- 943 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
CONKBAYIRI-Kan dereleri
24 Nisan günü
Salim onbaşı gün boyu dolaşıp durmuştu dağlarda,kimi sırt üstü yatıp bulutları seyretmişti,kimide sarp kayalıkların dibindeki ölgün,kıpırtılı denize dalıp gitmişti.Uzaktan ona doğru bakan dağ keçileriyle konuşup onlarla yarışmıştı.Koca gün kayalara tırmanınca bir an açlık hissine kapıldı,midesinden acaip sesler geliyordu.Azık torbasını önüne serdi içindeki peyniri ve kuru soğanı ekmeğiyle beraber iştahla yemeye başladı,az sonra kırıntı bile kalmamıştı önünde...gelirken kaynaktan doldurduğu testiyide gölge biyere saklamıştı,başına dikip kana kana içmeye başladı.Nisan sonu olmasına rağmen hava acaip sıcak ve sıkıntılıydı.Ama şimdi kendisine gelmiş hafif hafif göbeğini okşuyordu.Öğleden sonra güneş iyice yükselip te hava biraz ısınınca gözleri kapanmaya başladı,bir kayanın dibinde uykuya dalıverdi.
Rüyasında birsürü birbirine karışan sesler duyuyordu ama onun ismini seslenen annesinin sesini onca ses arasından seçebildi.Binbir zorlukla seslerin geldiği yöne doğru yürümeye başladı.Bastığı yerlerde toprak yoktu,kıvranan inleyen insanlarla doluydu her yer.İnsanların üzerinden atlayarak geçiyordu,her yer kan gölüne dönmüştü.Anasının sesine doğru yürürken tıpkı ağa takılmış balık gibi kıvranıyordu acıdan.Gözlerinin önündeki manzaradan az sonra neyle karşılaşacağını anlamış gibiydi.Korkudan gözlerinden boşalan yaşları silmeye çalışarak köy meydanına doğru yaklaştıkça sadece acının seslerini duyuyor o tanıdık sese ulaşmaya çalışıyordu.Birden anasının sesini duydu tekrar kısık kısık...
Salim salim çabuk gel,ölüyom dayanamıcam
Ana...ana ordamısın...ses ver!
Ses kesilmişti,hiç cevap alamadı,tekrar bağırdı
Ana,ana ses ver,nerdesin,kardeşim nerde,babam nerde,neler oldu buralarda ?
Meydanın yanındaki evide geçip,yerde yatanlara bakmaya başladı.Az ilerde biri kıpırdıyordu.Annesiydi,tanımıştı,o da Salime el kaldırıyordu,sırt üstü uzanmış,karnına bir bıçak saplanmıştı,oluk gibi kan akıyordu.’Salim...Salim’ diye inledi kadın çenesini titreterek,mecalsiz.Salim dehşet içinde ona yaklaştı ve hemen üstüne doğru eğilerek sarıldı,anasının gözleri ters dönmüş gibiydi,ağzının kenarlarından çıkan köpükler çene ucuna doğru yayılıyordu.’Salimm...oğlum’ diye inledi yine anası.
Ana neler oldu...ne yaptılar sana diyerek anasını sarsmaya başladı,ağlıyordu anacığına sarılırken.Anası inleyerek az yan dönüp ikibüklüm ellerini ona uzatmış fısıltıyla konuşmaya çalışıyordu.
Salim,Salim kaç oğlum durma buralarda...Bak köpek havlamaları artıyor,şimdi gelirler yine...
Ana...anacığımm...kim bunlar,ne isterler bizden...babam,kardeşim nerede ?
Onları camiye topladılar oğul.Bulgar Komitacıları bunlar...kimseyi sağ bırakmıyorlar,acımasızca herkezi küçük bebeleri bile katlediyorlar.Sende kaç oğlum ne olur...şimdi yine gelirler,bak mavzer sesleri yeri göğü sardı.
Ana...sizi nasıl bırakırda kaçarım ben
Benden hayır yok...sen kaç kurtul...bu acımasızların eline geçme.Hadi,durma...git uzaklaş burdan.
Salim bu korkunç karabasandan ter içinde uyanmış korkak gözlerle etrafına bakınırken tekrar aynı rüyayı gördüğünü anlamıştı.O acı veren ruh halinden hemen sıyrılmak için yüzünü ovuşturmaya başladı.Hep aynı rüyayı görüyorum diye kendi kendine söylendi.Akşam oluyordu nöbet yerine gitmesi gerektiğinden doğrulup hızlandı.Kendi kendine konuşuyordu...
Akşam olmuş,çok uyudum herhalde...Allah vere de aksi bir şey olmamış olsun,yoksa çok kötü olurdu.Kumandanı ona güvenmiş,bulunduğu yerin sahil gözetlemesini ona vermişti.Yürüyüp aceleyle her zamanki yerine gelmişti.Etrafı keskin gözleriyle taramaya başladı,çok şükür bir değişiklik yoktu...rahatlamıştı birden.Az evvel çok çişi gelmiş ama korkudan unutmuştu.Az ilerdeki çalılığa girip ihtiyacını gördü.Şimdi rahat rahat yine uzaklara,denizin üzerinde kıpırdayan her karaltıya dikkatle bakmaya başladı
25 Nisan sabahı
_____Gecenin yarısı göğü aydınlatmakta olan parlak mehtap her yeri açıkça gösteriyordu,denize vuran ışıklar yakamoz kümeleri oluşturuyordu.O anda denize bakan yamaçların devamında,hakim bir tepe üzerinden bir baş uzandı.Salim onbaşı keskin gözleri ile denizi biraz daha taradı,sonra yine uzandı eski yattığı yere.Saat 2.30 sabaha daha vardı.Önündeki kuru incirlerden birini ağzına atıp çiğnemeye başladı.öteki incirleri de ince bir dala diziyor 20 şerli bir kolye haline getiriyordu.İçinden bir türkü geldi ama söyliyemedi,gecenin kulağı keskindi.Kumandanı onu gözetleme yerine gönderirken sıkı sıkıya tembihlemişti.’Aman çocuk dikkatli ol,dayanabilirsen hiç uyuma,bir kıpırtıyı,bir sesi dahi kaçırma,gözlerin hep ufukta olsun,bir şey gördüğünde hemen haberim olsun’demişti.Haklıydı...düşman denizden boğaz’ı zorlamış,büyük bir zaiat verip geçememişti,şimdi karadan bir çıkarma bekleniyordu.Onun için dikkatli olmalıydı.
_____Bu duruma nasıl gelindiğini anlatmak için biraz gerilere,1908 Temmuz ayına gitmek gerekiyor.Türkiye’deki siyasal iktidar İttihat ve Terakki Partisi’ne,Bir anlamda da partinin iki lideri İçişleri Nazır’ı Talat bey ile Harbiye Nazır’ı Enver Paşa’ya geçmişti.Jön Türk’lerin çoğu darbeden sonra,eski müttefikleri İngiltere ile ilişkilerin daha da gelişmesini beklerken,anlaşılmaz bir soğuklukla karşılaşmışlardı.Buna karşılık Alman’ya,doğuya yayılma amaçları doğrultusunda,Türkiye’yi bir müttefik olarak gördü ve bir zamanlar Berlin’de askeri ateşelik yapmış olan Enver Paşa ile güçlü bir yakınlık kurdu.Ancak Türk ordusu üzerindeki İngiliz ve Alman etkisi kurnazca bir dengeye oturtulmuştu.1912 de Tümamiral Arthur Limpus önderliğinde bir İngiliz denizcilik heyeti,ertesi yıl da General Otto Liman von Sanders önderliğinde bir Alman askeri heyeti atandı.2 Ağustos 1914 te Türkiye ile Almanya arasında gizli bir anlaşma imzalandı ve Rusya’dan gelecek herhangi bir tehdite karşı Türk’lere,Alman koruması sağlandı.
