DUA-1
Ali Dedem, anlatırdı:
Zaman zaman hayat anlamsızlaşır içimde. Binlerce fit yükseklikten boşluğa bırakılmışım gibi bir his kaplar tüm bedenimi. Okumaya çalışırım kurtulmak için ama toparlayamam dikkatimi. Her şey anlamını yitirir... Düşüncelerim sarhoşlaşmaya başlar. Ve dayanılmaz acılar içinde kıvranmaya başlar ruhum.
Sessiz, sakin bir mekan ararım kendime; lakin ne mümkün.
Nefessiz kalma noktası bu halimin en uç sınırı olmalı ki özümden kulağıma çağıran bir sesi kulaklarımla işitmeye başlarım nerdeyse. "Fatihayı oku! Fatihayı oku!"
Ancak kendimin duyacağı bir fısıltıyla okumaya başlarım.
"BİSMİ - LLAHİ -RRAHMANİ -RRAHİYM.
ELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİYN.
ERRAHMANİ RRAHİYM.
MALİKİ YEVMİDDİYN.
İYYAKE NA’BÜDÜ VE İYYAKE NESTEIYN.
İHDİNAS SIRATAL MÜSTEKIYM.
SIRATALLEZİYNE EN’AMTE ALEYHİM, ĞAYRİL MAĞDUBİ ALEYHİM VELADDAALLİYN."
Şefkat ve merhametinde sınır olmayan Allah ile konuşuyormuşum gibi olurum ilk ayetle.
Övgüde, asla yalakalık yapılmayacak/ yapılamayacak olan alemlerin rabbidir O. Ve tüm kusurlu övgülerime rağmen, kusursuz övgülerle övülmeye layık olduğunu düşünürüm ikinci ayette. Bu anda nefesim normalleşmeye başlar. Ilık ılık bir esinti yalar bedenimi. Huzur denilen şey olmalı.
Şefkat denilince annem gelir bir yandan aklıma. Hiç kıyamaz canım annecim bana.
Rabbimin sonsuz merhametini düşününce hiç kalır bir anda annemin şefkati. Ve Rabbime olan sevgim süt rengini alır, ırmak gibi akar gönlüme. Üçüncü ayeti okurken hızla kaplar ve hızla akar özüme doğru.Kelimeler anlatamaz ki anlatabileyim o duyguyu.
Din denince İslam, İslam denince özgür yaşam gelir aklıma. İnsanların insan olduğunun farkına vardığı, adaletin zerre kadar şaşmadığı ve insanlar arasındaki kardeşliğin en üst seviyesine ulaştığı an olan kardeşini kendine tercih etmenin yaşama katacağı güzellik.
Kemale erdirilmiş bir din ve o kemalin zirvesi olan gün diye düşünürüm dördüncü ayeti.
İşte, işte tam burasında iken, her şey bir başka anlamsızlaşır gözümde. Kendimin farkına varmaya başladığım, yaşadığımı anladığım andır. Katıksız, candan kulluk edilecek ve yalnız ondan yardım istenecek bir Rabbim var diye düşünürken bir yandan da kendiliğinden dökülür dilimden; "ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım isterim." beşinci ayet.
Derim demesine ama gözüme hücum eden yaşlara engel olabilmek mümkün mü? Hiç gerek yokken çocuğumdan istediğim "bir bardak su getirir misin?"lere ekledimde ekledim kimlerden neler neler istedim, hala da istemekteyim diye. Ya kulluğa ne demeli. Namaza çağrı olan ezan okunurken; hele şu işimi bitireyim öyle kılarım deyipte kaçırdığım onca namaz var ve o vakitlerde kime kulluk yapmakla meşguldüm ben. Nasıl hücum etmesin gözüme yaşlar?
Bir başka boyuta geçer aklım, gönlüm, ruhum ve bedenim. özümden halisane bir dua: "Allahım! beni doğru yoluna ilet" 6. ayetle,
"Nimet bahşettiklerinin yoluna. Gazabına uğrayanların ve sapkınlarınkine değil." 7. ayetle söylenir dilimden.
Ey Hadii olan Allahım sana hamdü senalar olsun ki bana son nefesim olabilecek şu anda hidayetini istemeyi nasip ettin. Ve yaşlarına hakim olunamaz gözlerin. Ağlamak bile bir başka güzel olur bu an.
Bitmesini istemediğim ama bitmmesi gereken bu halin tamamen terketmemesi için de hemen arkasından:
"RABBENA LA TUZİĞ GULÜBENA BA’ DE İZ HEDEYTENA VE HEB LENA MİN LEDÜNKE RAHMEH. İNNEKE ENTEL VEHHAB"
"Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bizi bağışla. Sensin (hakiki) lütuf sahibi."
duasını okurum ki Allahım kabul buyursun ve hidayetinden mahrum bırakmasın.
Ruhumda dinginlik, bedenimde rahatlık, içimde eşsiz huzuru bulmamı sağlayan bu ayetler neden var daha iyi anlıyorum bir kez daha. Bu ayetler insan olabilmemi sağlayacak olan kılavuz kitabın yol gösteren eşsiz işaretleri. İnsanlık yolumun levhaları adeta.
Allahım ne kadar övülsen yine az. Övüldükçe övülecek olansın.
MSG