- 988 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
FOÇA HİKAYELERİ 3 - İMAM FETTAH
FOÇA HİKAYELERİ 3 - İMAM FETTAH
Foça’ya taşındığım gece 9 gibi Ergun geldi.
-Sana yarım saat içinde tanışman için birini getireceğim.
Enteresan ve candan biri.
Mutlaka tanışmanı istiyorum.
-Ergun , yorgunluktan canım çıktı.
Hem kim ki bu tanıştıracağın ?
-Foça İmamı.
İçimden geçiriyorum.
Yahu bu Ergun günde bir ufak Votka içer.
İmamla ne ilgisi olabilir ki?
Her halde benimle dalga geçiyor.
-Ergun, Allah’ını seversen bu akşam olmasın.
Hakikaten çok yorgunum.
Bir yerleşeyim ve biraz dinleneyim , ondan sonra ne zaman istersen tanıştırırsın.
-Tamam o zaman.Yarın görüşürüz.
Ertesi sabah erkenden kalktım.
Dün , bir kısım eşyayı bahçede bırakmıştık.
Demli bir çay doldurdum ve bahçedeki zeytin ağacının altına oturdum.
Bir de sigara yaktım.
Foça sabahının keyfini çıkartıyorum.
Birkaç dakika geçmedi ki , evin önünde bir Mobilet durdu.
-Merhaba.
Attila Beyin evi burası mı ?
Evet Burası.
-Hayırlı olsun.
Allah huzurla , sıhhat ve afiyetle oturmak nasip etsin.
Sağ olun.Teşekkür ederim.
Blucinli , bisiklet fanilalı , 30-35 yaşlarında birisi.
Daha ben bir şey demeden , bahçedeki eline geçen kolileri içeri taşımağa başladı.
İçimden ; hoppala bu kim yahu diye geçirdim.
Acaba iş mi arıyor.
Yardım için kaç para ister ki ?
-Affedersiniz , sizi kim gönderdi?
Yoksa tanışıyor muyuz.
-Ha, evet haklısınız.Ben Ergun Bey’in arkadaşıyım.
Yardım için beni gönderdi.
Hem madem artık Foçalı oluyorsunuz, tanışmak istedim.
-Sağ olun. Tanıştığımıza memnun oldum.
Foça’da neyle meşgulsünüz?
-Benim adım Fettah Hoca.
Foça İmamıyım.
Önce yadırgadım.
Blucinli , Mobilet’li İmam olur mu diye.
Eşyaları beraber içeri taşıdıktan sonra , ağacın altında yere bağdaş kurup ,demli çaylarımızı içerek sohbet ettik.
Dört senedir Foça’da imiş.
Cami’nin bahçesinde, kulübemsi tek odalı bir lojmanda oturduğunu , en küçüğü altı aylık olan,
iki, dört ve altı yaşında dört çocuğu olduğunu , dört çocuğa süt parası yetiştiremediğinden lojmanın bahçesinde süt için 2 tane keçi beslediğini, kendi çabasıyla açık öğretimden felsefe mezunu olduğunu anlattı.
Fettah Hoca hakikaten çok okuyan , çok bilgili bir genç İmam.
Neler tartışmadık ki sonradan.
Dostoyevski’den , Cevat Şakir’e ; Marks’dan ,Keynes’e.
Byron’dan Nazım Hikmet’e
Ondan sonraki günlerde de ben tamamı ile yerleşene kadar , Fettah Hoca hep bana yardıma geldi.
Hocayı çok sevmiştim.
İlk defa İmam bir arkadaşım oldu.
Zannederim yerleşeli iki hafta olmuştu.
Bir Cuma sabahı gün ağarmadan telefon çaldı.
Baktım, daha karanlık.
Allah hayır etsin, acaba babamlarda bir şey mi oldu diye yüreğim cız etti.
Aceleyle alt kata indim ve telefonu helecanla açtım.
-Alo , Alo.
-Attila ağabey. Telaşlanma.
Günaydın. Hayırlı sabahlar.
Ben Fettah Hoca.
-Hayrola Fettah , ne oldu ? İnşallah kötü bir şey yok.
-Yok yok meraklanma be ağbi.
Ergun , Aykut ,Çetin , Ayfer ve Volkan ağabeylerimin hepsini aradım.
Sizleri Cuma’ya bekliyorum.
Lütfen gelmemezlik etmeyin.
-Hoca, ben çok uzun bir zamandır Cuma’ya gitmedim.
Ama seni kıramam.
Ergun’u da alır gelirim.
O günden sonrada Fettah Hoca çalar saat gibi her Cuma sabahı bizleri aradı.
Bizde her Cuma Namaz’a gittik.
