ADAR-1/OKYANUS ÖTESİNE
1. Bölüm
İsmi Adar’dı.
Adar. Yani mart. Yani mart ayı.
Sırf o mart ayında doğsun diye anne ve babası haziran ayında evlenmişlerdi. Oysa o yörede düğünler genellikle nisan ayında yapılırdı.
Annesi:"Ya tutmazsa...Diyelim ki çocuk nisan ayında doğsa ne olur?"diye sormuştu babasına.
Babası:"Gerekirse bu ay içinde her gün tutması için uğraşacağız. Ben kafama koydum,oğlum mart ayında doğacak ve ismi Adar olacak."demişti.
Annesi dayanamamış yine sormuştu:"Ya kız çocuğu olursa?"
"Onun da ismi Ruken olacak. Güleryüzlü yani. Bunca ölüme,bunca gözyaşına inat o hep gülecek. Oğlumuz ise mart ayının o asiliğini,devinimini, değişimini kendi hayatında yaşasın diye ismi Adar olacak. Biz kayıp bir nesiliz,onlar öyle olmayacak.. En basitinden karşı durmasını bilecekler. Kızımız güümsemesiyle,oğlumuz asiliğiyle."diye yanıtlamıştı babası annesini.
İlk çocukları olmuştu işte. Hem de yirmi mart gecesini yirmi bir mart sabahına bağlayan gecede doğmuştu. Doğduğu gece annesinin onu babasına uzatırken gözlerinde yanan zafer ışığı görülmeye değerdi.
Babası o gece annesine:"Hanım iyi iş çıkarttın. Sen de en az benim kadar inatçıymışsın.Mart ayı dedik,sen tam on ikiden vurdun. Mart ayının en güzel gecesinde doğurdun."
Annesi gülmüş:"Hadi be ordan tavuk hırsızı."
Annesi ne zaman babasına fırça atmaya kalkışsa "tavuk hırsızı" derdi. Bu lafın arkasındaki olayı ise büyüyüp liseye başladığında annesi ona anlatmıştı:"Baban bana sevdalanmıştı,hep peşimde dolanırdı. Ben ise ona hiç yüz vermezdim. Bir gün yün yıkamaya dereye gittim. Biliyordum ki yine peşimden gelecek. Yünü yıkadım tam eve doğru yola çıkarken yolumu kesti. Bir tavuk kestiğini ve kızarttığını söyledi bana eğer isterse birlikte yeme teklifinde bulundu. Aslında o zaman ona acıdım,o kadar peşimden dolanıyordu ki.Niyetim peşimi bırakmasını söylemekti. Ağaçların arasına gittik,kızarmış tavuğu gördüm bir de tavuğun kesik başını gördüm haliyle. O kızarmış tavuk benim annemin yumurtlayan tek tavuğu olan çilli tavuktu. Nerde bulduğunu sordum. İlkin kem küm etti ama sonunda da itiraf etti. Tavuğu aşırmıştı lakin kimin olduğunu da bilmiyordu. Ben gülmekten yiyemedim birşey. O ise öyle mahcup mahcup duruyordu.
Tabii bu aramızda kaldı halen annem bilmez o tavuğun akibetini. Kimbilir belki de babanla beni yakınlaştıran o suç ortaklığıydı."
2. Bölüm
İsmi Adar’dı.
Adar. Yani mart. Yani mart ayı.
İsmi adar olmasına Adar’dı ama bir de bunu kimliğe yazdırmak vardı.Çünkü Kürtçe isimlerin çocuklara konulması yasaktı. Bu yüzden ilk okula başlayacağı sene yani yedi yaşındayken babası ona kimlik çıkartmaya gitti. Yedi sene boyunca bekledi babası. Ha bugün yasak kalksın ha yarın yasak kalksın diye. Ama nerde! Yasak kalkmıyordu bir türlü.
Madem yasak kalkmıyor elbet bir yolunu bulacaktı Adar ismini kimliğe yazdırmaya. Şehrin yolunu tuttu,Nüfus Müdürlüğünde sıraya girdi. Sıra ona gelince memur sordu ona :"Çocuğun ismi ne?"diye.
"Adar"dedi babası.
"Adak mı?"diye sordu memur bu defa.
"Hayır.Adar" dedi babası aynı inatla.
"Bu ne biçim isim ilk kez duyuyorum. Anlamı ne?"diye sordu memur.
"Adamaktan geliyor işte. Hani bir şeyleri bir şeylere adıyorsun,kurban ediyorsun ya. İşte ondan."diye cevapladı babası o kıt Türkçesi ile.
"İstersen farklı bir isim yazalım. Mesala Tarkan,Oğuz vs."
Nufus memurunun Kürtçe isim yazması kesinlikle yasaktı. Bu güne kadar ona Rojhat,Berfin gibi isimlerle gelen çok olmuştu ama böyle bir isimle gelen hiç olmamıştı. Memura kalsa kendi çocuğuna da sırf değişiklik olsun diye Kürtçe isim verecekti. Ama kanunlar işte...
Babası memurun aklından geçenleri hissedebiliyordu:"Bir de çocuğun doğduğu sene bizim köyde İzmirli Türk bir öğretmen vardı,ismi Adar’dı. Ona da söz vermiştim,eğer oğlum olursa onun ismini verecektim."
Memur İzmirli Türk duyunca yumuşadı,beş dakika içinde kimlik hazırdı.Babası yolda hep onun kimliğine bakmıştı,daha doğrusu yalanlar üzerine kurulu olsa da zaferine bakmıştı ikide bir.
Babası eve varır varmaz,kimliği anasına göstermişti:"Bak hanım burda ne yazıyor?"
Annesi:"Nerden bileyim tavuk hırsızı,okuma yazmam mı var sanki?"
"Adar yazıyor"demişti babası sesine zafer tonunu katarak ve devam etmişti:"Akşama topal horozu kes de bunu kutlayalım."
O gece hayatlarının üçüncü mutlu gecesiydi. İlkinde velenmişlerdi ve gerdekte bir erkek çocukları olusa isminin Adar olmasına karar vermişlerdi. İkinci geceleri onun doğduğu geceydi,Adar olarak doğmuştu. Üçüncü mutlu geceleri de işte bu geceydi. Adar isminin resmiyete kazandırıldığı bu gece.
Akşam topal horozun başına oturduklarında karşıki dağda top sesleri geliyordu. Her bir top atışında saniyeler sonra bir ışık huzmesi yükseliyordu. Adar elinde horozun bir butunu almış,her gün her bir top atışında küfreden ama bu akşam gözü parlayan ikide bir annesi ile şakalaşan babasına bakıyordu. Bu akşam çok farklı bir akşamdı. İsmine tezat olarak her akşam durmadan ağlayan bir yaşındaki kız kardeşi Ruken bile tahta beşiğinde gülüyordu.
.................Devam Edecek...........
YORUMLAR
bir tarafım Adar, bir tarafım Ruken, hadi al beni nesirin içinden dost...
eğer kaleme edeb olsaydı ben bu kalemin alnından öperdim dost..
nesiri sevdiren, özleten, bekleten kalem...
ve okyanuslar ötesine selam duran kalem...
hep yaz ve var/ol lütfen...
bin selam olsun uzaklardan...