Yozlaştırıldık mı Ne?
Selam edebilmek için yazımın başında biraz düşünmek zorunda kaldım. Acaba nasıl bir hitap şekli seçsem daha uygun olur diye düşündüm. "Slm, mrb.." En iyisi fazla uzatmadan bu faslı geçmekti.
İskeleti içinden sökülüp alınmış, yapma sevdalarla ayakta kalmaya, tutunmaya çalışan bir gençlikten haberler getirdim size. Hemen hemen her gün, her yerde karşımıza çıkan, aynamızı dahi çok zaman istila eden bir yangının, bozgunun tellaklığını yapmaya geldim.
Kısa bir alıntı yapmak, hemen peşinden konuya girmek istiyorum. Çok yakın zamanda Kırgızistan’dan gelen iki arkadaşımın anlattıklarından bahsetmek gereği duydum. "Oralarda Müslümanlık kalmamış artık" diyor birisi, açıklamak içinde söylediğini "Ben Müslüman’ım ama İsa’da Tanrı’nın oğludur" diyen bir genç Kırgız’ı örnek veriyor... Bu konu benim Komünizm’in Çin ve Rusya’da hüküm sürmeye başladığı ilk yıllara kadar sürüklüyor. Neler yapılmıştı diyorum bir milleti yozlaştırılmak için... Sonra sıralıyorum kafamda alt başlıklar olarak...
Alfabesi değiştirilmiş, dili bozulmuştu mesela... İçlerindeki inanç zorla bastırılmış, inanan ama neye inandığını bilmeyen nesiller türetilmişti. Sonra titriyoruz arkadaşımla ben. Çünkü camdan baktığımız sokaktan geçenler, komünizm felaketine uğramış gençler değil, bizim ülkemizin dilinde Müslüman, sabah akşam Kürt sorununda, ABD karşıtı gösterilerde Türk olan gençliğimiz.
Nereden nereye geldiğimizin hesabını yapmak çok zor değil aslında. Kurtuluş savaşında "Allah Allah" diye dağı, taşı inleten on sekiz yaşındaki gençler değil miydi? Savaş meydanında dahi namazını aksatmayan yine onlar değil miydi? Müslümanlıktan armağan gelen hoş görüyle düşman komutanları dahi kendilerine hayran bırakan askerler, bizim dedemizin on sekiz yaşı değilse kimdi?
Haber bültenlerimiz, dizilerimiz bile kandırıyorken, böylesine uyutmak istiyorken bizi bu sonuçtan başka ne beklenebilir ki zaten... Hani sevgilisi tarafından aldatılan kızın, o masumane "satış reklamı" videosunu dahi haber bültenlerimizde, gazetelerimizde boy boy takip edebiliyorken, ne bekleyebilirdik ki gençlikten?
"Gençlik çok yozlaştı yahu biz gençken böyle miydi ?" cümlesini çok sık duymaya başlamışken bu yakın zamanda, sorma gereksinimi duyuyorum; bu gençliği kim bu hale getirdi? Yani kabahat hakikaten söylendiği gibi gençlerin miydi, yoksa onları yetiştirmekle yükümlü insanlar, aileleri, devlet, öğretmenler kendi kabahatleri ortaya çıkmasın diye ortaya yeni günah keçileri mi çıkarmaya çalışıyordu?
Yada söylemek istemediğim en korkunç şey mi oluyordu? Rusya’nın, Çin’in Orta Asya’da uyguladığı, bozma, yozlaştırma politikasını birileri de bizim üzerimizde mi oynuyordu?
Sebebini ben kesin olarak bilmiyorum. Ama sonucunu hep beraber yaşıyoruz ne yazık ki. Üçüncü sayfa haberlerinin sıklığından, her sabah TV’lerimizin hemen hepsini esir almış kadın programlarında dinlediğimiz tecavüz, gasp, taciz hikayelerinden bu çok iyi anlaşılıyor.
Bye bye diyecektim az daha alışkanlıktan, yazıma son verecekken. Düşündüm de ne kadar da uzun zaman geçmiş "elveda" demeyeli. Pai? Yok buda olmadı. En iyisi açılış gibi kapanışı da çok uzun tutmadan bitireyim. Hadi kalın sağlıcakla....
Kelkit - 2009
YORUMLAR
merhaba,
1999 yilinda malumunuz Marmara depremi olmustu. Depremden sonra (huyum kurusun) merak ettim: "acaba deprem insanlari nasil etkiledi?" Depremden bir yil sonra Golcukte olan bir arkadasimi arayip bu konuda herhangi bir arastirma yapilip yapilmadigini sormasini istedim. Arkadas Golcukte resmi kurumlara bas vuruyor ama nafile! Aldigi cevap cok ilginc: bu tur arastirmalari batiliar yapar! Evet, elin Almani, Fransizi gelip depremin insanlar uzerindeki (kalici) etkileri) arastirmis ama biz biz arastirma-misiz! Elin Avrupalisi yapmis oldugu arastirma sonucunu bizimle paylasmadan cekip gitmis...
Daha sonra Google'dan kendim aramaya kalktim, sonuc cok ilginc! Depremden hemen sonra aydinlarimiz koro halinde tavsiyelerde bulunmuslar: su yapilsin! Bu yapilsin!
Sonucta hic bir sey yapilmamis! yapildi ise de bu konuda hic bir sey yayinlanmamis!
Boylesi bir konuyu bile arastirma ihtiyaci hissetmeyen aydinlarin bulundugu toplumda genclik yozlamis veya neden yozlasmis, kimin umrunda?
oturdugu makamin hakkini ver(e)meyen aydinlar ne kadar aydin, o apayri bir tartirmas konusu....
selamlar,
abdullah konuksever
Maalesef hepsi gerçeğin ta kendisi. Büyüklerin kabahati elbette ki büyük. Emperyalist ülkelerin oyununu bozamayan belki de bozmaya bile çalışmayan bizim nesil galiba. Gençlerimiz bizden hesap sormaya başladığı gün, uyanmış olacaklardır. Bu da emperyalistlerin oyununun bozulma şansı doğmuş demektir. Dilerim o günler yakındır.
Bir genç kardeşimizden böyle bir yazı okumak mutlu etti şahsen beni. Tebrikler..