- 712 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şair ile hasbihal
Uzunca bir soluk çektikten sonra şair kalemine sarıldı, bir temmuz gecesinde sıcaktan çok yalnızlığın vermiş olduğu hararetle bir kez daha üfledi kalemine, kağıda dökülecek binlerce satır olduğu yüzündeki çizgilerden anlaşılıyordu, bir yandanda korkuyordu aslında kağıda dökülecek binlerce satır demek içinde biriken acı, hasret ve nefret gibi duyguların binlerce kat artması ve onlarla yüzleşmesi demekti. Gözyaşlarıyla kağıtta ki koyu renk mürekkebi dağıtacağından korkuyordu belkide, ve başladı şair kalemini kağıda vurarak uykusuz bir geceye hazırlanmaya:
"Yazmamaya tevbe edip, kırdığım kalemimden daha çok kırılan,küsen yüreğimin bozduğu tevbeye güvenerek yazıyorum ey sevgili, hayal meyan hatırladığım aşık olma duygusunu andığımda, aklıma düşen yalnızca o melek yüzün, o güzel gözlerin ve o gece koyusu saçların oluyor, neden hayal meyan hatırladığımı biliyor musun bilmem, seni görmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki, senden sonra aşık olmayalı o kadar uzun zaman oldu ki..."
Kalemini asla utandırmayan şair, yine kalemini utandırmıyor ve acılarını çoğaltmaya devam ediyordu, aşıklığın vazifesini yerine getirmemiş bir şair olarak kırdığı kalemine tekrar sarılıp belki aşıklığına, belki sevgilisine(her ne kadar okumayacakta olsa), bir şeyler anlatmaya çalışıyor üzerinden geçen onca aya rağmen içinden hiç birşeyin eksilmediğini itiraf etmeye devam ediyordu.
"Evet sevgili, ben senin kapından sağ döndüm, yüzünü görmeden güllerle dolu bahçende yalnızca kokusu sana benzeyen güllere bakarak oradan uzaklaştım..."
İlk göz yaşı gelmişti bile, kendini ona özel olduğu için dokunmaya bile kıyamadığı kağıda ağlamamak için o kadar zor tutuyordu ki, aklına onun evi geldiğinde, bahçesi geldiğinde, gül gibi kokusu geldiğinde tekrar geçmişe dönüp evinin önünde bulmak istiyordu sanki içeri girebilecekmiş gibi...
"Bu yazdığım cümlelerden belki bir kelime bile okumayacaksın, belki benim bunu yazdığımdan hatta benim yaşadığımdan bile haberin olmayacak, bunu düşünerek kırdığım
kalemime tekrar sarılmamın sebebi; içimde sadece bir kaç ay tutabildiğim, kendimi kandırdığım, unuttuğum sandığım içimi dolup taşıran duygularımdı. Ben aşk üzerine
ahkam kesen, sevgi uğrunda, sevgili uğrunda her şeyin feda edilebileceğini, yapılabileceğini düşünen ben, sana olan duygularımı yüzüne söylemekten bile acizdim. Keşke
söyleseydim demeyeceğim çünkü söyleseydim içime mutluluk düşüren o gülüşünü belki hiç bulamayacak gözlerime bakarak gülmeni mahşere bırakacaktım..."
Evet O kavuşma anını mahşere bırakmış bir şairdi ve aşıktı. O günü iple çektiğini belirten cümleleri çoktan sarfetmiş, her harfte içinde çoğalan aşkının verdiği ağırlıkla ve bir kaç damla göz yaşının bıraktığı ağrıyla gözleri hafiften kapanıyordu. Bitmeyen ve asla bitmeyecek olan cümlelerine geçici bir nokta koyduktan sonra susadığını hissetti, yazın en kavurucu ayında dudaklarının kuruluğu ve yüreğinde taşıdığı ağırlık onu susatmıştı kalktı ve bir bardak su içti. Vuslattan başka birşeyle sönmeyecek hasretlerini döktüğü kağıdın yeniden başına geçti ve devam etti...
"Ey sevgili binlerce söz dökebilecek kadar hazır hissettiğim ruhum, ellerimden önce yoruldu, yorgun düştüm, bu kağıdı yatağımın baş ucuna koymadan önce son kez tevbe etmek ve sana sonsuz kere teşekkür etmek istiyorum, bana aşkı, sevgiyi, hasreti tattırdığın için, saçlarıma düşen beyazlar, kendimi dünyadaki en mutlu insan hissetmem ve bunlar gibi binlerce nedenden dolayı sana teşekkür ederim ve bu son cümlemide yazdıktan sonra sana dair hiç söz etmeyeceğime yemin ederim ta ki yüreğim dolup taşana kadar..."
Gökhan DEMİR
23.07.2009
14:00
YORUMLAR
Evet O kavuşma anını mahşere bırakmış bir şairdi ve aşıktı. O günü iple çektiğini belirten cümleleri çoktan sarfetmiş, her harfte içinde çoğalan aşkının verdiği ağırlıkla ve bir kaç damla göz yaşının bıraktığı ağrıyla gözleri hafiften kapanıyordu. Bitmeyen ve asla bitmeyecek olan cümlelerine geçici bir nokta koyduktan sonra susadığını hissetti, yazın en kavurucu ayında dudaklarının kuruluğu ve yüreğinde taşıdığı ağırlık onu susatmıştı kalktı ve bir bardak su içti. Vuslattan başka birşeyle sönmeyecek hasretlerini döktüğü kağıdın yeniden başına geçti ve devam etti...
"Ey sevgili binlerce söz dökebilecek kadar hazır hissettiğim ruhum, ellerimden önce yoruldu, yorgun düştüm, bu kağıdı yatağımın baş ucuna koymadan önce son kez tevbe etmek ve sana sonsuz kere teşekkür etmek istiyorum, bana aşkı, sevgiyi, hasreti tattırdığın için, saçlarıma düşen beyazlar, kendimi dünyadaki en mutlu insan hissetmem ve bunlar gibi binlerce nedenden dolayı sana teşekkür ederim ve bu son cümlemide yazdıktan sonra sana dair hiç söz etmeyeceğime yemin ederim ta ki yüreğim dolup taşana kadar..."
beğenmek ötesi bir çalışma
olmuş.
saygılar.