Arada bayağı komik hadiselerde olmadı değil.
Bir Cuma tam Camiye girmiştim’ ki Hoca usulca yanıma geldi.
-Ağbi yardımın lazım.
Ergun ağbi uyku sersemi şortla gelmiş.
Ben de , de yedek pantolon yok.
Ne olur bir koşu evden bir pantolon getir.
İçimden ; ulan Ergun.
Akşamdan hala ayılamadın her halde diye söylendim.
Ev Camiye yakın olduğundan , beş dakikada Ergun’u giydirdik.
Bir akşam Ergun’un Cafe’de Fettah Hoca ile oturuyoruz.
Bir den aklıma geldi.
-Hoca yahu.
Hepimiz içki içen adamlarız.
Niye bizimle uğraşıyorsun.
Ağbi , diğerleri zaten düzenli Cami’ye geliyor.
Benim cemaatim sizsiniz.
Maksat sizleri Cami’ye getirmek.
Allah’ıma şükürler olsun ki beni hiç biriniz kırmadınız.
İşte böyle.
Fettah Hoca dost.
Fettah Hoca vefalı , ve genç yaşına rağmen sürekli okuyan ve engin bir felsefeye sahip aydın bir insan.
Fettah la konuştukça ferahladım.
Sıkıntıda olduğum da aradım.
-Hoca sıkıntıdayım ne olur benim için dua et.
-Hoca teyzem vefat etti. Ne olur ruhuna mevlit oku.
-Hoca Yeşim (kızım) üniversite imtihanlarına girecek. Ne olur bir dua.
Fettah Hoca her zaman imdadımıza koştu.
Hepimize moral verdi.
Bir gün her şey ters gitti.
Televizyon bozuldu , arabama park halindeyken çarptılar , oğlum motosiklet kazası geçirdi.
Bir sürü nahoş olay ardı , ardına başıma geldi.
Yan komşum başında nazar var dedi.
Hemen Fettah’a koştum
-Hoca böyleyken böyle oldu.
Komşum nazar var diyor.
Bana bir muska yaz.
-Ağbi, bunu senden beklemezdim.
Ben Muskacı değilim.
Biri duyarsa başıma iş açarlar.
Muskaya da pek inanmam.
Aç kuran oku , dua et.
Fettah’ın başının etini yedim.
-Ben inanıyorum.
Bana muska yaz.
Boynuma asacağım.
Beni sevmiyor musun?
Muskayla kendimi emniyette hissedeceğim.
Moralim düzelecek ve bela benden uzaklaşacak.
Ertesi sabah 40 kat üçgen şeklinde sarılmış Muska geldi.
Bir akşam Ergun telefon etti.
-Attila, Genco Erkal Foçaya gelmiş.
Benimde Robert Kolejden arkadaşım.
Bütün arkadaşlara haber verdim.
Arkeolog hocalarda geliyor.
Bu akşam hep beraber Celep’te yemek yiyeceğiz.
Saat sekiz gibi Günseli’yi de al Celebe gel.
-Tamam Ergun .
Celepte olurum.
Bende Genco’ya hayranım.
Rakılı , balıklı enfes bir gece geçiriyoruz.
Gece yarısına doğru Fettah Hoca ‘ masamıza geldi.
Ona da Köfte ve ayran ikram ettik.
Hep beraber sanattan arkeolojiye , tiyatrodan sinemaya , dinlerden ,felsefeye sohbet ettik.
Bir ara Fettah kulağıma eğildi.
-Ağabey , bir beş dakika Cami’ye gidelim.
Sana bir şey göstermek istiyorum.
-Fettah , deli misin?
Rakı içtim.
Camiye gitmem.
Allah çarpar.
Korkarım.
-Ağbi sen merak etme.
Yanında ben varım.
Hayırlı bir iş için gideceğiz.
Lütfen beni kırma.
Söylene, söylene kalktım.
Camiye gittik.
Estağfurullah , estağfurullah çekerek kapıya kadar gittim.
-Bak Fettah.
Çok huzursuzum.
Öldürsen içeri girmem.
Ne göstereceksen buradan göster.
Fettah kapıya açtı ve yeşil bir bez üzerinde ayetlerin yazılı olduğu tam karşı duvara yürüdü.
Bezi yukarı doğru kaldırınca altındaki duvarın rutubetten kalktığını, badananın döküldüğünü
ve yer yerde çatladığını gördüm.
-Ağbi , bunu üst makamlara intikal ettirsem , yazışma , çizişme , tahsisat var , yok, bayağı zaman alacak.
Buranın tamiratı için yardımcı olabilir misin?
-Tamam bakarım Fettah.
O zamanlar fabrikam daha faal.
