AŞIKLAR GÜZELDİR GÜZEL
İnsan ilk aşka düştüğünde;yerinde duramaz, devamlı aşkını düşünür,
yüregi daha hızlı çarpar, heleki aşkının kokusunu, nefesini hissetsin kendinden gecer.
kendine çeki düzen verir, hemen kendini süsler, halden hale girmeye başlar,
öyle bir hale girerki; eli titrer, yüzü kızarır, aşkından başka bir şey düşünemez ve göremez...
artık onun için üzülmek vardır üzmek yoktur, incilmek vardır incitmek yoktur.
eğerki bu esnada aşkını hakka , yaradana döndürürse esas aşk ozaman başlar
ve herşeyler güzel giderken ,olumsuzluklar üst üste gelmeye başlar, bu esnada ilmini artırmaya bakar.
bir tarafdan okur, bir tarafdan duyarlı olur, bir tarafdan aşkının portresini çizer
ve diger taraftan yaradana olan aşkı hızla artmaya başlar, işte artık takva bağına girer.
artık aşık, ögretmen ve ögrenci konumuna geçer; ama asla öğretmenim demez .
yavaş yavaş aşıklar ülkesinin basamaklarını aşmaya çalışır, bazen düşer bazen sürünür,
bazen dinlenir, ama asla pes etmez ve maneviyatı aşkı ayrı bir lezzet vermeye başlar,
tabi bu esnada hata yapar kusur işler hatta ve hatta günaha bile girer amma- velakin
hemen hatasını, kusurunu, günahını görür ve hemen derhal rabbine dönerek özür dilemeye başlar,
ve hatalara, kusurlara, günahlara ,düşmemeye özen gösterir.
ve diger etrafındaki bireylerin hatalarını kusurlarını günahlarını asla yüzlerine vurmaz,
artık aşık kördür yalnız burayı parentez içine almak istiyorum(gözü kördür gönül gözü ise devamlı görür)
aşık her halde artık nefsiyle savaştadır içten içe bir savaş aşığı acılarla kuvvetlendirir
biraz geriye dogru gidersek bütün şaiirlerin, aşıkların gecmişte acıyla tadı bulduklarını görürüz.
Aşıkların kendilerine özgü konuşmaları,tavırları,bile çok faklıdır...sevgi dagıtır sevgiyle koşarlar, gül kokar gül dagıtırlar, tevazu hoşgörü sahipleri olurlar.sevgide ve saygıda çok titiz davranırlar.
her adımlarını sağlam atmaya çalışan ilim ve takva sahipleriyle ilme bürünürler hem halk hem hakla beraberdirler.
kendilerini her gecen gün daha çok geliştiren, ögrenmeye bağımlı , tembeliği sevmeyen
hale dönerler,ı basit insanlardan farklıdırlar, çogu kişi ’aşk neymiş?’der onuda şöyle kısaca izah edebiliriz;
pir gavsul azam hz.bağdata ilim ögrenmeye gider gitdiğinde oranın ileri gelen alimleri gavsul azam hazretlerine süt ikram ederler,burda maksat şudur; burası veli alim dolu senin işin yok dercesine pir gavsul azam hz.sütü alır ve yanına bir gül koyarak onlara şunu der siz bağdatın alimleri velileri ben ise bağtadın gülüyüm der.
pirimiz gavsuz azam hazlerine pes derler veliler ve her alim azam efendimize tabi olur ve gelmiş geçmiş bu gune kadar pir gavsul azam hazretlerinin üstüne alim daha çıkmamıştır.
bu alıntıyı sayın Haydar baş üstadımın KURANDA YAŞAYAN SÜNNET adlı kitabındaki eserinden anlatmaya çalıştım.
burda gördüğüm ve anladıgım kadarıyla, aşıkların ülkesine varmanın kolay olmadığı ve aşıkların ayrıcalıklı olduklarını ifade etmeye çalıtım.aşıkların kullugun en güzelini yaşamaya çalışan insanlar oldugunun altını çizmek istiyorum...
