekilde izah etmiştir
peygamberimiz bizim anlayamadığımız ayetleri açıklayarak bizleri bilgilendirmiştirbunun sonucunda kısaca anlayabilmemiz için mealler daha detaylı koular için tefsirler meydana gelmiştir
risalei nurlar islamın körleştirilmeye çelışıldığı ve gizli gizli yok edilmeye çalışıldığı ezanın yasaklandığı devirlerde insanları imana döndürme çabaları ilezor şartlar altında yazılmış bir eserdir hırıstiyan ve yahudilerin miyonerlik çalışmalarının parayla insan satın aldıkları o günlerde iman kurtarma çabalarıyle yazılmış bir eserdir
kafalardaki zıt görüşlülüğü silmeden risaleleri anlamak pek mümkün değildir bizler risalelerden önce kuranı öğredik
Sayin Ramazan bey, ALLAHIN bir sünneti vardir ! Kuran buna Sünnetullah der, ve yine kuran der ki " ALLAHIN sünnetinde bir degisiklik bulamazsin!".
Kitap peygambere iner bu ALLAHIN sünnetidir. öteki insanlar sadece yorum yazar. Yorum ise dogruda olur yanlisda olabilir. Said nursiyi harfiyen dogru kabul etmek hem dini yönden hemde akil ve mantik yönünden cok tehlikelidir. Kaldi ki risaleyi kuran ile kiyaslamak ( yapan var bunu sizde iyi biliyorsunuz) apacik kuranda " SIRK" diye red edilir.
Neyse bunlari bir yana birakalim.Sikke-i Tasdik-i Gaybiyi okumuslugunuz varmi acaba?
Okumadiniz ise kisaca bir demet sunayim size..
“Darda kalmış kişi dua ettiği zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hâkimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz..” (Neml 27/62) “De ki, Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım; onlar, sıkıntınızı ne gidermeye, ne de bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler. (isrâ 17/56) ayetlerini hatırda tutarak aşağıdaki bölümü okuyalım.. Sikke-i Tasdik-i Gaybî’de geçen bir şiirde: “Cürmümüzle külhan gibi pürnârız, Dert elinden hem her gün zâr u zârız. Affet bizi madem sana hep yârız, Ey nur-u rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur! Çevrildi ateşle bu koca dünya, Bir cehennem gibi kaynadı derya. Yetiş imdada ey şâh-ı evliya! Ey bu zamanda rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!” Risalei nurlar sığınılacak, af dilenecek makam, âlemlerin rahmeti olarak gösterilmektedir. Bu şiir yukarıdaki ayetlere ve Kur’ana göre şirktir. Çünkü af istenecek, sığınılacak, yardım istenecek Risale değil Allah; alemlerin rahmet nuru Risaleler değil Kur’an-ı Kerim’dir. (Hilmi Polat)
Saygilarimla
ALLAH dilemeseydi bediüzzaman ne o risaleleri yazabilirdi nede siz bu yazıları bu sayfalara yazabilirdiniz her şey ALLAH dandır kitap yüklü gezinmek bir işe yaramıyor okitabın için de ne olduğunu bilmedikten sonra
KUR'ANIDA yalnız okuyup anlatmak yetmiyor onun manasını kavrayabilmedikten sonra
felsefe de laf çoktur ama hiçbirzaman gerçekçilik yoktur
her insan kendi davasını savunur ve karşılığını mutlaka alacaktır sizde dil uzattıklarınızdasn dolayı ve yazdıklarınızdan dolasyı karşılığını alırsınız
mevlam ıslah dan önce hidayeti nasip etsin
peki siz neyle iman edersiniz meye inanırsınız nasıl anlarsınız birşeyleri anlamak için olağan üstü güçlerinizmi var
Ramazan GÜNGÖR tarafından 8/3/2009 10:06:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
evet aynı noktaya geliyoruz çünkü siz kaçıp duruyorsunuz.benim de sizinle bir daha muhatap olup münakaşa etmeye niyetim yok zaten.
1)ben onlıne falan okumam. kitap şeklinde okurum. hayır siz hiç de kaynak ayırmamışsınız. mesala meyve risalesi deyip geçmişsiniz.
2)said-i nursi denilmesinin sebebi nurs köyünde doğmasındandır. ben cemaatle haşır neşir olduğum halde kalkıp bunu nur süresine bağlayan kişiyle daha tanışmadım. acaba ben mi çok şansızım:((
3)türkçe yazılmamışsa ya nece yazılmıştır. ben arapça,farsça ,osmanlıca bilemdiğim halde neden anlıyorum o zaman.
doğru suç sizde değil ki. modern bir dil yaratayım deyip sözüm ona bu dili "saf"laştıran insanlar 100 sene önce konuşulan dili anlamamıza engel olanlar varken.
birde bu yolunmuş dili kalkıp da "modern"de buluyorlar ya. pes yani.
oysa sanki bilmiyorlar mı eğer bir dil başka bir dilden kelime alıp bunu günlük hayatta kullanabiliyorsa o kelime artık o dilin de malıdır.
neyse. bizim tartıştığımız mevzu aslında türkiyenin modernleşme sancısıdır. bu son yorumum olacaktır.
saygılarımla.
Sayin sevdalim bir kac noktaya kisaca degineyim..Ondan sonra bu konuyu burda kapatayim insallah..Cünkü dön dolas ayni yerleri dile getiriyoruz..
1) Ben kaynaklarimi yukarida vermisim..Hangi babda neresinde gectigini göstermisim..Siz bana güvendiginiz en iyi onlina risaleyi nuru verin, bende bundan sonra kaynak diye oradan alintilarim..Sizinde gönlünüz rahat olur..
2) Said Nursinin eski said, yeni said olayini bilmeyen insan yoktur, helede ki dini konulari arastiran biri kesinlikle bunlari biliyordur.. Said Nursi yerinde Said Kürdide kullanilir, Saidde kullanilir.. Nurs köyünde dogdugu konusu ona Said Nursi olayini vermis olsada, sakirtler bunu Nur suresine bagladigini unutmayalim. ( Bunu söyleyen nurcular kendileri) ben bunu elestirmekteyim.
3) Risaleyi nuru siz bence bir daha okuyun..Risaleyi nur Türkce yazilmamistir..
Arapca, Farsca, Türkce, hatta icinde kürtce atasözü olan kelimeler kullanilmistir! Ben hadi türkceyi bildim, peki arapcayi bilmiyorsam, yahut Farscayi bilmiyorsam nasil anlicam bu dili? Kaldi ki eski türkceyi yeni türkceye cevirerek, yani Modern bir dilde insanlara sunmak neden sizleri korkutuyor anlamis degilim..
