- 515 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BATAKLIKTA BİR SERÇE - 10
Anne – oğul erkenden yola koyuldular. Evleri E -5 karayoluna yakındı. Gebze- Harem minibüsleri ile Üsküdar sapağına kadar gelip orada indiler. Dolmuş taksilerle Üsküdar’a
geçip Beşiktaş vapuruna bindiler. Vapurda Mukaddes’in mektupta yazdığı adresin tarifini
sordular birilerine. Orta yaşlı, memur tipli bir beyefendi yardımcı oldu onlara.
_ Vapurdan inince düz yürüyün. Barbaros Bulvarı’nı geçtikten sonra sağdan devam edin.
Az ileride Çelebioğlu Sokağı. Yaklaşınca tekrar birisine sorarsınız.
_ Allah senden razı olsun beyim ! Kızım var benim orada. . Babası olacak herif evlâtlık ver
miş kızımı . 12 yaşında daha.
Meraklandı adam. Kadına doğru dönüp daha fazla bilgi almak istedi.
_ Ne yani , anneli babalı çocuğu, hem de annesinin rızası olmadan evlâtlık mı verdi ?
Dertleşecek birini bulmuştu kadın. O da adama dönüp öyle konuşmaya başladı.
_ Tamamen anladığın gibi bey..Benim rızam bile olmadan alıp evlâtlık verdi işte..
_ Hemen polise git. Karakolu tarif edeyim sana. Alıp verirler kızını hemen..
Feridun atıldı orada söze.
_ Hiç lüzumu yok. Ben kardeşimi çekip alırım onların elinden. Polisle falan uğraşıp zaman
kaybetmeyelim şimdi. Hem zengin insanlar bunlar. Karakolu ayarlarlar ya da saklarlar Mukaddes’i…
_ Olur mu canım öyle şey ! Dağ başı mı burası ?
Vapur daha iyice yanaşmadan diğer yolcuların şaşkın bakışları arasında atladılar bile.
Tarif üzerine önce ileriye doğru yürüyüp Barbaros Bulvarı’na vardılar. Sonra yola çıkıp
sağdan devam ettiler. Biraz yürüdükten sonra yaşlıca bir bayana rastlayıp tekrar adresi
sorduklarında Mukaddes’e çok yaklaştıklarını gördüler.
_ İşte tam şurdaki apartmanın dördüncü katı oluyor aradığınız adres, dedi baş örtülü, kısa
boylu, çilekeş görünümlü yaşlı kadın. Ona anlatıp da zaman kaybetmek istemediler. Koşarak gittiler apartmana kadar.
_ Anne bak asansör var. Ona binelim, daha çabuk çıkarız, dedi Feridun.
_ Bırak oğlum asansörü falan, deyip merdivenleri koşmaya başladı bile annesi.
Bir çırpıda çıkıp dördüncü kata kadar, dinlenmeye bile gerek duymadan çaldılar kapıyı.
Hizmetçi Kevser Hanım kapıyı açıp onları gördüğünde fazla şaşırmadı. Mukaddes’in anne
sinin bir gün mutlaka o kapıya geleceğinden emindi. Yine de sordu..
_ Buyurun, kimi aramıştınız ?
Ana oğul birlikte cevap verdiler
.
_ Mukaddes’i almaya geldik. Burada mı ?
Pazar olduğu için herkes evdeydi. Kemal Bey, Remzi Bey, Ümit Hanım, Can ve diğerleri.
Kemal Bey içeriden seslendi.
_ Kimmiş Kevser Hanım ?
_ Mukaddes’in annesi, ağbisi . Almaya gelmişler, dediğinde Mukaddes,
_ Anneeeee ! diye bağırarak koştu kapıya. Peşinden Kemal Bey, Remzi Bey de koştu. Çoktan sarılmıştı Mukaddes annesine. İkisi birden ayırmaya çalıştılar. Feridun onlara
müdahale etmeye çalıştı. İtiverdiler bir kenara çocuğu. Yere düştü Feridun. Düştüğü yerden bağırmaya başladı.
_ Kaç paraya sattı ulan o herif Mukaddes’i size ?
_ Ne diyorsun oğlum sen, ne satması ? Çoktan ayırıp Mukaddes’i annesinden içeriye almışlardı bile. Ağlıyordu Mukaddes,’ anneciğim, ağabeyciğim ’ diye…
_ O benim kızım, verin kızımı, diye inletti orayı kadın. Kızımı almadan şuradan şuraya gitmem. Ölürüm de bırakmam kızımı, diyordu..
