- 1024 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ANLAMIN BOŞLUĞA DÜŞTÜĞÜ...
Kalemime dolanıyor cesurluklar, bazen de kalemime takılıyor ’sus’lar. Hayatıma dönüyor kalem.
Kendi başına hikayesi olan suskun bakışlı ev; anlatsana dünyanın bana değdiği yaşanmışlıkları. Erguvanlar kıyıları kızartırken, boğazın mavisi gözlerimde boğulurken, balıklar parçalarken gözbebeklerimi, anlatsana didiklemekten yorgun düştüğüm bu hayatı.
Sen suskun bakışlı evim, kapatmışsın tüm kapılarını, içeriye kıymık kadar olsun ışık geçmiyor. Bahçendeki yeşil anılardan uzaklaşıyorum yavaş yavaş. Rayihası ruhumu dolduran güllerin dibine hüzün tohumları ekiyorum şimdi. Nasıl da yankısı kesildi seslerin, gülüşlerin. Birdik çoğaldık, çoğaldık bir kaldık.. Ah suskun bakışlı evim, pırıl pırıldı yüzün ve yüzüne değen yüzüm. Şimdi dikiş izleri kaplamış her yanımızı, yaralarımızı kapatamıyoruz. İkindi odalarımız, koşuşan minik rugan ayaklar, meyve ağaçlarına asılan gülüşler, uçan balonlara takılıp kalan en çocuk çığlıklar.. Ne de çabuk sıyrılıp gittiler kapımızın ardına. Çok mu sert kapattılar kapıyı da yüreklerimiz sıkıştı demirlerin arasına..
Suskun bakışlı evim, ne telaşlar dağıttın, ne neşeler sakladın her bir kapı aralığında. Ne hüzünler yaşadık ve ne çok komşu verdik bir selvi gölgesine. Güzellikler yakaladık bir bebek ağlamasında, bazen sabah kahvelerinin telvesinde aradık umutları, ne duygular damıttık sabırla.
Duymadık bile zamanı, yüzümüzde asılı kaldı mutsuzluk.. Katlanmaya çalıştığımız bir iklimin ayazında tükettik kalabalığımızı. Artık suskunluk kaplı pencerelerimiz, renksiz şafaklara açıyoruz perdelerimizi.. Senelerin erittiği zamanda yaktık harcanmış yaşlarımızı ve yine zamana çaktık yürek vuruşlarımızı..
İşte! yine akşam oluyor.. dem’e vuruluyor yalnızlıklar..
Zeynep A. Edirne
YORUMLAR
Duymadık bile zamanı, yüzümüzde asılı kaldı mutsuzluk.. Katlanmaya çalıştığımız bir iklimin ayazında tükettik kalabalığımızı. Artık suskunluk kaplı pencerelerimiz, renksiz şafaklara açıyoruz perdelerimizi.. Senelerin erittiği zamanda yaktık harcanmış yaşlarımızı ve yine zamana çaktık yürek vuruşlarımızı..
İşte! yine akşam oluyor.. dem’e vuruluyor yalnızlıklar..
çok edebi
duygulu
coşkuluydu
yazınız.
saygılar.