Saygilarimla
önceki yorumlarda değindiğim gibi istediğiniz kadar yazınız. gerçek zeminde olmadığı sürece. kalkıp da kendi kitabını öven birisine " " Risaleyi Nura inanmayan herkes ya Iblis yandasi, yahut Kuran düsmani!".. kalkıp da bu yorumu yaparsanız bu haksızlık olur ve inandırıcı olmazsınız ve benim gibi sonradan türkçeyi öğrenen biri bile sizinle dalga geçer,kendi anadiline bu kadar uzak olduğunuz için. yani sizin yaptığınız yorumlarla alıntı yaptığınız pasajlar arasında organik bir bağ yok maalesef.
adam bir rüya görmüş,o rüyanın tesiri ile daha bir Allaha bağlı olacağını beyan etmiş bu haline de "yeni said"demiş ve siz bunu iki yüzlülük demişsiniz. gençlik dönemlerine "eski said" der orta yaş ve yaşlılık dönemlerine de "yeni said" demiştir. yani hesabına geldiği gibi değil,gençlik dönemlerinde bahsettiğinde "eski said" derdi kendisine.
bu da sizin risaleyi okumadığınızı gösteriri. bırakın bunu risale ve kendisi hakkında yazılan kitapları bile okumamışsınız. okumuş olsaydınız kndi hayatlarında en önemli olaylardan birisi bu "eski-yeni said" durumuna ikiyüzlülk demezdiniz.
gelgelelşim şu said-i kürdi meselesine . evet kürt kökenli olduğundan dolayı kendisine bu denilmiştir. ayrıca nurs köyünde de doğduğundan dolayı da kendisine said-i nursi denilmiştir.
özellikle milliyetçi kürtler ki bunların bir kısmı türklerle kürtleri bir arada tutmayı çalışan önemli bir figür olduğu için ondan nfret etsede ondan bahsedldiğinde said-i kurdi derler.ama genllikle bediüzaman diye anılır. onu hang simle anmak o kadar önemli değil,onun dedii gibi öenmli olan onun o esrini okumaktır.
ben güln hareketini pek bilmem açıkça,ama üstada yakın bir cemaaat olduğunu biliyorum.
hristiynlara iş birliği yapmak:))
eee ne olmuş yni?
dinler arası diyalog diye bir şey var.diyanet kalkıp hritian dn adamlrı ile görüşünce bir şy olmuyor da neden halk tafından seviln bir din alimi görüşünce sorn oluyor?
nurein veren denilen adam bir zamanlar gülenin sağ koluydu. adama demezler mi kötü bildiğin bir insnın çevresine neden bu kadar yakın duruyorsun?
şu tefsir meseleine gelince;bakın eser zaten türkçe. KALKIP BİR ŞYİ TÜRKÇEDEN TÜRKÇEYE ÇEVİREMEZSİNİZ. sadece o zaman kullanılan ama günümüzde kulllnlmayan kelimeleri dipnot olarak veirsiniz olur biter.
bizi bu kıt türkçe ile yüz yüzebırakanlar utansın. ne diyeyim daha.
sevdalım tarafından 7/30/2009 7:21:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
Öncelikle kaynaklar orda yaziyor..nerden alinmis alinmamis..Bu konu üzerine daha yazmak niyetindeyim , dedigim gibi bu sadece bir deneme seklinde idi.
2) Verdiginiz yayinevlerinin kitaplarinindaki sorun
a) Aciklamali, yani Risale kuran tefsiri diyorsunuz ve biri cikiyor tefsirinde tefsirini yapiyor. Bu asla ve asla kabul edilecek birsey degildir.
b) Eski türkce karsiliklari ile bakmak isteyene osmanlica türkce sözlük tavsiye ederim. Orda zaten yaziyor..
c) Nesil yayin evinin serisini inceliyecegim insallah. burayada yazarim ne gördügümü yahut buldugumu..
Said Kürdi demem olayina gelince. Ben hic bir irk ayrimi yapmam , benim icin yetmis iki millet birdir! Said Kürdi adamin esas ismi. Said Nursi felan ismi degil , sonradan lakab olarak almistir bunu. Bir nurcu olarak bunu bilmiyormusunuz?
Biliyorsunuz ama ne hikmetse bilmemis gibi yapiyorsunuz..
Neyse öteki yazimda bunlarin hepsine degincem..Fethullah Gülen ve Said Nursinin hiristiyanlar ile is birligine deginmek niyetindeyim. Sizde takdir edersiniz ki bu konuda pek cok kaynak mevcut. Nureddin Verendende alinti yapardim ama siz onu pek kabul etmezsiniz :)
Saygilarimla :)
yine lafı dolamışsınız. istediğim şeyler yine yok. yine hedef saptırmışsınız. ben sizin asıl yazdığınız yazının içinde geçen alıntı cümlelerin said-i nursi nin hangi kitaplarında yazıldığını tam olarak bölüm ve sayfa numarasını istemiştim:((
ikincisi gülen hocanın bazı demeçlerine yer vermişsiniz. ya da o nakşilik ile ilgili bilgilerde ben hiç din karşıtı bişey görmedim açıkçası. sadece o kadınlar ile ilgili kısmı gözüme çarptı onu da not ettim. teyit edeceğim bunu. bir ikincisi de 27 mayıs ile ilgili demeç. normal bir demeç. ben de kürt kökenliyim,yıllardır kürtlere yapılan zulmu ben de unutamıyorum. o da kendi içinde bulunduğu harkete yapılan zulmu unutmamış. unutmayın ki 27 mayıs bir derbedir.
yani siz bazı şeylerei ele alıyorsunuz. hiç olmadık noktalara çekiyorsunuz ve yorumluyorsunuz. tamamen çarpıtma. ben kaç defa dedim,siz bilerek "indirme " tabirini kullanıyorsunuz. risalede "ilham edilmiştir"deniliyor. ikisi arasındaki farkı da bi zahmet siz araştırın.
ben size günümüz türkçesine çevrilmiş halinin olduğunu söylemiştim.işte yayın evleri ,
1)şahdamar yayınları tarafından Abdullah aymaz'ın yaptığı açıklamalı risale var. bir paragraf veriyor onu açıklıyor bazen de birebir günümüz türkçesine çeviriyor.
2)söz yayınevinin yayınladığı risale i nur; eski türkçe kelimelerin bugünkü karşılığı hemen altında verilmiş.
3)bir de nesil yayınevinin bir serisi var. aynı tarzda...
bunlartı yazmam bile çok komik çünkü eserin kendisi zaten türkçe.
bir soru daha; risale-i nur'a duyulan bu öfkenişn sebebi ne? normalde şiddet içermeyen ve islamı günümüze yorumlamaya çalışan bir fikir hareketinin ana kaynağı. neden başka kişi ve yayınlar değil de özellikle risale v üstad hazretleri?
ikinci sorum ise;ilk yazdığınız yazılarda said-i nursi lafzını daha fazla kullanmışken ama yorumlarda said-i kurdi klimeisni çok kullanmışsınız. o "kürt" kelimesini siz o kişiyi aşağılamak için özenle mi seçtiniz. yani "bak zaten kendisi kürt,bu adamdan ne çıkar ki" manasında mı kullanıyorsunuz?
tam üç kez yorum yazdım ve geri sildim..
size yanıt vermeyeceğim..
hem bu siteyi yöneten kıymetli insanlara saygı açısından ve hemde seviyeli bir edeb ortamını bozup seviyesizce davranmamak adına..
ve bana ulaşan özel mesaj ve bu yazıya uğrayan her dosta saygı ifadesi olarak burada devam etmeyceğim..
ama en kısa zamanda hz.Üstadın hayatını kaleme alıp bu eşsiz şahsiyeti tüm kardeşlerime detaylı olarak tanıtacağım inş..bilenler bilirler zaten bilmeyenler için geçerli bu sözüm..
artık..........................
Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 7/30/2009 1:34:03 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sizden aciklamanizi istedigim konular...Lütfen Kuran isiginda degerlendirin ve öyle cevaplayin..Risaleyi nurdan cevap istesem kendim gitmisim zaten oralara bakmisim..Neyse sorularimi sorayim
Birinci soru..Said Kürdi Risaleyi ALLAHDANmi almis?
* Said-i Kürdi'ye göre "Risale-i Nur" kendisine Tanrı'nın isteği üzerine, dolaysız olarak indirilmiştir. (Bkz. Bediüzzaman Cevap Veriyor 1960)
Bunu aciklarmisiniz soru 2 :
* "Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur, Rahman ve Rahim olan Allah'ın bir indirişidir... Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur'un indirilişi, aziz ve hakim olan Allah'tandır... İşte o nur, hem Kuran-ı Kerim'dir, hem de Risale-i Nur'dur. Said-i Kürdi (Bkz. Müslümanlık ve Nurculuk-Ali Gözütok 1971, sf. 38)
Ücüncü soru bu dogrumudur?
* Kur'an'daki 114 ayet sayısı gibi, 114 Risalesi olduğunu iddia etmiş, sonra korkup bu sayıyı 130'lara çıkartmıştır.
Dördüncü soru , Kuranin aynasi kurandir diye biliyoruz? Peki Risaleyi nur tefsir oldugu icin kuranin aynasi ise, Elmali tefsiride kuranin aynasimidir? Yahut öteki tefsirler? Bu durumda risalenin özelligi nerde?
* "Risale-i Nur, Kur'an'ın aynasıdır. Bir mucize durumundadır" (Bkz. Said-i Nursi, Sönmez Risalesi)
Besinci sorum " Ölüm hakikatin muammasi ne imisde Risale cözmüs ve cözdügü nedir?"
* Ölüm hakikatinin muammasını yalnız Risale-i Nur çözmüştür. (Bkz. Meyve Risalesi)
Altinci soru..Hangi yazi ALLAHTANDIR!
* Ama, o yazılı olanlar Kur'an'ın malıdır. Allah'tandır. (Bkz. Hizmet Rehberi sf. 92)
Yedinci Soru bunu kuran acisindan aciklarmisiniz
* Risale-i Nur'u okumak alim olmak için yeterlidir. Başka bir şey istemez. (Bkz. Nur Meyveleri)
Sekizinci soru " benim bildigim Kurana itiraz edilemez, kuran elesdirelemez..Risaleyi nur madem tefsirdir , niye itiraz edilemesin?"
* Risale-i Nur'a itiraz edilemez. (Bkz. Hizmet Rehberi sf.59)
Ve en önemlisi..Su iki kissayi bana aciklarmisiniz?
“...Lozan Muahedesinde söz veren ve pek şiddetli ve dehşetli hücumlarına rağmen hiçbir hakiki Müslüman Türk’ü Protestan yapamayan ve Millet–i İslam için pek zararlı olduğunu ef’aliyle ispat eden ve Hadis– Şerif’in haber verdiği o müthiş şahıs kendisi olduğunu(yani Deccal, y.n) hayat ve mematiyle gösteren Mustafa Kemal’e bir mahrem eserde ‘din yıkıcı Süfyan’ dediğimizi (...) ”
(Emirdağ Lahikası I,50–51; Yirmiyedinci Mektuptan Mahkeme–i Kübra’ya Şekva ve Müdafaatın Bir Haşiyesi olan Parçanın Hülasasıdır, Ayrıca Müdafaalar, 226–227)
“Ölmüş gitmiş dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir Hadis–i Şerif’in ihbariyle Kur’an’a zararlı bir adam çıkacak demiştim.Sonra Mustafa Kemal’in o adam olduğunu zaman gösterdi.
(Emirdağ Lahikası I/278,Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reis–i Cumhur’a ve üç makama gönderilen istida)
Bunlari aciklayin yeter sanirsam ..
Saygilarimla
Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtiyle, sekiz hikâyecikler ile birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü, ben nefsimi herkesten ziyâde nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim "Sekiz Söz"ü, biraz uzunca, nefsime demiştim. Şimdi, kısaca ve avâm lisânıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin.
Birinci Söz
Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübârek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisân-ı haliyle vird-i zebânıdır. Bismillâh ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle. Şöyle ki:
Bedevî Arab çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabîle reisinin ismini alsın ve himâyesine girsin -tâ şakîlerin şerrinden kurtulup, hâcâtını tedârik edebilsin. Yoksa, tek başıyla, hadsiz düşman ve ihtiyacâtına karşı perişan olacaktır.
1 Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
2 Ve sâdece Ondan yardım dileriz.
3 Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Efendimiz Muhammed’e (a.s.m.), onun bütün âl ve asâbına salât ve selâm olsun.
böyle butyuruyor üstad hazretleri anlamanız için buraya yazdım..
yukarıdaki yorumumu bilerek kasıtlı ve çok kısa tuttum
çünkü bilmeyen bir akıla doğruyu öğretmek gerçekten çok zordur..
ve aklını kullanamayan bir insan için o akıl yalnızca o kafada bir yüktür..
hayatımda bilmiyorum demekten asla utanmam..bilmediğim bilgide gizliyimdir çünkü..
tahminimce arkadaşımızda Risale külliyatı mevcut değil..
ki olsaydı bu kadar öfkeli davranmasınada gerek kalmayacaktı zaten..beslenenememiş nede olsa..
benim odamda ve kitaplığın en güzel köşesinde külliyatın hepsi mevcut..
14 adet Kitap..
bu bir derya,bu bir deniz yok yok bu bir okyanus..
aman dikkat okyanus insanı yutar..
o manevi bir saldırı aklımız ermez bizim o işlere..
o yüzden şu kalem bir ibadettir onu kullanınca ve böyle Allahın dostluğunu kazanmış veli kulları hakkında yazarken çok dikkat etmek gerektir..
yoksa ansızın insanın kalemi aniden kırılıverir..
eee bu bir emirdir mana aleminden..
şimdi bahsi geçen şahsiyet bir asra ömrünü vermiş,
hayatı çile ve meşakkatle geçmiş,
bir kez olsun rahat yüzü görmemiş
ülke için cephede savaşmış ve daha yazılarak bitmeyecek nice mücadelelr vermiş bir insandan bahsediyoruz..
kimsiniz siz sayın muhyabbetci..
siz kimsiniz biz kimiz ve kimin bahsini yapıyoruz burda..
kimden bahsediyoruz farkındamısınız.
haddinizi bilin yoksa haddimi daha çok aşmaktan korkuyorum..
şu sayfada kimi canlar canana olan sevdalarını yazmışlar..
hepsine teşekkür ediyorum
sizede tavsiyem oki
okuyun anlayın ve ondan sonra şapkanızı çıkarıp önünüze koyun lütfen..
ayrıca ikide bir Atatürkü islamın karşısına çıkarıp şahsınız ve sözüm ona demokrasi için bir kalkan olarak kullanmayın lütfen..
artık bu hikayeler çok bayatladı yeter..
o cumhuriyeti kurdu bizde bu cumhuriyetin vatandaşı ve korutyucusuyuz o kadar..anladınızmı..yeterince açık sanırım..şimdilik eyvallah..
ve ayrıca bilmediğinizi sorun
bizde burdan size ters gelen veya anlyamadığınız noktaları açık bir dille araştırıp yazıp yayınlayayım inş..
bilge demişya
Söz biliyorsan söyle ibret alsınlar, yok bilmiyorsan, sus da insan sansınlar."