_____3.Ağustos’ta İngilizlerin,o sırada İngilterede inşa edilmekte olan Sultan Osman 1 ve Reşadiye adlı Türk gemilerine el koyması,Almanların ekmeğine yağ sürdü.Çünkü Almanlar,Türkleri kendi yanlarında savaşa sokmaya kararlıydılar.Gemilerin parası halktan toplanmıştı onun için halkta öfkeye sebep oldu.Milyonlarca sterlin tutan bu iki savaş gemisinin yerine Alman’lar,İngiliz şavaş gemileri önünden kaçan Goeben ve Breslau adlı iki Alman kruvazörünü hemen akdenizden,İstanbul’a yolladılar.
_____İki gemi İngilizleri atlatarak 10 Ağustos ta Çanakkale boğazı girişine geldiler.Türkiye hala tarafsız olduğu için,Türk hükümetinden giriş izni istediler.Ancak bu izni vermek uluslararası anlaşmaları çiğnemek ve tarafsızlığı bozmak olacaktı.Ama Enver Paşa bu giriş iznini derhal verdi ve Takipteki İngiliz gemilerinin de geçişine izin vermeyen kararnameyi imzaladı.İngilizlerin pretostası üzerine,gemilerin satın alınıp Yavuz ve Midilli isimleriyle Osmanlı donanmasına katıldığı ilan edildi.15 Ağustos’ta Türk donanmasının kontrolü İngilizlerden alınıp,Tümamiral Sauchon’a verildi.Almanyanın istediği olmuştu.Bu arada İttihat ve Terakki önde gelenleri bir çocukları oldu diye seviniyorlardı.Kısa zaman sonra Yavuz ve Midilli Osmanlı donanmasıyla birlikte Karadeniz’e açılıp,Rus limanlarını bombardıman etmiş ve bu saldırıyla Osmanlı İmparatorluğu fiilen 1.Cihan Harbine iştirak etmiş oluyordu.
_____İstanbuldaki İngiliz Büyük elçisi 30 Ekim akşamı bir nota vererek,Türk hükümetinden,Rus limanlarına yapılmış olan saldırılar için özür dilenmesini ve bu tecavüzü gerçekleştiren Yavuz ve Midilli personelinin yurt dışına çıkarılmasını...bu yapılmadığı takdirde İstanbul’u terk edeceğini bildirip pasaportunu istemiştir.Araya ABD Büyükelçisi girip tazminat talebiyle işi yatıştırmaya çalışırken,Rusların hiç kimseye danışmadan 1 Kasımda Kafkasyadan taarruza geçmeleri neticesi son umutlarda sönmüş 1 ve 2 Kasımda Rus elçisini,İngiliz ve Fransız elçileri takip edecek,akabinde Belçika,Japonya,Sırbistan ve Karadağ,Türkiye ile ilişkilerini keseceklerdi.
_____5 Kasımda İngiltere ve Fransa harp ilan ettiler.Türk Hükümeti de 11 Kasımda harp ilan etti.Üç gün sonra da Padişah Cihat çağrısında bulundu.Fakat müslüman alemden gerekli yardımı göremedi,aksine ilerde okuyacağınız biçimde arkadan vuruldu.Düşman saflarında karşı karşıya geldiler.
Arıburnu
_____Salim onbaşı yüzü gökyüzüne dönük,sırt üstü uzanmış,olanları düşünüyordu.Mustafa Kemal’in postası olduğu için bazen içeride konuşulanların bir miktarını duyuyor,fakat bunları kafasında şekillendirip olanları çözemiyordu.Çünkü politika ona yabancıydı.O sadece yedi düvel’in donanma ve askerlerinin gelip Çanakkale kapılarına dayandığını,bastıkları toprağı savunmazlarsa,İstanbul’un.Padişahın,kısacası tüm ülkenin esaret altına gireceğini biliyordu.Onun için burada ölmeli ama geçit vermemeliydiler.Bunları düşünürken Ay’ın hafifçe kaybolup yerini karanlığa bırakmasını izliyordu.Şimdi işi daha zordu ama tüm dikkatini kulaklarına verip Ege’yi dinlemeye başladı.
İNGİLTERE ((Çıkarmadan 3,5 ay önce))
_____Churchill,Deniz Kuvvetleri Bakanlığından yanıt veriyor ve Lord Kitchener’in Çanakkale seferini sadece İngiliz Kraliyet Donanmasının yapması önerisine karşı çıkıyordu.Ona göre Çanakkale ancak Kara ve Deniz ordularının ortak harekatıyla zorlanabilirdi.Öteki hükümet üyeleri de aynı görüşteydiler...haritadan bu anlaşılıyordu,60 km uzunluğundaki boğaz’ın en geniş yeri 7 km idi.Güçlü akıntıya karşı,boğazı geçmeye çalışan savaş gemilerinin önüne mayın hatları çıkacak ve Avrupa ile Asya yakası arasında topçu ateşi altında kalacaklardı.Boğazın girişinden 21 km.sonra sadece 1500 metre olan en dar yere gelinecekti ki burasıda kıyıdaki kalelerin top menzili içindeydi.Ama bir kara harekatıyla kıyıya çıkarma yapılıp bu toplar susturulabilir,mayınlar temizlenebilirdi.Başka bir deyişle donanmanın geçmesi için,kalelerin alınması yada yok edilmesi gerekiyordu.
_____Kendine bağlı savaş grubunu,3 Ocak 1915 te Deniz Kuvvetleri Bakanlığında toplayan Churchill’e sadece eski ve gözden çıkarılmış savaş gemilerinin kullanılması önerisi geldi.Bunun üzerine toplantı dağıldıktan sonra Churchill ,Çanakkale önlerinde bekliyen İngiliz Filosu komutanı Carden’e bir telgraf çekip,Çanakkale’yi sadece gemilerle açmaya çalışmak mümkünmü diye sordu.Ayrıca yaşlı gemilerin kullanılacağını,böyle yaparlarsa operasyonda meydana gelecek ağır kayıplarıda haklı gösterebileceklerini bildirdi.Amiral Carden,Çanakkalenin bir tek saldırıyla ele geçirilemeyeceğini ve operasyonu çok sayıda gemiyle genişletmek zorunda kalınacağını bildirdi.
_____Amiral Carden aylardır Çanakkale önlerindeydi ve görüşü kabul gördü.Churchill’e,Amiral Carden’in planının uygulanması yönünde İngiliz kabinesi tarafından yetki verildi.Churchill bu plana karşı değildi sadece kendi planı kafasına daha çok yatıyordu.Ama karar çıktıktan sonra onu var gücüyle uygulamaya koyuldu.Lakin işler umdukları gibi gitmemiş,bir felaketle karşı karşıya kalmışlardı.Çanakkale hiçte öyle yenilir yutulur cinsten kolay bir lokma değildi.
