- 1494 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARDELEN ELİF
Elif annesinden son bir sigara istedi. Sigarasını yaktı. Sigarasından bir fırt aldı. Gözleri uzaklara daldı. Yıl 1996 okulların açılmasına iki hafta kalmıştı. Babası elini tutarak çarşıya götürüyordu. Okul malzemelerini alacaktı. Elif altı yaşına gelmişti. Bu yıl okula başlayacaktı. Elif babası ile ilk olarak alış verişe çıkıyordu. Çarşı ve pazarda insanlar, kışlık alışverişlerini yapıyorlardı. Okul malzemesi satan mağazalar tıklım, tıklım baba ve anneleri ile gelen yaşları 6- 15 arasında değişen çocuklarla doluydu.
Mağazaların önü cıvıl, cıvıl her yaştaki çocuklarla şenlenmişti. Boy, boy mavi önlükler, beyaz yakalar vardı. Veliler çocuklara uygun önlükleri beğeniyor oracıkta giydiriyorlardı. Çocuklar yüzü güleç ve neşe kaplıydı. İlköğretimin birinci kademesinde önlüklerin rengi açık mavidir. Açık mavi renk gökyüzünün ve geniş ufukların, denizin simgesidir. Huzuru temsil eder ve sakinleştirir. Araplar mavi renginin kan akışını yavaşlaştığına inanır. Nazar boncuğu o yüzden mavidir. Batıda intiharları azaltmak için köprü ayaklarını maviye boyarlar. Duvarları mavi olan okullarda çocukların daha az yaramazlık yaptıkları gözlenmiştir.
Elifin babası orta boylu, kilolu, siyah sakallı, nurani yüzlü, dindar bir insandı. Elife, boyuna göre, mavi önlük, beyaz yaka aldı. Elifin elini tutarak, kırtasiyeye girdi. Birinci sınıf için gerekli olan çizgi kahramanlarının bulunduğu çanta, yazı defteri, kalem, açacak, silgi ve boyalı kalem aldı. Elifin elini tutarak eve doğru yola çıktı. Yolda Elif yürümüyor, sevincinden uçuyordu. Eve geldi çantasını ve kırtasiyeyi elbise dolabına koyarak, okulun açılmasını bekledi.
Okul yarın açılıyordu. Elif çok heyecanlanmıştı. Elif çok şanslıydı. Kız arkadaşlarının birçoğu okula gitmiyordu ve gitmeyeceklerdi. O gün Elif`fin annesi Elife banyosunu yaptırdı. Bizim bölgenin insanları iklim özeliğimizden mi yoksa başka bir nedenle mi bilmiyorum çoğu esmer tenliydi. Elif öyle değildi. Açık tenli, iki taraftan örgülü sarı saçları vardı. Gözleri deniz mavisiydi. O gece Elif için gece çok uzundu.
Pazartesi olmuştu. Okullar açılmıştı. Elif okul önlüğünü giymiş, çantasını hazırlamış, babası ile okula gidiyordu. Okulun kapısında Elif ve babasını müdür yardımcısı karşıladı. Elif`in hangi sınıfta olduğunu listeye bakarak, babasına bir not yazarak sınıfa gönderdi. Elif 1/A sınıfına verilmişti. Sınıf öğretmeni Elif`i babasından teslim aldıktan sonra ön taraflara bir sıraya oturturdu.
Elif `in öğretmeni ,bayan ismi Nadire Güneşti. Okulu yeni bitirmiş, ilk görev yeri, Elif içinde Nadire hanım içinde okul yeniydi. Nadire hanım orta boylu siyah saçlı ciddi ama sevecen bir kadındı. Doğan güneş gibi etrafını aydınlatırdı. Karanlıklara meydan okurdu. Kırmızı güldü. Ömrünü geçirse de güllerle bahçıvanlar, Bir gülü gülden güzel kim anlar? Öğretmendi, altın kanatlı kelebekti. Çiçeklerin arasında hiç yorulmadan, devamlı uçardı. Çiçeklerine toz kondurmamaya çalışırdı. Bahçıvandı, en güzel gülleri yetiştirirdi.