Küstah kadına ilk iş nasihat. Onlara en zayıf olunan yer yatak odasıdır. Eğer erkek kadına orada mağlup olmazsa, kadının hizaya gelmesi daha kolay olur. Bunlar da kar etmezse hafifçe dövülebilir.
Fethullah Gülen'in orduya düşmanlığı ve intikam isteğinin sebebi ise Said-i Kürdi'nin şu sözleri ve olaylarıdır: Said-i Kürdi şöyle söylüyor;
* "Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanesinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı Harblerde, bir cani gibi muamele gördüm. Bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilattan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım" (Bkz. sf. 55 Said-i Kürdi, Rohat) (Bkz. Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi, Metinler/Kişiler)
* 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra mezarı yerinden alınıp, özel bir uçakla bilinmeyen bir yere gömülür. (Bkz. sf. 83 Said-i Kürdi, Rohat)
Fethullah Hoca bu olayı hiç hazmedememiş:
* "27 Mayıs ihtilalini hiç hazmedemedim. Demokrat Parti'nin, İslami hizmetlere az da olsa yumuşak bakması sebebiyle, onlara yapılan haksızlığı kabullenemiyordum" Fethullah Gülen (Bkz. Küçük Dünyam, sf. 55)
Said-i Kürdi, yeni Peygamber olup, yeni Kur'an getirdiği iddiasındaydı. Ayrıca konuşmalarında, o an işine hangisi geliyorsa, "şimdi eski Said konuşuyor" veya tam tersine "şimdi yeni Said konuşuyor" diyerek, tam bir ikiyüzlülük gösterisinde bulunmaktaydı. Said-i Kürdi'yi kendi ağzından dinleyelim ve Risale-i Nur'a bir gözatalım:
* Said-i Kürdi'ye göre "Risale-i Nur" kendisine Tanrı'nın isteği üzerine, dolaysız olarak indirilmiştir. (Bkz. Bediüzzaman Cevap Veriyor 1960)
* "Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur, Rahman ve Rahim olan Allah'ın bir indirişidir... Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur'un indirilişi, aziz ve hakim olan Allah'tandır... İşte o nur, hem Kuran-ı Kerim'dir, hem de Risale-i Nur'dur. Said-i Kürdi (Bkz. Müslümanlık ve Nurculuk-Ali Gözütok 1971, sf. 38)
* Risale-i Nur (Aydınlığın Kitabı) adını verdiği notlarının çoğunu Isparta'da (Barla'da) 8 yıl sürgünken yazmıştır. (Bkz. sf. 64 Said-i Kürdi, Rohat)
* "Nurculuk" tabiri Kur'an'ın "Nur" adlı bölümünden alınmıştır. (Bkz. Kuran Nur Suresi/35: "Allah, göklerin ve yerin nurudur")
* Kur'an'daki 114 ayet sayısı gibi, 114 Risalesi olduğunu iddia etmiş, sonra korkup bu sayıyı 130'lara çıkartmıştır.
* "Risale-i Nur, Kur'an'ın aynasıdır. Bir mucize durumundadır" (Bkz. Said-i Nursi, Sönmez Risalesi)
* Ölüm hakikatinin muammasını yalnız Risale-i Nur çözmüştür. (Bkz. Meyve Risalesi)
* Ama, o yazılı olanlar Kur'an'ın malıdır. Allah'tandır. (Bkz. Hizmet Rehberi sf. 92)
* Risale-i Nur'u okumak alim olmak için yeterlidir. Başka bir şey istemez. (Bkz. Nur Meyveleri)
* Risale-i Nur'a itiraz edilemez. (Bkz. Hizmet Rehberi sf.59)
Cifir: Harfleri sayıyla değerlendirerek anlam çıkartmaktır. Bir çeşit Hurufilik'tir.
Atatürk'ün ilke ve inkılaplarına, tüm hayatı boyunca saldırmış olan bu hain Şeyh'e, müritlerinin takmış olduğu isme siz de hayret edeceksiniz; Bediüzzaman: Zamanın Güzelliği, Zamanın Harikası...
Nurcular'ın özellikleri
Nurcular'ın temel ve ortak özellikleri şunlar:
1- Kesinlikle Said-i Nursi'ye bağlı olmak,
2- Risale-i Nur okumak. (Nurcu'nun evinde Kur'an olmayabilir ama Risale-i Nur şarttır),
3- Her koşulda Said-i Nursi'yi savunmak.
4- Tartışmaya girmemek, aşırı olaylara karışmamak,
5- Birliğe yeni Nurcular kazandırmak,
6 - Genelde Nurcular'ın büyük bölümü evlilikten kaçınmaktadır. (Said-i Kürdi ile başlayıp, Fethullah Gülen ile devam eden bu anormal yaşam taklit edilmektedir.
Nurculuğun tarihi
Peki nedir bu Nurculuk, nereden gelmektedir bu hastalık derseniz, kısa bir tarih turu yapmanızı öneririz. Gideceğimiz yer ve zaman çok uzak değil; 1900'ler, İran. 17. yüzyılda Hindistan'da başlayan Müceddidi geleneği (din yenileyicisi), Nakşibendi tarikatının ikinci dirilişi sayılır. Müceddidi geleneği aynı zamanda Hindistan'ı sömürgeleştiren İngiltere'ye karşı, siyasi ve dini bir tepkinin ifadesiydi. 19. yüzyıl Osmanlı toplumuna Kürt Mevlana Halid (1776-1827) tarafından getirilen Müceddidi geleneği kısa zamanda Süleymaniye, Erbil, Basra (Irak), Kudüs (Filistin), Şam (Suriye), Diyarbakır, Cizre, Mardin, Urfa, Konya, İstanbul ve Kafkasya bölgelerine yayıldı. Buna karşılık Kürdistan diye adlandırılan bölgelerde egemen olan Kadirilik geriledi, yerini büyüyüp gelişen Nakşibendiliğe bıraktı. İslam'ın doğuşundan yaklaşık 60 yıl sonra "mezhepler" ortaya çıkmaya başlamıştır. Çünkü, bu hareketin temelinde "hadis müessesesi" yatmaktaydı. Mevlevilik, Kadirilik, Nakşibendilik gibi 3 büyük tarikatın kurucuları olan, Mevlana Celaleddin, Bahaeddin Nakşibend ve Abdülkadir Geylani köken olarak İranlı'dır. En meşhur hadisciler 6 taneydi. Biri hariç, hepsi İranlı'dır: Buhari, Sicistani, Tirmizi, Kazyini ve Müslim. Yalnız Nesai Mekkeli idi. Hepsi de Muhammed'in ölümünden 180-200 yıl sonra doğmuşlardır. Bu hadiscileri takiben İran kökenli tarikatlarda büyük artış görülmüştür. (Bu sayı, günümüzde yaklaşık 400 kadardır)
Kürt bölgelerindeki tarikat ve dergah seyhleri, İslami Kürt milliyetçiliğinin önderleri haline gelip, İran-Irak ile Türkiye sınırında ayaklanmalar başlatıp, Kürt devleti kurmayı amaçlamışlardır.
