- 1305 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Hep bir şeylerin özünden söz eden bir konunun özgürlüğe dayanmaması olanaksızdı elbette. Çünkü düşüncenin özü, doğrudan ve güzelden yana olan bir insanın özünü gerektirdiğine göre, ortaya çıkan düşünebilir ve düşünen insan da özgürleşebilmiş demektir. Sonsuzluğa dair evrilen insanın özü de ancak gürleşen bir sürece bağlı olarak gelişir.
Sonuçta, öz ve özgürlük düşüncenin ayrılmaz kavramlarıdır diyen aklımın takıldığı bir diğer "her kişinin düşünmek eylemiyle olan ilişkisi nedir, herkes düşüneblir miydi?" sorusuna yanıt araması uzun sürmedi.
Çünkü, yaşamak ve mutlu olmak için düşünen ve düşündüğüyle üreten insanların hüküm sürdüğü bir yaşamı paylaşıyor olsaydık: açlığın her geçen gün arttığı ve sadaka toplumunun oluştuğu;
savaşın yaygınlaşır hale geldiği ve bu alandaki çalışmaların, harcamaların sorgulanamadığı;
eşitsizliğin kanıksandığı ve bunun üstünden ahlaksızlıkla işlerin yürütülerek hem para hem de statü cukkalamaların yapıldığı; değer üretmek yerine değersizleştiren, toplumsallaşmak yerine piyasalaşan sanatın varolduğu bir dünyayla küreselleşiyor olmayacaktık.
haklı bir yazıya imza atmışsın.
saygılar
.