_____İlk başlarda Çanakkale operasyonu için destek veren kabine üyeleri,birbirine düşmüş,hepsi heyacanlarını kaybetmiş,sadece birbirlerini şikayet ediyorlardı.Yalnız bir deniz harekatının yetmiyeceğini görmüşler,harekat şefi yardımcısı Albay Helbert te bu doğrultuda bir rapor yazıp bir nüshasını kendilerine göndermişti.Türk kıyıları açıklarında olan İngiliz Filosu,72 saat içinde saldırıya başlıyacaktı.Ama Bahriye Bakanlığının fikrine göre Kara kuvvetleriyle desteklenemediği taktirde başarısız olacaklardı.Başbakan Kitchner ise kara birliklerini göndermeyi reddediyordu.Zaten de kara birlikleri artık oraya zamanında varamazlardı.Ancak Kitchner kısa zamanda fikrini değiştirmek zorunda kaldı ve İngilteredeki tek düzenli ordu Tümen’i olan 29.Tümen’i Çanakkale ye göndereceğini bildirdi,ayrıca gerekirse Mısır’da bulunan Anzak birliklerini de destek olarak gönderebileceğini söyledi.Artık Lord Kitchner İstanbul’u istiyordu,gerektiği kadar adam bulacağını söylüyordu.
_____Deniz kuvvetleri Bakanlığı 22 Şubatta Çanakkale seferinin başladığını açıklayarak ayrıntı vermeye başladı.Kitchner daha önce donanmayı,şimdi ise orduyu gönderme kararı veriyordu.Hiç istemediği halde İngiltereyi Ortadoğu bataklığına saplamayı başarmıştı.Artık Gelibolu ve Çanakkale gözyaşı dökmeye hazırdı.Bu gözyaşları her iki tarafında yanaklarını ıslatacaktı.
_____Çanakkale ağzında gürleyen İngiliz Donanması toplarının politik yankıları da gelmeye başladı.Atina,Bükreş ve Sofya da politikacılar İtilaf Devletlerine yanaşmaya başladılar.
***
_____Türkler Çanakkale saldırısını bekliyorlardı ancak şimdilik bölgeyi savunacak durumda değillerdi.Alman Danışmanlarda bunun farkındaydılar.Daha saldırı başlamadan,boğazın iki yakasındaki tabyaları tahkim ederlerken cephanesizlik bellerini bükmüştü.1915 başında,boğazdaki cephanenin tek bir çarpışmaya yetecek miktarda olduğunu Berlin’e bildirmişlerdi.Osmanlı savaş gemilerinin bazılarının sadece 1 dakikalık mermileri vardı.15 Şubat 1915 te Akdenizde İngiliz ve Fransız gemilerinin toplanmakta olduğu istihbaratı gelmişti İstanbula.
_____Bir Fransız Deniz birliği ile desteklenen İngiliz Filosu 19 Şubat sabahı uzak mesafeden bombardımana başladığında,Çanakkale’nin ağzındaki kıyı bataryaları onlara erişecek menzilde değildi.Amiral Carden Türk bataryalarına daha büyük zarar verebilmek için gemilerini kıyıya yaklaştırdı,ama o gece hava bozduğu için,sürekli fırtına yüzünden operasyona 5 gün ara verildi.Saldırı 25 şubatta yeniden başladı.Yarımadanın ucunda kıyıya çıkartılan İngiliz Deniz Piyadeleri boğazın girişindeki kalelerin terk edilmiş olduğunu gördüler.Türkler ve Almanlar,Çanakkale topçu savunmasının yoğun olduğu boğazın dar yerine çekilmişlerdi.
_____Zafer kokusu alınmıştı...Grip olan Churchill sevinç içindeydi.4 Martta,Amiral Carden’den gelen telgrafta hava koşulları uygun gittiği taktirde,donanmanın 14 gün içinde İstanbul’a varabileceği yazıyordu.Şimdi Osmanlı İmparatorluğunun kaderi Tartışılıyordu.İtalyanlar bile savaşa girmediği halde,Türkiyenin ilerdeki bölünmesinden pay istiyordu.Kurtlar ağızlarını şapırdatarak masaya oturmaya hazırlanıyorlardı.
***
Arıburnu
_____261 rakımlı tepe ile Düztepe arasındaki yükseltide denizi gözetleyen birçift mavi göz karanlıkta bir şey göremiyordu ama kulaklarına değişik sesler gelmeye başlamıştı.Şafağın sökmesine daha yarım saat vardı.Saat 3.30 civarı idi.Hemen yerinden fırlayıp pür dikkat kesildi,sesler net değildi,arasıra rüzgarın taşımasıyla kulağına geliyordu.Az sonra kürek ve motor sesleri daha net gelmeye başladı.Anlamıştı Salim Onbaşı...işte geliyorlardı.Aşağıda,Balıkçı damı denen yerde 40-50 kişilik bir birlik olduğunu biliyordu.Onları uyarmak için aşağı inip vakit kaybedemezdi.Hemen bir bağ,yani 5 adet mermiyi kör karanlığa seri halde boşalttı.sonra birdaha boşalttı.Aşağıda kargaşa başlamıştı,onlarda ateş etmeye başladılar,demek ki artık kumandanına haber etmeye koşabilirdi ama çok süratli olmalıydı.Haydi Salim dedi yerinden fırlarken kendi kendine,soluk soluğa kalmıştı az bir zaman sonra.Koşarken durmadan çalıların üzerinden atlıyarak,pantolan paçalarının dallara takılmasına aldırmayarak sadece koşuyordu.Kan ter içinde kalmıştı...ama daha ne olduğunu anlamadan kendini bir anda yerde buldu.
_____Karanlıktan fırlayan iki kişi üzerine atlamıştı.Soluk soluğa bağırdı
_____Durun lan,bırakın...kimsiniz siz?
_____Üzerine çıkıp oturmuş olan uzun boylu bir herif boğazını sıkıp duruyordu.Daha sonra boğazını bırakıp çenesini sıkmaya başladı,öbürüde ayaklarına yapışmış hareket etmesine bile izin vermiyordu.
_____Asıl sen kimsin? kendini tanıt...nereye koşuyorsun bu karanlıkta deli gibi!
_____Kim ateş ediyordu...o silah sesleri neydi öyle ?
_____Bırakın beni! yoksa fena olur...Ben kumandanın postasıyım.
_____Kimler ateş ediyor,konuş yoksa şimdi kıracağım çeneni!
_____Yaaa...bırakın beni yaaa...geliyorlar,İngilizler geliyor,kumsala çıkacaklar.Hemen kumandanıma haber götürmem lazım,bi dakkanın bile çok önemi var,kalkın üzerimden!
_____Birden salim onbaşının çenelerini birbirine geçiren pençeler gevşedi,üzerinden kalkıp konuşmaya başladılar.Onlarda heyacanlanmıştı.
_____O halde acele et diyerek omzuna vurup iteklediler...Onbaşı şimşek hızıyla karanlığa karıştı,şimdi sadece koşarken çıkardığı sesler duyuluyordu.
_____İbrahim çavuş bir anlık kararsızlıktan sonra kendini toparladı.Aşağıdaki harabelerde bulunam makineli tüfek timinin çavuşuydu,yanında 6 adet te keskin nişancı vardı.Emrindekiler topu topu 12 kişiydiler,bulundukları yerden birşey göremiyorlardı.Hemen kararını verdi,yanındakilere seslendi yukarı çıkıp mevzilenmeliydiler.