Nihayet ilk ders başlamıştı. Elif öğretmenini çok sevmişti. Öğretmeni de Elifi. Okul çok güzeldi. Elif okullu olmuştu. Nadire hanım öğrencilere sevgi ile yanaşıyor, tüm çocukları çok seviyordu. Sınıfı çiçek bahçesi gibi görüyor, öğrencileri de birer çiçek. Bu çiçeklerin iyi sulanması ve yetişmesi gerekiyordu. Onun için öğrencileri çiçek isimleri ile çağırırdı. Elife kardelen, Ali ye gül, Fatma ya nergis, Ayşe ye karanfil lakabı takmıştı... Sınıf çiçek bahçesi Nadire öğretmen de bahçıvandı. Okulun en başarılı sınıfıydı. Sınıfın tamamı kısa bir süre de okuma ya geçmişti.
Kardelen Elif, Gül Ali aynı sırada oturuyorlardı. Bir gün Elif öğretmenine kardelen ne manaya geldiğini sordu. Nadire öğretmen: Kışın en soğuk zamanlarında bembeyaz, boynu bükük durur. Bununla ilgili hikâyeyi anlatır.
Bundan uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine âşık olurlar. Birbirlerini çok severler. Bahar geldiğinde onlarda diğer çiçekler gibi yeni güne merhaba derler. Bir bahar başında çiçeklerden biri diğerine ‘’Biz diğer çiçekler gibi bahar başlangıcında açacağımıza herkesin soğuktan kaçtığı karlı kış günlerinde açalım ki bütün doğa bizim olsun.’’der ve ikisi de o bahar açmamaya ve kışın karlar yağdığında buluşmaya karar verirler. Biri açmak için kış gelip karın yağmasını beklerken; diğeri dayanamayıp o yaz açar. Bembeyaz karlar yağdığında açan çiçek her yerde sevdiğini aramış ama bulamamış. Ümidini yitiren çiçek sonunda üzüntüsünden boynunu bükmüş. Soğuğa fazla dayanamayıp hayatını kaybetmiş .
O gün bu gündür karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe ‘’kardelen’’sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğe de ‘’hercai’’ denilir.
Günler, ayları kovalamış aylar yılları kovalamış, Nadire öğretmenin sınıfı dördüncü sınıf olmuştu. Nadire öğretmenin sınıfında ki çiçekler büyümüş kardelen Elif de büyümüş, Nadire öğretmenin çiçekleri hep birlikte büyümeye devam etmişler. Gül Ali ile Kardelen Elif beraber okula gelip beraber eve gidiyor hatta geceleri beraber ders çalışırlardı. Aralarında duygusal bir ilişki başlamıştı. İlköğretim okullarında dördüncü sınıftan sonra bazı derslere şube öğretmenleri girerdi.
İngilizce dersine Filiz Hanım girerdi. İngilizce dersini çok iyi vermesinin yanında duygusal şiirlerde yazardı. Elif Nadire öğretmen gibi Filiz öğretmeninde sevdi. Gül Ali ile Kardelen Elif sık, sık fırsat buldukça ödev yapma bahanesiyle buluşurlardı. İkisinin de hedefi öğretmenleri Nadire Hanım ve Filiz Hanım gibi öğretmen olmaktı. Güzel Anadolu’muzun icra köşelerinde kardelen ve güller yetiştirmekti.
Kardelen Elif Gül Ali`yi çok seviyordu. Onsuz yapamıyordu. Derslerde uzun, uzun Aliye bakar hayal kurardı. Onsuz yaşamaktansa ölümü tercih ederdi. Elif defterinin bir sayfasına Ali için bunu yazmıştı. ‘’ Bir soluk kadar yakın, yıldızlar kadar uzak derler sevgi için. Uzanırsın yetişemezsin, yetişirsin dokunamazsın, dokunursun vazgeçemezsin,
vazgeçersin ama unutamazsın.
Elif ‘de karşılığında
Ne içimde seni unutmak gibi bir his var, ne de aklımı körükleyen bir rüzgâr, ne seni görmeyecek kadar güçlüyüm, ne de görmeye dayanacak kalbim var.
