- 1224 Okunma
- 22 Yorum
- 0 Beğeni
AMAÇ SAVAŞÇISI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sabahın ilk ışıklarıyla yeryüzündeki kıpırtıların güne merhaba serenatı belki de son günlerdeki tek umut kırıntımdı… Doğadaki bu hareket benim yorgunluğuma yalnızlığıma hüznüme inat, coşkusunu cömertçe sunuyordu toprağa, atlasa ve canlılara…
Ruhumun umuda kapalı kapılarının ardındaki çelikten duvarlarını, bir karıncanın tek bir hareketinde yok edeceğini ve içimdeki fırtınalara sus emrini verecek kocaman bir anlam olacağını düşünmekse en son aklıma gelecek şeydi…
Sarı yalnızlığın kahverengi örtüsüne değen adımlarım kendi ahenginde ruhumu bedenimle ritminde hareketlendirirken bir an nefesimin kesildiğini hissettim… Hem güneş hem yokuş yukarı zorladığım adımlarım hem de bu devinimde düşüncelerime yüklediğim sorgu yağmurları, bir ağacın altında dinlenmeme işaret ettiğinde ilk gözüme çarpan şey o minicik bacakların sahibini incelerken ki şaşkınlığımdı…
Güneşin kavurucu sıcağı ağzında taşıdığı bedeninin iki katı büyüklüğündeki azığını taşımasına engel değildi… Ani bir refleksle karıncanın tam yoluna çıkan yere oturuverdim... Gölgem güneşin kavurucu sıcağını ondan alsa da durup dinlenmek yerine yolunu değiştirip beni aştıktan sonra yeniden kendi güzergâhına devam etti… Kışın onu güvenli bir şekilde yaşatacak azığını minicik ağzında kavramış hiçbir tedirginliği taşımayan bedeninde tam bir amaç savaşçısı gibiydi… Yeryüzündeki onu zorlayacak koşullara kafa tutabilme gücünü ona veren sanki amacıydı… Bir amacı vardı ve inanıyordu yapabileceğine biliyordu ki içindeki güç onun yolundaki en büyük ışıktı…
Düşündüm…
Uzun bir sessizlik ruhumu okşarken beynimde beliren sorular cevaplarını yine bu minicik devin öyküsünde buldu…
Menziline varmak için,
Ne bir dağ
Ne bir insan
Ne onu caydıracak geçici rahatlıklar
Ne de güneşin yakıcı sıcaklığı
Onun amacına set kuracak bir engel değildi… En fazla öleceğini biliyordu ama öleceğim diyerek de gücünü kısıtlayıp amacından sapıp ona bahşedilen yeteneklerden ve güzelliklerden mahrum bırakmıyordu kendini…
Hafiften bir rüzgâr esmeye başlamıştı ki karıncanın göremediğim suratında eminim bir tebessüm oluşmuştu… Çünkü adımlarının telaşını biraz daha hızlandığını görmemek mümkün değildi… Sanki yuvasına gidişi daha çabuklaşmıştı… Rüzgârı arkasına alıp menziline galibiyeti kazanmış bir savaşçı gibi yaklaştığındaysa aklıma gelen tek şey biraz fazla esseydi karıncanın tarih olacağı düşüncesiydi… Ama o, rüzgârın onu savuracağı ihtimalinden önce onun amacına destek olan bir figüran olarak görüp ondan faydalanmasıydı… Azığını ağzından biran bile bırakmadan yuvasına doğru ilerleyişi gücünü nereden aldığını işaret etti bende…
Biran kendimi düşündüm…
Yaşam dallarımın birini kırsa diğerlerini de ben kırarım…
Ya da güneşin bakir teninde dolaşan düşlerimi bir bulut dağlasa hemen gecenin koynuna girer sus pus olurum…
Veyahut planını yaptığım bir çizginin dışarı taşması bana itici güç olacağına resmimi sonlandıran bir fırça olur…
Amaç savaşçısı yuvasına azığını güvenli bir şekilde yerleştirirken benim de yüreğime ruhuma bir umut ve yaşamdaki zorluklara karşı bir güç yüklediğinin farkında mıydı acaba?
Sadece birkaç dakika önce sorgularımın ya da buğulu resimlerimin içinde çırpınan fırçam, şimdi ruhumun geleceğe umut düğününe resim yapmaya hazırlanıyor… Duvağı açılmamış hüzünlerime inat sıyrılıyor düşlerim gecenin koynundan her fırça darbesi bir çıkmazımın yolunu açacak biliyorum…
Rüzgâr esiyor... Güçlü kanatlarını yüreğimin üşüyen duvarlarına değdirdikçe rengim kendini keşfediyor…
Beyaz Ağıt / Mehtap ALTAN
07.07.2009
YORUMLAR
ben beyaz umutlarıma siyahı eleyerek başlayacaktım
ben içimdeki büyümeyen eksiklerimi artık satın alacaktım
yüzümde cahil bir rüzgar
ve ben sırdaşım olan kokusun misafirime son emri verdim
artık bana doğru esecek
beni benden sıyıracaktı
dünlerimin eskimiş yüzüne
gamze iliştirmekti amacım
ulaştım
harikaydı
ve bir şiire vesile oldu
bakalım nasıl olacak
ben tamamalamaya gidiyorum
sevgimle :)
Düşündüm…
Uzun bir sessizlik ruhumu okşarken beynimde beliren sorular cevaplarını yine bu minicik devin öyküsünde buldu…
Menziline varmak için,
Ne bir dağ
Ne bir insan
Ne onu caydıracak geçici rahatlıklar
Ne de güneşin yakıcı sıcaklığı
Onun amacına set kuracak bir engel değildi… En fazla öleceğini biliyordu ama öleceğim diyerek de gücünü kısıtlayıp amacından sapıp ona bahşedilen yeteneklerden ve güzelliklerden mahrum bırakmıyordu kendini…
Yüreğin hiç susmasın.