Nur harekatının tarihi hocası Said-i Kürdi Osmanlı'nın yeniden dirilmesi için çok sayıda öneriyi, dönemin padişahı Sultan Abdülhamit'e sunmuştur. Bunlardan biri de Van-Bitlis'te kurulmasını istediği İslami bir üniversite niteliğindeki Medreset-ü Zehra projesiydi. Burada modern ve dini ilimler bir arada okutulacak. Türkçe ve Kürtçe dersler verilecekti.
Fethullah Gülen'in "Harran Üniversitesi Projesinin" temeli, Şeyhinin işte bu fikirleriydi.
Sait-i Nursi'nin temsilcisi olduğu Nakşibendilik de, İran kökenli olup, kurucusu, Zerdüşt kökenli, İranlı Bahaeddin Nakşibend'dir. Nakşiliğin 11 kolu vardır. Osmanlılar döneminde bütün ayaklanmalara bu kuruluş önderlik etmiştir. Stratejileri, devleti dışarıdan yönetmek ve devlet kurumlarında kendi inançlarına uygun davrananları görevlendirmektir. Nakşiler bir tür Şaman başlığı olan sarığı benimserler. Nakşilerde kadın eli sıkmak, kadınlarla konuşmak, ekmeği bıçakla kesmek, nasıl kesildiğini bilmediği hayvan etini yemek yoktur. Cuma günü evlenirler. En yaygın olduğu yöre Doğu Anadolu'dur. (Ağrı, Van, Erzurum, Erzincan, Malatya...) Bugün ise Nakşilik en çok İstanbul'da yaygındır. Geçen yüzyılda, İstanbul'da faaliyet göstermiş olan 450 tekke bilinmektedir. Bir Nakşi dervişi, çevresinde kendi gibi düşünen ve inanan kimse yoksa oradan uzak durur. Nakşiler askerliği sevmezler. Bir ulus, Nakşibendi inançlara göre yönetilmiyorsa orası "darülharb"dir. Bu yörede şeyh yoksa, orası "gurbettir". Nakşiliğin en bilinen uzantıları; Nurculuk, Süleymancılık, Aczimendilik'tir.
Dikkat edilirse, "büyük vizyon sahibi" olarak sunulan Fethullah Hoca'nın getirdiği yeni birşey yoktur. Yeni, modern diye sokuşturmaya çalıştığı şeyler, aslında klasik Selefilik (ilk zaman İslamı'na dönmeyi arzulayanlar) ve İran'da popüler olan Afganilik ile Suudi Arabistan'da 19. yüzyılda yaygınlık kazanan Ortodoks Yahabilik'tir.
Afganilik ve Vahabilik tarikat ve tasavvufu kökten reddedip, ilk temel kaynağa; Kur'an'a ve sünnete dönmeyi savunur. (Bkz. Fethullah Gülen-Faik Bulut), (Bkz. İrticanın Ayak Sesleri-Cumhuriyet)
Fethullah Gülen'in niyetini, yani nasıl bir düzen istediğini yine kendi belgeli sözlerinden okuyalım;
* "Allah yasalarının egemen olacağı bir sistem ve düzen yaratmak" "10-12. asır tekke ve zaviye fonksiyonunu tastamam eda ederek Anadolu'ya nura garkeden ve insanların sinelerini aşkla, şevkle coşturan bir altın çağdı. Yani medreseler ve tekkeler bizzat Osmanlı'yı yıkan güçler değildir. Aksine onu ayakta tutan dinamiklerdir. Ancak kendileri yıkılınca onlara dayalı devlet de ister istemez çökmüştür." (Bkz. Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler 4 sf. 193-198)
n Fethullah Hoca eğitimle ilgili de şu değerlendirmeyi yapıyor: "Medreseler kapatılmaktan ziyade, adam edilmeliydi. Günümüzde açılan okullar daha elli yılını doldurmadan dejenere olmuştur" Fethullah Gülen (Bkz. Fasıdan fasıla 1, sf 4-11; Asrın getirdiği tereddütler CIII, sf. 150)
"Hicranlı dönem"
* "O zaman işte bütün bir hayat mektep olup, her yana nur saçacak, medrese olup, kemale yönelecek, kışla olup, disiplin soluyacak, tekke ve zaviye olup mükemmel insan olma yollarını işleyecek ve millet beş başı mamur istiklale yürüyecektir" (Bkz. Gülen age, sf. 154-157)
* "Milletimiz, içinde bulunduğu zelil duruma şeytanın uşakları muallimler ve onların yetiştirdiği inançsız talebeler nedeniyle düşmüştür" Fethullah Gülen (Bkz. Cumhuriyet 22 Şubat 98)
* Hocaefendi, mevcut sisteme öylesine kin duymaktadır ki Ayasofya'yı bahane ederek, Cumhuriyet devri için "Upuzun hicranlı dönem" diyebilmektedir. (Bkz. Gülen, age, sf. 208)
* Son yetmiş senenin halini söylemeye bile gerek yok... Zira, böyle bir şey, malumu ilam ve israf-ı kelam olur..." (Bkz. Gülen, age, sf. 233)
* "İslam adına yapılan her türlü hizmete destek olmayı vazife kabul ediyordum. İslam'a hizmet eden kim olursa olsun, içimde o şahsa karşı bir medyaniyet hissetmişimdir" Fethullah Gülen (Bkz. Küçük Dünyam sf.55)
* "Hiç şüpheniz olmasın, zaman Müslümanlar'ın heline işlemektedir. Bizim durumumuz da şu anda artık doğuma yaklaşmış bir cenin gibi kabul edilebilir..." (Bkz. Gülen, age-1 sf.112)
Küstah kadınlara ceza
* "Geleceğin dünyasında tek hakim unsur İslam olacaktır" Gülen (Bkz, Fasıldan Fasıla-2 sf.229)
* "Kırklareli'nden ayrılışım adeta bir merasim oldu. Beni Edirne'ye kadar tekbirlerle, salavatlarla getirdiler" (Gülen, Bkz. Küçük Dünyam sf.99)
Fethullah Gülen, rüyalar bahane ederek hocası Said-i Kürdi gibi hiç evlenmemiş ve kadın düşmanlığını benimseyerek kadını yok saymıştır. Peki, İnsanlığı, bu tuhaf yaşantılı Şeyhler'le onların getirmiş olduğu bu sapık kurallar mı kurtaracak?
* "Bazı salı günleri, kadınlara ben vaaz veriyordum. Vaaza çıkmadan bir hafta evvelinden sakalımı bırakır ve vaaza sakallı olarak çıkardım. Bir iki defa kadınlara 'Ben konuşurken önünüze bakın, benim yüzüme bakmayın' demiştim." Fethullah Gülen (Bkz. Küçük Dünyam sf.92)
* "Küstah kadına ilk iş, nasihat. Kadınlara en zayıf olunan yer yatak odasıdır. Eğer erkek kadına orada mağlup olmazsa, kadının hizaya gelmesi daha kolay olur. Bunlar kâr etmiyorsa hafifçe dövülebilirler". Fethullah Gülen (Bkz. Asrın Getirdiği Tereddütler-3 sf. 119-123)
Tüm insanlığı yetiştiren geleceğin analarına, yani kadına bu gözle bakabilen biri, İNSAN olabilir mi? "Ey Vicdanlı İnsanlık" uyanalım!
