- 1320 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EĞDİM FINDIK DALINI/ KİMSE BİLMEZ HALIMI.
EĞDİM FINDIK DALINI/ KİMSE BİLMEZ HALIMI.
Bir ürün, hangi bölgemizde insanının yaşamına ve kültürüne bu kadar yerleşmiştir ki…
İçiyle, dışıyla, yeşiliyle, sarısıyla, yemelik, yakmalık, yatmalık, satmalık her derde deva bakmalık!
Hepsi de bir avuç fındık!
Karadeniz’in türküsü, gelini, hovardası, sevdalıların beklentisi, sıcağı, yağmuru, ağıtı,sohbeti, erkekliği, parası, herkesin ortak kaygısı…
Hangi Karadenizli hayatında bir kez de olsun fındık sohbetinde bulunmamış ki…
Ya balından ya dalından! Kim bilir, kaç kızımız, delikanlımız fındık toplarken, fındık dallarının arasında göz göze gelip sevda yaşamamıştır ki!
Fındık toplamak sadece bir iş değil, Karadeniz’in kültürüdür… çoğu kez, insanının, hasret giderdiği sohbet etme fırsatı yakaladığı zamanlarıdır.
Fındığın, etinden sütünden bu kadar faydalanırken, biz ona ne yaptık?
Aşkımıza, cebimize hitap ederken oralarda var ettik de, olması gereken en önemli yerde var edip baş tacı edemedik
Mutfağımızda bile dışladık. Alışkanlıklarımız haline getiremedik, Karadeniz mutfağında bir fındık kültürü yaratamadık.
Uzun yıllar, günü birlik politikalarla, fındığı yaşatmaya hasta yatağında bile hala üretmeye devam ettik de…
Yan endüstri kolları kurup, işletilerek fındığın başka şekilde tüketilmesini, pazarlanmasını sağlayamadık.
Fındık her hali ile işlenmeli, farklı yanları ile tüketilmek üzere hazırlanmalıydı… yapmadık, yapamadık
Dünyada fındık, kabuksuz tüketilirken, biz Fındığı kabuğu ile baş başa bıraktık.
Şimdi de binlerce yıldır üretilen, 600 yıldır ticareti yapılan, son 200 yıldır düzenli bahçeler halinde yetiştirdiğimiz fındığın hâkimiyetini başka ellere teslim ediyoruz da… elimizden bir şey gelmiyor.
Ülke olarak sadece fındık da değil, hiçbir tarım ürününde ileriye dönük belirlediğimiz politikamız yok. Ya da belirlediğimiz politikalarımızda devamlılık yok.
Popüler siyaset yüzünden tarımla ilgili alınan doğru kararlar bile uygulanamamış ve bugünlere gelinmiştir.
Dün tütün, bugün fındık, yarın çay, sonraki gün pamuk…
Çiftçiye, “ek tohumu, dik fideyi, at gübreyi tamam!”demişiz.
Köylümüze vereceğimiz, “tarıma yönelik” eğitim programımız yok.
Şimdiye dek, her köye bir ziraat mühendisi ve alternatif ürünlerle ilgili eğitim programı götürülmeli, tarım alanları çoktan yeniden şekillenmeliydi.
Köylü el yordamı ile tarım yaparken onu şekillendirense sadece politikacıların popüler siyaset söylemleri ve IMF’nin tarımla ilgili ülkemize yönelik yaptırımları oluyor.
Yöneticilerimiz, Avrupa Birliği (AB)için gerekli zeminin oluşturulmasına yönelik hazırlanan “ARIP” Tarım Reform Programı’nı uygulamaya çalışırken, bir yörenin tarım kültürü genleri ile tekrar tekrar oynamanın çok tehlikeli olduğunu da iyi bilmelidir.
Fındığı sökmenin “oradaki insanların sevdalarını yüreksiz bırakmak, sohbetlerini bölmek, kültürlerini yok etmek “demek, olduğu da göz ardı edilmemelidir.
İnsanımızı toprağına küstürmek bizi tarımda da(!) tamamen dışa bağımlı hale getirir… Tarım politikaları çok dikkatli uygulamalı ve kesinlikle insan destekli olmalıdır.
Bazı ülke gerçekleri gözardı edilerek, sadece “AB ve IMF’nin” direktifi ile alınan “tarımla ilgili” kararlar ve yaptırımlar, bizi bir gün kuru ekmeğe bile muhtaç eder. Bu da biline!
YORUMLAR
Önce tütün kotası geldi ülkeme, sonra soya ekimi bitirildi. Şimdi duydum ki fındığa da kota geliyormuş. Yukarıdakiler beceriksizliklerinin, halktan aldıkları fındığı pazarlayamamanın, işleyememenin beceriksizliğinin faturasını yine halka kesmeye kalkıyorlar.
Artık fındığı italyadan, yunanistandan alırız ihtiyacımız olunca.
Bir zamanlar tarımda kendi kendine yeten ülkem şimdi mısır ithal ediyor Amerika'dan. Tarım kredi kooperatiflerinde amerikan mercimeği satılıyor.
Vah ülkem, vah milletim. Seni bu hale düşüren beceriksizler yüzleri yok ki utansın.
Kutluyorum yazınızı ve duyarlılığınızı.