- 858 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Asum.
Tüm gün Beşiktaş’ta annemle vakit geçirdikten sonra vapurla karşıya geçip eve giden yolda son vasıtamıza binmiştik. Bu gün şanslıydık ki yoğun geçen günümüzde oturacak bir çift koltuk bulabilmiştik. Karşılıklı oturulan bu koltuklardan birinde yaşlı bir amca oturuyordu. Büyük ihtimalle akşama kadar çalışmış evine gidiyordu. Yanındaki koltuk ise boştu. Dolması ise çok uzun sürmedi.
Arkadaş oldukları her hallerinden belli iki kız geldi. Biri oturdu az önce boş olan karşımdaki koltuğa.. Birinin saçları düz ve toplu diğerinin ise uzun kıvırcık saçları vardı.. Oturan kızın iri gözleri ve beyaz bir teni vardı. Arkadaşının ise gözleri küçük fakat esmer tenine uyan bir rengi olduğunu söyleyebilirim. Sonra biri çantasından ipodunu çıkardı ve kulaklıklardan birini ayakta duran arkadaşına uzattı..
Ben tüm bunları izlerken annemde dikkatle bana bakıyordu. Bir an karşımdaki kıza gülümsedim.. Normalde hiç yapmayacağım bu davranışa annem çok şaşırmıştı. Bir bana birde kızlara bakıyordu. Neler olup bittiğini anlayamadı.. Oysa benim gördüklerim çok farklıydı.
Tüm gün gezmekten elimi çantaya hiç atmamıştım ve otobüste ipodumu evde unuttuğumu fark ettim.. Bu ise benim zorlu bir yolculuk geçireceğime işaretti. Çantama tekrar baktığımda ise yüzüm daha da buruşmuştu.. Kürk Mantolu Madonna’mı da dün bitirmiştim. Aceleyle evden çıktığıma bir kere daha küfür etmiştim içimden.. Yanımdan asla ayırmadığım ipodum yok ve okuduğum romanı raftaki yeni yerine yerleştirip okunma sırası bekleyen yeni bir roman almamıştım yanıma…
Kızları dikkatle incelemeye devam ettim. Ayakta duran kızın İstanbullu olmadığı her halinden belliydi. Karşımdaki kız daha korumacı ve sakindi.. İpoddan yükselen sesler ilgimi çekmişti. Benim dinlediğimden daha canlı daha sıcak bir müzikti belki de ve bir anda ikisinin de dudaklarından aynı anda aynı sözler döküldü : “ şişşşştttt zilliii…! (: “ Ve ardından kıkırdamalar…
Aklıma Asu’m geldiği için bu kadar dikkatli inceliyordum onları. Çok özlemiştim yoldaşımı.. Belki hiçbir zaman aynı ipoddan müzik dinlememiş olabiliriz… Belki aynı müziği dinlememişte olabiliriz.. Ama Asu’da tıpkı karşımda oturan kız gibi hep çok korumacıydı arkadaşlığımızda.. Ben ise hep daha dikkatsizdim hayatımda.. Hep Asu’dan daha cansız, daha soluk ve daha hüzün kokan… O ise her daim daha canlı daha deli dolu.. En kötü anlarda bile iyi bir yan bulup mutlu olmayı becerebilen bir kız..
Asu daha popüler müzikler dinlerdi mesela.. Bazen bende ona katılırdım.. :
”Beni bir sevemedin ya şu belimi bir saramadın ya o zaman hayırlısı olsun hakkımızda. Git hadi burada durma ama lütfen kapıyı vurma, iki medeni insanız biz. Bu kadar olsun farkımızda… (: “ ve tıpkı karşımdaki iki arkadaş gibi kıkırdamaktan da öteye geçer yan odadan duvarların yumruklanmasına sebep olurduk…
Ben daha eskiye dönük müzikler dinlerdim.. Daha sakin.. Daha slov.. Daha melankolik…
Hafif bir gitar solosundan sonra dünyanın en harika seslerinden biri duyulurdu odada…
” so, so you think you can tell Heaven from Hell, blue skies from pain … wish you were here…”
Bir anda karşı koltuktan bir efsanenin sesi duyuldu…
”just beat it, beat it, beat it…” ve Michael Jackson…
Bana baktılar ve tekrar gülümsediler… Ben ise Asu’ya dalmıştım yine..
Özledim onu… Adadaki günlerimizi, harika Rum köyü maceralarımızı ve mükemmel ada şaraplarımızı.. Yaptığımız çılgınlıkları… Sabahlara kadar oturmalarımızı.. Uykusuzluklarımızı.. Edward fanatikliğimizi.. Asu’nun sırf benden görüp kıskanıp okuduğu alacakaranlık kitaplarını :P Bir şeylere sinirlenip onu tutamadığım zamanları…
Seni özledim aşkitom.. En yakın zamanda yanı başında olmak dileğiyle… mmmuuujjjuuukkk
ASU’MA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.