Hemen ertesi gün 5-6 teneke badana , sıva , kalekim , yeşil ve beyaz yağlı boya ile adamlarımı gönderdim.
İki günde Cami’nin içi pırıl, pırıl oldu.
-Fettah Hoca, benim çocuklar gelmişken senin lojmanı da bir boyasınlar.
-Ağbi sağol.
Ama orası benim şahsi kullanımımda bir yer.
Doğru olmaz.
Foça küçük yer.
Laf olur.
Töhmet altında kalırım.
Ne dediysem ikna olmadı.
İşte benim Hocam , dostum böyle bir insandı.
Badana olayından sonra, orası benim Camim oldu.
Sanki bana ait bir yer gibi hissettim.
Ziyarete gelen tanıdıklarıma da ilk iş Camiyi gezdiriyorum.
Arada sırada, en nihayet hidayete erdin diye dalga geçenler bile oldu.
Ne derlerse desinler.
O , benim Camim.
Ergun’un Cafe’sinde, güneşin batışını seyredip çayımı yudumluyorum
-Ergun , bir iki gündür Fettah’ı görmüyorum.
Bir yere mi gitti ?
Haberin var mı?
-Dün bir ara gördüm.
Canı sıkkındı.
Müftülüğe gidiyormuş
Hakkında şikayet varmış.
Yarım saat geçti ki, Fettah geldi.
Suratından düşen bin parça.
-Hayır ola Hoca, ne oldu?
-Ne olacak Attila ağbi.
Müftülüğe şikayet varmış.
Beni çağırdılar.
Peki neymiş şikayet?
-Ne yok ki?
Niye Blucin giyiyormuşum?
Ben Cemaatimi ziyarete gidiyorum dedim.
Sarık ve cübbe ile mi gideyim?
Niye Mobilet’e biniyormuşum.
İmama yakışmıyormuş.
Ne yapacaktım ki ağbi?
Araba alacak param yok
Bu gidişle hiç bir zamanda olmayacak.
Eşekle mi gezeydim?
Evlere süt satmak için bahçede keçi besliyor diye şikayet olmuş.
Bana günde iki litre süt gönderin keçileri satayım dedim.
Ha, en onuruma dokunan da minare’den turist kadınları röntgenliyor diye şikayet gelmiş.
Ağbi ne olur kalk Camiye gidelim
Allah için sen karar ver.
Camiye gittik.
Minarenin merdivenleri daracık.
Bir insan yarı duvara sürtünerek zorla çıkabiliyor.
Şerefe’ye nefes nefese vardık.
Foça’nın manzarası şahane.
Deniz , ayaklar altında.
Bütün arabalar ve insanlar karınca gibi.
Bırak röntgenlemeyi , kadın mı erkek mi ayırt bile edemiyorsun.
Fettah,
Gördün mü ağbi?
Buradan nasıl röntgencilik yapılır?
Şeytan dürttü.
Beklide dürbünün vardır Fettah?
Sende mi be Attila ağabey?
Teessüf ederim.
Bebelerime süt alamaz iken , dürbün parasını nereden bulayım?
Şaka yaptığıma, zor bela ikna ettim.
Bir eylül sabahı Annemin beyin kanaması geçirdiğini ve Alman Hastanesin de yattığı haberi geldi.
Apar topar İstanbul’a gittik.
Bir ay kadar kaldık orada.
Allah yardım etti. Annem felci en az zararla atlattı.
Foça’ya döndüğümde ilk iş Fettah’ı görmek için Camiye gittim.
Cami kapalı ve kilitliydi.
Hemen Ergun’a gittim
Fettah Hoca’nın şikayetlere binaen Anadolu’da bir köye sürüldüğünü anlattı.
Daha nerde olduğunu bildirmemiş.
Bu olaylar , seneler evvel cereyan etti.
Fettah gittiğinden iki ay sonra telefon etti ve hangi köyde olduğunu bildirdi.
Ergun kanserden öldüğünde Hoca’ya telefon açtım.
20 saatlik bir yolculuktan sonra , Fettah ertesi sabah Foça’da idi.
Ergun’u kendi yıkadı.
Cenaze namazını o kıldırdı.
Mezara o gömdü.
Mezar başında son duasını da okuduktan sonra göz yaşları içinde mezara kapandı.
Sevgili Fettah.
Senin gibi dostum olduğu için gurur duyuyorum.
Sıkıntıda olduğumda ilk seni hatırlıyorum.
Seni ,ve dostluğunu öyle özledim ki ?
Attila Bozoğlu – Eski Foça
(Fettah Hoca gibi aydın ve cemaatinin dostu ,bütün imamlarımıza ithaf olunmuştur.)