6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
801
Okunma
“İğne ile kuyu kazar
Kazdığımız kuyuya atlamayı marifet sayarız…!”
Bir sigara daha yaktım. Oysa ki doktor tamamen yasaklamıştı. Kalbimde büyüme varmış. Ben de doktora dedim ki,”kalbim küçük geliyor doktor bey.sığdıramıyorum içine her şeyi. Biraz büyümesinde ne sakınca olabilir ki…”
Gülüştük beraberce.
“unutma” dedi tekrar,”nefes darlığı da çekiyorsun.”
Döndüm ve hafif bir tebessümle, “siz çekmiyor musunuz, baksanıza etrafınıza.”
Evet. Hangimizin nefesi daralmıyor ki bu hayatın çıkmazında. Elbette doktorumu dinleyip sigarayı bıraksam çok iyi olacak ya. Çektirmeyeceğini bilsem hiç bırakmayı düşünmeyeceğim bu mereti ama. Küt diye de götürmüyor adamı. Süründürüyor vesselam. Yaşamak istediğimden çok da emin değilim bu aralar.bu aralar çokça özler oldum ölümü. Herkes cennete gitmek isteyip de neden ölmek istemez ki…
Bakınca arkama , yarından da hiç umutlu değilim. Hayatın bıraktığı dalgalarda bir yığın anaforlar. Seyri bile zevk vermiyor artık.
İçim bir kum saati. O doluyor , ben çeviriyorum. Hep aynı yerden aynı yere boşalmakta.
Yaşamak. Bir iklim dönemeciymiş aslında. Yanlışlıkla tutulursan dört mevsimi bir arada yaşamayı istemek gibi bir gaflete, başka taraflarıyla gülüyor hayat adama. Ve nasıl cimrileşiyor sunduklarıyla.
Zaman bir düş ertesi
Bir avuç deniz yollar mısın bana
Can olsun kuruyan dallarıma
Yoruldum her sabah sana uyanmaya
Gülümsüyorsun
Hep aynı noktadan
Her gülüşün orman yeşili bana
Kadınlığıma soyundum yine bu sabah
Saçlarımda gümüş yıldızlar
Biraz buruk
Sonbaharı muştular
Topladım onları hafif yorgun elimle
Biraz canlılık verdim gözlerimdeki fere
Takınca şu senden kalma küpeleri de
Hazırım işte
Yorgunum
Biliyorum
Biraz huzur arıyorum
yalnızlık aklıma vuruyor
Bedenimi hırpalıyor
Lakin eski hamlığım yok artık
Savuşturabiliyorum
“Sen inan dünya inansın”
“Zincire vurulduğumuz tek yer belki de izler...
Şuursuzca takip edip, kazıyamadan taşıdığımız..”
“Hayat bana alınma...Emanet yolcu istemiyorum artık…!!!”