- 626 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir yer olsun, bizi saklasın isteriz...
Bazen bi yer olsun isteriz bizi içinde bulunduğumuz korkunç, yalnız, durumdan çekip alsın sarıp sarmalasın, kurtarsın... İçinde hem yalnızlık olsun hem de alabildiğine dinginlik… Karşımıza çıkacak her türlü zorluğa hazırlasın bizi, kendimize getirsin… Bazen yoktur öyle bir yer hiç olmamıştır ama hep olması için arzu duymuşuzdur…
Kiminin hayalinde deniz kenarında bir yer vardır, kimininkinde ise orman içinde bir yer. Yağmurlar altında ıslanan, damlaların yere düşüşünde ki o dinlemekten kendimizi alamadığımız sesi dinlemek isteriz saatlerce… Bazen dalga sesleri duymak ister kulaklarımız o dalgalar alsın götürsün içimizdeki o onulmaz yarayı… Temizlesin denizi temizlediği gibi içimizdeki sevmediğimiz sevemediğimiz kötülükleri… Ama hep yalnızlık değil midir aradıklarımız, kimseyi incitmeden yalnız kalmak değimlidir, kimsesiz olmak kısa bir süreliğine…
Öyle bir yer olsa tamamen vicdanımızın ve benliğimiz buluşabildiği bir yer… Kimsenin müdahale etmediği, sessizliğin içinde hayat bulduğumuz kaçtığımız kaybolduğumuz bir yer. Geri dönmek istediğimizde bizi sağlıklı kılacak bir yer… Evet, herkesin aklından geçer böyle bir yer kimileri elde eder belki kimileri hiç ulaşamayacaklardır…
Evet, böyle bir imkân olsa ne güzel ne harika olurdu… Belki de önemli olan kalabalıkların içinde yalnız kalabilmektir, onca insan müdahale ederken de kendi dinginliğimize kavuşabilmektir… Sokağa çıktığımızda nefes alabilecek gücümüz olmasa da derin bir nefes alıp etrafımıza bakabilmektir… Bizden bekleneni yapabilmektir. Bazen de istemesek te kalabalıklar içinde yalnız bırakılırız, ceza gibidir… Yaşamak istemeyiz bu yığın yığın insan içinde yalnızlığı… Birçok ses duyarız ama ne ses hasret duyduğumuz sestir ne sözler kalbimiz de bir anlam bulur… Boşlukta dans eden boş bomboş kavramlar olarak hayatımızdaki yerini alırlar, aynı boşluktadırlar yine… Hiç bitmeyecekmiş gibi gelir bu çığlıklar içindeki sessiz işkence… Biter mi acaba diyerek uyanırız zaten hiç dalamadığımız uykularımızdan…
Sonuçta bitecektir… Bir gün bir şekilde aniden ne olduğunu anlamadan bitecektir… Hiçbir dert kalıcı değildir insan hayatında. Unutur insan zamanla hafifler acısı öfkesi… Çünkü insana verilen en büyük nimet beklide unutma yeteneğidir. Evet, yetenektir unutmak. Kimisi inadına aklından çıkarmaz içini acıtan şeyleri her an onunla olmak onunla ölmek ister… Ama hayat her şeyiyle devam etmektedir. Eksik ama güzeldir. Yarım ama tamamlamaya değerdir…
Dinginliğe kavuşabilmek için olmak istediğimiz yerde olamasak ta hayatla başa çıkabildiğimiz her yer aslında O yerdir…