HAİN Mİ OLALIM?
Sabah bir yazı okudum bir gazeteden. İktidar partisine mensup bir milletvekili, hükümetin Kürt açılımı hakkında bilgi vermiş. Yazının başlığı şuydu: “Dağdan inene iş”. Ve şöyle devam ediyordu:
“Ankara, Kürt sorununda yol haritasını İmralı’dan önce açıklamaya hazırlanıyor. AK Parti’nin Kürt Poliitikasında etkili isimlerinden İhsan Arslan, radikal çözüm reçetesini açıkladı.”
Neler varmış bu çözüm reçetesinde bakınız: Dağdan inene iş imkanı, oğlu dağda ölen aileye para yardımı… Gerisine gerek yok artık. Yuh dedim bunları okuyunca. Türkiye’de vatan millet aşkıyla yanan o kadar işsiz varken vatana ihanet eden adamı affedip bir de iş vereceksin.
Yıllardır sorun işsizlik ülkemde. Türkiye’mizin her bölgesinde işsizlik sorunu var. Ben Karadenizliyim, varın bakın Karadeniz bölgesinde köylerde genç kalmış mı? Hepsi iş ve aş için köyünü, doğduğu yeri terk etmiş, şehirlere göçmüş, bir yerlerden tutunmuş hayata. İş bulamayanlar da vatanına, milletine, devletine, bayrağına karşı gelmemiş. Hiçbirisi memlekette iş yok diye dağa çıkmamış, isyan etmemiş.
Devletin işsiz Karadenizli gençlere iş vermesi için onlar da mı dağa çıksın? Onlar da mı hain olsun? Namuslu, dürüst, vatansever vatandaşın suçu ne? Haine ödül neden?..
Hep kızmışımdır devletin bu yaklaşımına. Şimdi hala var mı bilmiyorum ama bir zamanlar gecekondulara tapu dağıtırdı devlet. Bu ne demektir biliyor musunuz? Ben devletin hazine arazisine namuslu vatandaş olduğum için gecekondu yapmıyorum; ama birileri benim yapmadığımı yapıyor, gidip hazine arazisine gecekonduyu dikiyor. Sonra devlet buna tapu veriyor. Namussuzluğu teşvik ediyor. Ben devlete saygımdan hazine arazisini işgal etmediğim için ağzım açık bakıyorum.
Bakınız bir olay anlatayım, yedi sekiz yıl önceydi. Eşim ve oğlumun nüfus cüzdanları kaybolmuştu, o yaz memlekete giderken yaşadığım şehrin mahalle muhtarından yeni nüfus cüzdanlarını çıkarmak için gerekli belgeleri aldım. Tatilin son gününe doğru ilçeye gidip kimlikleri değiştirmek için nüfus müdürlüğüne girdim.
Memura evraklarımı verdiğimde “Olmaz!” dedi, “buradaki muhtarından onaylı olacak bu belgeler.” “Yahu ne fark eder, ikisi de aynı evrak, sadece muhtar ismi farklı. Şimdi ben nereden bulayım köy muhtarını?” deyince bir atışma başladı aramızda, olurdu olmazdı diye. Kızdım, bağırıp çağırıp indim aşağı. Bir akrabanın dükkanına girdim, bir çay söyleyip kızgınlığımı sordu. Anlatınca, “hallederiz, sen iç hele çayını” dedi.
Çayımızı içtikten sonra çıktık bir daha nüfus müdürlüğüne. Ekrem amca sordu memura, yok mu bunu halletmenin bir yolu, diye. Cevap ilginçti. “Bizim buradaki merkez muhtarlarından birine evrakları imzalatıp getirin, hallederiz.” Yapıştı kolumdan Ekrem amca, götürdü beni bir mahalle muhtarına, evrakları yeniden yaptırıp geldik, kimliklerimiz çıktı. Kimlikleri aldıktan sonra döndüm memura: “Bak, dedim, beni zorla sahtekarlığa ittin. Ben sana gerçek belge getirdim, sen kabul etmedin ve sahte evrak düzenlememe sebep oldun.”
Yine kolumdan tutup çekti Ekrem amca, “Yahu hocam, zaten zor bela işini hallettik, bir de iş açma başımıza!”
Hep böyle mi devlet zihniyeti? Zorla hainliğe, sahtekarlığa mı itecek bizi?
Haine dağdan inmesi karşılığında iş verirsen sormaz mıyım ben de mi hain olayım diye?
YORUMLAR
Çok haklısınız isyanınızda.
Bak bunca işsiz insan ah bir memur olabilsem hayalleri kurarken,memurların isyanına ne demeli.?
Bunca işsiz insan ah bir fabrikaya girebilsem hayalleri kurrarken grev tehditlerine ne demeli?
Terörü bitirmek için,daha doğrusu kardeş kanı akmaması için biraz da olumlu yönden bakılsa olmaz mı.?
Açlar aç kalmaya,kanlar da akmaya devam mı etsin.?
Neyse bu konu çok uzun bu sayfalar yetmez.
Haklıyız.Haklısınız.Ancak haklılığımız yangına körük olmamalı.
Saygılar sevgiler mutluluklar dilerim.
feyzi kanra tarafından 10/16/2009 12:09:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
feyzi kanra tarafından 10/16/2009 12:11:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Maalesef yanlış giden ve yanlış gitmesi ısrarla istenen o kadar çok şey var ki ülkemizde... Yazınızda bir ucundan tutup bunları dile getirdiğiniz için teşekkürler.
Bürokrasi kirliliği, ahlak kirliliği ve çökük sistem! Özellikle yönetmelik dışında kalan şahsi uygulamaların hadsizliği, olur işi olmaz edip,namuslu vatandaşını namussuzluğa teşvik eden bir sistem daha yok!
Topluma kazandırılma adına namussuza verilen fırsatı, ahlak sahibi, çalışkan emekçiye verilmiş olsaydı şimdiye kadar ülkemizin kalkınması daha hızlı ve refah seviyesi yüksek, sınıfsız, eşit bireyden oluşan kaliteli, şerefli ve bilinçli milleti olan bir ülke olurduk!..Çürük elmalar ayıklanması dileğimle,Miraç kandiliniz Mübarek olsun.
Yüreğinize sağlık.
Sayın kovancı ya bu ülkede büyük olaylar oluyor bizim aklımız yeterli gelmiyor anlamaya anlamıyoruz,ya da bizim anlamadığımız olaylar küçük beyinler tarafından yapılıyor .
Ülkemizin bu karmaşık ve çarpık durum da olmasını neye bağlayabiliriz başka.
Bir zamanlar hatırlarmısın seçim öncesi çiftçilerin borçları affedilir di.Öküzünü ,ineğini,traktörünü satıp borcunu ödeyen çiftçilerle de dalga geçilir di adeta.Ben de bu duruma bir türlü izah tarzı getirememiştim.Hala da getiremediğim gibi.
Bahsettiğiniz olay da buna benziyor.O açıklamayı yapan da adeta maşayı tutmakla görevli bir aciz.Asıl onu konuşturan küçük beyinler kimler onları bilmek lazım.
Kutlarım sorgulayan,hakkını soran ve vatansever yüreğinizi.
SAYGILARIMLA.