- 1007 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NEREDEN NEREYE (UYGURLAR)
Çin’in, son zamanlarda Uygur’lar üzerindeki baskısını arttırması beni bir anda tarihe götürdü... Dünya medeniyetine bir çok ilki katmış bu uygarlığın bugün düştüğü durum bana içler acısı geliyor...
Türkler içerisinde ilk onlar toprağı işlemeye ve tarımı geliştirmeye başlamıştır. Ticareti önemli ölçüde geliştirmiştir. Kendilerine özgü alfabe oluşturmuşlardır. Dönemin en gözde ve kalabalık şehirlerini kurmuşlardır. Türklerin kayda değer ilk mimari örneklerini vermişler, eğitime verdikleri önemle öne geçmişlerdir. Tahta harflerle matbaacılık yapmışlar ve kağıdı kullanmışlardır. Bir çok din, Uygurlar içerisinde hoşgörü ile yaşam alanı bulmuş, insan ilişkilerine ve devletler arası hukuka çok önem vermişlerdir...
Ve 1949 yılında Doğu Türkistan, Çin tarafından işgal edilmiştir. O gün bu gündür o coğrafyadan--bugün nedenini anlayamadığım bir biçimde daha fazla önemsenen-- vahşet görüntüleri eksik olmamıştır.
Uygurlar özbenliklerinin yok olmamasına dikkat eden bir millet. Zamanında Manihizm terimlerini bile Türkçe kullanmaları ve kavramları Türkçeye çevirdikden sonra günlük hayatlarına sokmaları bunun en önemli göstergesidir. İşte temel sorunlardan biri burada ortaya çıkmaktadır. Uygurlar, her ne kadar özerk bölgede yaşasalar da, Çin baskısından şikayet etmekte ve kendi benliklerini tam anlamıyla yaşayamamaktan yakınmaktadır.
Medeniyet tarihinde öncü olmuş bir milletin bugün bu durumda olması üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Türkiye’nin bu noktada birşeyler yapması gerekmektedir. Şu ana kadar bir kaç cılız açıklamanın haricinde elle tutulur bir yaptırım göremedik yetkililerden. Tarihimizi inkar etmekle eşdeğer olarak gördüğüm bu yaklaşımı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti derhal terketmeli ve Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile somut birşeyler ortaya koymalıdır.
Türkiye Birleşmiş Milletleri derhal göreve çağırmalıdır...
Afganistan, Lübnan, Somali, Bosna, Kosova gibi ülkelerde gösterdiğimiz varlığımızı; Doğu Türkistan’da "öncü" olarak göstermemiz gerektiğine inanıyorum...
Sağlıcakla...
Ömer Demir