alışmak
Ne yapar insan gidince en sevdiği. Hem de öyle sudan sebeplerle değil. Daha iyi ve daha onurlu bir hayat için. Gidiverince en sevdiği kalan ne yapar ki…
Yaşamaya alışır önce… Sevdiğinin gittiği kıyılarda unuttuğu nefes alma refleksini kazanır yeni doğan bir bebek gibi. Acıtır ilk soluk hep. Yaşamla yüz yüze gelmek acıtır.
Sonra hayata katılmak gelir listenin ikinci sırasında. Hayata katılmak… Okumak çalışmak… Gezmek, dolaşmak… Gerekli gereksiz konuşmak… Yaşamın bir ucundan hayata ilişmek yani. Ve beklide yaşamış gibi yapmak
Zamanla alışılmış gibi gelir insana. O olmadan da yaşanabildiğini hem de pek de güzel yaşanabildiğini düşünür insan. Sonra birden en savunmasız anda sevdiğinizin ismi gelip yerleşir ruhunuza. Ona seslenir bulursunuz kendinizi. Olur olmaz her şeyde…
Sonra alışır gerçekten insan. En sevdiğiniz gitmiştir. Ve bitmiştir artık hayatın anlamı. Yaşamak kalmıştır geriye firakı… Alışır insan yabancılaşmaya yok oluşa tıpkı alıştığı gibi ölüme… Sevgiye tutunmak kalır geriye… Saf sevgiye… Artık bir ağacı sevmekle başlamalı işe… Toprağı suyu ve belki insanı…
YORUMLAR
en güzeli de bir kuru yaprağı bile sevebilmek...
ben sevgimi hediye paketi yapıp,tanrının tüm çocuklarına armağan ettim diye bir şiirimi aklıma getirdiniz..
o zaman anlıyoruz ki...
saf sevgiyi istiyoruz. işte o saf sevgide buluyoruz ölümsüzlüğü..
sevgi üzerine yazılmış çok güzel bir yazıydı..
saygılarımla...
Gideceğiz bir bir her birimiz, yerimizi diğerine bırakarak..Böyle kuruldu dünyanın dengesi. Sevmeli her canlı cansız nesneyi, herkesi. İlla da yaratanı seversek sevebiliriz her şeyi herkesi.
Öğreniyoruz yaşayıp gördükçe. Anlıyoruz başımıza gelince...
Kavramaya çalışıyoruz dengeyi,kabulleniyor muyuz o na/malum!
İstediğimiz kadar kalabalıkta kalalım kendi içimizde , özümüzde yalnızız ve hep O'na muhtacız!
Saygılar..
Kutlarım..