olağan gerçekler

• 10 Temmuz 2009 Cuma 13:29:12

Önce derin bir sessizlik ardından geçici bir heves, sizi yola çıkma noktasında tetikleyecektir. Kendi düşüncenizde hayli yol kat etmiş ve bir o kadar da güzel anılar yaşamışsınızdır. Şimdi ise beklenen an gelmiş, kapınızda sessizce beklemektedir. İçinizde, korkuyla karışık bir sızıntı belirmiştir. Hafifçe esen rüzgar, birkaç küçük sallantıyla dalınızdan koparmayı başarmıştır sizi; son yolculuğa çıkmak üzeresinizdir o an. Ardınızda bıraktığınız anılar bir bir canlanmaktadır yolculuk esnasında. Henüz birkaç saniye geçmiştir ki artık yer yüzeyi ile buluşma vakti gelmiştir. Gözlerinizi sıkı sıkıya kapatır her şeyi unutmaya, anı yaşamaya çalışırsınız. Sizin için her şeyin bittiği noktaya varılmıştır. Kuzeyden esen hafif rüzgar şiddetini artırmış ve sizi göğe doğru çekmeye başlamıştır. İlk anlamda neler olduğunun farkında değilsinizdir. Gökyüzüne ulaştığınız ve bulutların ardındaki maviliklerle buluştuğunuz noktada, hava akımı size eşlik etmiş ve muhteşem bir manzarayla karşı karşıya getirmiştir. Yer yüzeyinin her türlü rengini görebilmeniz, yeşillikle mavililiğin buluştuğu noktanın ne kadar denli harika olduğunu fark etmeniz fazla uzun sürmeyecektir. Geniş ovalarda koşuşturan canlılar, sizden ve benliğinizden habersizdir. Bulutlar iki yanınızda size eşlik etmekte ve tatlı bir tebessümle gülümsemektedir. Rüzgar ise sizi göğe doğru çıkarmanın mutluluğu içindedir. Artık bulutların üstünde seyir etmekte ve altınızdan akıp giden bulutların kapattığı manzarayı az da olsa görmektesiniz. Önünüze açılan her pencere sonrası ayrı birer sevince kapılırsınız. Hemen altınızda beliren ve başka hiçbir yerde rastlayamayacağınız kadar olağanüstü bir manzara sizi kendine çekmekte gecikmeyecektir. Bulutların kardeşlik şarkısı mırıldanarak ilerlemesi sizin de hoşunuza gidecek onlara katılmaktan kendinizi alamayacaksınız… Birkaç büyük vadi aştıktan sonra güneş ufuk çizgisinde batmaya başlayacaktır. Az sonra günün ışıl ışıl manzarası yerini gecenin karanlığına bırakacaktır. Ardından esen rüzgar hava ısısını düşürecektir. Yer yüzeyinde koşuşan canlılar gecenin vereceği korku ve heyecanla evlerinin yoluna koyulacaklardır. Elmas tanesini andıran damlalar düşmeye başlayacaktır; yağan yağmurun etkisi gövdenizin ıslanmasına hemen ardından ise yavaşça alçalmanıza sebep olacaktır. Bundan sonraki evrede ise bulutların arasından süzülerek yer yüzeyine inmeye başlarsınız. Soğuk hava şiddetini artırmış, minik gövdenizi bir sağa bir sola savurmaktadır. Vücudunuzu ağırlaştıran yağmur damlaları hızınızın artmasına ve parçalanmasına yol açacaktır. Civarda bulunan kuşlar ve diğer bambaşka canlılar çoktan kendini güvenceye almış, içinde bulunduğunuz durumu meraklı gözlerle izlemektedirler. Yer yüzüne ulaştığınızı sandığınız anda şiddetlenen rüzgar bedeninize yaptığı hafif vuruşlarla hemen ilerde bulunan akıntıya ulaştırır minik bedeninizi. Düz bir ovaya yayılmış olan bu nehir; tereddüt etmeden kabul eder sizi. Alttan kemirilmeye ve bedeninizi yavaş yavaş yitirmeye başlarsınız. Akıp giden suya veda edercesine suyun derinliklerinde kaybolmaya başlarsınız. Az önceye kadar muhteşem bir manzaraya tanık olmanıza rağmen şimdi erimektesiniz… Yapacak hiç bir şeyiniz olmamakla beraber su altı canlılarına ziyafet olmaktasınız. Sonbahar aylarının getirdiği bu ayrılık dünya yüzeyinde yaşayan her canlının tadacağı bir aşamadır.

Umarım ki sizde bu hayattan geride bıraktığınız güzel anılarınızla ayrılırsınız. Unutmayın ki ölüm nasıl olsa gelecektir; asıl önemli olan nasıl öleceğinizdir….

Hakan Erbaş 11/A 27/02/2009