- 751 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
'rüya'
RÜYA
Bir anda sıçrayarak uyandı genç adam. Hemen yanına, sağ tarafına baktı. Yoktu… Evet, elini savurdu boşluğa, yoktu… Sevdiği kadın gitmişti. Ansızın, gece yarısı, karanlığın derinliğine karışıp, hüznü ayrılığı arkasında bırakıp gitmişti.
Yataktan doğruldu genç adam, hayır, diye düşündü. Kötü bir rüya olmalıydı bu hemen uyanmalıydı. Başını ellerinin arasına aldı hayır bu olamaz diye düşündü, olmamalıydı. Onsuz yaşayamaz, aldığı nefesi tamamlayamazdı. Beklide su içiyordur diye düşündü. Kalktı yataktan çaresizce gezdi boş odaları, mutfağı… Yatak odasına döndü, telefonu, her zaman koyduğu yerde kapının yanında duran çantası şimdi yoktu. Ya eşyaları diye düşündü ve dolaba yöneldi. İşte onlarda yoktu. Bu her şeyi açıklıyordu… Birden bakışları sabahları kalkıp güzel yüzünü incelediği aynaya kaydı. ‘Beni anlayamadın’ yazıyordu rengini idrak edemediği bir rujla yazılmıştı ve her şeyi tamamlıyordu…
Evet gitmişti. Onu o kadar sevmesine rağmen anlayamamıştı onu. Onun ruhu, kalbi olamamış, hissettiklerini özümseyememişti. Belki de dinlememişti onu. Anlattıklarına kulak vermemişti. Öyle ya yoğundu. Şirkette işleri, toplantıları, projeleri vardı. Şimdi ne dolduracaktı yerini. Kaç saat sürecekti onu geri getirecek olan toplantı, kaç gününü alacaktı onun yerine geçecek önemli proje…
Gidebileceği ihtimalini içinden geçirmemiş miydi? Daha önce yapmamış mıydı? Ailesini beni anlamıyorsunuz diyerek terk edişini anlatmamış mıydı defalarca? Belki de o zamandan uyarmıştı adamı… Nasıl bu kadar kör olabilmiş, duyarsız kalabilmişti onun yalnızlığına… Bilmiyor muydu gözü karalığını?
Ansızın bir kare geldi gözünün önüne. Onu ilk fark ettiği, hayatına odak noktası yapacağını anladığı an… Aynı üniversitedeydiler. 100-120 kişilik bir anfi de iki ayrı sınıf ders dinliyorlardı. Bütün fakültenin sinir olduğu yegâne hoca yine kendi farklı düşüncelerini anlatan bir şeyler okuyor ve doğruluğunu kanıtlamaya çalışıyordu öğrencilerine… İki sıra yanındaki kız birden bire ayağa fırlamış ellerini kendini ifade edebilmek için yanlara açıyor ve hararetli bir şekilde hocaya karşılık veriyordu. Bir süre tartıştılar hocayla. Aynı hararet aynı kararlılıkla boyun eğmemiş, hocanın karşısında durmuştu. Kim cesaret edebilirdi ki bunu yapmaya? Kampüste artık gözleri o kızı arar olmuştu. Neye yana baksa onu görüyor, ona ait bir şeyler duymak istiyordu. O günden sonra üniversitenin en popüler elamanıydı kız, artık herkes onu hocaya olan çıkışıyla tanıyordu ve kızın ödeyeceği bedeli tartışıyorlardı. Arkadaşları vasıtasıyla tanışmıştı ve her geçen gün daha çok sevmişti genç adam hayatının en önemli ayrıntısını. Evet, kızın ödeyeceği bedel çok ağır olmuştu. Üç sene o hocanın dersinden kalmış bir sene okulu uzamış ve hayatının belası olan adamla tanışmış, birbirlerine aşk olmuşlardı.
Aradan dört sene geçmiş evlenmişlerdi. Anlaşabiliyorlardı, seviyorlardı birbirlerini. Ama adam duyarsızlaşmaya başlamış ve ihmal etmişti bu sevgiyi. Şirket için de bir hayat kurmuştu kendine, mesleğine kaptırmıştı kendini. Onu ihmal ettiğini de kabul etmek istemiyordu. Oysa kaç kere tartışmışlar kaç kere dert yanmıştı genç kadın bu durumdan. Kadın adama kaç kere demişti beni anlamıyorsun, önemsemiyorsun diye. Oysa önemsenmeyecek biri miydi o? Öyle harika, öyle sevecendi ki… İstediği eski günlerin geri gelmesiydi yalnızca.
Ama adam işini farkında bile olmadan hayatına odak noktası yapmıştı. Şimdi her şeyi daha iyi anlıyordu. Onu kaybetmek hayatının en acı tarafı olacak ve adam bununla baş edemeyecekti hiç şüphesiz.
Bir anda sıçrayarak uyandı genç adam… Kan ter içinde kalmıştı. Birkaç dakika öylece tavana baktı yalnızca… Korkuyordu karşılaşma ihtimali olan yanındaki boşluktan, kimsesizlikten… Yavaşça yana doğru çevirdi başını, işte oradaydı… Sevdiği kadın yanı başında yatağının, hayatının yarısındaydı hatta tamamındaydı. ,işte tüm güzelliğiyle orada duruyordu. Masum, tatlı ve derin derin uyuyordu. Evet, hepsi rüyaydı çok anlamlı ve güzel bir rüya…
Adam yavaşça seslendi yanındaki güzelliğe
‘Rüya… Rüya… Dedi. Usulca sarıldı çok sevdiğini anladığı karısına ve ‘seni çok seviyorum’ diyerek onunda duymasını istedi…
13.07.2009