Rüzgâr esiyor... Güçlü kanatlarını yüreğimin üşüyen duvarlarına değdirdikçe rengim kendini keşfediyor…
Harika bir yazı okudum kaleminden Sevgili Mehtap Hnım. Kurdelanı da en içten duygularımla kutluyor ve devamını diliyorum. Sevgimle
Hülyam tarafından 7/12/2009 10:48:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
Güçlü...Evet güçlüydü..Sanki uzun zamandır yatakta yatan bir hastanın birden uyanışı ve hayata tutunması gibiydi..Azimliydi...Bir coşkusu vardı kıpır kıpır....... Sanki ruhun zikretmeye başlamış umudu...Yeni bir ''Sen' i görmek ne güzel..
En güzel duygularım ve sevgimle kutluyorum ....
Sevgi kalbimi kuşatanım
Bitmesi yok umut kaynağım
Puslu günde, kara gecede
Gözlerimdeki damla damlam
Oyhan Hasan BILDIRKİ
İtici kuvvet olarak bize bahşedilen ne çok şey var ve şair bunun en önemli örneklerine dokunmuş yolculuğunda ve bunu bize aktarmış o güzel kalemiyle.Düşündürdü ve payıma düşeni aldım bende.
Tebrikler sevgili Mehtap beynimi kurcalayan ve beni yoran rehavet ile başa çıkmam gerektiğini ve tıpkı karıncalar misali hedefe durmadan yürümem gerektiğini anımsattın.
Saygılarımla
Bir karıncanın umut dolu çabasını görmek, insanın içine umut doldurabiliyor demek ki!
Kenmdisi için de değildir çabası, toplum içindir. Paylaşımcı varlıklar. Kuran'da Neml Suresi'nde karıncalardan bahsedilmektedir. Nahl Suresi'bde de balarılarından... Onlar da toplum için çalışırlar, nefisleri için değil... İbret alınması gereken varlıklardır.
Faydaları görülüyor. şiirimsi bir dille çok başarılı bir yazı yazdırmış.
Kutluyorum, arkadaşım.
İŞTE TÜM MESELE BU ŞAİR..İNANÇ, DİRENÇ VE BAŞARMA AZMİ..
BİR KARINCAYI DIŞ ETKENLER ALAKADAR ETMEZ..O YALNIZ İŞİNİ YAPMASINI BİLİR. TEK BİR İDEALİ VARDIR ; DOĞAYA MEYDAN OKUYARAK YOLUN SONUNA VARMAK.
ONU NE ALKIŞLAR NE DE OFLAR PUFLAR ALAKADAR EDER.
O İNANDIĞI YOLUN TEK SAVAŞÇISIDIR.
İNANDIĞI YOL İSE EMEĞENİN KARŞILIĞINI ALABİLMEK. HEM DE HİÇ BİR KİMSEYE MUHTAÇ OLMADAN.
Karıncaları incelemişiniz. Ben de çok inceledim. kurta, kuşa, aslana pantere değil karıncaya hayran oldum.
Ve şunu biliniz ki karıncanın dünyası çok farklı. Karıncanın ufku çok geniş. Her şeyi biliyorlar. Ama ağızları var dilleri yok.
desem doğru mu olur ?
Bilemem
DEMEM ŞU Kİ KARINCADAN ALINACAK ÇOK DERSLERİMİZ VAR
HİÇ BİR KARINCA YALAKALIK YAPMAZ
HİÇ BİRİ BİR DİĞERİNE MUHTAÇ OLMAZ
HİÇ BİRİ KENDİ BENCİL VE DÜŞÜK ÇIKARI İÇİN HAYVANLAŞIP BİR DİĞERİNİ ÖLDÜRMEZ.
VE HİÇ BİRİ BUGÜNÜ BİR SONRAKİ GÜNE BIRAKMAZ.
KALEMİNİZDEN ŞİİR DİLİNDE...EDEBİYAT DİLİNDE BİR MAKALE OKUDUK. BUNU ANLAMAK YADA O BİLİNCE ERİŞEBİLMEK HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL.
ÇOK ÇOK GÜZELDİ..
ÇOK ÇOK GÜZELİ DÜŞLEYEN YÜREĞİNİZE SELAMLAR SEVGİLER GÖNDERİYORUM
İYİ Kİ VARSINIZ
İYİ Kİ YAZDINIZ.
Muhteşem olmuş Zira bilinmeze kendiniz yolculuk yapmışsınız gibi.. gayelerin titrek adımlarını yürümesi amaçlı karıncaların adım atışlarında hissettim sanki.. bu ne güzel bir anlatım .. içimizdeki hazların şehvetsizde sürebilecegi imgeleri var ,, umudu sarıp sarmalamış ve içimizdeki yanlızlık payelerine atıflarda bulunmuşsunuz yüreginiz dert görmesin sayın kalem.. Kutladım..;)