_____Sayıt...hemen makinalıyı da alıp buraya geleceksin!Çabuk ol,durma,haydi...
_____Başüştüne
_____Keskin nişancılar koşarak gelsinler,vakit kaybetmesinler
_____Tamam çavuşum,şimdi deyip fırladı
_____İbrahim çavuş bulunduğu yerden denizi taramaya başladı.Evet...sesleri geliyordu,uzaktan birara megofon sesi geldi.Anlamıştı.onlardı,geliyorlardı
_____Arkasından patırtılar duydu.Keskin nişancıların gelmesi uzun sürmemişti.Hemen seslendi
_____Cemal,Ahmet,Osman...Hemen benle geleceksiniz,az yukarda mevzileneceğiz.
_____Aceleyle yürüyüp az önce salim onbaşının gözcülük yaptığı yere çıktılar.İncirler orada bir kenarda duruyorlardı
_____Sen şuraya...Sende şu sağ tarafta uygun bir yer ayarla kendine...hepimiz mevziye gireceğiz.Sakın bir şeyi kaçırmayın,aşağıdan gelecek her karaltıya ateş edin.Gözünüzü dört açın,az sonra şafak sökecek daha iyi göreceksiniz.Sakın seri ateş edip yerinizi göstermeyin yoksa burayı bombardıman edip dümdüz ederler.Haydi koçlarım göreyim sizi.Şansınız bol gözünüz keskin olsun.Beklediğimiz an geldi,her atışa isabet isterim,emir beklemeden ateş edeceksiniz.Kendinize sahili en iyi görebilecek bir yer seçin.
_____’Tamam çavuşum’Deyip fırladılar.Hepsi koşarak bir kayanın ardında siper aldılar.
_____Az sonra makineli tüfek timide yanındaydı.onları beklerken en iyi yeri bulmuştu.İki blok kaya arasında 180 derecelik açıyla ateş edebileceği düz bir yerdi.Heralde gözcü buradan görmüştü,yeri çok iyiydi.İncirleri gördü yerde,yanındakilere seslendi!
_____Bakın size bir hediyem var
_____Alın ceplerinize doldurun,fırsat buldukça ağzınıza atarsınız
_____Cemal,çavuşuna seslendi...
_____Çavuşum,cephaneyi nasıl kullanacağız ?
_____Ne kadar mermimiz var ?
_____Kesintisiz bir saat yeter,aralıklı kullanırsak 1.5 saat kadar idare ederiz.
_____İbrahim çavuş sıkıntıyla çenesini yerinden oynattı,dişlerini sıktı.Bir an düşündükten sonra,yeter dedi...Bu kadarı bize yeter.
_____Sonra aniden geri döndü,yinede...diye konuştu
_____Destek ne zaman yetişir bilemem ama muharebe uzarsa bize daha çok mermi lazım
_____Mehmet...
_____Emret çavuşum!
_____Sen hemen karargaha koşuyorsun,bize hemen cephane yetiştireceksin,orda yanına adam verirler.Haydi göreyim seni fırla...
_____Mehmet emri alır almaz sanki bir taş gibi saldı kendini kayalardan aşağıya kestirmeden,fundalıklardan dağ keçisi gibi atlıyordu,arkasından rüzgar bile yetişemezdi o an.
_____İnşallah dedi İbrahim çavuş arkasından bakarken,inşallah bununda üstesinden geliriz,Allah büyüktür.Bu sakin görünüşünün ardında taşlaşmış,çelik gibi bir yürek yatıyordu.Nelerini görmüştü,hastaneden yeni gelmişti,pansumanlarını değiştirmiş,postalının yırtık olan uç kısmını kesip atmıştı.Ayak baş parmağı donmadan ötürü kesilmiş,memleketine izine yollanmıştı.Ama o memleketine değil çanakkaleye gelmişti.Bir an Sarıkamış’ta Ruslarla yaptığı savaşları düşündü.Ruslar savaşmıyor,bir ileri,bir geri giderek 100 bin kişilik Osmanlı ordusunu karşılarında oyalıyorlardı.Amaçlarınada ulaşmışlardı.Osmanlı Genelkurmayı Batı cephelerine kuvvet kaydıramamışlardı.İbrahim çavuş er olarak girdiği savaşta gazi olup onbaşı rütbesini kumandanı Niyazi beyden almıştı.Burda ise hemen Çavuş olmuş makinalı takımına kumanda ediyordu.Tekirdağ’a bağlı Çorlu kasabasının sarılar köyündendi.Onlara Çelebioğulları deniyordu.Üç sene olmuştu askere alınalı,her yerde savaşmıştı.Balkan harbinde Bulgara karşı,Sarıkamışta Moskof’a karşı,şimdide vucudunu ingiliz’e,Fransıza,kısacası yedi düvele karşı siper edecekti.Vücuduna daha hiç kurşun değmemişti,Bulgara karşı savaşırken bileği yerinden çıkmış,Alaydaki hoca yerine getirip geçmiş olsun demişti,sonra bir daha tekrarlamadı.Sarıkamışta da ayağı donmuş,taburun hekimi iki gün hep karla ovdurarak ayağı kurtarmış ama sağ ayak parmağını Sarıkamış’ta bırakmak zorunda kalmıştı.Ödü patlamıştı,memlekete hizmetinin bittiğini sanmıştı ama çok şükür ayaktaydı.Daha neler görecekti neler...
_____Birden yerinden ok gibi fırladı.Askerlerden biri kayanın kuytusuna sinmiş sigara yakmak üzereydi,hemen ağzından kaptı,askere şimşek gibi bir bakış fırlattı...
_____Eğer onu yaksaydın hepimizi yakacaktın,artık sigara yok anlaşıldımı...
_____Affet çavuşum...bilemedim
_____Bir lahavle çekip makinalının başına geçti İbrahim çavuş,toprağa gömülü ayaklarını kontrol etti,başını kaldırıp Ege’nin sularına bakmaya başladı,artık kapkaranlık değildi,gölge gibi her şey görünüyordu,dikkatle izlemeye başladı.Şİmdi onları daha iyi görüyordu.İlk filikaların sahile yaklaşmasını izledi.Aşağıdaki balıkçıdamında ki ateş sesleri seyrelmişti.Galiba bizimkiler geri çekiliyorlar diye düşünürken birden keskin nişancılar ateşe başladılar,çok iyi atışlar yapıyorlardı.Filikalardaki düşman askerleri vurulup ya suya,yada oldukları yere düşüyorlardı.
_____Hemen kararını verdi.Bismillah deyip makineli tüfek nişancısının omzuna dokundu.Müthiş bir taraka başlamıştı,deniz karıştı,vurulan düşüyor,kimileride suya atlıyorlardı.Saat 5.30 olmuştu.Şimdi sahile doğru sokulmakta olan 60-70 kadar filikayı da görüyordu ama sadece sahile yaklaşanlara ateş ediyorlardı,kıyıya ulaşanların kimileri kumsala çıkıp olduğu yere yatmışlar,kimileride kayalıklara koşuyordu.
_____Haydi arkadaşlar! diye seslendi cesaret vermek için,bir ulusun kaderi bize bağlı,destek birlikleri yoldadır!demeye kalmadı,İngiliz gemilerinden obüsler ateş etmeye başladı.Bereket mermiler yatay yollarıyla üzerlerinden geçiyorlardı.Hepsi gayrete gelmişler hırsla kumsala ve kayalıklara mevzilenen düşmana aralıksız ateş ediyorlardı.Etraf cehenneme dönmüştü.
