- 3220 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
105 - BABAANNE
Onur BİLGE
Babaannemin işi gücü şeytan pabucu dikmekmiş. Çok muzipmiş. Mukallitmiş. Misafirliğe gelen kadınların gözlerini yumdurtur, kapatıp kapatmadıklarını kontrol ediyormuş gibi on parmağı kömür tozuna bulanmış halde yüzlerini boyarmış. Sonra birbirini gören basarmış kahkahayı!.. En çok da o gülermiş.
Kadınların eteklerini yer minderine diker, kalçalarındaki minderlerle kalktıklarında gülmekten yerlere yatar, terlere batarmış!.. Acele işi olanların nasıl sökmeye çalıştıklarını, mecbur olanların eteklerini ters çevirerek minderleri kucaklarına alarak koştuklarını seyreder, gülermiş.
İşi gücü muziplikmiş. Fakat acımasız değil, aksine son derece merhametliymiş. Her gelene sofra kurdurtur, sofranın biri kalkar, biri kurulurmuş. Bir de ailenin, ‘yat geber ekmeği’ denilen, geceleri acıkınca
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 5
OYUN - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
Abdullah Bey bu konuya açıklık getirmek istedim kusura bakmayınız. İslamiyeti sonradan benimsemiş diyorsunuz, önceden nasıl kabul edebilirlerdi merak ettim. Ortaasyada iken Gök Tanrı dinine, yani tek Tanrılı bir dine inanmışlardı. İslamiyet de tek Tanrılı bir dindi ve kendi yaşayış felsefelerine uygundu. Kabul ettiler. İslamiyeti zorlanmadan kabul eden tek millettir Türkler. Ortaasya'dan ayrılış sebebi yaşamak istemeleridir. Haklısınız. Her yolu denedikleri konusuna gelince bu çok açık bir kavram. Dürüstlük ve mertlik, insanlık dışında kötülük yapmamışlardır. Devlet geleneği konusu ise, Dünyadaki en mükemmel devlet şeklini o zamanların şartlarına göre kurmuşlardır. Savaşlar sonucu kurulmuş değildir. Kurulan devletler savaşmak zorunda kalmışlardır. Ve ne yazık ki insanca muamele ettiği azınlıklar tarafından ihanete uğrayıp her defasında yıkılmıştır. "Ben romanın şapkasındansa Osmanlının sarığını tercih ederim." diyenler(Cümleyi doğru mu yazdım hatırlamıyorum) buyur etmişlerdir. Buyur etmek buyur demenin dışında da mümkündür. Tarihi ve savaşları incelerseniz, Türklerin, yani atalarımızın kendini korumak için savaştığını görürsünüz. Sebeplerine bakın savaşların. Savaşların olduğu çağlarda ganimet kültürü dediğiniz savaşın bedeli anlayışına sadece Türkler mi bağlıydı. Diğer bütün milletler masum mu yani? Ya da savaş sonucu galip gelen hangi millet ganimet almamıştır? Yolsuzluk meselesine gelince, Türkler batılıları tanımadan, asıl kültürleri bozulmadan önce çok gururlu, dürüst ve mert insanlardı. Batılıları tanıdıktan sonra yolsuzlukları da rüşveti de diğer davranışları da ister istemez öğrenmişler.
İslamiyeti sonradan benimsemiş Türkler'in tarihine bakacak olursak, yaşayabilmek ve barınmak için, yurtlarını terk eden insanların her yolu denediklerini görürüz. Düzenli devlet kurmaları bile, savaşlar sonucu sağlanmıştır. HİÇ BİR YERE BUYUR EDİLMEMİŞLERDİR. Gaza ürünü ganimet kültürüne sıcak bakmaları, yapılan yolsuzlukları meşrulaştırmıştır. Örnekleme yapan yazarımızı kutlar, başarılar dilerim.
Bazıları şanslı doğar, Fikret Bey. Şanslılardanmış Semiray. Hiç çalışmasa, ayağını uzatsa yatsa, ömür boyu yetecek parası gelir. Fakat o hem okuyor, hem yedek öğretmenlik yapıyor. Okul yakınından geçerken çocuk cıvıltıları duysa burnunun direği sızlıyor, ağlıyor. İstiklal marşı duymayagörsün! Andımızı dinlemeyegörsün!.. Arkasını dönüğyor, gözyaşlarını gizliyor. Hıçkırıklarını saklayamıyor, vücudunun sarsıntısını...
Dini, Vatanı, Bayrağı, Marşı, Andı; çocuklarıyla büyükleriyle Vatandaşları canından değerli ve aziz... Neden? Öyle bir kökenden geldiğinden... Yetmez mi?
Semiray'ın babası da bedelli askerlik yapmış. Semiray erkek olsaydı asla yapmazdı! Böyle bir evlat yetiştirmiş. Binlerce Fikret TEZAL yetiştirmiş. Yetmez mi?
Semiray, her yönden şanslıymış.
Bu çok özel geçmişn, mükemmel aktarımından çok önemli de mesajlar çıkıyor Sayın Onur Bilge !
Örneğin ; bazıları seferberlikte askere gidip on iki yıl sonra yaralı dönüyor ve düştüğü sefaletten eşini vereme kurban veriyor ; dedem gibi ! Kimisi de çok akıllı, kurnaz, geri hizmette kalıp eşkiya kovalayarak, sandık dolusu altınla dönüyor ve sülalesine yetecek bir servetin sahibi oluyor.
Onlar da açsınlar gözlerini diyemezsiniz herhalde. Yoksa kim savaşacaktı cephelerde, kim gidecekti düşman toplarının üzerine, kim ölecekti bu vatan için ve nasıl kazanılacaktı İstiklâl Savaşı ?
Fakat şu da bir gerçek ki, eşkiya ile de savaşmak şarttı ve dedenizin bu göreve gelmesi de bir şanstı herhalde...
Ben sizin için yazıyorum. Sizlere hitap ediyorum. Okumayacak olsanız, neden yazayım? Her gün okuyanlarıma armağanım olsun. Masallarımla uyusunlar. Yanınızdayım ya... Başucunuzda her gece masal anlatan kim?
Gayret benden, kuvvet ve ilham Allah'tan; ömrüm oldukça yazmaya niyetliyim.