- 537 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MEDYAZEDELER
21. yüzyılda yaşayıp bugünün insanını anlamak gerçekten zorlaştı.Özellikle gençlik almış başını gidiyor.Bunda ailelerin büyük bir etkisinin olduğu inancındayım.çünkü çocuklarımızı hazıra alıştırıyoruz ne isterlerse hemen bulup önlerine bırakıyoruz,araştırmalarını istemiyoruz, her gün görmeye alıştığı ve zararsız olduğuna inandığı şeylerden kuşkulanmak zahmetini göze alamayacak kadar duyarsızlaştırıldı. Biraz kuşkulanmalı, çünkü her gün görmeye alıştığı kitle iletişim araçlarının modern teknolojinin katkıları sonucu evrilmesine bağlı olarak; sistemin kitleleri etkisizleştirme yöntemleri de bu modernleşmeye bir anlamda ayak uydurmak zorunda kaldı. Artık insanlar kendi dünyalarında bile kitle iletişim araçları gibi güçlü bir medya aracılığıyla söz söyleyemez hale gelip susturuluyor. Televizyonun karşısına oturan her izleyici, televizyon muhabirlerinin müthiş girişkenlikleri ve gerçeği yansıtabilmek uğruna cansiperane çabaları sayesinde, dünyada olan biten her şeyi bütün gerçeklikleriyle izleyebildiğine inanıyor. Oysa iletişim bilimci Arthur Asa Berger’ın deyimiyle, kitle iletişim araçlarıyla yansıtılan gerçekler, her zaman gerçeği yansıtmayabilirler. Çünkü insanın kontrolündeki kamera, bir tek noktayı veya objektifin görüş alanına giren yerleri görüntüleyebilir sadece. Kamera, arkasında kalan diğer mekânlarda yaşanmakta olan belki de daha önemli olayları izleyicinin gözünden kaçırmış olur. Hatta kimi zaman, o görülmesi gereken gerçekleri görmezlikten gelip, izleyici kitlesini yanıltabilir de. Böylece televizyon, gerçekleri yansıtan bir araç olması gerekirken, gerçekleri "gerçeğimsiler" üreterek gizleyen bir kitle iletişim aracına dönüşmektedir. Bunun örneklerini 1990 yılındaki Körfez Savaşı’nda yeterince görebilme imkânımız olmuştu. Bugün de buna benzer şeyleri yaşıyoruz aslında. Meselâ son Irak Savaşı’nda Amerika ve ittifak güçleri, medyayı da kontrolünde bulundurarak, bir “işgal gücü” görüntüsünü silmeye çalışıyor ve haksız Irak işgallerini meşru bir zemine oturtma çabası gösteriyorlar. İşgal güçlerinin kontrolündeki medyanın taraflı, eksik ve yanlış bilgilendirmeleri sonucu bölgede neler olup bittiğine dair de izleyici kitleler tam anlamıyla bilgi sahibi olamıyor. Verilmek istenen mesaj şu: “Amerika, bölgeyi terörden arındırmak ve demokrasiyi yerleştirmek için burada !”. Oysa artık birçok insan anlamaya başladı ki, mesele medyanın gösterdiklerinden ve vermeye çalıştığı bilgilerden çok farklı bir boyuta sahip. Bu gelişmeler karşısında uluslararası medyanın takındığı tavır, kitle iletişim araçlarının aslında bir iletişim sağlamaktan çok, belli bir düşünceyi, kanaati, uygulamayı tek taraflı olarak iletmekten öte bir işlevi olmadığını gösteriyor. Sözgelimi, bölgeyle tarihî ve kültürel bağları olan Türkiye’nin medyası bile, neredeyse “Amerikan medyası” gibi bir işlev üstlenmiş görünüyor.medyanın basitliği artık basit üstü bir basit durumu almış, ne kadar saçma şey değilmi bu türk medyası ,ne bileyim saçma bir medya anlayışı var gerçek medya bu olmaması gerekiyor.doğru düzgün bir yayın akışı olan bir tv kanalı varsa lütfen söyleyin . tabi bu yazılı medya da tv kanalllarından farkı yok, idare edecek gazete var ama gerçekten çok az.tarafsız bir tv kanalı tarafsız bir gazete bulmak çok zor.öyle bir duruma gelmişiz.Kurbağanın su dolu tencerede yavaş yavaş ısıtıldığında maalesef pişirildiğini anlayamaması gibi bir durumla karşı karşıya toplumumuz.
Gençliğini hazıra alıştıran bir toplumu hiç de iyi günler beklemiyor demektir. (ugurozaltin)bütün tv kanalları belli bir kitleyi etrafına toplamış sadece o kitlenin çıkarına yayın akışını sdevam ettiriyor.kimse düşünemiyormu acaba herkesin düşüncesine saygı duyan ve tarafsız olan bir medya anlayışıyla ortaya çıkmak, yoksa böyle bir şey yasakta benim mi haberim yok....
SEYİTHAN AL / NUSAYBİN-13/07/2009