_____Bu arada Salim onbaşı keçi yollarından,kestirmeden,Kemalyerindeki Karargaha kan ter içinde koşuyordu.Çıkarmanın nereye yapıldığını bildirip,en kestirme yoldan onları oraya ulaştıracaktı.Bu arada da gözlerinin önüne kumandanı Mustafa Kemal ile buraya gelişleri geliyordu.
_____Enver Paşa İstanbul’da değildi.Ruslara karşı savaşmak,orduyu yönetmek için Kafkaslara gitmişti.Yerine vekaleten levazım reisi Topal Hakkı Paşa bakıyordu.Enver’in,Mustafa Kemal ile olan özel çekişmeleri onu hiçbir şekilde ilgilendirmiyordu.En iyi subaylara,hemde acilen ihtiyacı vardı.İngilizler iki kez savaş gemileriyle boğazdan geçmeye çalışmışlardı.Alınan tüm istihbarat Gelibolu’ya çıkarma yapmak üzere,Mısır’da büyük bir ordu hazırladıklarını göstermekteydi.Liman von Sanders te büyük bir hızla bu saldırıya karşı koyacak yeni bir ordu hazırlama çabasındaydı.
_____Hakkı Paşa,Mustafa Kemal’in politikadan uzak durduğu sürece çok yetenekli bir subay olduğu yolundaki sicilini biliyordu.Telgrala onu Sofya’dan çağırdı ve Liman von Sanders’e tavsiye etti.General de Mustafa Kemal’e,Gelibolunun güney kesimindeki birliklerin kumandasını verdi.
_____Von Sanders’in Türk subayları hakkında olumsuz düşünceleri vardı,ama kısa sürede Mustafa Kemal’in iyi bir subay olduğunu takdir etti.Kuşku yok ki biraz hırçın,geçinilmesi zor biriydi.Sözünü sakınmıyor,düşüncelerini dile getirirken sert ve haşin bir tavır takınıyordu.Bir keresinde Alman Generale,Almanya’nın başarısız olacağını söylemiş,bir başka fırsatta Alman Genelkurmayının ağır ve dikkatsiz olduğuna işaret etmişti.Fakat bir asker olarak çok iyiydi.Düşünceleri berrak,kararları kesindi.Düşüncelerini daima somut gerçeklerle destekliyordu.
_____Her ikisi de son derece kibirli ve inatçı oldukları için sık sık fikir ayrılığına düşüyorlardı.Buna rağmen Sanders onu gayet iyi anlıyordu.Katı,patavatsız ve mağrurdu,fakat o birinci sınıf bir savaşçıydı ve ona çok güveniyordu.
_____Mustafa Kemal’de yabancılara,özellikle Enver Paşa’nın getirdiği müdahaleci Almanlara karşı duyduğu nefrete rağmen Von Sanders’e saygı duymaktaydı.Alman’ın cesur ve becerikli bir asker olduğunu teslim etmişti.Onun herhangi biri hakkında pek ender olarak olumlu sözler söylediği gözönüne alınırsa durum daha iyi anlaşılır.Kendisi için alışılmadık bir cömertlik halinde,Liman von Sanders’te üst düzey bir askerin bütün özellikleri var.Çoğu zaman anlaşamıyoruz,fakat bir kere emrini verdiği zaman onları en iyi şekilde yerine getirebilmem için beni bütünüyle serbest bırakıyor demişti.
***
_____Kahire ve Atina’daki tüm haber kaynaklarından İngiliz’lerin saldırmak üzere olduğu haberleri gelmekteydi.Mısır’da 80 bin kişilik bir ordu hazırdı.Büyük bir filo da harekete hazır bir şekilde emir bekliyordu.
_____Von Sanders çözümü çok güç bir sorunla karşı karşıyaydı.Gelibolu yarımadasının kıyı şeridi yaklaşık 85 km uzunluğundaydı.Arazi dağlıktı ve çevrede tüm mevkiye hakim,çok sayıda tepe vardı.İngilizler seksen bin askerini,bu seksen beş kilometrelik kıyı şeridinin herhangi bir yerine çıkarabilir,hakim tepelerden birini ele geçirip,onu yarımadadan sürüp çıkarabilir,böylece İstanbula giden yolu açabilirdi.
_____Von Sanders’in 60 bin askeri vardı.Bunları 20 şer bin kişilik üç gruba ayırdı ve her grubu yarımada boyunca yerleştirdi.İngilizlerin ne zaman ve nereden geleceği tümüyle belirsiz olduğu için oturup beklemekten başka çare yoktu.Hangi grup üstün düşman kuvvetlerinin saldırısına uğrayacak olursa,takviye kuvvetleri onlara yetişinceye dek,iki üç gün kadar dayanması gerekecekti.
_____Rusya cephesinden dönen,Enver paşa hiç zaman kaybetmeden Mustafa Kemal’in yerine başkasını getirmek üzere emir vermişti.Emirlere uymak zorunda kalan Von Sanders duyduğu üzüntüyü açıkça belli ederek,onun Maydos’taki ihtiyat 19.ncu Tümenin kumandanlığına atandığını bildirdi.Bunun yanı sıra asıl İngiliz hücumunun nereden geleceği belli oluncaya değin,Tümenini yerleştireceği yer konusunda ihtiyatlı olması emrini verdi ve onu hareketlerinde serbest bıraktı.
_____Enver’in emirlerinden dolayı kızgın olmakla birlikte Mustafa Kemal,Von Sanders’in kendisine güvendiğini anlamıştı.Kendisine güvenen,onu destekleyen ve kendisininde saygı duyduğu bir amirinden aldığı kumandanlık,Mustafa Kemal’e adeta yeni bir kişilik kazandırdı.Her zamanki şikayetçi ve huzursuz halinden eser bile kalmamıştı.Kendisini olanca gücüyle işine verdi.Tüm yeteneğini kullanıyordu.Tümeni biri iyi durumdaki Türk,kalanıda son derece zayıf durumdaki iki Arap karışık alayından oluşmaktaydı.Birkaç hafta içinde askerlerini birinci sınıf bir askeri kuvvete dönüştürdü.Arazi üzerinde incelemeler yaparak,tüm olasılıklara karşı farklı planlar hazırladı.Savaşı ve askerliği ne kadar iyi bildiği bu noktada ortaya çıkmıştı.Salim onbaşıyı da,Arıburnu koyunu en iyi gören tepeye gözcülüğe göndermiş,oradan hiç ayrılmadan,gece gündüz denizden gelecek bütün hareketleri kendisine rapor etmesini emretmişti.Karagaha da gelmemesini,oralarda yatıp kalkmasını,araziyi de en iyi şekilde tanımasını,büyük ihtimalle çıkarmanın buraya yapılacağını tahmin ettiğini,onun için çok dikkatli olmasını söylemişti.
