8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
5592
Okunma
Bilindiği gibi kahvenin günümüzde pek çok çeşidi var ve doğal olarak çeşit çeşit tadı... Bir içecek olarak kahve, önce Avrupa’ya, onlar vasıtasıyla oradan da Amerika’ya Osmanlı’nın Avrupa içlerine yapmış olduğu seferler sayesinde yayılmıştır. Doğu Afrika kökenli bir bitki olan kahve, geçmişte bir tür yiyecek olarak da kullanılmış olmasına rağmen artık günümüzde güzel hoş bir içecek olarak tüketilmektedir. Benim burada değinmek istediğim kahvenin tarihçesi, nasıl yetiştirildiği günümüzde kaç tür kahve olduğu, vs. falan değil tabi. Peki, ne öyleyse? O bir fincan kahvenin (Türk Kahvesi) ocakla tiryaki arasındaki yolculuğunun kısa öyküsünü anlatmak. İşte bu... Benim amacım...
Şimdi "Allah, Allah bildiğimiz kırk yıllık kahveyi nasıl yapıp içeceğimizi de bilemeyecek kadar cahil miyiz yani?" dediğinizi duyar gibiyim. Ya da buna benzer sorular... Evet, tabi ki her Türk insanı kahve yapmayı da içmeyi de bilir. Ne olacak değil mi önümüze koyulmuş olan bir fincan kahveyi usulünce içeceğiz, hepsi bu kadar. Mı Acaba? Bence değil.
Bir tiryaki için kahve içmek bir keyif alma işidir. Hem de başlı başına bir keyif... İşte bu yüzdendir ki gerçek bir kahve tiryakisi için kahvenin yapılışından sunumuna kadar her aşama çok özeldir. Hiç hafife alınamaz.
Günümüzde(daha çok evlerde) kolaylık olsun diye büyük cezvelerde yapılan kahve her ne kadar Türk kahvesi olarak sunuluyorsa da hayır onun adı Türk kahvesi değildir. Türk kahvesi öncelikle kişiye özel bir içecektir ve kişiye özel yapılmalıdır.
Türk kahvesi tek kişilik cezvede yapılır. Nasıl yapılacağı konusu ise yapanın bilgisi dâhilinde gelişir ki işin bu yanını her Türk erkeği ve hanımı bilir. Ama kısaca bir kez daha hatırlatmaktan bir şey çıkmaz.
Kahve soğuk su ile çok hafif ateşte isteğe bağlı olarak şekersiz, az, orta ya da şekerli olarak pişirilir. Şekersiz (sade) kahvenin tabağına bir adet kesme şeker koymak adetten olmasına rağmen, aslında koyulmaması daha doğru olur. Servis edilirken kahvenin yanında bir bardak su olması olmazsa olmazıdır, Türk kahvesinin. Yanında su olmadan sunulan kahve sunan kişinin cehaletine verilir ki büyük ayıptır. Su mutlaka, ama mutlaka olmalıdır. Burası çok önemli...
Türk kahvesinin pişirilmesi ve sunulması kadar içilmesi de başlı başına bir iştir. Öyle kafanıza göre içemezsiniz Türk kahvesini. İçerseniz de için ayrıca. Ama bilin ki kahve içmiş olmazsınız. Ya ne içmiş olursunuz? Hemen cevap vereyim. Tadı buruk, koyu sıcak bir sıvı...
Size sunulmuş olan kahveyi içmeye başlamadan önce yanında getirilmiş olan sudan bir yudum almalı, bu suyu ağzınızın içinde şöyle bir gezdirmelisiniz ki ağızda önceden oluşmuş tatlar yok olsun ve siz kahvenizin gerçek tadına varabilesiniz. Bu işlemin yapılmamış olması içtiğiniz kahvenin güme gitmesine neden olur. Doğrusu ya bunu hiç birimiz istemeyiz. Öyle değil mi? Bu arada kahveniz hiç değilse bir iki dakika kadar beklemelidir ki koyusu (telvesi) fincanın dibine çöksün. Tüm bunlardan sonra artık kahvenizi keyifle içebilir, tadına varabilirsiniz.
Türk kahvesini içerken yapılan en büyük yanlışlardan bir de nedir biliyor musunuz dostlar? Kahvenin yanında içilen sigara... İşte bu yapılmamalı, asla kahve ile sigara içilmemeli. Niçin mi? Çünkü kahvemizin ağzımızda bırakacağı o muhteşem tat başka bir tatla karışıp ağzımızın tadını bozar da ondan. Afiyet olsun.
Not: Türk kahvesi sade, (şekersiz) haydi bilemediniz az şekerli içilir.
RECEP AKIL