amma- velakin hz.mevlana efendimizin şu sözünü yabana atmamak gerekir
diye düşünüyorum,her kanat engin denizleri gecemez sözü çok ince düşünülmelidir
aşıkların yolu tehlikeli vadilerle aşılması güç, sarp kayalıklar ve dağlıklarla doludur
tevekülden hoşgörüden asla taviz vermemeleri gerekmektedir yani aşıklar güzeldir güzel.
geçmişe dogru biraz gidersek mesela çanakkaleye sevgili ecdadımız atatürk burda erlerine ’size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum ’sözü erlerimizin vatan aşkını hak aşkına dönüştürmüştür
ve dönemlerda bazı aydın alimlerimiz demekki daha aydınlıgı görememişler akla,
mantıga sığmayanların gelişmesi ve düşmanlarımızın sonunda o kadar topu askeri ve muhümmatıyla savaşı kaybettiklerini ve saygıda hala kusur etmemeye çalıştıklarını unutmayalım...o savaşı silahla topla tüfekle değil ruhen yendiklerini biliyoruz amma-velakin onlarlada alamayacaklarına şüphem yoktur...
ordan biraz daha geriye geçmişe gidebiliriz fatih sultan mehmet han’ ın İstanbulu alışı,
şeyh akşamsettin hazretlerinin, eyüp sultan r.a efendimizin kabrini koklayarak bulması , aşıkların ayrıcalıklı olduklarının tam anlamıyla kanıtlamıyormu?... bunlar ve bunlar gibi alimlerin ariflerin takva sahiplerininde hatasız ve günahsız diyemeyiz velakin, aşkın odunuyla kavrulmuş ve sonunda kor ateşin rengine bürünmüştür.burdaki fakı görmeliyiz.
aşıkların, birden veli ,arif, takva, ehli olmadıklarını gösterir aşk ateşine düşünce yanarlar, mesela züleyhanın yusuf’ a olan aşkı gibi,mecnunun leylaya olan aşkı gibi keremin aslıya olan aşkı gibi, yandıkça yanmışlar güzelliklerine güzellik katmışlardır aşıklar ülkesinin kral ve kraliçeleridir hepsi yani aşıklar güzeldir güzel sözüm burdan çıkmıştır...
mevlam he rkula aşk nasip etmez ve yine burada hz.mevlana efendimizin sözünü söylemeden gecemeyeğim.’her kanat engin denizleri aşamaz’ sözü çok büyük anlam taşır her aşıkta hakka dost olamaz, manasına geliyor bence.aşık hali değişince nefsini terbiyeye gecer ,hataları tatlı dille uyarır, üzmeden incitmeden işlerini görmeye çalışır.. mesala şöyle bir şiirimle izah etmek isterim,
KENDİMDE BULMADIĞIM İLMİ, SÖYLE NEYLEYİM
GÖNÜL SEVDiĞİYLE BİR OLMAZSA, GÜL NEYLEYİM
YARADAN BU KULUNU SEVMEZSE, BAL NEYLEYİM
NEREYE BAKSAM SENİ ANARIM HAK DE GÖNÜL
aşığın hakka yolunu döndürmesini ve aşıgın aşkı bulmasını aklıyla deryaları alemi seyretmesini tenefüs ,etmeye çalıştığını vurgulamak istedim...
bu ufak derlememi okuyan okuyucularıma ve gönül dostlarımla paylaşmak istedim,okuyan tüm okurlara sevgi ve saygılarımı sunar ALLAH’A emanet olun diyerek kapatıyorum...
EĞERKİ YAZDIGIM DERLEMEMDE HATA KUSURUM OLDUYSA ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLERİM, HAKKINIZI HELAL EDİN,ELİMDEN GELDİĞİNCE AŞIKLARIN AŞKINI ANLATMAYA ÇALIŞTIM ...
SÜLEYMAN ERKUVAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.