- 470 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMÜNE AŞK -5
Adam, arabaya bindikten sonra araç hareket etti. Tek katlı bir evin önüne geldiklerinde ;
“ İşte burası komutan, Ökkeş’in evi. Ama evde olmayabilir bu saatte. Tarlaya gitmiştir evde yoksa.Ben kapıyı bir çalayım bakayım. “
“ İyi olur. İsminizi sormayı unuttum ben. İsminizi öğrenebilir miyim ? “
“ Hüseyin”
“Memnun oldum Hüseyin bey. Ben de Ahmet “
Onlar arabada beklerken, Hüseyin kapıya gitti ve yarı açık vaziyette bulunan kapının ağzından içeriye seslendi.
“ Ökkeş ağabey ! Ökkeş ağabey !”
Kapıdan gelen sesi duyunca, kapıya yöneldi Gülistan. Kapıya geldiğinde dalgınlığının farkına vardı. Kapıyı açık bırakmıştı. Evin işlerine dalınca da hiç dışarıya çıkmamıştı. Annesini , komşularına giderken kapıda uğurlamış ve o esnada kapıyı açık bırakmış olmalıydı. Son günlerde çok dalgındı. Kendi kendine düşüncelere dalıyor, ona söylenenleri bile duymuyordu. İkinci defa söylendiğinde anlayabiliyordu.
“Efendim Hüseyin Ağabey “
Diyerek kapının önüne çıktı. O sırada gözüne, dışarıda duran araç çarptı aniden. Gözleri ümitle o yakışıklı askeri aradı. Onun kapıya çıktığını Halil de fark etmişti. Heyecanlandı birden bire.
“ Baban nerede Gülistan ? Ahmet astsubay arıyor onu. Yolda karşılaştık. Ben getirdim onları. “
“ Babam, ağabeylerimle tarlaya gitti. Az sonra gelirler herhalde. Eli kulağındadır gelmelerinin. “
Tam o sırada, köşe başından babası ile ağabeyleri gözüktü. Yorulmuş ve sıcaktan bunalmış halleri vardı. Arabayı görünce, yürümesini hızlandırmıştı Ökkeş. Hemen, aracın dışında bekleyen Ahmet astsubayın yanına yöneldi.
“ Hoş gelmişsiniz komutanım “
“ Hoş bulduk Ökkeş bey. Seni bir ziyaret edeyim dedim. Sağ olsun, Hüseyin Bey getirdi bizi buraya. “
“ Şeref verdiniz komutan. Buyurun ayakta kalmayın. Bahçeye geçelim. Hava epey serinlemeye başladı. Tam zamanı evin bahçesinde oturmanın. “
Hüseyin de yanlarına gelmişti.
,“ Ökkeş ağabey, ben müsaade istiyorum. “
“ Allahısmarladık komutanım. Bir emriniz var mı ? “
“ Yok Hüseyin. İlgin için teşekkür ederim. “
Hüseyin oradan ayrıldıktan sonra, Ahmet astsubay arkasından bakarak ;
“ İşte ! Ülkemin güzel yürekli insanı. Kalbi insan sevgisiyle dolup taşıyor. Bir adres sordum, işini gücünü bıraktı benimle birlikte buraya geldi. Sizi bulmam için elinden geleni yaptı. Var mı başka ülkenin insanında bu özellikler. Elinde yediği ekmeğini bile paylaşır. Evine gitsem,kendi yiyeceği yemeği sofraya koyar ve yedirir. Ben bu insanlara hizmet etmekten şeref duyuyorum Ökkeş bey. “
“ Çok güzel söyledin komutan. Hangi yöre olursa olsun, bu şekildedir herhalde. Ben , askerlik dışında köyümden fazla çıkmadım.Ama televizyonda bazı gezi programlarını seyrediyorum. Her yöreyi geziyorlar. Ve benim gözüme çarpan, aynı misafirperverlik ve insanların sıcak duygularla birbirine sarılışı. Biz bu şekilde devam edersek, evvel Allah kimse bizi ne yıkabilir, ne de elimizden alabilir. İstiklal savaşı en iyi örnektir buna. Gâvurun ayakları altında nasıl ezdirmediysek bu vatanı, bundan sonra da ezdirmeyiz. “
“ Kesinlikle evet. Birlik ve beraberlik içinde olduğumuz sürece,bu ülke ve cumhuriyet ilelebet sürecektir. Atatürk, kendi başına kazanmadı ölüm kalım savaşını, halkıyla birlikte ölüme koştu. En güzel örneği de Çanakkale savaşıdır. Mucize gerçekleşmiştir orada. Bundan beş yıl önce, yıllık iznimde şehitliği ziyarete gitmiştim. Daha şehitliğin ilk girişinde bulunan anıtın başına geldiğimde, duygu seline gark oldu duygularım. İçimde değişik ve tarif edemeyeceğim duygular ortaya çıktı. Şehit mezarlarını tek tek ziyaret ettim. Her mezar taşının yazılarını okudum. Kınalı kuzular hepsi. Yaşları, şimdi sokakta top oynayan çocuklarımızdan bile küçükmüş ama ölüme koşarak gitmişler. Nasıl gitmesinler. Vatan söz konusu ! Ağlayarak çıktım şehitlikten. Uzun bir süre de kendime gelemedim. Aslında, her ailenin çocuğunu yedi yaşına gelir gelmez ziyaret ettirmesi gereken bir yer Çanakkale. Japonlar bile çocukları belli bir yaşa gelince, Hiroşima’ya götürürlermiş. Atom bombasının atıldığı yerdir Hiroşima. Hala etkileri sürüyor. Ziyaret sırasında çocuklarına “ Bakın, güçsüz olduğunuzda başınıza yine aynı şey gelebilir. Bizim yaşadıklarımızı yaşamamak için güçlü olmalı ve çok çalışmalısınız, birlik ve beraberlik içinde olmalısınız” derlermiş. “ Bizim için de aynı durum söz konusu. Bölünmek çok kolaydır. Toparlanmak çok zordur. Yok olmamak için fitneye, fesata fırsat vermememiz gerekiyor. “
“ Komutan, evet söylediklerinin hepsi doğru. Ama, onu sen, ben kabul ediyoruz. Önemli olan herkesin aynı gayreti göstermesi. Allah, herkesin aklını başına getirir inşallah. “
O sırada, evden elindeki tepsinin içindeki ayran dolu bardaklarla Gülistan göründü. Önce, komutandan başladı ikramı olan ayranı. Sonra , babasına ve ağabeylerine verdi.
Aracın yanında bekleyen Halil onları umutla seyrediyor ve Gülistan ‘ la iletişim kurma yolları arıyordu kafasında. Birden aklına, not yazmanın en doğru yol olduğu geldi. Hemen , yanında bulunan kalem i le kağıda alel acele bir şeyler yazdı ve yanlarına ayran ikramı için geleceğini düşündüğü Gülistan ’a gizlice vermek için küçük notu avucunun içinde sıkıca tuttu.
DEVAM EDECEK