Fethullah Gülen, hain hocasından devraldığı, hain fikirleri bakın nasıl sistemleştirmiş;
* "Vesveseye esas teşkil edecek hususların doğmaması için, çok iyi beyin yıkamanın lüzumuna inanıyorum. İmandan sonra, bu şartlandırma mutlaka yapılmalıdır. Fertler, inanca ters olan düşüncelere, zerre kadar dahi ihtimal vermemeliler. Her fert böyle şartlandırılmalıdır. Ve ben bunun lüzumuna inanıyorum." Fethullah Gülen (Bkz. Küçük Dünyam sf. 68)
* "Gerçek manada Bediüzzaman'ın arkasından gitme ve ona talebe olma bu düşünceyi hayata geçirmeye bağlıdır." (Bkz. Gülen, Prizma-1 sf. 266)
* İrşad, tebliğ ve cihad ancak Efendimizin takip ettiği strateji bilinmekle isabetli ve tesirli olur (yani HİLE). ÇOK DİKKAT EDELİM!
MAHMUT BULUT
(sabah)
Buyrun Sayin Sevdalim..Dilediginiz kadar kaynak..Sizin sorularinizin kaynaklarida icerisinde..Bilerek baska kaynak aldim ki, kendi arastirmamdan ayri olmasi icin. Birde medyada apacik yazilmis yani bir gazetede cikmis bir yazi..
Cünkü beni yalanci Sahtekar gibi göstermeye calismanizi hic hos karsilamadim...
Saygilarimla efendim..
Bu arada su kücük altinimida hos görün:
Risale-i Nur!.. Kur'an âyetlerinin nurlu bir tefsiri.. Baştan başa iman ve tevhid hakikatlarıyla müberhen.. Her sınıf halkın anlayışına göre hazırlanmış... Müsbet ilimlerle mücehhez.. Vesveseli şüphecileri ikna ediyor... En avamdan en havassa kadar herkese hitap edip, en muannid feylesofları dahi teslime mecbur ediyor...
Risale-i Nur!.. Nurlu bir külliyat... Yüzotuz eser... Büyüklü küçüklü risaleler halinde... Asrın ihtiyaçlarına tam cevap verir... Aklı ve kalbi tatmin eder... Kur'ân-ı Kerim'in yirminci asırdaki lâfzî değil - manevî tefsiri..."
***************
Yani bu su demektir " Risaleyi Nura inanmayan herkes ya Iblis yandasi, yahut Kuran düsmani!"..Öyle ya herkese hitap ediyorsa, o zaman inanmayan herkese hitap etmedigine göre onlar Müslüman degildir.
***************
İlk paragraftan, ikinci paragraftaki sonucu çıkarabilmek ilginç olmuş gerçekten de:)
Aslında ciddiyetle okuyup anlamaya çalışmıştım makalede yazılanları ve yazarın ne demek istediğini.
Birisi çıkıyor, Kur'andan anladıklarını tefsir etmeye çalışıyor.
Açıklamasını nasıl bekliyordunuz ki?
"Bu tefsir pek iyi olmadı, siz içinde yazılanlara pek itibar etmeyin" mi denilecekti?
İyi bir iş yaptığını düşünen birisi olarak yazdığı tefsiri övmüş pragraftan anlayabildiğim kadarıyla.
İyi bulmayan, daha iyisini ben yazarım diyen için engel yok ki.Dileyen kendi anladığını da yazar bilgisine güvenebiliyorsa.
Yok yazamıyorsa da bence Elmalılı tefsiri de muteberdir.Dileyen de ondan faydalanır.
Atatürkün yazdırdığı(sipariş ettiği) Elmalılı tefsirine keşke günümüz Atatürkçüler de itibar etseydi de müslüman halkın yaşadığı sıkıntıları ve halkın beklentilerinin neler olduğunu daha iyi idrak edebilselerdi.
Tefsirler, kendileri ve yazanları(müellifleri) anlamında elbette kutsal değildirler.Kendilerine Kur'anı mesnet olarak aldıkları için ancak okuyan nezdinde kutsiyeti olabilir.
"Hımm, demek kur'anda böyle diyormuş" diye düşünen insanlar Kur'ana değer verdiklerinden, onun açıklaması olduğunu düşündükleri tefsirlere de değer verebilirler.Bunda yadırganacak bir husus yok.
Fakat bütün bunlar yine de bu türden tefsirlere hiddetin nedenlerini açıklamıyor?
Kur'anın değişik bir tefsirine böylesne bir tepkiyi düşündüğümde,Kur'anın sünni inancına göre hayli uzağındaki değişik mezhep ve inanışlara karşı kim bilir nasıl bir tepki için de olunacak.
Bunun kimseye pek faydası olacağını sanmıyorum...
ya siz benimle dalgamı geçiyorsunuz. ben istediğim şey şu: mesala "’Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur, rahman ve rahim olan Allah’ın bir indirişidir. Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur’un indirilişi aziz ve hakim olan Allah’tandır.”
" cümlesininn said nursi ye ait olduğunu yazdınız. bu cümleyi nerde kullanmış bu adam. hangi kitabında,hangi bölümde,hangi sayfada?benim istediğim şey bu.
sizin verdiğiniz linki onbeş dak. inceliyorum. atatürkün din ile olan ilişkisinden başka bişey yok ki...
siz kaçıyorsunuz ve üstüne üstlük yanlış yönlendiriyorsunuz.
bi diğer konu hemen hemen her hizmet evinde elmalının tefsiri bulunur. yani nur cemaatinden risale nur dışında farklı kitap okumuyorlar diyemezsiniz. özellikle gülen cemaatine mensup olanların yararlandığı kaynaklar çok geniş yelpazedeç
sizin şu alıntınıza gelelim. burda sadece risalenin iyi bir dini kaynak olduğu vurgulanmış. bundan başka da bişey yok. sizin iddia ettiğiniz gibi risale okumayan yok dinden çıkacakmış falan hiç yok... tamamen olayı çarpıtmışsınız.
hem ne güzel yazmışsınız bak"Kur'ân-ı Kerim'in yirminci asırdaki lâfzî değil - manevî tefsiri.."
Allah sizden razı olsun.
Bu arada Risaleyi Nur Tefsir diyenler, bunu acaba herkese böyle anlatiyorlarmi? Madem Risale tefsirdir, o zaman Elmali Tefsirini niye kutsal saymiyorsunuz? Yahut öteki tefsirleri?
Öyle ya, Tefsir = Yorumdur..Yorum kuran degildir.O kisinin sahsi yorumudur. Dogruda olabilir yanlisda olabilir. Bu durumda benim yukarida yaptigim bilakis en dogru yöntemdir, cünkü Kuran emri vardir" bir söz isittiginde onu iyice arastir " diye..Yaptik ve kuranla celistigini gösterdik.
