- 811 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANAL- İZ
Başarılı olup olmayacağımı bilmiyorum. İnancım var arzularıma. Sıkışık bir ayakkabı kutusu daraltısında. Cami önündeki dilenciler benden daha cesur ve savaşçı. Çünkü onların tanrısı savaşçı ve gözü pek. Benimki ise jimnastik hocası. Tüm postaladığım mektupları karşımda yırtmaya başladığında kadın, ben yolu düşenlerin kafayı çektiği mağarama doğru yol almaya başladım. Asırlar öncesinden beri içiyorum sanki. Hala. Sen okurken. Viskime bulamadığım buzu, köpekleşen kandaşlarımdan istemeye gittim. Sabah ezanı onuru, iradesizlerin evine pencere ve kapı aralarından sızdırırken, buzu almadan geri döndüm. Kandaş kanişlerin evini unutmuşum. Serin güneş, perinçeksiz aydınlık hastane bahçelerini çevreleyen tellerden gözüme pastoral bir inançla yaklaşıyor ve kulaklarımda bir çınlama duaya ve enfes bir epilepsi nöbetine çağırıyor. Gözlerim sürekli arkaya uzanıp, omuzlarıma yaslanıyor.
Dünyanın ve denizin yasını yazdım, siyah tükenmez bir parlaklıkla. Asker, kan, silah, canlı bomba ve cesetlerin üzerine basa basa ilerliyorum. Bilinmeyen uzaktan görünen, yanına geldiğinde oyuncakçı dükkanına dönüşen bir pamuk helvacının kızı bana uzaktan gülümsüyor. Hissedemediğin şeylerden uzak dur yoksa gerisi mastürbasyondur. Diyorum devam ederken yürümeye “koca bir mastürbasyon evreninde soluk alıyoruz”. Yemek, hava, müzik, sinema, din..Hazlara hizmet ettiğimiz feodal görünmeyen dolaylı bir köle ticareti olsa gerek bu. Naçeyevin haddini aştığını söyleyenler yanılıyor. Onun doğumundaki leke, doğasında var. Ve şiddeti, ailecek hak eden ezen kapitalistlere karşı, burjuva sanatımızı silah değil, keyifsel konformizmimiz için kullanıyorsak, tek kelime yaşamdan, yarattıklarımızdan ve değer yargılarımızdan bahsetmemiz, her dakika Bakunini, Naçeyevi, Prothonu her köşe başına ilahi bir kudretle kutsayarak yüzlerimize türükürmeleri için bilinmeyen bir emirle karşımıza çıkıyor.