. * * *
_____ÇIKARMA_____
_____25 Nisan pazar günü İngiliz saldırısı başladı.Hafif bir sis denizin üzerini kaplamıştı.Sisin ötesinde büyük bir dalga halinde savaş gemileri,destoyerler ve nakliye gemilerinden oluşan çelik bir filo kayıp gidiyordu.Bir kesimi yarımadanın kuzeyindeki Bolayır’a saldırdı.Bu aslında asıl hücum noktasını gizlemek için yapılan askeri bir hileydi.Ancak von Sanders’i yanıltmaya yetti.Bir başka hileli saldırı da güneye,Anadolu topraklarındaki Kumkaleye yapıldı.Asıl hücum ise merkezden geldi.Saldırı birlikleri Avusturalyalılardan oluşmaktaydı.Bu saldırının hedefi Kabatepe ye çıkarma yapıp,Maydos vadisine doğru ilerlemek ve ardından dönüp tüm mevkiye hakim olan ve Mustafa Kemal’in kampının yakınlarındaki Conkbayırı adıyla tanınan tepeleri ele geçirmekti.
_____Güçlü bir akıntı çıkarma gemilerini kuzeye doğru sürüklediğinden,Avusturalyalılar yanlışlıkla Arıburnuna çıktıklarında,kendilerini Conkbayırı tepesinin sarp uçurumlarına varan eteklerdeki dar kıyı şeridinde buldular.
_____Mustafa Kemal’in bu olanlardan haberi yoktu.En iyi alayı olan 57 nci alayına,sabah saat 5.30 da günlük bir alıştırma manevrası yaptırmak üzere Conkbayırı yokuşuna gitmelerini emretti.Askerlerinin ardında tepeye tırmandığı sırada Salim onbaşı karşı tepeden soluk soluğa koşarak gelip kumandanına çıkarmanın başladığını haber verdi.
_____Kumandanım İngilizler...İngilizler
_____Sakin ol...Yavaş,nereye çıktılar ?
_____Arıburnuna
_____Bunu bekliyordum...diye mırıldandı Mustafa Kemal
_____Biraz sonra aynı istikamette kaçarcasına inen Türk Müfrezesi göründü.Şeytan görmüş gibi,birbirlerini çiğniyerek,kumandanın yanında toplanmış gruba doğru koşuyorlardı.
_____Salim...kim bunlar tanıyormusun ?
_____Kumandanım galiba sahildeki bizim müfreze.Ben bıraktığımda,sahildeki barakalardan ateş ediyorlerdı.Ama...şimdi buraya doğru koşuyorlar.
_____Yürüyün...önlerine çıkın,önleyin şunları
_____Kurmay binbaşı,diğer karargah subaylarıyla birlikte koşanların önüne çıktılar.Yakaladıklarını kumandanın önüne getiriyorlardı.
_____Mustafa Kemal en öndeki nefere sordu!
_____Nereye gidiyorsunuz...neden kaçıyorsunuz ?
_____Kumandanım çoğumuzu vurdular,Bazı arkadaşlarımızda orada yaralı yatıyorlar.Mermilerimiz bitti onun için...
_____Olmaz öyle şey...merminiz bittiyse süngünüz var,yüreğiniz var.Süngülerinizi takıp geri döneceksiniz diye gürledi.
_____Emri alan askerler tekrar yüzgeri geldikleri istikamete süngü takarak koşmaya başladılar.Düşmanı görebilecekleri tepelerde mevzilenip onları bekliyeceklerdi.
_____Salim...gel buraya
_____Emret kumandanım
_____Sen onları gördün,Tahmini ne kadar bir kuvvet çıkardılar ?
_____Binlerce olmalılar,denizin üstü gemi,filika,insan doluydu...ben hemen size koştum.İki bağ mermi yakıp,ortalığı biraz velveleye verdim.Az aşağıda bir makinalı tüfek takımı,birde keskin nişancılar vardı,onları haberdar ettim,şimdi onlar muharebe ediyor olmalılar.Birde Balıkçı damı denen yerden 70-80 kişi ateş etmeye başladılar,galiba az evvelki yakaladığımız askerlerdi o ateş edenler.
_____57 nci alay hemen Conkbayırı tepelerine mevzilensin
_____Kurmay binbaşı; emredersiniz kumandanım...haberci yola çıkıyor.Zaten talim için oraya göndermiştik,az sonra siperlere girip savaşa başlarlar.Bende yanımdakilerle oraya hareket ediyorum.
_____Birkaç dakika sonra sağ yanındaki dokuzuncu tümenden,düşman hakkındaki haberleri doğrulayan ve sol cenahlarını kapatmak için bir tabur isteyen mesajı aldılar.
_____Mustafa Kemal,hemen durum muhasebesini yaptı.Von Sanders’in,saldırının yarımadanın kuzey ucundaki Bolayır yakınlarına yapılacağına inandığını biliyordu.Fakat tüm mevkiye hakim olan asıl yer Conkbayırıydı.Gelen haberler arttıkça,büyük bir kuvvetin tam önlerinde çıkartma yapmakta olduğu ve hedeflerininde Conkbayırını ele geçirmek olduğu ortaya çıktı.Ansızın,iç güdüsüyle Conkbayırını kendisinin savunması ve harekete geçmesi gerektiğini anladı.Görevi ihtiyatta kalmaktı ama dakikalar sayılıydı ve düşünecek fazla bir zamanı yoktu.
_____Onbaşı benim yanımdan ayrılma...gidiyoruz.
_____Emredersiniz kumandanım
_____Mustafa Kemal etrafındakilere dönerek heyacanla suratlarına baktı
_____Fişeklikleriniz kurşunlumu yoksa boşmu diye sordu
_____Kurşunlu...diye cevap verdi en yakınındaki binbaşı
_____O halde hemen yola çıkıyoruz,mümkün olduğu kadar çabuk Conbayırına ulaşmamız lazım.Bizim makinalı hala öttüğüne göre oradakiler hala direniyorlar.
_____Elinin altında yalnızca küçük ölçekli bir harita vardı.Üzerinde Arıburnu bile gösterilmemişti.Bir elinde bu harita,diğerinde bir pergel ve kendisine kılavuzluk eden Salim onbaşının eşliğinde,ikiyüz adamıyla tepeye koştu.Daha evvel süngü taktırıp tepeye koşturduğu askerler,tepeye vardıklarında yere yatmışlar,mevzilenmşlerdi.Onları gören düşman da yere yatıp mevzi almıştı,aralarında 300 metre ya vardı ya yoktu.Mustafa Kemal işte o an düşmanı durdurduğunu anladı.Artık arkalarından mermide,destek birlikleride yetişecekti,biliyorlardı.Zemin çamurluydu,bodur çalılarla kaplıydı ve derin dere yataklarıyla yarılmıştı.Adamları ona ayak uyduramıyorlardı.Tepeye vardığında yanında sadece birkaç asker kalmıştı.Tam aşağısında,400 metreden uzak olmayan son bayırın yarı yolunda Avustralyalıların öncü kollarının ilerlemekte olduğunu gördü.
_____Alay kumandanı adamlarını araziye dikkat etmeleri konusunda uyarmak için ve düşman karşısına derli toplu sevkiyatlarını sağlamak için bir miktar arkada kalmıştı.Mustafa Kemal en yakınındaki üst rütbeli askere seslendi...
_____Bulabildiğin kadar asker topla,ilerle ve düşmana saldır emrini verdi.Subay emri ikiletmedi,hemen yanındakilerle düşmana saldırıya geçti.
_____57.nci Alay birlikleri rüzgardan ve sürekli tırmanıştan tükenmiş bir halde tepeye ulaştıkça hepsini bizzat yeniden düzenledi ve düşman üzerine sürdü.Bir topçu bataryası yetişti,ilk topun yerleştirilmesi işini kendisi yaptı.