Sizde ayni sözleri kurana sunun, celismiyorsa kabul edin..
Bu arada su kücük altinimida hos görün:
Risale-i Nur!.. Kur'an âyetlerinin nurlu bir tefsiri.. Baştan başa iman ve tevhid hakikatlarıyla müberhen.. Her sınıf halkın anlayışına göre hazırlanmış... Müsbet ilimlerle mücehhez.. Vesveseli şüphecileri ikna ediyor... En avamdan en havassa kadar herkese hitap edip, en muannid feylesofları dahi teslime mecbur ediyor...
Risale-i Nur!.. Nurlu bir külliyat... Yüzotuz eser... Büyüklü küçüklü risaleler halinde... Asrın ihtiyaçlarına tam cevap verir... Aklı ve kalbi tatmin eder... Kur'ân-ı Kerim'in yirminci asırdaki lâfzî değil - manevî tefsiri..."
Yani bu su demektir " Risaleyi Nura inanmayan herkes ya Iblis yandasi, yahut Kuran düsmani!"..Öyle ya herkese hitap ediyorsa, o zaman inanmayan herkese hitap etmedigine göre onlar Müslüman degildir.
Bu nasil tefsir agalar?
http://www.xn--trkbilim-65a.net/ataturk/ataislam/Ata_dinsoz.htm
Buyrun efendim siz kendiniz arastirin...Burda bir degil bircok sözleri mevcut..Sayin yönetim sayet link vermek burda sorun ise silmekte serbestsiniz..
Simdi sira Sizde Sayin Sevdalim...
Ben kaynagini verdim..Sizde ordakilere sorar bulursunuz tam neyin nesi imis..
Simdi buyrun siz yukardaki kaynaklarin yalan oldugunu serin ortaya..
Sorularima cevap verin..
Saygilarimla...
RİSALEİ NURLARI AKLINIZDA KALMASI İÇİN DEĞİL NE YAZDIĞINI ANLAMAK İÇİN BİR KERE OKURSANIZ BELKİ SİZDE O YOLUN YOLCULARINDAN OLURSUNUZ ŞUANKİ TEFSİRLER GİBİ RİSALEİNURLARDA BİR TEFSİRDİR HER İNSAN BİRDÜNYA LAF SÖYLER HER İNSAN O BİR DÜNYA LAFI ANLAYAMAZ VE KAVRAYAMAZ HERKEZ NASİBİ VE İSTEDİĞİNİ ALIR NASIL GÖRMEK İSTERSEN ÖYLE BAKARSIN KEŞKE BAKTIĞIN ŞEKİLDE ANLAYABİLSEN İMAN VE İNANÇ KONULARINI İYİ BİLİP UYGULAMAYAN BUNU TAM MANASIYLE ANLAYAMAZ
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ HERİNSANIN GÖRÜŞÜNE SAYGI DUYARAK YAZMIŞTIR S,İZDE YAZILANLARI SAYGI DUYARAK VE ANLAMAYA ÇALIŞARAK BİR DEFA OKUYUN
SAYGILAR
sizin getirip önüme sermeniz lazım. alıntı yapp da kaynak göstermyen sizsiniz. bu da bir okur olarak beni şüphye sevk etmiştir.ben sizden kaynak istiyorum. sizin benden istemye hakkınız yok ki..
ben internette falan okumadım. normal basılı kitapta günümüz türkçesine dönüştürülmüş haline tanık oldum. kaynak isterseniz bulur getirir yazarım hiç problem değil. canınız sağolsun sizin..
anadili rusça olup da dostoyevski okuyan biri ile benim gibi rusça bilmeyen birinin türkçe kalkıp dostoyevskiyi okuması aynı şey midir? bu durum kuranı kerim için de geçerlidir. zaten bu yüzden yoruma ihtiyacımız var.
asıl ben teşekkür ederim
Risale i Nur okumadım.
Ama çeşitli meal ve tefsirlere zaman zaman bakmışımdır.
Kur'an günümüze kadar çok çeşitli kişi tarafından tefsir edildi.Tefsir etmeden direkt meal veren de bir çok yazar oldu.
Hem tefsirde hem mealde, eser yazan Kur'ana ne kadar sadık kaldı bilemem.
Ancak samimi ise, inanarak yazdıysa tefsiri, mesnedi de Kur'an ise "işte ben kur'anı açıklıyorum burada" anlamında eserinden bahsedebilir.Mesele Yaşar Nuri nin yazdığı meal için, "işte bu kur'an" demesi gibi bir şey yani.
Yukarıda anlatılanları ben öyle algılıyorum.
Ama yazarın öfkesini anlayamadım.
İslamı farklı agılayan bir çok kesim var ülkemizde.Aleviler, sünniler msela aynı şekilde algılamıyorlar.İslam olması da önemli değil başka dinlere inanlar da var ve o dinlerin çeşitli mezhepleri de.
Herhangi bir inancı karalama gayreti niye?
Adlandıramadım?
erolbasci tarafından 7/28/2009 7:02:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sayin Sevdalim ben kaynaklarimi verecegim insallah..
Önce siz bana yukardaki Risaleden alintiladigim pasajlari , getirip önüme sereceksiniz..Cünkü siz beni yalancilik ve sahtekarlik ile sucladiniz. Bu durumda öncelikle size düsen görev dogrusunu asmak olacaktir. Yok asmiyorsaniz benim yazdigim dogrudur diye kabul etmeye mecbursunuz!
Simdi gelelim sizin sorulariniza..Tek tek , ayrintili sekilde bu sorulariniza cevap yazacagim..Bunu ama yine böyle bir yazi olarak yazmayi düsünüyorum. Sizin burdaki yorumlarinizdaki sorulariniza ayrintili sekilde cevap alacaginiza emin olun.
Yukarida alintiladigim pasaj, Yeni türkce diye internetde verilen Risale! Demek ki modern türkce deyip hic ceviri yapmadan halka sunuyorlar.
Kurani kerimi meal edebiliyorlar da, Risaleyi niye yapamasinlar?
Bana Türkceye cevirilmis bir kaynak verirmisiniz? Ben Risaleyi türkce okumak istiyorum..Inaniyorum ki bircok arkadasimizda modern türkcede okumak istiyordur..
Lütfen bir kaynak verin hepimiz yararlanalim..
Tsk ederim
siz neden benim sorularımdan kaçıyorsunuz. ben elma diyorum siz armurt diyrsunuz. bn diyorum ki neden atatürk ile ilgili kısımların alıntı yapılan kitap ismi verilmişken ndn diğer alıntılarda böyle bir durum yok? kaynak göster bana...
hem diyorsunuz ki türkçeye çevrilmişi yok hem de alıntıladığınz yerler bizim kullandığımız türkçe. bu bir çelişki değil midir.
sizin ele aldığınız o günümüz türkçesi paragrafı .çevrili falan değil. düpedüz normal risalde gçen bir bölüm. bnim günümüz türkçesi ile kastettiiğim nomal benim şu an yazdığım türkçe.
evet bazı kelimelrin karşılığı yok ben de iki dil biliyorum. ne kadar çevireyim diye kendinizi paralasanız da her çeviri bir yorumdan öte başka bir şey değildir.
siz yazın... gerçekçi bir zeminde yazmadığınız sürece istedğiniz kadr yazın
Bana risaleyi nurdan bu yazilar süpheli diyenler..
