- 851 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GEÇMİŞİMLE ÖVÜNÜYORUM 1
Geçenlerde dört rahat(sız) adam,Samsun dan yola çıkarak,Kastamonu,Karabük,Bolu,İzmit,
Bursa,Çanakkale’den oluşan,bir geziye çıktık.
Kastamonu İzlenimleri
Kastamonu,her sokağı,her konağı,her cami ve külliyesi ile iliklerimize kadar,dedelerimizden buruk bir edayla haberler fısıldıyor gibi,lakin mezarlarındaki Osmanlıca harfleri okuyamamanın pişmanlığı,acziyeti,dedesinin dilini anlamayan hayırsız torun ben.(kendimi çok kötü hissettim)Yakın tarihte yeniliklere başlanırken bile dedemizin halâ dimdik ayakta duran; valilik konağı,tekke ve zaviye kanunlarına ve bilumum istiklal mahkemeleri şerhlerine rağmen Şabanı Veli,Nasrullah Cami,İsmail Ağa külliyesi,Kırk direkli Cami(yapımında tek çivi dahi kullanılmamış),Yılanlı Cami ve Merhum İstiklal marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un kurtuluş savaşı yıllarında halkı düşmanla savaşmaya çağırdığı Cihat çağrıları(o dönemde yayınlanan Açık söz gazetesinde, yapılan konuşmalar mevcut),tüm erkekleri kurtuluş savaşında şehit olduğu için adı Ersizler konulan köyü görmek, o havayı solumak gerek, o kadar çok eser var ki sizi günümüzden alıp çook eskilere götürecek,tabi yüzünüz kızarmadan o zamanlarda dolaşabilirseniz (insan kendini böyle medeniyetler,eserler bırakan atalarının yaşadığı yerleri gezerken,bir bu güne bir de o zamanlara bakıyor)…,günümüzün çağdaş mimarlarının ortaya koydukları ucube beton yığınları insanı hayretler içinde bırakmakta ya neyse.Hala alışverişler, dedelerimizin yaptığı taş hanlarda ki mevcut dükkanlarda yapılmaktadır.
Şehrin kalesinden, yaşayan tarihi, bir temaşa eyleyelim istedik,şehir adeta utangaç,masum,namuslu bir Müslüman Anadolu kızı edasıyla,işlemediği suçların vebalini çekerken, sessiz hıçkırıklarla içini çeke çeke ağlıyor gibi geldi,ve… ahh Osmanlı…,ahh dedem…,ahh vefa… ahhh… dedirtti ki sormayın gitsin.
Şehrin batısında,şehrin hemen üstünde Ermeni vatandaşların mezarlığı,şehri,geçen zamanı, kardeşçe yaşamayı,sükutu ile bizlere fısıldar gibiydi.Bahçe şehir Koleji tarihi bir binaya hemen yerleşivermiş,parası bol olan yurdum insanlarının evlatlarını eğitmek için,bunda ne gariplik var derseniz,çok eskilerde köy enstitüleri zamanından beri öğretmen yetiştiren,halâ Göl Anadolu Öğretmen Lisesi,daha önceleri Gazi Üniversitesi ne bağlı,şimdilerde Kastamonu Üniversitesine bağlı Eğitim Fakülteleri,hala o binalarda eğitim yaparken,neyse…Haa, ilginç olduğuna inandığım bir bilgiye ulaştım(bize gönüllü rehberlik yapan,siyasal bilgiler fakültesi mezunu ,ama esnaflık yapan gönül dostumuz Kıbrıs çıkarmasında adı sık geçen Gavur Makaryos yok mu,o da Kastamonu da çocukken eğitim görmüş(şimdiki Bahçeşehir eğitim kurumunun olduğu binada)demesin mi,çok ilginç geldi…
Kastamonu kentinin bedeni yıllar içinde yıpransa da,ruhu hala,kenti terk etmemiş,ve ziyaretçilerine kendini tüm şeffaflığıyla sunuyor.
Nasrullah Caminin arkasındaki,el emeği eserlerin sergilendiği dükkanlar,yaşayan efsane ustalar,çay,nargile kokusu,ney sesleri,zaman girdabında gönüllü yok oluş,…el emeğine duyulan saygı ve bir dükkanın girişinde BURADA EMEĞE DUYULAN SAYGI NEDENİYLE ÖRÜMCEK AĞLARI TEMİZLENMEMİŞTİR yazısı,…sözün bittiği yer işte burasıdır,bence.
Ilgaz Dağının yeşilliği,beş yıldızlı otelleri,Taşköprü ilçesinin kuyu kebabı,İnebolu’nun bakir sahilleri ve daha bir sürü şey,gördüklerimiz karşısında anlamını yitirdi gitti,Kastamonu tarihi eserleriyle,insanıyla, dünü öğrenmek isteyene canlı şahit,tüm dostlara şiddetle tavsiye ederim,saygılarımla,gezi notları 2 de buluşmak ümidiyle…hoş bakın zatınıza.12.07.2009