_____Dönüp etrafına bakınarak Salim onbaşıya seslendi...
_____Çocuk !...gel buraya,şu kuyruğu ayaklarımın hizasına kadar buraya çek
_____Tamam ! yeter
_____Top mermilerini şuraya dizin,çabuk olun.
_____Sürekli ateş altında hem emir veriyor,hem yeni gelenleri tertipleyip sevk ediyor,çılgınca bir enerjiyle çalışıyordu.Emirler gelmeden sorumluluğu kendisi üslenerek ikinci alayıda çağırdı,ateş hattına sürdü.Bunuda yeterli görmeyip üçüncü ve son alayıda ateş hattına gönderdi.İhtiyatlı olması konusundaki emirleri hiçe saymıştı,sorumluluğu kendi üzerine alarak,tüm ordu ihtiyatlarını doğrudan savaşın içine sürmüştü,elde bir tek bile yedek kalmamıştı.Asıl saldırıya karşı koyduğuna inanıyordu.Eğer yanılmışsa ve asıl hücum bir başka yerden yapılıyor idiyse,bu hatası büyük bir felakete yol açacaktı.Fakat yanılmamıştı,iç güdüleri onu haklı çıkaracaktı.Zaten onun iç güdülerinden asla kuşkusu olmamıştı.
_____O gün çarpışmalar bazen taşarak,bazen azalarak bütün gün boyunca sürdü.Avustralyalılar bütün dağ yolunun üçte ikisini katetmiş durumdaydılar.Türk birlikleri hızla tükeniyordu.57.ci alayın büyük bir bölümü imha edilmişti.İki Arap alayı ise kargaşa halinde ve her an bozulma eğilimindeydi.
_____Bir yüzbaşı Mustafa Kemal’in yanına geldi,topuklarını vurup selam verdi
_____Kumandanım...
_____Söyle yüzbaşı
_____Kumandanım Arap birliklerini askerlerimiz yanında istemiyor
_____Niye ? iyi savaşmıyorlar mı...
_____Kumandanım hem iyi nişancı değiller,hemde yüreksizler.Kayaların ardından başlarını bile çıkarmadan,görmeden kör atış yapıyorlar.Birde çok yüreksizler,hep kaçma eğilimindeler.
_____Onları en ileri hatta sür!...söyle haberleri olsun,kaçarlarsa bas kurşunu,acıma!
_____Kumandanım olmuyor ki!
_____Niye olmasın...Sen git dediğimi yap
_____Kumandanım...düşmanla mesafe daraldığı anda bunlar yüzgeri ediyorlar,onların kaçtığını gören bizim neferlerde bozulup kaçıyorlar,ne yapacağımızı şaşırdık!
_____Pekii...onları bizim neferlerin ardında savaştır,her askere ihtiyacımız var,sayımız azalıyor.
_____Yine olmuyor kumandanım,onuda denedik
_____Neden olmuyor,zorlasanız ya...
_____Kumandanım bunlar omuzdan nişan alıp,ateş edemiyorlar,ayağa kalkıp kalçadan ateş ediyorlar.Hem bizimkileri vuruyorlar,hemde kendilerini vurduruyorlar.Sapır sapır döküldüler.Yazık değilmi bizim kahramanlara,önlerine mi baksınlar,arkalarınamı ! Çoğu bizim kurşunlarla şehit oluyorlar.
_____Tamam yüzbaşı...onları yeniden düzenleyip,panik yapmayanları karma birliklere kat,iyi savaşamıyanları geri hizmete almak lazım,ihtiyat olarak kullanırız,birde ikmal malzemelerini taşıyanlardan iyi olanlarıyla değiştirin.Bazılarınıda sedyeci olarak görevlendirin,cephe gerisine yaralı taşısınlar.
_____Başüstüne kumandanım
_____Türk birliklerinin gücü tükeniyordu ancak Avustralyalılarda bitap düşmüştü.Her iki taraf içinde ekstra 500 asker çatışmanın seyrini değiştirebilirdi
_____Karanlık çöktüğünde tepe hala Türklerin elindeydi.Avustralyalılar ise hemen biraz aşağıda tepenin yamaçlarına tutunmuşlardı.
_____Ancak Mustafa Kemal beklemedi,karagahını doruğun birkaç metre gerisindeki kayaların arkasına kurdurarak,bütün gece ve ertesi gün,Avustralyalıların tepeye iyice yerleşmelerine fırsat vermeden denize kadar sürebilmek için durmamacasına hücum üzerine hücum düzenledi.Başarısızlığa uğrayan her hücumun ardından bir yenisini hazırladı.Adamlarına cesaret vermek için sürekli ateş hattında bulunuyordu.Onların dinlenmelerini ve sıcak yemek yiyebilmelerini bile düzenlemeye çalışıyor,sarsılmaz enerjisiyle onlara örnek oluyordu.Ne varki Avustralyalıları durdurmayı başardığı halde dağın eteklerinden onları denize sürmeyi beceremiyordu.
_____Bu sırada Salim onbaşı etrafı araştırıyordu,sabaha karşı üzerine atlayan,sonrada düşmanı saatlerce oyalıyan o kahramanları arıyordu.Makineli tüfek,mevzisinde hala ateş ediyordu.Sürünerek yakınlarına kadar geldi,cephaneciyle konuşmaya başladı.
_____Beri bak hemşerim! sabah ilk ateşi açan sizmiydiniz?
_____Hayır...biz öğleden beri burdayız
_____Sizden evvelkilere ne oldu,haberiniz varmı?
_____Çoğu ölmüştü...yaralılarıda taşıdılar.Çok kötü ateş yemişler.
_____Yerde yatan er yan dönerek seslendi
_____Gemi obüsleri aha şu yukarıda görünen kayayı paramparça edip onların üzerine düşürmüş,biz geldiğimizde burası kan gölüydü,kayaların altından çıkarıp az aşağı taşıdık...ama galiba ölüydüler.
_____Nereye ...az aşağı?
_____Aha şurdan in göreceksin,sargı yeri var,orada sorarsın.
_____Salim onbaşı,sol tarafta çalılıklar arasında bir yol gördü,heralde oradan inecekti.Kaymamak için çalılara tutunup dengeli bir şekilde saldı kendini aşağı doğru.Her yerde çamurlara kan karışmıştı,Az ilerde onları gördü,sıhhiye erleri sedyelerle daha aşağı taşıyorlardı yaralıları.O sırada bir ses duydu kendisine seslenen
_____Heyy onbaşı...beri bak!
_____Başını sese doğru çevirdi,kayanın kuytu yerinde,sırtı kayaya dayalı biri elini kaldırmış ona sesleniyordu.
_____Gel hele yanıma
_____Salim onbaşı gidip yanına çömeldi,elini tuttu
_____Geçmiş olsun!...sen ilk gelenlerdenmiydin
_____Hee ya...Karanlıkta senin üzerine atlıyan İbrahim çavuşla bendim,tanımadın mı?
_____Bende sizi arıyordum,yiğit delikanlıymışsın.Başka sağ kalan oldumu?
_____Oldu ya! bizi kopan kayalar yaraladı,yalnız çavuşumuz şarapnel yarası aldı,iki de çok ağır yaralımız vardı,götürdüler ama kurtuldularmı bilemem.Geri kalanların hepsi şehit oldu.