Sayin Sevdalim , Sizden istirham ediyorum, buraya o yerleri bulup aynen yazmanizi. Cünkü sayet yapmicak olursaniz ben bunu sahsima iftira olarak kabul ederim. Nitekim beni , tabiri caizse, sahtekarlik ile suclamak olur bu.
Simdiden tsk ederim emekleriniz icin.
Risale Türkcemize cevirildi diyen arkadasim, Sana türce diye ortada satilan risaleden bir kücük demet sunacagim, sende bana bunun bugün türk halkinin konusdugu dil oldugunu tasdik edeceksin!
"Risaleyi nur, Lemeat ifadei meram bölümüp :
Ey kàri! Peşinen bunu itiraf ederim ki, san'at-ı hat ve nazımda istidadımdan çok müştekîyim. Hattâ şimdi ismimi de düzgün yazamıyorum. Nazım, vezin ise, ömrümde bir fıkra yapamamıştım. Birden bire, zihnime, nazma musırrâne bir arzu geldi. Sahabelerin gazevâtına dair Kavl-i Nevâlâ Sîsebân namında bir destan vardı. "
Bu türkce hali, yani cevirilmis hali...Hic cevirmeselerdi daha iyidi diye düsünmekteyim. Bu dili kim anlicak efendim? Sokaktaki insan bu dili anlarmi? Tahsili olmayan biri anlarmi? Acaba su an üniversitelerimizde okuyanlarin yüzde kaci anlar bu dili?
Bazi kelimelerin karsiligi yok diye arkadasimiz..Kurani Kerim Rabbani dil ile yazilmisken onu meali verilebiliyor da, Risalenin kimi verilemiyor?
Bu ne kadar inandirici acaba sizce?
Said Nursinin anlasilan konularina daha devam yazmam gerekicek..Daha derinlemesine girmem gerek..Gireyim yazayim ( ki ben iyi bir kalemimde yok) alemde görsün...
ALLAH cemi cümlenizi Kuran ile bulusdursun..Saygilarimla
Risela-i Nur anlaşılmayacak bir kitap değil...Kaldı ki Uzaydan gelen bir kitap değil...Bir alimin kuranı yorumlamasıyla oluşan tefsir kitabı diyebiliriz...Akıl sahipleri için, okunup da anlaşılmasında hiçbir sıkıntı, engel yok...Okumak ve anlamak bunllar mühim şeyler, fakat daha da önemlisi yaşayabilmek; o da herkese nasip olmaz...
Bediüzzaman Hz.'leri hakkında daha öncede yüzlerce kez karalama yazıları yazılıp, şahsına hakaretlerde bulundular... Ama hepsi boşuna yoruldular çün ki; hak karşısında batıl, kaybetmeye mahkum olacaktır...
bir de şöyle bir durum var:Üstadın risalyi yazarken 6000 sayfa olarak yazdığını biliyoru ama şu anda piyasada 4000 syfa var. acaba o 2000 sayfa nerde?o kayıf sayfaların peşine üştüğümüzde sözüm ona "modern" cumhuriyetimizin de sancılarını da bir bir ortaya çıkartmış olacağız. ve ayrıca o geriye kalan 4000 sayfada bir sürü kelimenin değiştirildiğini de biliyormusunuz. mesala "kürt" kelimesinin geçtiği her yer "doğu insanı" olarak değiştirilmiştir.
bunu değiştiren şakirtler olmadığına göre......
şerif mardin acaba neden "modern, cumhuriyetçi laik"insanlar arasında sevilmez.?bu sorunun cevabını ben size vereyim...çünkü Mardin hoca nurculuğu bir taşra modernleşmesi olarak ele almıştır her zaman. Ve üstad hakkında bir sürü çalışması vardır. bu bile bu ülkeyi kendi malı olarak gören insanları deli etmeye yetmiştir.
1)risale osmanlıca yazılmamş. 1910-20 li yıllrın türkçesi ile yazılmış. eğer peyami safa nın romanlrını okumuşsanız ya da atatürk ve çevresindekilerin o dönemki demeçlerine baktığınızda risale nin dili ile bire bir örtüştüğünü görürsünüz.
2)eğer anlaşılmıyorsa bu üstadın suçu değildir. Dil devrimi adı altında sözüm ona dili "safl"aştıranların suçudur.
^3)risal günümüz Türkçesine çevrilmiştir. Allah aşkına günümüz türkçesi kaç kelimeden oluşuyor ki. Risalenin günümüz Türkçesini elime aldığımda midem kaldırmadı. çünkü eski türkçede kullanılan bir sürü kelimenin bugünkü karşılığı yok ki. mesala "havadis" kelimesi gibi. Elif şafak neden romanlarını ingilizce yazıyor?bence siz bu sorunun cevabını arayın.
4)eski türkçeyi az buçuk bilen biri risaleyi pekal anlıyor. farsça arapça osmanlıca bilmeyen ben fazla zorlanmadan anlayabilirum.
5)Aatürk ile üstad hazretlerinin arasının cumhuriyetin ilk yıllarında çok iyi olduğunu biliyoruz. Meclise davet etmeler falan filan....nedn acaba bozuldu sonradan?!!!araştırmak lazım.
6)ben risaleden alıntıladığınız bölümlere de güvnmiyrum. Bunu da ayrıca araştıracağım. çünkü risale bir siyasi metin değil,dini metindir.
7)Kuran anlşılırdır,doğru. Hatta her çağda v herkes ondan birşeyler alır. Ve yoruma da açıktır. Risale-i nur kutsal kitabımıın sadece bir yorumudur. ne eksik ne fazla.
8)üstad ;her 100 sene de bir yetişen ve islamı o devire göre yorumlayan imamlardan birdir. yani müçdehit imamdır. çağımızın müçtehidi de üstaddır.bu tüm islam alimleri arasında kabul gören bir kabuldur.
9)risale de hiçbir şekilde vahiy yoluyla inmemiştir. siz vahiy yoluyla indiğini ima ediyorsunuz. ilham olunmuştur. zaten risaleyi en fazla okuyan da üstad hazretlerdir.zatn risalenin gücü de ilham olunmasındadır. eski diyanet iişleri başkanı Ömer nasuhi bilmen de bunu ifade etmektedir...
ve bir soru;siz neden atatürk ile ilgili ksımları yazarkn hangi kitapta yazıldığını altna yazmışkn diğer alıntılarda bu durum söz konusu değil?
aklınıza geleni yazmışsınız yazık..
anlamak için önce istemek lazım..
istemediğiniz bir şeyin neyini anlayacaksınızki siz..
bu kadar çok öfkelenecek nasıl bir korku sarmış veya hissetmişsiniz anlamakta çok zor açıkcası
ama bir gerçek varki
meyve vermeyen ağaç asla taşlanmaz..
Hakiki İmanı elde eden bir insan kainata meydan okuyabilir..
tıpkı asrın müceddidi Bediüzzaman Said Nursi hz.leri gibi..
tüm dünya onu anlamış yeter siz anlamasanızda olur..
ayrıca çok saygısızca cümleler kullanılmış..
yazık...