O yıl beşinci sınıf bitiyordu. Elif ve Ali için ikinci kademe dedikleri orta kısım başlayacaktı. Beşinci sınıf bitmişti. Ummadıkları bir şey oldu. Törelerimize göre Elif büyümüştü. Çevrenin baskısıyla babası Elifi okula göndermeyecekti. Elif Annesine babasına yalvarıyordu. Ama sonuç olumsuzdu. Elif artık büyümüştü. Törelerimize göre Elif artık okula gidemezdi. Dışarıya çıkamazdı. Elifin yüreğine ateş düştü. Nadire öğretmenini filiz öğretmenini ve arkadaşlarını en önemlisi canından çok sevdiği gülü Ali’yi ‘ göremeyecekti.
Okullar yeniden açılmıştı. Elif okula gelmemişti. O yıl Nadire öğretmenin tayini çıkmıştı. Filiz öğretmen ve okul idaresi elifi okula getiremediler. Ali’de o yıl Elif okula gelmediği için okulu bırakmıştı. Töre iki çocuğu okul okumalarını engellenmişti. Törelerimize insanlarımız ne kadar bağlıydı. Din kuralları gibi yazılı değildi. Kanunlar gibi değildi. Yazarları beli değildi. İnsanlarımız körü, körüne bağlıydı.
Coğrafyamızda Elifler Aliler sevemez. Törelerimiz buna karşı çıkar. Seversen cezası bellidir. Buna kimse itiraz edemez. Bu töre kuralları tartışmaya açılmaz, açılamazdı. Elif ölümüne sevdi. Kaderine razı olacaktı.
Bizim coğrafyamızda akraba evliliği kanun gibidir. Kuzenlerin evlenmesi kanun gibi bir şeydir. Kız çocukları 15-16 yaşına geldi mi özelikle kırsal kesimde evlenme çağına gelmiş sayılır. Elif evlenme çağına gelmişti Amcası oğluna verdiler. Elifin ve Ali nin’ in Dünyası yıkılmıştı. Yapılacak bir şey yoktu. Kaderlerine razı olmak zorundaydılar. Öyle de oldu.
Elifin, amcası oğlu vücudunu satın aldı ama yüreğini asla. Elif Ali için bunları söyledi. Bir gün bu köşede sessiz sedasız hıçkıra, hıçkıra ağlayacağım, şu Lanet kaderime Sitemler edip, Allaha Son kez yalvaracağım, güzel gözlerin gelecek aklıma, solmuş bir çiçek gibi gideceğim. En Güzel çağımda, sensizlik beni çağırdığında, boş sokaklara haykırdığında, artık burada olmayacağım.
Elif Ali den vazgeçmemişti, vazgeçememişti. Ali’de ondan. Sık, sık telefonla görüşüyorlardı. Elif bir gün Ali yi çok özlediğini ve eve gelmesini son bir kere görmek istediğini söyledi. Ali, kardelenini kıramazdı. Görmeye gitti. Elifin kocası Ali ile Elifi konuşurken yakaladı. Olan olmuştu. Törenin kuraları belliydi. Elif ve Ali bunun sonucunu biliyordu. Ali `ye bir şey olmazdı olan kardelen olurdu. Ali hercai çiçeği gibi kardelen yalnız bıraktı.
Elif babasını evindeydi. Baba, anne ve kardeşler toplanmıştı. Kardelen için son beliydi. Kimseden ses çıkmıyordu. Annesi sesli olarak ağlıyordu. Babasının ağzını bıçak açmıyordu. Sadece Elif Babasına ölüm şeklini kendisini belirleyeceğini istedi. Babası konuşmadan kafası ile onay verdi. Kardelen Elif kardeşinin abla katili olmasını istemediğini kendisinin fare zehri içerek bu işi bitireceğini söyledi. Babasının gözlerinden akan yaş sakalını ıslatıyordu. Babası odadan çıktı. Annesinden bir sigara istedi. Sigarayı yaktı. Bu sığaraydı. Hayat bu sığara kadar zaman tanımıştı.
Kardelen Elif Reklam filmlerinde ki gibi öğretmen olamadı.
Filiz ALTIOK DURAK öğretmen şu dörtlükte ne güzel anlatmış Elifin yaşadıklarını
Kurbanın olurum, gel artık balım
Düşünsene yârim, var ölüm kalım
Geriye kalacak emanet salım
Mezarı elimle ben kazar oldum
Şu sorunun muhataplarını bulamadım.
Diri, diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
24.06.2009 Hacı ÇATKIN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.