_ Biz onu babasından aldık. Sen git ondan sor kadın, dedi kemal Bey. Hem nasıl ıspat eder
sin senin kızın olduğunu ? Nikâh falan yapmamışsınız ki . Kanunen hak iddia edemezsin sen. Hak sahibi babası . O da bize evlâtlık verdi, dediğinde isyanını haykırdı kadın yine bağırarak.
_ Onu ben doğurdum ben ! Nasıl hak sahibi olmam ? Verin kızımı diyorum size.
_ Bakın siz ev basmanın ne demek olduğunu biliyor musunuz ? Şimdi polis çağırıp, ikinizi
de hapse attırırım sizin ,diye uyardı Kemal Bey. Düştüğü yerden fırlayarak Kemal Bey’e bir yumruk fırlatmaya çalışan Feridun fena halde dayak yedi adamlardan. Mukaddes onla
rın sesini duydukça ağladı ağladı. Remzi Bey Mukaddes’in yanına gitti.
_ Bak Mukaddes ; söyle gitsinler. Yoksa polis çağırtıp ikisini de hapse attıracak Kemal Dayı
dediğinde Mukaddes ağlayarak yalvarmaya başladı bu defa ,
_ Yalvarırım ne olur hapse attırmayın annemleri.
_ O zaman git söyle gitsinler, deyip gitmeleri için ne yapması gerektiğini öğrettiler.
_ Ben sizinle gelmek istemiyorum. Beni daha önce babamın yanına göndermedin mi ? Hani
istemiyordun, ne oldu şimdi ? deyip ağlayarak odasına girdi. İtile kakıla çıktılar apartman
dan. Ağzı burnu kan içinde kalmıştı Feridun’un.
_ Gene geleceğiz. Mukaddes’i size bırakmayacağız, diyordu kanları silerek.
_ Avukat bulup mahkemelere veririz yine de bırakmayız, görürsünüz, diye bağırıyordu annesi. Pencereden gidişlerini seyrediyor ,ağlıyordu Mukaddes.
Sağa sola danışıldı. Nikâhsız olduğu için işin zor olduğu söylendi. Zengin insanlarla uğraşıla
mayacağı söylendi.’’ Zaten istiyorsa mutlaka kaçar gelir bir gün ‘’ dendi..
Baba olayı öğrendiğinde, Fikret’i suçladı. Mukaddes’in yerini söyleyenin o olduğuna inan
mıştı. Suçsuz olduğunu ispat edemedi çocuk.
Yeniden rahatsız edilmemek için kısa sürede Beşiktaş’ın bir başka semtinde, Ihlamurde
re’de yeni bir daire alınıp oraya taşınıldı. Mukaddes’e daha özel davranıldı. Annesinin ya
sal hakkı olmadığı, alsa bile babasının tekrar geri alabileceği anlatıldı. Ancak onsekizinden
sonra eğer isterse annesine gidebilecekti.
İnandı Mukaddes. Boyun eğdi kaderine. O insanları ailesi bilmeye , onlara ısınmaya çalıştı.
Bütün gün Ferhat’la oynadı, ilgilendi. Öyle avuttu kendini. Herkese güler yüzlü davrandı. Surat bile asmadı kimselere. Herkes onun hayatından memnun olduğunu zannetti.
Tam 24 yaşına kadar o evde, o insanların yanında, evlâtlık olarak kalacaktı Mukaddes...
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Sevgili Uçuk ; bildiğiniz gibi tamamen yaşanmış, benim ve ablamın öyküsüdür bu. Ablam Mukaddes 'in evlatlık alınmasının gerçek sebebi, özürlü çocukları Ferhat'ın emin bir bakıcıya- yani Mukaddes'e- teslim edilmesidir. Paralı bakıcı tutacak imkanları olduğu halde aileden biriymiş gibi olan evlatlıklarına veriyorlar onun bakımını, yani Mukaddes'e. Bu iş için doğru kişiyi bulduklarını gördüklerinden ellerinden kaçırmak istemiyorlar. Ve Mukaddes onların yanında 24 yaşına kadar kalıyor. Ferhat ölüyor, Sabiha Hanım ölüyor, hala Mukaddes orada. En son Sabiha Hanımın ablasının bakımını yapıyor.
Benim evlenmem vasıtasıyla annemin yanına gelip bir yıl içinde görücü usülü evleniyor. İkisi evli üç kızı var şu anda.
Her şey kader bilip isyan etmeden yaşayıp gidiyor.
Ve evlatlık büyüdüğünü yıllarca çocuklarına anlatmamış. Çok yakında ben ağzımdan kaçırdığımda öğrendiler.
baştan sona ilgiyle okudum ama bişeyler eksik, bişeyler yanlış, yorumlamak istemiyorum.sonuna kadar okurken sonuca ulaşmaya çalışırken bişeylerin yerine oturacağını düşünürken kalakaldım???