_____Çavuşunuz mu...gece ellerimi tutup,üzerime çöken o muydu? Hala çenem ağrıyor,amma güçlü elleri varmış.
_____Heya o...Tekirdağlı İbrahim çavuş! ama en kötü o yaralandı,şimdi ne halde bilemiyom,yüzü gözü kandan görünmüyordu,bir şarapnel parçası omzunu parçalamıştı,etleri gözüküyordu,galiba bacaklarındada kanayan yerler vardı.Helal olsun ona,öldüyse Allah taksiratını affetsin.Yaralıyken bile bize komut vermeye devam ediyordu,biran bile kendini kaybetmedi.
_____Nasıl oldu da böyle ateş yediniz
_____Vallahi bizde anlamadık,aniden donanma ateşi altında kaldık...yerimizi bulmuşlardı.
_____Tabii...bulunduğunuz yeri terkedemediniz
_____Evet
_____İbrahim çavuş nasıl yaralandı ?
_____Durmamacasına karaya çıkan düşmana ateş yağdırıyorduk,birden elli metre gerisindeki güçlü patlama sesi İbrahim çavuşu yerinden fırlattı.Bomba...diye bağırıyordu,havada uçuşan parçacıkların ıslığını duyuyorduk,birkaç saniye sonra ikinci patlamayı da duyduk,tepenin kırmıızı renkli alevler içinde yok olduğunu gördük,üzerimize yağmur gibi,ağaç,kaya,toprak yağıyordu.On metre gerimizdeki büyük ağaçlar çatırdıyarak devriliyordu.Ben bombaların nereden geldiğini anlamak için kafamı kaldırıp denize baktım.O an kanım donmuştu sanki.Gemilerden süzülen alev bulutunu gördüm,ardından beyaz tüy gibi bir duman havayı yardı,’Allahım sen büyüksün’ diye yalvarıyordum.Mermiler ölümcül bir göktaşı gibi yağıyordu.İbrahim çavuş hepimize’Yere yatın’,’Siper alın’ diye bağırıyordu ama yattığı yerden kalkamıyordu.Büyükçe bir kayanın ardına kadar sürüklenebilmiş bizleri yönlendirmeye çalışıyordu.Mermiler yatay yollarıyla üzerimizden geçip,ıslık sesi çıkararak arkamızdaki tepeleri döğüyordu.Herşey muazzam bir gürültüyle parçalanıp,dağılıyor,15-20 metrelik bir alev ve kapkara bir duman sütununa dönüyordu.Bulunduğumuz siperlerden korlaşmış et ve metal parçaları,topraklar çevreye saçılıyordu.Bir avuç insan,bazıları alevler içinde,bazıları şarapnel yarası almış,çığlıklar atarak kıvranıyorlardı.Yerinden kıpırdayamayan İbrahim çavuş ’Adi herifler’diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu uzaktaki düşmana,yumruklarını sıkarak sallıyordu.
_____Aslan İbrahim bee...toprağım benim
_____Çok kahramanca savaştı,inşallah kurtulmuştur
_____Salim onbaşı da ’İnşallah’ dedi,ve yerde yatan yaralıya acıyarak bakarak devam etti...
_____Nereye götürdüler acaba ? Belki bulabilirim
_____Şeyy...galiba Eceabat’taki hastaneye götürdüler,sedyeciler öyle konuşuyorlardı.
_____Sen niye gitmedin...sende yaralısın!
_____Ben yara almadım,sadece ayağım kırıldı.Üzerimdeki kanlar...
_____Bir anda gözleri doldu,öbür yana baktı,bir daha bana doğru bakamadı.Biliyordum gözgöze gelseydik ağlayacaktı.Ona Allah büyüktür deyip omzunu sıvazladım.
_____İki adım atıp tekrar ona dönüp seslendim
_____İyileşeceksin! bu savaşı omuz omuza bitireceğiz...buna inanıyorum
_____Hiç bana bakmadı ama eliyle uğurlar olsun,selametle git der gibi el salladı.Dönüp yürüdüm.Hastaneye nasıl gidebilirim diye düşünüyordum.Kumandanım katiyyen izin vermezdi ama bir yolunu bulup gidecektim.
_____Salim onbaşııı...heyyyy salim onbaşıı
_____Döndü,biri ona doğru koşuyordu,bekledi gelmesini
_____Ne var! ne oldu...
_____Kumandanım seni istiyor...hemen,kaç yere baktım,çabuk ol çok sinirli,herkeze bağırıyor.Eyleşme buralarda!
_____Gittim bile...
_____Komuta yeri,doruğun hemen arkasına kurulmuş,bir kaya oyuğu branda,bez ve direklerle desteklenip karargah haline getirilmiş,içinde bir divan,üzerinde bir ot döşek ve battaniyeler olan bir yerdi.Ortada bir masa,2-3 sandalye duruyordu.Masanın üzeri haritalarla dolu,darmadağınık halde,yanındada haberleşmek için kullanılan bir telefon vardı.Subaylar ise yerde diz çökmüş oturuyorlardı.
_____Salim onbaşı selam verip içeri girdi
_____Buyrun kumandanım beni emretmişsiniz
_____Başını haritadan kaldırdı,birşey demedi.Yine haritaya eğildi.
_____Şuraya ve şuraya diye parmağıyla yanındaki subaya direktif veriyordu.Makineli tüfeklerin ve dağ toplarının nereye götürülmeleri gerektiğini anlatıyordu.Neden sonra başını kaldırıp tekrar kapıya doğru baktı
_____Gel çocuk! yaklaş
_____İki adım atıp kapıdan içeri girip,masanın başına geldi salim onbaşı
_____Salim...bak oğlum ! sana çok önemli bir görev vereceğim.Sen buraları çok iyi biliyorsun,kaç haftadır buradasın...lafını tamamlamamıştı ve keskin gözleri ile Salim onbaşıya dikkatlice bakıyordu.Şimdi iki masmavi göz birbirine adeta kilitlenmişti.
_____Düşman hatlarına inmeni istiyorum! Ama çok tehlikeli,taaa....içlerine kadar sokulacaksın,yapabilirmisin ?
_____Siz emredin kumandanım,Allahın izniyle başarırım
_____Bak oğlum! bugün gelen esirler arasında hiç subay yok.Bana yüksek rütbeli bir subay lazım,senden bunu istiyorum.Bu gece aşağı ineceksin,eğer başarırsan çok ama çok önemli bir işi başarmış olacaksın.Yüzbaşıdan yüksek rütbeli bulursan çok iyi.Nasıl yaparsan yap sağ olarak bir esir istiyorum senden.Ondan alacağımız bilgiler bize doğru işler yaptıracak,düşmanı tam anlamıyla tanımamızı sağlayacak.’Haydi çocuk...göreyim seni !,bu gece bu işi hallet’deyip yeni işine hazırlanmasını istedi.Sonra yine masaya dönüp bir şeylere bakmaya başladı.Selam verip çıktım.
_____Onbaşı çıktıktan sonra Mustafa Kemal’in beyninde düşünceler gidip gelmeye başladı.Anlayamadığı birşeyler vardı.Bütün gün karşısında savaşan Avustralyalı askerleri gözlemiş,dirençlerini,savaş kabiliyetlerini ve disiplinlerini çok beğenmiş,aynı bizim gibi cesur ve yürekli döğüşüyorlar diye mırıldanmıştı.Kafasında oluşan soru işaretlerinin cevabını alabilmek için onların içinden birine,rütbeli birine ihtiyaç vardı.İnşallah Salim onbaşı iyi bir iş çıkarırdı,ona güveniyordu.