Bir çocukluk, anısı

…./Sıcak bir temmuz ya da ağustos günüydü,tarihini artık
Hatırlamayacağım kadar uzun yıllar geçti çünkü üstünden,
Henüz orta okul çağlarındaydım bizim yaşadığımız ilçe dağlık
Bir yer olup denizle alakası olmayan bir yerdi.
…./Yalnız yaşadığım çocukluğumun geçtiği ilçe yeşil bahçelerle
dolu derelerin pnarların çok olduğu ve ayrıca bir ırmağın da
bulunduğu yemyeşil güzel mi güzel bir ilçeydi.
…./Mevsimin sıcağından bunalmış olduğumuz zamanlarda kendimizi
çok zaman serin dere sularına atar ve serinlerdik.
…./Yine böyle sıcak bir günde arkadaşım olan Salim yanıma geldi,
haydi dedi sıcaktan bunaldık beraberce dereye gidelim biraz
yüzelim dedi.
…./Ben çoktan razıydım ikimiz beraber olduk beş altı kilometre
uzaktaki dereye vardık, derenin etrafı yüksek asırlık
ceviz ağaçlarıyla doluydu ayrıca çevrede bahçeler ve bahçelerde
çeşitli meyve ağaçları ve karaağçlar vardı.
…./Bu kara ağaçların dallarından birkaç tane keserek kabuğunu
bir ip gibi soyduk ve taze kara ağaç kabuğunu ip gibi kullanarak
yanımızda getirdiğimiz su kabağına bağlayıp belime doladım.
…/Amacım yüzme bilmediğim için,derenin şelaleleri altındaki
göletlerinde yüzme öğrenmekti öyle de yaptık
…/O geç saatlere kadar o deredeki bir şelalenin altında meydana
gelen gölette yüzdük ve serinledik.
…/Akşam olmuş eve dönme vakti gelmişti,yolda beim acımaya
başladı bir de baktım ne göreyim ip olarak kullandığım karaağaç
kabuğunun yeri kıpkırmızı olmuş şişmiş su toplamıştı.
…./Korkmaya başlamıştım,babama anneme ne söyleyeceğimi
düşünüyor onlardan korkumdan iyi oluncaya kadar
nasıl saklayacağımı düşünüyordum.
…./Ve bu olaydan sonra ben o yarayı iyi oluncaya kadar acısına
rağmen sakladım ve hala onun izini taşırım belimde yıllar
geçmeine rağmen.